29 Mart 2024 Cuma

Diyanet İşleri Başkanlığının 29.03.2024 Tarihli Cuma Hutbesi :KARDEŞLİĞİMİZ ZEKÂTLA BEREKETLENSİN

 

KARDEŞLİĞİMİZ ZEKÂTLA BEREKETLENSİN

Muhterem Müslümanlar!

Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Namazı kılın, zekâtı verin. Kendiniz için her ne hayır yaparsanız Allah katında onu bulursunuz. Muhakkak ki Allah, yaptıklarınızı eksiksiz görür.”[i]

Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Allah, zekâtı ancak mallarınızın kalan kısmını temizlemek için farz kıldı.”[ii]

Aziz Müminler!

Yüce dinimiz İslam’ın emrettiği beş temel esastan biri de zekâttır. Zekât; dinen zengin sayılan bir Müslümanın malının belli bir kısmını yılda bir defa Allah rızası için ihtiyaç sahipleriyle paylaşmasıdır. Zekât, nimetlerin asıl sahibi olan Yüce Rabbimize karşı şükrümüzün bir göstergesidir. Malımızı Allah yolunda feda etmekten çekinmeyeceğimizin bir ifadesidir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in buyurduğu üzere, “Suyun ateşi söndürdüğü gibi zekât da hata ve günahları silip yok etmektedir.”[iii]

Kıymetli Müslümanlar!

Zekât, zengin Müslüman için tercih değil, bir mecburiyettir. Zekât vermek, kazancı bereketlendirir, gönle huzur verir, müminin cennet vesilesi olur. Zekât vermemek ise malın bereketini kaçırır, kişiyi cimrilik, hırs ve tamahın esiri eder, ahirette de elim bir azaba sürükler.

Değerli Müminler!

Yüce Rabbimiz, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: وَف۪ٓي اَمْوَالِهِمْ حَقٌّ لِلسَّٓائِلِ وَالْمَحْرُومِ “Zenginlerin mallarında, muhtaç ve yoksulların da hakkı vardır.”[iv] Evet, zengin bir Müslüman, zekâtını vermekle aslında ihtiyaç sahiplerinin hakkını vermiş olur. Zekât, müminler arasında sevgi ve güven köprüleri kurar. Yüreklerimizi birleştirir, kardeşliğimizi pekiştirir, birlik ve beraberliğimizi güçlendirir, toplumsal barışa katkı sağlar.

Aziz Müslümanlar!

Zekât, başta ülkemiz olmak üzere dünyanın dört bir yanına iyilik tohumları ekmektir. Dünyanın neresinde olursa olsun bir lokma ekmeğe, bir yudum suya muhtaç olanlara yardım elimizi uzatmaktır. Zekât, zulme maruz kalmış ve zor şartlar altında hayat mücadelesi veren bütün mazlumlara ve mağdurlara umut taşımaktır.

Zekât, rahmet ve mağfiret ayı Ramazanda kardeşlerimize iftar ve sahur neşesi yaşatmaktır. Rabbimizin emaneti olan yetim ve öksüzleri koruyup gözetmek, onları bayram sevincine ortak etmektir. Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir hadislerinde, İşaret parmağıyla orta parmağını göstererek, ben ve yetime kol kanat geren kimse cennette böyle yan yana olacağız.”[v] müjdesini vermiştir.

Kıymetli Müminler!

Türkiye Diyanet Vakfımız, “Kardeşliğimiz Zekâtla Bereketlensin” şiarıyla hayırsever milletimizin emanet ettiği zekâtları başta ülkemiz olmak üzere dünyanın dört bir yanındaki kardeşlerimize ulaştırmaktadır. Sizleri, bu kardeşlik kervanına destek olmaya davet ediyoruz. Bu iyilik seferberliğine din görevlilerimiz rehberliğinde, makbuz karşılığında il ve ilçe müftülüklerimiz ya da Türkiye Diyanet Vakfımızın internet sitesi üzerinden katkıda bulunabilirsiniz.  

Bu vesileyle geçmişten günümüze hayır ve iyilik yolunun bir neferi olup vefat etmiş bütün kardeşlerimize Cenâb-ı Hak’tan rahmet niyaz ediyorum. Hayatta olanlara sağlık, huzur ve bereketli bir ömür diliyorum.

Hutbemi, bir ayet mealiyle bitiriyorum: “Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu bilir.”[vi]



[i] Bakara, 2/110.

[ii] Ebû Dâvûd, Zekât, 32.

[iii] Tirmizî, Cum’a, 79.

[iv] Zâriyât, 51/19.

[v] Buhârî, Talâk, 25.

[vi] Âl-i İmrân, 3/92.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

24 Mart 2024 Pazar

HAFTANIN AYETİ

 Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:

Sırat-ı Müstakim

22 Mart 2024 Cuma

HAFTANIN HADİSİ

 Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur:

Sevabına inanarak ve mükafatını yalnızca Allah'tan bekleyerek Ramazan gecelerini ibadetle geçiren kimsenin geçmiş günahları bağışlanır.


                         (Buhârî, "Terâvîh", 1; Müslim, "Salâtü'l-müsâfirîn", 174)

Diyanet İşleri Başkanlığının 22.03.2024 Tarihli Cuma Hutbesi: RAMAZAN VE AHİRET BİLİNCİ

                                    RAMAZAN VE AHİRET BİLİNCİ




Muhterem Müslümanlar!

Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir defasında ashabına şöyle buyurmuştu:

“Ben, dünyada bir ağacın altında kısa bir süre gölgelendikten sonra yola koyulup oradan ayrılan bir yolcu gibiyim.[i]

Bu hadis-i şerif bizlere dünya hayatının ahiret hayatına nispetle çok kısa olduğunu haber vermektedir. Dünyanın geçici nimetlerine tamah edip de ebedi olan ahiret yurdunu unutmamamız gerektiğini hatırlatmaktadır.

Aziz Müminler!

İman esaslarından biri de ahirete inanmaktır. Ahiret, kulluk yolculuğumuzun son durağıdır. Fani dünya hayatından sonra başlayacak olan ebedi hayatın adıdır. Ahiret, bu dünyada yapıp ettiklerimizden hesaba çekileceğimiz, ektiklerimizi biçeceğimiz hasat mevsimidir. Müslüman inanır ve bilir ki, bu dünyadan sonra sonsuz bir hayat var. Ömrünü iman, ibadet ve güzel ahlakla geçirenler için huzur ve mutluluk yurdu olan cennet var. Kendini imandan mahrum bırakanlar, hayatını isyan, günah ve kötülüklerle heba edenler içinse korku ve azap diyarı olan cehennem var.

Kıymetli Müslümanlar!

Allah’a imandan sonra Müslümanın hayatına yön veren en önemli husus, ahiret bilincidir. Peygamber Efendimiz (s.a.s) çok önemli bulduğu bazı konulara insanların dikkatini çekmek için “Kim Allah’a ve ahiret gününe iman ederse” ifadesiyle başlamıştır. Nitekim Allah Resûlü (s.a.s)’in şu hadis-i şerifi buna güzel bir örnektir:

“Allah’a ve ahiret gününe iman eden komşusuna eziyet etmesin. Allah’a ve ahiret gününe iman eden misafirine ikramda bulunsun. Allah’a ve ahiret gününe iman eden ya hayır söylesin ya da sussun.”[ii]

Değerli Müminler!

Ahiret bilincine sahip olan Müslüman, başıboş yaratılmadığının farkında olur. Allah’ın insana şah damarından daha yakın olduğunu, söylenilen her sözü ve yapılan her işi kayıt altına aldığını bilir. Mahşer gününde yapıp ettiklerinin hepsinden hesaba çekileceği şuuruyla yaşar.

Ahiret bilincini kuşanan Müslüman, Rabbine, kendisine ve çevresine karşı sorumluluklarını yerine getirir. Kendisini ve ailesini, yakıtı taşlar ve insanlar olan cehennem ateşinden korur. Anne babasının duasını almanın gayretinde olur. Onların rızasını kazanmayı Allah’ın rızasını kazanmak olarak görür. Akrabalık hukukuna riayet eder. Komşusuna ikramda bulunur. Muhtaç ve kimsesizlerin dertlerine derman olur. Yetim ve öksüzleri gözetir. Onları bağrına basar. Kendilerine kol kanat gerer. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in şu hadisini asla unutmaz:

“Müslümanların evleri arasında en hayırlısı, içinde kendisine iyi davranılan bir yetimin bulunduğu evdir…”[iii]

Aziz Müslümanlar!

Ahiret bilinciyle yaşayan Müslüman itidallidir; ne dünya için ahiretini feda eder, ne de ahiret için dünyayı terk eder. Bu ikisi arasında dengeli bir hayat sürer. Müslüman güvenilirdir; eliyle ve diliyle kimseyi incitmez. Kimsenin canına kıymaz, malına zarar vermez, iffet ve haysiyetine dil uzatmaz. Müslüman dürüsttür; iş ve ticaret hayatında doğruluktan ayrılmaz. Malını fahiş fiyatla satarak insanları mağdur etmez. Kul ve kamu hakkına riayet eder, harama bulaşmaz.

Ahiret bilinciyle hareket eden Müslüman, zulme rıza göstermez. Zalime asla meyletmez. Dünyanın neresinde olursa olsun mazluma ve mağdura el uzatır. Zalimin karşısında durur, asla onların ve destekçilerinin tarafında yer almaz.

Hutbemi, Yüce Rabbimizin şu uyarısıyla bitiriyorum:

“Ey İnsanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Ne babanın evlâdı, ne de evlâdın babası için bir şey ödeyemeyeceği ahiret gününden çekinin. Bilin ki, Allah’ın vaadi haktır. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın ve şeytan, ‘nasıl olsa Allah affeder’ diyerek sizi aldatmasın.”[iv]



[i] Tirmizî, Zühd, 44.

[ii] Buhârî, Edeb, 3.

[iii] İbn Mâce, Edeb, 6.

[iv] Lokmân, 31/33.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 

17 Mart 2024 Pazar

HAFTANIN AYETİ

 Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:

Takva

15 Mart 2024 Cuma

HAFTANIN HADİSİ

 Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur:

عَجَبًا لِأَمْرِ الْمُؤْمِنِ، إِنَّ أَمْرَهُ كُلَّهُ له خَيْرٌ، وَلَيْسَ ذلكَ لِأَحَدٍ إِلَّا

 لِلْمُؤْمِنِ، إِنْ أَصَابَتْهُ

 سَرَّاءُ شَكَرَ فَكَانَ خَيْرًا، وَإِنْ أَصَابَتْهُ ضَرَّاءُ صَبَرَ فَكَانَ خَيْرًا


Mü'minin işine hayret ederim; çünkü onun işleri bütünüyle hayırdır. Bu da ancak mü'mine mahsustur. Çünkü o, sevindirici bir şeyle karşılaştığında şükreder hayır olur. Zararlı ve üzücü bir işle karşılaştığında sabreder, bu da (kendisi için) hayır olur."

                    Müslim, Sahih hadis no: 5323;

Diyanet İşleri Başkanlığının 15.03.2024 Tarihli Cuma Hutbesi:ORUÇ, BEDENİMİZE SIHHAT, GÖNLÜMÜZE SEKİNET VERİR

 ORUÇ, BEDENİMİZE SIHHAT, GÖNLÜMÜZE SEKİNET VERİR




Muhterem Müslümanlar!

Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor:

“Ey iman edenler! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki Allah’a karşı gelmekten sakınırsınız.”[i]

Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor:

“Kim gönülden inanarak ve karşılığını sadece Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır.”[ii]

Aziz Müminler!

Oruç, İslam’ın beş esasından biridir. Oruç, imsak vaktinden iftar vaktine kadar Allah rızası için yeme-içmeden, şehevi arzulardan ve her türlü kötülükten uzak durmaktır. Akıllı, buluğ çağına ermiş, hastalık ve yolculuk gibi dinen geçerli bir mazereti olmayan her Müslümanın Ramazan orucu tutması farzdır.

Kıymetli Müslümanlar!

Oruç, sadece midemizi aç ve susuz bırakmak değildir. Oruç, aklımıza, ruhumuza ve bütün organlarımıza tutturulduğu zaman, gerçek anlamına kavuşur. İşte o zaman oruç, bedenimize sıhhat, gönlümüze sekinet verir.

Aklın orucu, Rabbimizin kudretini ve rahmetini tefekkür etmektir. İnsanı değersizleştiren her türlü kötü düşünceden uzak durmaktır. Dünyevî kaygıların, hırs ve ihtirasların esiri olmamaktır. Kalbin orucu, Allah ve Resûlü’nün sevgisinin önüne hiçbir sevgiyi geçirmemektir. Kalbi karartan kin, nefret ve haset gibi tüm kötü duygulardan arınmaktır.

Değerli Müminler!

Dilin orucu, yalandan, gıybetten, iftiradan, kötü ve kırıcı sözlerden uzak durmaktır. Hiç kimsenin şahsiyetine, onur ve haysiyetine dil uzatmamaktır. Kulağın orucu, kötü ve çirkin sözleri dinlememektir. Duyduğu her şeyi araştırmadan doğru kabul etmemektir. Allah Resûlü (s.a.s), bu hususlarda bizleri şöyle uyarmaktadır:

“Yalanı ve işine yalan karıştırmayı terk etmediği sürece oruçlu kimsenin yemesini ve içmesini terk etmesine Allah’ın ihtiyacı yoktur.”[iii]

Aziz Müslümanlar!

Elin orucu, harama el uzatmamaktır. Helal olmayan ve hak edilmeyen hiçbir şeyi almamaktır. Ölçüde ve tartıda hile yapmamaktır. Elimizi şiddetin değil, şefkatin, yardımlaşma ve paylaşmanın aracı kılmaktır. Ayağın orucu, Allah ve Resûlü’nün gösterdiği istikamet üzere yürümektir. Adımlarımızı her daim hayır ve iyilik yolunda atmaktır.

Muhterem Müslümanlar!

Oruç, iftar ve sahur sofralarımızı ihtiyaç sahiplerine, kimsesizlere, yetim ve öksüzlere açmaktır. Dünyanın pek çok yerinde açlık ve susuzluğa mahkûm edilen insanları unutmamaktır. Gazze ve Doğu Türkistan başta olmak üzere zulüm altında inleyen kardeşlerimizin acısını yüreğimizde hissetmektir. Elimizle, dilimizle ve bütün imkânlarımızla mazlumlara destek olmaya devam etmektir. Tek bir kuruşumuzla dahi olsa zalimlere ve destekçilerine katkıda bulunmamaktır.

Değerli Müminler!

Önümüzdeki Pazartesi günü Çanakkale Zaferi’nin 109. yıl dönümünü idrak edeceğiz. Çanakkale; şanlı ecdadımızın yedi düvele karşı istiklal ve istikbal mücadelesi verdiği yerdir. Kahraman milletimiz, bütün zorluklara rağmen Çanakkale’de hayâsızca akınlara “dur!” demiştir. Bugün bize düşen, Çanakkale ruhunu iyi anlamak ve gelecek nesillere aktarmaktır. Şehitlerimizin canları pahasına bize emanet bıraktıkları yüce değerleri yaşamak ve yaşatmaktır.

Bu vesileyle geçmişten günümüze vatan ve mukaddesat uğruna canlarını feda eden aziz şehitlerimizi ve bu uğurda mücadele veren kahraman gazilerimizi rahmet ve minnetle yâd ediyorum. Yüce Rabbimiz, hak, hakikat ve istikametin temsilcisi olan devletimizi payidar; gariplerin, masum ve mazlumların umudu olan milletimizi bahtiyar eylesin.



[i] Bakara, 2/183.

[ii] Buhârî, Savm, 6.

[iii] Buhârî, Savm, 8.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 

11 Mart 2024 Pazartesi

HAFTANIN AYETİ

 Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:

Oruç İbadeti

8 Mart 2024 Cuma

HAFTANIN HADİSİ

 Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur:


شْهَدُ عِنْدَ الله لَا يَمُوتُ عَبْدٌ يَشْهَدُ أَنْ لَا إِلَهَ إِلَّا الله وَأَنِّي رَسُولُ الله صِدْقًا مِنْ

قَلْبِهِ، ثُمَّ يُسَدِّدُ إِلَّا سُلِكَ فِي الْجَنَّةِ 

"Herhangi bir kul Allah'tan başka hiçbir ilah olmadığına benim de O'nun Resulü oldu ğuma cânü gönülden şehâdet eder de, sonra doğru yoldan ayrılmazsa, Allah katında ona şahitlik yapacağım ve o, mutlaka cennete gi recektir." Sonra şöyle buyurdu: "Rabbim (Azze ve Celle) ümmetimden yetmişbin kişiyi hesap ve azabsız cennete koyacağını bana va'd etmiştir. Dilerim ki, sizler, baba, eş ve soylarınızdan salih olanlar, cennet köşklerinde, iyice yerleşmeden onlar girmesinler (yani önce siz girip yerleşin, sonra onlar girsinler)." 

                                                         Ahmed, Müsned hadis no: 15875.

Diyanet İşleri Başkanlığının 08.03.2024 Tarihli Cuma Hutbesi: RAMAZAN GELİYOR! HAZIR MIYIZ?

                           RAMAZAN GELİYOR! HAZIR MIYIZ?




Muhterem Müslümanlar!

Önümüzdeki Pazar günü kılacağımız ilk teravih namazıyla on bir ayın sultanı Ramazan’a kavuşacağız. Aynı gece sahura kalkarak oruca niyet edeceğiz. Bizleri bu mübarek aya ulaştıran Yüce Rabbimize sonsuz hamdü senalar olsun. Ramazan’ın kıymetini bizlere öğreten Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa’ya salat ve selam olsun. Ramazan-ı şerifimiz şimdiden mübarek olsun.

Aziz Müminler!

Ramazan, Kur’an ayıdır. Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’e bu ayda indirilmeye başlanmıştır. Zaman, mekân ve insan, vahyin nuruyla Ramazan’da aydınlanmıştır. Rabbimiz, Bakara suresinde şöyle buyurmaktadır:

“Ramazan, insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun, hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an’ın indirildiği aydır.”[i] Ramazan, bizi, Kur’an’ı okumaya, anlamaya ve yaşamaya davet etmektedir.

Peki, bizler, Kur’an’ın ahlakıyla ahlaklanabiliyor muyuz? Onun rehberliğinde örnek bir insan ve Müslüman olabiliyor muyuz?  

Kıymetli Müslümanlar!

Ramazan, oruç ayıdır. Oruç, bedenimize sıhhat, gönlümüze huzur veren eşsiz bir ibadettir. Günahlara ve kötülüklere karşı bir kalkandır.  Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir hadislerinde şöyle buyurmaktadır: 

Sizden biriniz oruçluyken kötü söz söylemesin, kavga etmesin. Ona birisi sataşır veya kötü söz söylerse, ‘ben oruçluyum’ desin.”[ii] Ramazan, bizi, tüm azalarımızla oruç tutmaya, her türlü kötülük ve günahtan arınmaya çağırmaktadır.

Peki, bizler, kavgadan, kin ve nefretten, kul ve kamu hakkı yemekten, Müslümana yakışmayan bütün olumsuzluklardan uzak durmaya hazır mıyız?  

Değerli Müminler!

Ramazan, yardımlaşma ve dayanışmanın zirve yaptığı aydır. Zekât, sadaka ve her türlü infakla geçici dünya nimetini ebedi ahiret kazancına dönüştürdüğümüz kutlu bir zamandır. Yüce Rabbimiz,

وَمَٓا اَنْفَقْتُمْ مِنْ شَيْءٍ فَهُوَ يُخْلِفُهُۚ  

“Allah yolunda her ne harcarsanız Allah onun yerine yenisini verir.[iii] buyurmaktadır. 

Ramazan, bizi, paylaşmaya, kimsesizlerin kimsesi olmaya, yetim ve öksüzlerin yüzünü güldürmeye davet etmektedir.

Peki, bizler, iftar ve sahur sofralarımızı komşularımızla, ihtiyaç sahipleriyle ve kimsesizlerle sevgi ve muhabbet vesilesi kılmaya, yardımlarımızla ihtiyaç sahiplerinin duasını almaya hazır mıyız?

Aziz Müslümanlar!

Ramazan, kardeşliğimizin pekiştiği, birlik ve beraberliğimizin daha da kuvvetlendiği bir aydır. Lakin ne acıdır ki, Ramazan-ı şerifin heyecanını hissettiğimiz şu günlerde Kudüs hâlâ mahzun, Gazze yine kan ağlıyor, Doğu Türkistan’da zulüm devam ediyor. Dünya üzerinde nice Müslüman, sahurun huzurundan, iftarın sevincinden mahrum. Rahmet ayı Ramazan, bizi, zulüm altındaki kardeşlerimize el uzatmaya, maddi ve manevi bütün imkânlarımızı onlar için seferber etmeye çağırıyor.

Peki, bizler, elimizden geldiğince mazlumun yanında, zalimin karşısında daha güçlü durmaya hazır mıyız?

Kıymetli Müslümanlar!

Ramazan, hanelerimizi bereketlendiren, camilerimizi şenlendiren, gönüllerimizi huzura erdiren bir aydır. Ramazan, her yıl, Rabbimize iyi bir kul, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’e layık bir ümmet, insanlığa faydalı bir kişi olmanın yollarını öğretmek için gelir. Oruçla takvaya ulaştırmaya, tövbe ile günahlarımızdan arındırmaya gelir. Dargınlık ve kırgınlıkları sonlandırmaya, aramızda muhabbet köprüleri kurmaya gelir. Ramazan, anne ve babamızın, eş ve çocuklarımızın, akraba ve komşularımızın gönüllerini yapıp dualarını almamız için gelir. Teravih namazlarımızı ailelerimizle birlikte camide kılmamız, okunan mukabelelere iştirak etmemiz, çocuklarımıza ibadet alışkanlığı kazandırmamız için gelir. Öyleyse gönüllerimizi, evlerimizi, mahallelerimizi ve şehirlerimizi bu kutlu misafire hazır hale getirelim. Getirelim ki Ramazan bizden hoşnut olsun. Rabbimizin rızasını kazanmamıza, günahlardan arınmamıza vesile olsun.

Hutbemi Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in bir hadisiyle bitiriyorum:

 “Allah, Ramazan ayında oruç tutmayı size farz kıldı. Ramazan gecelerini namazla geçirmek de benim sünnetimdir. Kim inanarak ve sevabını yalnızca Allah’tan umarak Ramazan ayında oruç tutup, geceleri de teravih namazı kılarsa, annesinden doğduğu günkü gibi günahlarından arınmış olur.”[iv]         


[i] Bakara, 2/185.

[ii] Buhârî, Savm, 2.

[iii] Sebe’, 34/39.

[iv] Nesâî, Sıyâm, 40.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 

4 Mart 2024 Pazartesi

HAFTANIN AYETİ

 Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:

3 Mart 2024 Pazar

1 Mart 2024 Cuma

HAFTANIN HADİSİ

 Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur:

شَرُّ مَا فِي الرَّجُلِ شُحٌّ هَالِعٌ، وَجُبْنٌ خَالِعٌ

"İnsanda bulunan en şerli şey aşırı cimrilik ve şiddetli korkudur." 

                                                [Ebu Davud, 22, (2511).]


Diyanet İşleri Başkanlığının 01.03.2024 Tarihli Cuma Hutbesi: ZARARLI ALIŞKANLIKLARIN ESİRİ OLMAYALIM

             ZARARLI ALIŞKANLIKLARIN ESİRİ OLMAYALIM

                                


Muhterem Müslümanlar!

Yüce dinimiz İslâm, din, can, akıl, nesil ve mal emniyetini muhafaza etmemizi emretmiştir. Dinimizle bağdaşmayan, fıtratımızı bozan, bedenimize ve ruhumuza zarar veren, neslimizi ifsat eden her türlü zararlı alışkanlığı ise yasaklamıştır.

Aziz Müminler!

İnsanı uyuşturan ve aklı işlevsiz hale getiren alışkanlıkların başında alkollü içecekler gelmektedir. Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir hadislerinde, 

“Sarhoş eden her şey içkidir ve her türlü içki haramdır.”[1]

buyurmaktadır. İçki, bütün kötülüklerin anasıdır. İçki sebebiyle nice yuvalar dağılmaktadır. Yaralanmalı veya ölümlü nice trafik kazaları yaşanmakta, nice hayatlar ve umutlar sönmektedir. Bunun içindir ki, alkollü içeceklerin üretilmesi, içilmesi, alınması ve satılması dinimizde haram kılınmıştır.

Kıymetli Müslümanlar!

İnsanlığı felakete sürükleyen zararlı alışkanlıklardan biri de kumardır. Kolay yoldan para elde etme aracı olarak görülen kumar, haksız bir kazançtır.  Pençesine düşürdüğü kimseyi yalnızlığa, çaresizliğe, birçok bela ve musibete sürüklemektedir. İslam’a göre şans oyunları ve kumarın her türlüsünü oynamak ve oynatmak haramdır. Yüce Rabbimiz, alkol ve kumardan uzak durmamızı şöyle emretmektedir:

“Şeytan, içki ve kumar yoluyla aranıza düşmanlık ve kin sokmak, sizi Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçtiniz değil mi?”[2]

Değerli Müminler!

Yarınlarımızın umudu gençlerimiz arasında yaygınlaşan başka bir tehlike ise, uyuşturucu ve madde bağımlılığıdır. Anne baba sevgisinden, aile şefkatinden uzak kalan gençlerimiz; özenti, arkadaş çevresi veya merak sebebiyle çeşitli uyuşturucu türlerine müptela olmaktadır. “Bir defa kullanmakla bir şey olmaz!” diyerek kandırılan gençlerimiz, uyuşturucu bataklığına çekilmektedir.

Cenâb-ı Hak, bir ayet-i kerimede, 


وَلَا تُلْقُوا بِاَيْد۪يكُمْ اِلَى التَّهْلُكَةِۚۛ 

 Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın.”[3]

buyurmaktadır. Öyleyse aile, okul, cami, kamu kurumları ve sivil toplum kuruluşları olarak el ele verelim. Alkollü içecekler, uyuşturucu ve benzeri insan sağlığına, akla ve iradeye zarar veren her türlü bağımlılıkla mücadele edelim. Edelim ki, gençlerimiz ve çocuklarımız, kötülerin ağına düşmesinler, kötülüğün girdabına sürüklenmesinler.

Aziz Müslümanlar!

İnternet ve sosyal medya gibi sanal ortamlar da ölçüsüz ve sorumsuzca kullanıldığında zararlı bir alışkanlığa dönüşmektedir. Son dönemde hızla yaygınlaşan dijital bağımlılık, kişiyi gerçek hayattan koparmakta, sevdiklerini ihmal etmesine, ömür sermayesini boşa harcamasına sebep olmaktadır. Bazı mecralarda kişi ve aile mahremiyeti hiçe sayılmakta, yalan, iftira ve asılsız haberlerle kul hakkı ihlal edilmekte, insan onuru ayaklar altına alınmaktadır.

Kıymetli Müminler!

Alkol ve bağımlılık yapan bütün zararlı alışkanlıklar, modern çağın insana kurduğu ölüm tuzaklarıdır. Aklın selameti, neslin muhafazası zararlı alışkanlıklardan uzak kalmakla mümkündür. Fıtrata aykırı bu alışkanlıklar, insana ve topluma asla huzur vermez. Unutmayalım ki bizi dünya ve ahirette mutluluğa ulaştıracak olan, Allah’ın koyduğu sınırlara riayet etmek, her türlü haram ve kötülükten sakınmaktır. Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in şu uyarısını aklımızdan çıkarmamaktır:

“İki nimet vardır ki insanların çoğu, onları değerlendirme hususunda aldanmıştır. Bunlar; sağlık ve boş vakittir.[4]

Muhterem Müslümanlar!

Ramazan-ı şerife yaklaşmışken, bu mübarek günlerde Rabbimizin katında müstecâb olur ümidiyle Gazze, Doğu Türkistan ve dünyadaki tüm mazlumlar için Cuma namazının farzını müteakip dua edeceğiz. Cenâb-ı Hak, tüm şehitlerimize rahmet, gazilerimize sağlıklı ömürler nasip eylesin.

 



[1] Müslim, Eşribe, 74.

[2] Mâide, 5/91.

[3] Bakara, 2/195.

[4] Buhârî, Rikâk, 1.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü