27 Kasım 2023 Pazartesi

HAFTANIN AYETİ

 Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:

26 Kasım 2023 Pazar

24 Kasım 2023 Cuma

HAFTANIN HADİSİ

 Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur

                       لقد تم إرسالي فقط كمدرس    

“Ben ancak bir muallim olarak gönderildim.”

                                            Dârimî, Mukaddime, 32.

Diyanet İşleri Başkanlığının 24.11.2023 Tarihli Cuma Hutbesi:İSLAM, ŞEFKAT VE MERHAMETİ EMREDER

                     İSLAM, ŞEFKAT VE MERHAMETİ EMREDER




             Muhterem Müslümanlar!

Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor:

“Allah’ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın senin etrafından dağılıp giderlerdi…”[i]

Okuduğum hadis-i şerifte ise Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor:

“Merhamet edene Rahmân da merhamet eder. Siz yerdekilere merhamet edin ki, göktekiler de size merhamet etsin.”[ii]


Aziz Müminler!


Yüce dinimiz İslam, şefkat ve merhamet dinidir. Rabbimizin güzel isimlerinden biri de “er-Rahmân”dır. O, merhametin yegâne kaynağıdır. Allah’ın bütün peygamberleri birer rahmet elçisidir. Ümmeti olmakla şeref bulduğumuz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s), âlemlere rahmet olarak gönderilen son peygamberdir.

Kıymetli Müslümanlar!

Peygamber Efendimiz (s.a.s), şiddetin yerine şefkati, nefretin yerine merhameti inşa etmiştir. O, canlı cansız her varlığa şefkat ve merhametle davranmıştır. Bir cana kıymanın bütün insanlığa kıymakla, bir gönlü incitmenin, Rahmân’ın arşını yıkmakla eşdeğer olduğunu bize o haber vermiştir. Dini, dili ve rengi ne olursa olsun her insanın hürmete layık olduğunu; canının, kanının, malının ve haysiyetinin dokunulmaz olduğunu bize o öğretmiştir. Savaşın da bir ahlakı olduğunu; masum canlara, hatta çevreye ve hayvanlara zarar verilmemesini bize o göstermiştir.  

Aziz Müslümanlar!

Ne yazık ki, Allah Resûlü (s.a.s)’in bize miras bıraktığı merhamet öğretilerinden gün geçtikçe uzaklaşmaktayız. Ailede, işte, trafikte, hâsılı gündelik hayatın içerisinde şiddetin her türlüsüne üzülerek şahit olmaktayız. Maalesef şiddetten en çok kadınlar, çocuklar ve yaşlılar etkilenmektedir. Oysa ki kimden gelirse gelsin, kime yönelik ve hangi gerekçe ile yapılırsa yapılsın, şiddetin hiçbir çeşidi kabul edilemez. Şiddeti meşru gören hiçbir söz, tutum ve davranış kendine Kur’an ve sünnette yer bulamaz. İslam’a göre şiddet, zulümdür, kul hakkı ihlalidir. Ağır bir vebaldir, büyük bir günahtır.

Kıymetli Kardeşlerim!

Şiddet, insanlığın en büyük düşmanıdır. Kendisine şiddet ve nefreti esas alanlar, insanlık ailesine en büyük kötülüğü yapanlardır. Bu büyük kötülüğün en acı örneklerinden biri bugün Filistin’de yaşanmaktadır. Hak ve hukuk tanımayan zalimler, Filistinli kardeşlerimize şiddetin her türlüsünü reva görmektedir. Mabetler, hastaneler ve okullar vahşice bombalanmakta; Müslümanlar, baskı ve şiddetle vatanlarından koparılmaktadır. Vicdan yoksunu caniler, kadın, çocuk, yaşlı ayırt etmeden Gazze’de büyük bir soykırım gerçekleştirmektedir. Filistin’de insan hakları, çocuk hakları, eğitim hakları gibi en temel haklar, işgalci zorbalar tarafından ayaklar altına alınmaktadır. Bu hakları savunduklarını iddia edenler ikiyüzlü tavırlarıyla yaşanan bu katliamları görmezlikten gelirken, insaf ve vicdan sahibi insanların sayısı yeryüzünde her geçen gün artmaktadır. Unutulmamalıdır ki, şiddet hiçbir kimseyi ve toplumu başarıya ulaştırmaz. Gazze’de masum insanları katledenleri, dünyada hüsran, ahirette ise can yakıcı bir azap beklemektedir. Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in uyarısı gayet açıktır: 

               إِنَّ أَشَدَّ النَّاسِ عَذَابًا يَوْمَ الْقِيَامَةِ، أَشَدُّهُمْ عَذَابًا لِلنَّاسِ فِي الدُّنْيَا

 “Kıyamet günü en ağır azaba uğrayacak olanlar, dünyada insanlara azap edip, şiddeti reva görenlerdir.”[iii]

Değerli Müminler!

İnsanların gönlüne şefkat ve merhamet tohumlarını ekenlerin başında anne babalar ve öğretmenler gelmektedir. Öğretmenlerimiz, geleceğimizi imar etmek için canla başla çalışan fedakâr insanlardır. Evlatlarımızı iyiye ve güzele yönlendirmek, milli ve manevi değerlerine bağlı, çevresine ve insanlara faydalı kişiler olarak yetiştirmek için var güçleriyle gayret gösteren cefakâr insanlardır.

 Bu vesileyle bizleri ilim, irfan ve hikmetle buluşturan, bu günlere gelmemize vesile olan bütün öğretmenlerimizi hürmet ve minnetle yâd ediyorum. Ahirete irtihal edenlere rahmet, hayatta olanlara sağlık, afiyet ve huzur diliyorum.

Hutbemi,

“Ben ancak bir muallim olarak gönderildim.”[iv] buyuran 

Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in şu duasıyla bitiriyorum:

“Allah’ım! Huşû duymayan kalpten, doymayan nefisten, fayda vermeyen ilimden ve kabul olunmayan duadan sana sığınırım.”[v]



[i] Âl-i İmrân, 3/159.

[ii] Tirmizî, Birr, 16.

[iii] İbn Hanbel, IV, 90.

[iv] Dârimî, Mukaddime, 32.

[v] Müslim, Zikir, 73; Nesâî, İstiâze, 13.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 

HAFTANIN AYETİ

 Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:

Herkesin Öğretmeni Olmak

17 Kasım 2023 Cuma

HAFTANIN HADİSİ

 Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur:

 

        إِنَّ أَشَدَّ النَّاسِ عَذَابًا يَوْمَ الْقِيَامَةِ، أَشَدُّهُمْ عَذَابًا لِلنَّاسِ فِي الدُّنْيَا

“Kıyamet günü en ağır azaba uğrayacak olanlar, dünyada insanlara azap edip, şiddeti reva görenlerdir.”

                                                  İbn Hanbel, IV, 90.

Diyanet İşleri Başkanlığının 17.11.2023 Tarihli Cuma Hutbesi:İMAN, İBADET VE AHLAK BÜTÜNLÜĞÜ

                          İMAN, İBADET VE AHLAK BÜTÜNLÜĞÜ




Muhterem Müslümanlar!

Yüce dinimiz İslam, iman, ibadet ve güzel ahlakı emreder. İslam, kökleri iman, gövdesi ibadet, meyvesi de güzel ahlak olan bir ağaç gibidir. Ağaç, kökü, gövdesi ve meyvesiyle anlamlı, değerli ve faydalı olduğu gibi mümin de imanı, ibadeti ve güzel ahlakıyla kâmil bir insan, olgun bir Müslüman, faydalı bir kişi olur. 

Aziz Müminler!

İman; Allah’ın varlığına ve birliğine, O’nun meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, kaza ve kaderin Allah’tan olduğuna inanmaktır. Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in bize tebliğ ettiği tüm hakikatleri dilimizle ikrar, kalbimizle tasdik etmektir.

Kıymetli Müslümanlar!

Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor:

اَحَسِبَ النَّاسُ اَنْ يُتْرَكُٓوا اَنْ يَقُولُٓوا اٰمَنَّا وَهُمْ لَا يُفْتَنُونَ 

 “İnsanlar, denenip imtihan edilmeden, sadece ‘İman ettik’ demekle bırakılacaklarını mı sanıyorlar?”[i]

Bu ayet-i kerime “İman ettim” demenin yeterli olmadığını bizlere haber vermektedir. Zira iman, sadece kul ile Allah arasında kalan bir bağ değildir. Hayattan soyutlanıp zihinlere mahkûm edilmiş kuru bir sözden de ibaret değildir. İman, yaratılış gayemize uygun hareket etmektir. Sorumluluklarımızı yerine getirmek için gayret göstermektir. Etrafımızda olup bitenlere karşı duyarlı olmaktır. Dünyanın neresinde olursa olsun zulme uğrayan bütün insanların dertleriyle dertlenmek, acılarını yüreğimizde hissetmektir.

Değerli Müminler! 

İmanımızın hayatımızdaki tezahürü ibadetlerdir. İbadetler; bizleri Rabbimizin rızasına ulaştıran söz ve davranışlardır. Yüce Rabbimizin verdiği nimetlere karşı şükrümüzün ifadesidir.

İbadetlerimiz olmadan, imanımız tam anlamıyla hayatımıza yön veremez. “Benim kalbim temiz!” demekle kalbimiz temiz olmaz. Haftanın bir gününe, yılın bir ayına hapsedilen ibadetler, bizlere dünya ve ve ahiret saadeti getiremez. Yüce Rabbimiz, 

“Erkek ya da kadın, kim mümin olarak salih amel işlerse, elbette ona huzurlu bir hayat yaşatacağız ve onların mükâfatlarını yaptıklarına karşılık olarak en güzeliyle vereceğiz.”[ii] buyurmuştur.

 Geçmiş ve gelecek günahları affedilmiş olmasına rağmen Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s), en zor şartlarda dahi ibadetlerini asla terk etmemiştir.

Aziz Müslümanlar!

İmanımızı kemale erdirecek olan ahlaktır. Ahlak, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in vahiyden sonra bize bıraktığı en büyük mirastır. Ahlak, İslam’ın özüdür. İyi bir insan, erdemli bir toplumun olmazsa olmazıdır. Ahlak; şefkat ve merhamet, doğruluk ve dürüstlük, adalet ve yardımseverlik gibi güzel hasletleri hayatımıza hâkim kılmaktır. Kin ve nefret, haset ve ihtiras, israf ve cimrilik gibi kötü davranışlardan arınmaktır. Kul ve kamu hakkından sakınmaktır.

Kıymetli Kardeşlerim!

İmanımız, hayatımıza anlam katsın. İbadetlerimiz, kimliğimizi inşa etsin. Ahlakımız, bütün davranışlarımıza yön versin. İşte o zaman elimiz haramdan, gözümüz günahtan, dilimiz yalandan uzak kalacaktır. Ailemiz, huzur ve mutluluğun yuvası olacaktır. Komşuluğumuz, güven ve muhabbetle devam edecektir. Ticaretimiz helal, kazancımız bereketli olacaktır. Yeryüzündeki bütün mazlum ve mağdurların yüzü gülecek; dünyamız, barış ve esenlik yurdu olmaya devam edecektir.

Hutbemi Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in şu duasıyla bitiriyorum: 

“Allah’ım! Senden güzel ahlakla süslenmiş sağlam bir iman ve ebedi kurtuluşa ulaştıracak ameller istiyorum.”[iii]



[i] Ankebût, 29/2.

[ii] Nahl, 16/97.

[iii] İbn Hanbel, II, 321.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 

13 Kasım 2023 Pazartesi

HAFTANIN AYETİ

 Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:

10 Kasım 2023 Cuma

GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN VEFATININ 85.YILINI ANIYORUZ

HAFTANIN HADİSİ

 Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur:

إيَّاكُمْ وَالحَسَدَ، فإنَّهُ يَأْكُلُ الحَسَنَاتِ كَمَا تَأكُلُ النَّارُ الحَطَبَ-

"Resûlulah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Hasedden kaçının. Çünkü o, ateşin odunu yiyip tükettiği gibi, bütün hayırları yer tüketir." 

                                       [Ebu Dâvud, Edeb 52, (4903).]

Diyanet İşleri Başkanlığının 10.11.2023 Tarihli Cuma Hutbesi:AZİM VE GAYRET SAHİBİ BİR MÜMİN OLABİLMEK

   AZİM VE GAYRET SAHİBİ BİR MÜMİN OLABİLMEK




Muhterem Müslümanlar!

Peygamber Efendimiz (s.a.s), bütün insanlığı, bir olan Allah’a inanmaya ve sadece O’na kul olmaya çağırdı. Mekkeli müşrikler, onun bu davetine icabet etmediler. Dahası ona cephe aldılar, düşmanlık ettiler. Her türlü zulüm ve baskıyı ona reva gördüler. Allah Resûlü (s.a.s) ise hiçbir zaman davasından vazgeçmedi. İnancını, azmini ve gayretini asla yitirmedi. Çünkü onun bir gayesi vardı. O gaye, yeryüzünün en değerli varlığı olan insanoğluna başıboş bırakılmadığını, sorumluluklarının olduğunu hatırlatmaktı.

Aziz Müminler!

Bugün, Müslümanların içinde bulunduğu sıkıntıların temel sebebi, inandıkları dava uğrunda yeterince azim ve gayretlerini gösterememeleridir. Bu uğurda, ahlaklı, dürüst, ilkeli ve disiplinli çalışma alışkanlıklarına gereken önemi verememeleridir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s), bir hadisinde şöyle buyurmaktadır:

“Allah Teâlâ, sizden birinin yaptığı işi en güzel şekilde yapmasından memnun kalır.”[i]  

Kıymetli Müslümanlar!

Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in ümmeti olarak bize düşen, İslam davası uğruna azim ve gayret sahibi bir mümin olabilmektir. Azim, İslam’ın hayat veren mesajlarına bağlı kalma kararlılığıdır. Samimi bir niyetle iyiye ve güzele ulaşma arzusudur. Bütün sıkıntılara rağmen morali yüksek, ümidi diri tutma iradesidir. Gayret ise azmedilen şeyleri hayata aktarma çabasıdır. Maddi ve manevi bütün sebeplere sarıldıktan sonra sabırla hedefe yürümektir. Her daim iyiliğin ve hayrın yayılması için mücadele etmektir. Kötülerin kötülüklerine rağmen iyi kalabilme ve iyiliği hâkim kılabilmektir. Zalimlerin zulmüne rağmen hak ve hakikatten ayrılmamaktır. Bu yolda asla yılgınlığa kapılmamak, âcizlik göstermemektir.

Değerli Müminler!

Resûl-i Ekrem (s.a.s),

إِنَّ اللّٰهَ يَلُومُ عَلَى الْعَجْزِ               

    Allah, ihmalkârlık ve gevşeklikten hoşlanmaz.[ii] buyurmaktadır. 

Bunun içindir ki Müslüman, hayatının hiçbir anında gevşeklik göstermez, rehavete kapılmaz. Vazgeçmez, mücadeleyi bırakmaz. Nemelazımcılık, vurdumduymazlık ve boş vermişlik mümine yakışmaz. Müslüman, tembellikten uzak durur. O, çalışmadan kazanamayacağını, emek vermeden ve alın teri dökmeden başarı elde edemeyeceğini bilir.

Muhterem Müslümanlar!

Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in dualarından biri de şöyledir:

اَللَّهُمَّ! إِنِّى أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْعَجْزِ وَالْكَسَلِ

“Allah’ım! Acizlikten ve tembellikten sana sığınırım.”[iii] 

Onun bu duasına gönülden “Âmin!” diyen müminler olarak, azim ve gayrete sarılıp insanlığı haksızlık ve zulümlerden kurtaracak olan bizleriz. İmanımızdan aldığımız güçle insanlığın barış ve huzuru için çalışacak olan biziz. Bizlerin azim ve gayretiyle başta Filistin’deki kardeşlerimiz olmak üzere bütün mazlumların yüzü gülecektir; hüzün, yerini sevince bırakacaktır. Zira inancımız, bize bu görevi yüklemekte; insanlık, bizden bunu beklemekte; tarihimiz, bizi buna davet etmektedir.

Öyleyse Aziz Kardeşlerim!

İlmin, irfanın ve bilimin ışığında çalışmalarımıza hız verelim. Yeryüzünün imarı, güvenli bir geleceğin inşası için sorumluluklarımızı yerine getirelim. Yaptığımız her işin hakkını verelim; en sağlam, en doğru ve en güzelini yapmaya çaba gösterelim. Nitekim böyle bir sorumluluk bilinciyle çalışan şanlı ecdadımız, aziz şehitlerimiz ve kahraman gazilerimiz, bu toprakları bize vatan kılmak için var gücüyle gayret gösterdiler. Nice başarılar elde ettiler. Her birini rahmet ve minnetle yâd ediyoruz. Mekânları cennet, makamları âlî olsun. Unutmayalım ki, Rabbimiz, azim ve gayretle çalışan hiçbir kulunun emeğini asla zayi etmeyecektir.

Hutbemi Kehf suresi otuzuncu ayetin mealiyle bitiriyorum:

İman edip dünya ve ahiret için yararlı işler yapanlar bilmelidirler ki, biz güzel iş yapanların ecrini asla zayi etmeyiz.[iv]



[i] Beyhakî, Şüabü’l-îmân, 4/334.

[ii] Ebû Dâvûd, Kadâ’, Akdiye, 28.

[iii] Müslim, Zikir, 73

[iv] Kehf, 18/30.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 

7 Kasım 2023 Salı

HAFTANIN AYETİ

 Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:

4 Kasım 2023 Cumartesi

İsrail'in Filistin Zulmü

                              İsrail’in Filistin Zulmü

                                     (İsrail Filistin Savaşı-2023)

 

Savaş değil, insanlık suçu...

Bu Savaş değil, bir vahşet.

Bu Savaş değil, bir zulüm.

Bu Savaş değil, bir soykırım.

Bu Savaş değil, topyekûn yok etme.

Bu Savaş değil, bir Katliam.

Bu Savaş değil, terörist bir saldırıdır......

Bu bir savaş değil, barbarlık ve korkunç bir vahşet.

Bu sadece vahşet değil, tarihe geçecek bir savaş suçu.

Söylenecek çok şey var...

İsrail'in işi bu. Bunu biliyoruz.

Ama dünyayı anlamakta güçlük çekiyoruz.

Bugünkü dünya imtihanı kaybetti. Sınıfta kaldı, ne yazık ki..

Gerçi geçmişte de birçok kere sınıfta kalmıştı. Ama bir türlü kaydı silinmedi. 

Dünya devletleri, birlikler, Uluslararası kurum ve kuruluşlar da değerini yitirdi.

Bu arada sivil ve savunmasız bebek, çocuk, kadın, erkek, hasta, yaşlı engelli kişilere yapılan saldırıların kimler tarafından yapılırsa yapılsın buna Hamas ve diğerleri dahil asla kabul edilemez. Bu ve bunun gibi saldırıları nefretle kınıyoruz.

 

İSRAİL'in FİLİSTİN' e yaptığı bu saldırılarda hiçbir haklılık payı yoktur. Çünkü savaş kuralları hiçe sayılmış insanlık sıfırlanıp eksilere düşmüştür.

Sivillere hiçbir ayırım yapılmaksızın insanlık dışı bir muamele ile saldırılar yapılmaktadır.

Hastane, okul, mabet ve tüm hanelere destursuz bomba atılarak cehenneme döndürüldü Gazze.

 

Savaşın 28.gününe kadar bugüne kadar hava saldırılarında 3 bin 760’ı çocuk olmak üzere en az 9 bin Filistinli hayatını kaybetti.

Sadece öldürülen çocuk sayısı 3760 dır.

Bugün hasta taşıyan ambulans konvoyunu da bombalayan İsrail’in yaptıklarını anlatmak veya yazmak için İnsan dayanacak gibi değil. Ben de bu yazıyı insan olarak yazmaya hicap ediyorum.

Bu nasıl bir şey. Bu nasıl bir durum. İnsanlık nerede. Merhamet nerede..

Bu iş galiba rüya olmalı.

Tarih bu sahneleri kara sayfa olarak kaydedecek.

Bu savaş, İsrail'in Filistin Zulmü olarak tarihe geçecek.

İlerde Tarih okuyanlar bu olayları okurken (İsrail-Filistin savaşları) insan oldukları için utanacaklar. Bu savaşı yapanları, savaşa destek verenleri, sessiz ve tarafsız kalanları tarih affetmeyecek.

Bu savaş sorumluları da ayrıca Allah tarafından lanetlenecek. 

Kirli bir iz olarak kıyamette yüzlerinde parlayacak.

 

Şimdi, hemen. ATEŞKES UYGULANMALI.

HEMEN BARIŞ SAĞLANMALI.

EĞER bu olmaz saldırılar devam ederse.

Dünya ayağa kalkmalı...

İsrail'e yaptırımlar uygulanmalı.

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER NEREDE...

İLERİ DÜNYA NEREDE...

İNSAN HAKLARI SAVUNUCUSU AVRUPA NEREDE...

İSLAM TEŞKİLATI NEREDE...

Gerçi bunları hiç mazlumların yanında göremedik, (Azerbaycan'da-Karabağ'da-Doğu Türkistan'da-Arakan'da-Afganistan’da-Bosna'da-Irak ve Suriye gibi yerlerde yapılan katliamlarda hep sessiz kaldılar)

İsrail amacına ulaşınca o zaman bunlar devreye girer....

Bugün gördüklerimiz sanki bir film. İnsan filmden daha çok etkilenmekte...

Bugün vurdum duymaz olmuş insanlık.

Oysa biz;

"YURTTA BARIŞ DÜNYADA BARIŞ" İstiyoruz.

Biz her zaman barıştan yanayız.

Barışı sağlamak için de şu bir gerçek ki; Çoooooook Güçlü olmak zorundayız. Bunun için Çooooooook Çalışmalıyız.

Allah tüm mazlumların yardımcısı olsun.( Amin)

 Dünyanın hiçbir yerinde keşke savaş olmasaydı kan dökülmeseydi.

 

Yüce Allah Şöyle buyurmaktadır:

İşte bundan dolayı İsrâiloğulları’na şöyle yazmıştık: “Bir cana kıymaya veya yeryüzünde fesat çıkarmaya karşılık olması dışında, kim bir kimseyi öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir can kurtarırsa bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur.” Şüphesiz peygamberlerimiz onlara apaçık deliller getirdiler. Ama bundan sonra da onların çoğu yeryüzünde taşkınlık göstermektedirler.

(Maide,32.Ayet)

 

Çok söze hacet yok.

Rezillik, vahşet ve zulüm ortada varken.

İnsanlara şöyle seslenmek istiyor Filistinli çocuklar:

Yazıklar olsun insanlığınıza…

Yazıklar olsun anlayışınıza…

Yazıklar olsun bilimsel buluşlarınıza…

Yazıklar olsun medeniyetinize…

Yazıklar olsun zenginliğinize…

Yazıklar olsun bizi gördüğü halde ilgisiz duranlara…

Yazıklar olsun bizi vuranlara destek olanlara…

Yazıklar olsun bizim gibi inancı olup ta seyirci kalanlara…

Yazıklar olsun vurdum duymaz olanlara ve sesi çıkmayanlara…

 

Evet, İnsan olan herkes elinden geldiğince bu zulmün son bulması için bir şeyler yapmalıdır….

Bu ana şahit olan herkes sorumlu olduğunu bilmelidir.

Vicdanlarınca tabii……

 

Yazıyı Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un bu güne de ışık tutan ve haksızlığa uğrayanların sesi olacak aşağıdaki şiir ifadeleriyle  sonlandırmak istiyorum.

Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem;
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.
Biri ecdadıma saldırdı mı, hatta boğarım! ...
-Boğamazsın ki!
-Hiç olmazsa yanımdan kovarım.
Üç buçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam;
Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam.
Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale;
Bana hiç tasmalık etmiş değil 
altın lale!
Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!
Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!
Adam aldırmada geç git! , diyemem aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!
Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu...
……

Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar,
'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?


Efkan VURAL

3 Kasım 2023 Cuma

HAFTANIN HADİSİ

Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur:

 “İnsanlar zalimin zulmünü görür de ona engel olmazsa, Allah’ın onları genel bir azaba uğratması kaçınılmazdır.”

                                                             (Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 5.)