27 Mart 2021 Cumartesi

Bu Gece Berat Kandili

      BERAT KANDİLİNİZİ TEBRİK EDER,HAYIRLARA VESİLE OLMASINI YÜCE ALLAHTAN DİLERİM.

          


         

    Berat Kandili

Dinimizde üç aylar olarak bilinen Recep, Şaban ve Ramazan aylarından, Şaban ayının on dördünü on beşe bağlayan geceye “Berat Gecesi” denilmektedir.

Bu gecenin önemi çok büyüktür. Bu gecenin bereketi, feyzi ve rahmeti çok geniştir.

Yüce Allah bu geceyi iyi değerlendiren Müslümanların günahlarını silmekte ve onları bağışlamaktadır. Günahın boyutu ne olursa olsun, içten ve samimi olarak tövbe edip, Allahtan af dileyen kulların günahları ne kadar olursa olsun Allah onları bağışlar ve günahlarını siler.

Yüce Allah şöyle buyurur:
“De ki:- Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O çok bağışlayan, çok esirgeyendir. “ (Zümer,39/53)

Bu gecede tövbe istiğfar etmeli, bol bol ibadet etmeli ve bağışlanma dilemeliyiz.
Yüce Allah Kur’an-ı Kerim de şöyle buyurur:

“Ey iman edenler! Samimi bir tövbe ile Allah’a dönün Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter…”(Tahrim, 66/8. )

“Kim  tövbe edip,iyi davranış gösterirse ,şüphesiz o, tövbesi kabul edilmiş olarak Allah’a döner. (Furkan, 25/71)

Sevgili peygamberimiz de Allah’a sürekli t tövbe istiğfar eder, bağışlanma dilerdi.
Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Vallahı ben, Allahtan günde yetmiş defadan fazla mağfiret diliyor, tövbe ediyorum. (Buhari,deavat 3. )





Bu gecenin bazı özellikleri vardır :

1-Her önemli işin bu gecede hikmetli bir şekilde seçimi vardır.

2-Bu gecede yapılan ibadetlerin, kılınan namazların, okunan Kur’anların, yapılan zikir ve duaların ve tüm iyiliklerin fazileti çok büyüktür.

3-Bu gece ilahi feyiz ve bereketin bol olduğu bir gecedir.

4-Bu gece bağışlanma gecesidir.

5-Bu gecede sevgili Peygamberimize şefatın  tamamı verilmiştir.

Bu gecede bol bol ibadet etmeli, kılamadığımız geçmiş namazlarımızı kaza etmeli, kaza namazı yoksa nafile namaz kılmalı, Kur’an okumalı, Kur’an dinlemeli, Kur’an’ın mealini okumalı ve anlamını düşünmeli, tövbe istiğfar etmeli zikir ve tefekkür etmeli ve çokça dua etmeli bağışlanma dilenmelidir.

Bu gece hakkında sevgili Peygamberimiz şöyle buyurmuştur:

“Şaban ayının yarısı (Berat gecesi) gelince; gecesini namazla, gündüzünü oruçla geçiriniz. Şüphesiz ki Allah o gece güneşin batmasıyla dünya semasına iner ve şöyle der:

“ Benden af dileyen yok mu? Onu affedeyim! Rızık dileyen yok mu? Rızık vereyim! Şifa dileyen yok mu? Şifa vereyim !” 
(İbni Mace,İkametüs-Salat/191. )

Allah, gecesini iyi değerlendiren ,affedilip, duaları kabul edilenlerden eylesin bizi inşallah!

Efkan VURAL

26 Mart 2021 Cuma

HAFTANIN HADİSİ

Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur:

“Şâban ayının on beşinci gecesi olduğu zaman, gecesinde ibadete kalkın. Gündüzünde oruç tutun. Çünkü o gece güneş batınca Allah Teâlâ dünyaya rahmet nazarı ile bakar ve fecir oluncaya kadar şöyle buyurur: ‘Benden af dileyen yok mu, onu bağışlayayım! Benden rızık isteyen yok mu, onu rızıklandırayım! Sıkıntıya uğrayan yok mu, ona afiyet vereyim!..’”

                                                  (İbn Mâce, İkâmet, 191.)

Diyanet İşleri Başkanlığının26.03.2021 Tarihli Cuma Hutbesi:BERAT GECESI: AF VE MAĞFIRET GECESI

Berat gecesi: Af ve mağfiret gecesi




Muhterem Müslümanlar!


On bir ayın sultanı Ramazan-ı şerifin gölgesi üzerimize

 düştü. Yarın, Ramazan’ın muştusu olan Berat gecesini

 idrak edeceğiz. Cenâb-ı Hak, bu gece hürmetine aziz

 Milletimize ve ümmet-i Muhammed’e hayır ve bereket

 ihsan eylesin. Berat Gecemiz mübarek olsun.


  Aziz Müminler!


  Yine böyle bir gece vakti Hz. Âişe validemiz uyanmış, Resûl-i Ekrem (s.a.s)’i yanında göremeyince dışarı çıkıp aramaya koyulmuştu. Nihayetinde onu Bakî‘ mezarlığında, başını göğe kaldırmış, dua eder vaziyette bulmuştu. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s), hem Hz. Âişe’nin merakını gidermek hem de Allah’ın rahmetinin bu gece ne kadar geniş olduğunu anlatmak için şöyle buyurmuştu:

“Şaban ayının yarısına denk gelen bu gece, Allah dünya semasına rahmetiyle tecelli eder ve Kelb kabilesinin koyunlarının yünlerinden daha fazla sayıda insanı affeder.”[1]

Kıymetli Müslümanlar!


Hidayet rehberimiz Kur’an-ı Kerim’de, ebedi kurtuluş

 beratını alanların ahiretteki durumu şöyle anlatılır: 

“İşte o vakit, kitabı sağ tarafından verilen kimse der ki,

 ‘Alın kitabımı okuyun; Doğrusu ben, hesabımla

 karşılaşacağımı zaten biliyordum.’ Artık o, hoşnut

 olacağı bir hayat içindedir; yüce bir cennettedir.”[2]

Bu ayet-i kerimeden öğreniyoruz ki Allah’ın rızasını

 kazanıp cennetine kavuşmak, dünyadayken ahiret için

 hazırlık yapmakla; iman, ibadet ve istikamet üzere hayat

 sürmekle mümkündür.

Cenâb-ı Hakkın bize lütfettiği bu özel fırsat ve bereket ayları, geçmişin muhasebesini ve geleceğin planlamasını yapacağımız tefekkür vakitleridir. Nefsimizin bitmek bilmeyen isteklerine göre değil, Rabbimizin rızası doğrultusunda yaşamaya azmedeceğimiz karar vakitleridir. Hata ve günahlarımızdan tevbe edip, Rabbimizin af ve mağfiretine sığınacağımız dua ve niyaz vakitleridir. Nitekim Allah Resûlü (s.a.s) bize şu tavsiyede bulunmaktadır:

“Şâban ayının on beşinci gecesi olduğu zaman, gecesinde ibadete kalkın. Gündüzünde oruç tutun. Çünkü o gece güneş batınca Allah Teâlâ dünyaya rahmet nazarı ile bakar ve fecir oluncaya kadar şöyle buyurur: ‘Benden af dileyen yok mu, onu bağışlayayım! Benden rızık isteyen yok mu, onu rızıklandırayım! Sıkıntıya uğrayan yok mu, ona afiyet vereyim!..’”[3]

Değerli Müminler!

Hutbemin sonunda önemli bir hususu tekrar hatırlatmak

 istiyorum. Salgın hastalıkla mücadelemiz devam ediyor.

 Tedbirlere riayet konusunda bugüne kadar gösterdiğimiz

 hassasiyeti bundan sonra da aynı ciddiyetle devam

 ettirelim. Yüce Rabbimiz en kısa zamanda salgın

 hastalıktan kurtulmayı bizlere nasip eylesin.



[1] Tirmizî, Savm, 39.

[2] Hâkka, 69/19-22.

[3] İbn Mâce, İkâmet, 191.


Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 

KAYNAK:


25 Mart 2021 Perşembe

Muhsin YAZICIOĞLU Anısına

 

                Muhsin Yazıcıoğlu




 Vefatının 12. Sene-i devriyesinde Muhsin YAZICIOĞLUNU

 rahmetle anıyor, mekanının cennet olmasını Allahtan diliyorum.

Türk siyasetinin öncü isimlerinden olan Muhsin Yazıcıoğlu 25 Mart

 2009 tarihinde  yaşanan bir helikopter kazasında hayatını

 kaybetmişti.

O karlı ve soğuk günde kulaklarımızı çınlatan Muhabir İsmail

 Güneş’ın telefon konuşmasını ve ölüme yolculuğunu anımsıyoruz.

Kaza Haberini  duyan tüm vatandaşlarımız hüzne boğuldu. Kurtarma

 çalışmalarında kaza yerine uzun zaman sonra varılması ve  başarı

 sağlanamaması hepimizin içinde bir yara  ve bir de şüpheli bir ölüm

 bıraktı.

Muhsin Yacıcıoğlu, gönüllere taht kuran, herkesin gönlünü

 kazanmış, sağlam inançlı ve güven veren bir kişiydi.

Gençlerin İslam ahlakıyla ahlaklanmasını ve sağlam imanlı

 olmalarını isterdi.

Şanlı Türk Milletinin  tarihteki yerinin bugünde yaşanabilmesi için

 çok çalışmamız gerektiğini savunurdu.

 Bu güzel insan herkesin gönlüne yer etmiş ve sevgisi her daim

 devam etmiştir.  Bizden sonra gelecek nesillerimize her zaman

 örnek olacaktır.


Gönüllerde taht kuran bu kıymetli insanın zihinlerde yerleşen ve

 dillerde terennüm edilen bazı önemli sözlerini sıralamak

 istiyorum:

 Önümüzde iki seçenek var: Ya ibret almayanlar gibi tarihin

 tekerrürüne seyirci kalacağız ya da bu ezberi bozacağız. Bizler

 ikinci yolu seçiyoruz.

 İnanmadığım yolda milyonlarla yürüyeceğime, inandığım yolda tek

 başıma yürürüm.

 Zor yola kolay insanlarla çıkarsanız… Seni de satar, yolu da satar

 yolcuyu da satar!. Bu bayrak öyle bir bayraktır ki; içinde VATAN

 vardır, dökülen KAN vardır, iki CİHAN vardır, DİN vardır, İMAN

 vardır.

 Vatanı sevmenin çilesini biz çektik, edebiyatını onlar yaptı.

Türk ata bindiğinde Alparslan’dır, Yavuz’dur… Attan indiğinde ise

 Mevlana’dır, Yunustur…

İki saniye sonrasına garantimiz olmayan bir hayatımız için fırıldak

 olmaya gerek yok.

Zindanmış bu karanlık oda ne gam! Bana imanımın ışığı yeter!

Bizim milliyetçiliğimiz ete, kemiğe, kana veya ırka değil, kültüre

 dayanır.

Kan dökmeyi seven bir millet değiliz ancak söz konusu vatan ise;

 dünyanın şah damarını keseriz.

Namlusunu millete çeviren tanka selam durmam.

Bizim çocukları kitap okumak sıkar. O yüzden fikri tartışmalarda

 biraz zayıf kalırlar. Ama kavga var dersen, Ayrancı’dan Kızılay’a

 koşa koşa gelirler.

Bu ülkede dürüst olmak başa beladır ama o bela başımızın tacıdır.

Biz, Fatih Sultan Mehmed Han kadar Türk, Said Nursi Hz. kadar

 Kürdüz! Ve hepimiz aynı kilimin desenleriyiz.

Vatanı sevmenin çilesini biz çektik, edebiyatını onlar yaptı.

Ölüm inançsız insanlar için korkunç bir sondur ama inananlar için ne

 kadar zevkli bir başlangıçtır!

Bir elinde Bilgisayar, Bir elinde KUR’AN olsun.

Firavun’a karşı çıkmak yetmez, Musa’nın yanında olmak gerekir!

Ölüm inançsız insanlar için korkunç bir sondur ama inananlar için ne

 kadar zevkli bir başlangıçtır!

İslam hassasiyeti olmayan milliyetçiliğin içi boştur.

Hayat böyledir dostum geçer beklemekle. Ümitlerin bittiği yerde

 abdest al ve sabahı bekle.

Zulüm Azrail olsa, hep Hakk’ı tutacağım.

 

Mukaddes davalarda ölüm bile güzeldir.

 

Haksız bir davada zirve olmaktansa, haklı bir davada zerre olmayı

 tercih ederim.

Yönetenlerine güvensin bu millet dünyayı yerinden kaldırır.

Vatan aşkı maya gibidir. Sütü bozuklarda tutmaz…

Benim adım Muhsin Yazıcıoğlu! Bana baskı sökmez! Bizim

 Allah’tan başka kimseden korkumuz yok.

Ben Avrupa Birliği kapısında zorlanan, aşağılanan Türkiye

 istemiyorum. Ben kendi medeniyetimle olurum. Ben yeniden Türk-

İslam medeniyetinin inşaatını istiyorum.


Vefatının 12.yıl dönümünde sizlere  Muhsin YAZICIOĞLU için

 söylenen bazı sözleri paylaşmak  istiyorum:

Türk siyasi hayatında iz bırakan, vatan ve millet sevdalısı bir dava

 adamı.

Kurtlar dağlarda ölür.

Büyük Reis Ruhun Şâd mekanın cennet olsun.

Sen yoksun biz hala üşüyoruz.

Milletin has evladı, iman ve mücadele adamı,

Mekanın cennet olsun koca yürekli adam

Ömür yürüyüşünü dümdüz bir hak çizgisine konuşlandırdı.

Türk Milliyetçilerinin Abisi.

 Ülkücülerin Yol Arkadaşı.

Tehditlere, şantajlara boyun eğmeyen, ne davasını ne de kendini

 satmayan O'dur.

Vatan için canımı seve seve veririm diyen O'dur

.Başına ne geldiyse Allah'tan bilip;Kahrın hoş lûtfun da hoş diyen

 O'dur.

 Bir yiğit adam, yürekli insan, iyi ki tanımışım, ne mutlu ki dostluk

 yapmışım dediğim adam. Siyaset dünyamızın ilkeli, namuslu, temiz

 kalmış ismi.

Her zaman birleştirici vasfı olan Yazıcıoğlu.

Yazıcıoğlu, duruşundan taviz vermeyen değerli bir siyasetçiydi.

Büyük bir vatansever, büyük bir vatan evladı, millet için çok acı

 çekmiş, ıstırap çekmiş büyük bir vatansever.

Milletimizin varlığı, birliği ve geleceği konusunda çok büyük

 hizmetler sunmuş bir dava insanı.

 Milletin gönlüne girmiş, sevgi ve saygı kazanmış er kişi.

Türk-İslam düşünce sistemi ve Türk milliyetçilik hareketinin büyük

 lideri,  çok iyi yetişmiş çok büyük mücadeleler vermiş, aziz bir

 evlat.

Muhsin başkan kendisini milletin birliğine, dirliğine, devletimizin

 sonsuza dek yaşamasına adamış değerli bir dava adamıydı. Çok

 sıkıntı, çok çile çekti ama hiçbir zaman bu davasından, ülküsünden

 taviz vermedi. O sıradan bir siyasetçi değildi. Yüzlerce, binlerce

 gencimize yeni ufuklar açmış, onları etrafında toplamış büyük bir

 dava adamıydı.

Türk siyaseti çok kıymetli, ahlak ve doğruluk simgesi, dürüst, örnek

 bir insanı kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşamaktadır. Yeri

 doldurulamayacak, yokluğu her daim hissedilecektir.

Milletimiz yiğit bir evladını, ülkemiz dürüst bir siyasetçisini,

 gençliğimiz doğru bir liderini kaybetmiştir.

"Ben sonsuzluğu düşünüyorum

Ey sonsuzluğun sahibi

Sana ulaşmak istiyorum"

 Ruhun Şad Olsun, Mekanın Cennet Olsun.

 


Üşüyorum

Bir coşku var içimde bugün kıpır kıpır

Uzak çok uzak bir yerleri özlüyorum

Gözlerim parke parke taş duvarlarda

Açılıyor hayal pencerelerim

Hafif bir rüzgar gibi, süzülüyorum

Kekik kokulu koyaklardan aşarak

Güvercinler ülkesinde dolaşıyor

Bir çeşme başı arıyorum

Yarpuzlar arasında kendimi bırakıp

Mis gibi nane kokuları arasında

Ruhumu dinlemek istiyorum

Zikre dalmış her şey

Güne gülümserken papatyalar

Dualar gibi yükselir ümitlerim

Güneşle kol kola kırlarda koşarak

Siz peygamber çiçekleri toplarken

Ben çeşme başında uzanmak istiyorum

Huzur dolu içimde

Ben sonsuzluğu düşünüyorum

Ey sonsuzluğun sahibi, sana ulaşmak istiyorum

Durun kapanmayın pencerelerim

Güneşimi kapatmayın

Beton çok soğuk, üşüyorum…

Muhsin Yazıcıoğlu


Yazıyı Düzenleyen:

Efkan VURAL

 

 

22 Mart 2021 Pazartesi

HAFTANIN AYETİ

  Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:

وَاعْتَصِمُواْ بِحَبْلِ اللّهِ جَمِيعًا وَلاَ تَفَرَّقُواْ وَاذْكُرُواْ نِعْمَةَ اللّهِ عَلَيْكُمْ إِذْ كُنتُمْ أَعْدَاء فَأَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِكُمْ فَأَصْبَحْتُم بِنِعْمَتِهِ إِخْوَانًا وَكُنتُمْ عَلَىَ شَفَا حُفْرَةٍ مِّنَ النَّارِ فَأَنقَذَكُم مِّنْهَا كَذَلِكَ يُبَيِّنُ اللّهُ لَكُمْ آيَاتِهِ لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ

"Hep birlikte Allah'ın ipine (Kur'an'a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O'nun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size ayetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz."

                                     (Ali-i İmran 103. ayet)

21 Mart 2021 Pazar

Nevruz Bayramı

                                                           Nevruz Bayramı


                                                                        
 Nevruz/Yenigün

Orta Asya'dan Balkanlardaki uluslara kadar çok geniş bir bölgede yerel renk ve inançlarla kutlanan Nevruz, her ulusun kendi kültür değerleriyle özdeşleştirip sembolleştirdiği, özü itibariyle baharın gelişinin kutlandığı coşkuyla karşılandığı bir gündür.

Yaşadığı geniş coğrafyada doğa ve çevrenin uyanışının kutlandığı Nevruz Bayramı'nın Anadolu'da ve Türk kültürünün yayıldığı bölgelerde de son derece köklü ve zengin bir geçmişi vardır.

Nev(yeni) ve ruz (gün) kelimelerinin birleşmesinden meydana gelen ve YENİGÜN anlamını taşıyan Nevruz, kuzey yarımkürede başta Türkler olmak üzere bir çok halk ve topluluk tarafından yılbaşı olarak kutlanır.

Gece ile gündüzün eşitlendiği 21 Mart'ta güneş göçmen kuşlar gibi kuzey yarımküreye yönelir. 21 Mart ile birlikte havalar ısınmaya, karlar erimeye, ağaçlar çiçeklenmeye, toprak yeşermeye, göçmen kuşlar yuvalarına dönmeye başlar.

Bu nedenle 21 Mart bütün varlıklar için uyanış, diriliş ve yaradılış günü olarak kabul edilerek, Nevruz/YENİGÜN bayramı adıyla kutlanır.

Orta Asya'da yaşayan Türkler, Anadolu Türkleri ve İranlıların yılbaşı olarak kabul ettikleri güne Nevruz adı verilir ki, yeni gün anlamına gelir. Gece ve gündüzün eşit olduğu Miladi 22 Mart, Rumi 9 Mart gününe rastlamaktadır.

Nevruz-i Sultani, Sultan Nevruz, Sultan Navrız, Navrız, Mart Dokuzu gibi adlarla da anılmaktadır.

Oniki Hayvanlı Türk Takviminde görüldüğü üzere Türklerde de çok eskiden beri bilinmekte ve törenlerle kutlanmaktadır. Türklerde Nevruz hakkında başlıca rivayet, bugünün bir kurtuluş günü olarak kabul edilmesidir. Yani Ergenekon'dan çıkıştır. İşte bu nedenle bugün Türklerde Nevruz, yeni yılın başlangıcı olarak kabul edilmiş ve günümüze kadar bayramlarda kutlanagelmiştir. Orta Asya'daki Türk topluluklarından Azeri, Kazak, Kırgız, Türkmen, Özbek, Tatar, Uygur Türkleri, Anadolu Türkleri ve Balkan Türkleri Nevruz geleneğini canlı olarak günümüze kadar yaşatmışlardır.

KAYNAK:https://aregem.ktb.gov.tr/TR-12646/nevruz-nedir.html


19 Mart 2021 Cuma

HAFTANIN HADİSİ

 

Peygamber efendimize kimler cennete girecek diye sorulmuş Allah Resulü de şöyle buyurmuştur:

“Nebi cennettedir, şehit cennettedir, çocukken ölen cennettedir, diri diri gömülen çocuk cennettedir.”

                                                       (Ebu Dâvud, “Cihâd”, 27.)

Diyanet İşleri Başkanlığının19.03.2021 Tarihli Cuma Hutbesi:ANNE-BABA RIZASI, RABBİMİZİN RIZASINA VESİLEDİR

                                                    ANNE-BABA RIZASI,

RABBİMİZİN RIZASINA VESİLEDİR




Aziz Müminler!


İnsanın bu dünyaya gelmesine vesile olan anne-babası, onun büyüyüp yetişmesi ve ilk eğitimini alarak şahsiyet kazanması için yıllarca emek verir. Bu yüzden yüce dinimiz, insana anne-babasıyla iyi geçinmeyi, onların hatırını saymayı ve haklarını korumayı emreder. Zorluklar karşısında maddi ve manevi anlamda anne-babaya destek olmanın, bilhassa yaşlandıklarında muhabbet ve merhamet göstererek ihtiyaçlarını karşılamanın vefa borcu olduğunu anlatır. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur:

Rabbin, kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi, anne-babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti. Eğer onlardan biri ya da her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, sakın onlara “öf!” bile deme; onları azarlama; onlara tatlı ve güzel söz söyle. Merhamet göstererek tevazu kanadını indir ve de ki: ‘Rabbim! Onlar beni küçükken nasıl koruyup büyüttülerse, sen de öylece onlara merhamet göster.’”[1]


Kıymetli Müslümanlar!


Bizleri yoktan var eden Rabbimiz, mümin bir kul olarak sorumluluk üstlenecek yaşa gelene kadar bizi en yakınlarımıza emanet etmiştir. Anne-babamız, sabır ve fedakârlıkla, sevgi ve şefkatle, kimi zaman gözyaşı ve duayla, kimi zaman da göz nuru ve alın teriyle bizleri bu günlere taşımıştır. Bu yüzden, bir adam Peygamberimize gelerek,

 “Amellerin en üstünü hangisidir?” diye sorunca Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle cevap vermiştir: “Vaktinde kılınan namaz ve anne-babaya iyilik etmektir. Sonra da Allah yolunda cihat etmek gelir.[2]


Değerli Kardeşlerim!


İyilik ve ihsanımızı, bir çift tatlı sözümüzü ve güler yüzümüzü, saygı ve hoşgörümüzü anne-babamızdan esirgemeyelim. Onların gönlünü yapma ve hayır dualarını alma gayretinde olalım. Bu duaları, dünyada nimetimiz, ahirette ise kurtuluş vesilemiz olarak görelim. Resûl-i Ekrem (s.a.s)’in şu uyarısını asla unutmayalım: “Rabbin hoşnutluğu, anne-babanın hoşnutluğundadır. Rabbin öfkesi de anne-babanın öfkesindedir.[3]



[1] İsrâ, 17/23-24.

[2] Buhârî, Tevhîd, 48.

[3] Tirmizî, Birr, 3.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 
KAYNAK:


18 Mart 2021 Perşembe

16 Mart 2021 Salı

HAFTANIN AYETİ

 Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:

وَقَالُوا مَا لِ‌هٰذَا الرَّسُولِ يَأْكُلُ الطَّعَامَ وَيَمْش۪ي فِي الْاَسْوَاقِۜ لَوْلَٓا اُنْزِلَ

 اِلَيْهِ مَلَكٌ فَيَكُونَ مَعَهُ نَذ۪يرًاۙ

Onlar (bir de) şöyle dediler: Bu ne biçim peygamber; (bizler gibi) yemek yiyor, çarşılarda dolaşıyor! Ona bir melek indirilmeli, kendisiyle birlikte o da uyarıcı olmalıydı!

                      (Furkan Sûresi(25) 7. Ayet)

14 Mart 2021 Pazar

Kur’an ayetleri aydınlatıyor-7

                                  Dönüşümüz Allah’a dır.

Dünyaya gelen her varlık sonludur. İnsanlar dünyada yaşamını sürdürürken bir gün dünyadan ayrılacaklarını bilirler. Yani ölüm gerçeğini herkes bilir. Ölümle beraber dünyadan ayrılacağımız gerçeğini kimse inkar edemez.

Ölüm ile her şeyin bitmeyeceğini bildiren dinimiz; yaşadığımız müddetçe insan gibi yaşamamızı istemektedir.

Dünya yaşamında nelere dikkat etmemiz ve neler yapmamız veya neleri yapmamamız gerektiğini Yüce Allah peygamberleri aracılığıyla insanlara bildirmiştir.

Dünya hayatının ardından Allah’a hesap vermek üzere O’na döndürüleceğiz.

Allah bizi bu konuda Kur’an-ı Kerim’de şöyle aydınlatır:

Yüce Allah şöyle buyurur: “Dönüşünüz yalnızca Allah'adır. O'nun da herşeye gücü yeter.” (Hûd Suresi 4. Ayet)

Hiç kimse dünyaya çakılıp kalmayacak, her canlı gibi insan da bir gün bu dünyadan göç edecektir.

Bu göç insanın Allah’a dönmesidir.

İnsanoğlunu dünyaya gönderen Allah bir gün onu kendisine ait olan yere döndürecektir.

İnsanlar ölümle beraber öteki aleme ilk adımını atmaktadır. Allah’a dönüşümüzün başlangıcı ölümle olacaktır. O gün Allah’a ne yüzle varacağımızı bu dünyada düşünmeliyiz ve ona göre hareket etmeliyiz.

Yüce Allah’a döndürülen insan dünyada yaptıklarından hesaba çekilecektir.

Dünya yaşamında yaptığımız her şeyin karşılığı orada verilecektir. Yaptıklarımızın zerre miktarı bile karşılıksız kalmayacaktır.

Öldükten sonra hesaba çekileceğimizi bilerek ve dünyada yaptıklarımıza   karşılık orada ödül veya ceza alacağımıza inana bir Müslüman olarak;

Aşağıda sıralayacağımız bir   takım şeylere dikkat etmemiz gerekir:

1-Yüce Allah’a gerçek anlamda iman etmeliyiz.

2-Allah’ın gönderdiği kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’e uygun olarak hayatımızı tanzim etmeliyiz.

3-Peygamber efendimiz Hz.Muhammed’in sünnetine sımsıkı sarılmalıyız.

4-Öncelikle farz ibadetlerimizi yerine getirmeliyiz. Sonrasında da diğer sevap kazandıracak ibadetlere devam etmeliyiz.

5-Allah’ı çokça zikredip anmalıyız.

6-Allah’ın yasakladığı şeylerden kaçınmalıyız. Ahlakımızı güzelleştirmeliyiz.

7-Vatanımızı sevmeli ve korumalıyız. Okumalı ve ilim öğrenmeliyiz. Gösterişten uzak durmalı ve alçak gönüllü olmalıyız.

8-Müslümana yakışmayan ve insanlığa sığmayan davranışlardan uzak durmalıyız.

9-Emanete ihanet etmemeliyiz. Verilen sözde durmalıyız.

10- Çok çalışmalıyız. Helal kazanç peşinde koşmalıyız. Yardım sever olmalıyız.

11-Cimrilikten ve İsraftan kaçınmalıyız.

12- Allah’tan korkmalıyız. Doğru, dürüst ve güvenilir olmalıyız. Yalan sözden ve yalancılıktan uzak durmalıyız.

13- Adaletli davranmalıyız. Yapılan her şeyi Allah’ın gördüğüne inanmalıyız.

14- Hayvanları sevmeli, korumalı ve onlara eziyet vermemeliyiz.

15- İslam kardeşliği üzerinde olabilmeye çalışmalıyız. Birlik ve beraberlik içinde yaşamak zorunda olduğumuzu bilerek, birlikte yaşamaya gayret etmeliyiz…

Bunlar gibi dinimizin gereği olan davranışları yerine getirmeliyiz.

Unutmayalım ki, yaptığımız her şeyden hesaba çekilmek üzere Allah’a döndürüleceğiz…

Efkan VURAL


 Bu Yazı Aşağıdaki Web Sitelerinde Yayınlanmıştır:

Milliyet Blog: