26 Nisan 2024 Cuma

HAFTANIN HADİSİ

 Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)'den şöyle rivayet edilmiştir:

Hz Ebu Eyyub radiyallahu anh'dan: Bir adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e gelip şöyle dedi: "Bana; beni cennete soka cak, cehennemden uzaklaştıracak bir amel bildir." Cemaat: "Bunun neyi var, ne oluyor?" dedi. Pey gamber sallallahu aleyhi ve seltem şöyle buyurdu: "Bir İhtiyacı olmalı." (Sonra soruyu sorana):

تَعْبدُ اللَّهَ لَا تُشْرِكُ بهِ شَيْئًا وَتُقِيمُ الصَّلَاةَ وَتُؤْتِي الزَّكَاةَ ، وَتَصِلُ الرَّحِمَ، ذَرْهَا

"Al lah'a ibadet edersin, O'na hiçbir şeyi ortak koş mazsın, namaz kılarsın, zekât verirsin" buyurdu. Buhari, Sahih hadis no: 5553;

Diyanet İşleri Başkanlığının 26.04.2024 Tarihli Cuma Hutbesi :HER İŞİN BİR AHLAKI VARDIR

 

HER İŞİN BİR AHLAKI VARDIR

Muhterem Müslümanlar!

Bu hayatta her birimiz farklı iş ve görevlerle iştigal etmekteyiz. Kimimiz memur, kimimiz amiriz; kimimiz işçi, kimimiz işvereniz. Allah katında bizi değerli kılan, ne mesleğimizdir ne de konumumuzdur. Bizi değerli kılan; imanımız ve ibadetlerimizdir. Sorumluluk bilincine sahip güzel ahlaklı bir kişi olmamızdır.

Aziz Müminler!

Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: “Allah, hanginizin işini daha güzel yapacağını sınamak için ölümü de hayatı da yaratandır…”[i] Ayet-i kerimede ifade edildiği üzere, müminde bulunması gereken hasletlerden biri de işini en güzel şekilde yapmasıdır. Zira İslam’ın bize öğrettiği bir iş ahlakı vardır. Bu ahlakın özünde doğruluk ve dürüstlük, güven ve sadakat, helal ve haram duyarlılığı vardır. Bu ahlakın özünde hak etmediğini almamak, kul ve kamu hakkına riayet etmek vardır. Bu ahlakın özünde ülkemizi her alanda daha güçlü kılmak, milletimizin huzuruna, mutluluk ve refahına katkı sunmak vardır. Bu ahlakın özünde ilmi, bilim ve teknolojiyi insanlığın hayrına kullanmak, adalet ve iyiliği hâkim kılmak, zulüm ve kötülüğe engel olmak vardır.

Kıymetli Müslümanlar!

Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir hadislerinde “Allah Teâlâ, işinizi en güzel şekilde yapmanızdan hoşnut olur.”[ii] buyurmaktadır. Bu hadis-i şerife gönülden bağlı kalmalı, işimizin hakkını vermek için çaba göstermeliyiz. Helal rızık kazanmak için emek sarf etmeliyiz. Alın terini kutsal bilmeliyiz. İşimizi, bize verilmiş bir emanet olarak görmeliyiz. Rızkımızı kazandığımız işyerinin eşya ve malzemelerine zarar vermemeliyiz. İşyerinin imkânlarını şahsi menfaatlerimiz için kullanmamalıyız.

Değerli Müminler!

Yüce dinimiz İslam’da sadece işin ve işçinin değil, işverenin de bir ahlakı vardır. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s), “İşçiye, ücretini teri kurumadan önce verin.”[iii] buyurmaktadır. Eğer işveren isek bu hadisi kendimize şiar edinip işçinin ücretini tam ve vaktinde ödemeliyiz. Onu sosyal güvenceden mahrum bırakmamalıyız. İş güvenliğine hassasiyet göstermeli, işçinin sağlığını kendi sağlığımız bilmeliyiz. İşçinin canına zarar verecek her türlü tutum ve davranıştan sakınmalıyız. Ona dinlenme ve ibadetlerini yerine getirme fırsatı sağlamalıyız.

Aziz Müslümanlar!

İslam’a göre kamuda görev yapmanın da bir ahlakı vardır. Her şeyden önce kamu hakkının topyekûn bir milletin hakkı olduğunu bilmeliyiz. İster memur isterse amir olalım, görev ve sorumluluğumuzu hakkıyla yerine getirmeliyiz. Devletimize sadakatle bağlı kalmalı, milletimize nezaket ve güler yüzle hizmet etmeliyiz. Adaleti titizlikle ayakta tutmalı, doğruluktan, iyilikten, hak ve hakikatten ayrılmamalıyız. Yüce Rabbimizin,  وَمَنْ يَغْلُلْ يَأْتِ بِمَا غَلَّ يَوْمَ الْقِيٰمَةِۚ “Kim emanete, devlet malına hıyanet ederse, kıyamet günü, hainlik ettiği şeyin günahı boynuna asılı olarak gelir.”[iv] uyarısını asla unutmamalıyız.

Kıymetli Müminler!

Yaptıklarımızın hesabını vereceğimiz ve karşılığını eksiksiz göreceğimiz ebedi bir ahiret hayatı var. Öyleyse iş ve çalışma hayatımızda hesap verilebilir adımlar atalım. Ne aldatan ne de aldatılan olalım. Helalinden kazanalım, helale harcayalım. Kul ve kamu hakkından sakınalım. Boğazımızdan haram bir lokmanın geçmemesine özen gösterelim. Unutmayalım ki, kendimiz ve ailemizin ihtiyaçlarını helal ve meşru yollardan temin etmek için çalışıp çaba göstermek de ibadettir.

 Hutbemi Yüce Rabbimizin şu müjdesiyle bitiriyorum: İman edip dünya ve ahiret için yararlı işler yapanlar bilsinler ki biz, güzel iş yapanların ecrini asla zayi etmeyiz.[v]

 



[i] Mülk, 67/2.

[ii] Beyhakî, Şüabü’l-îmân, 4/334.

[iii] İbn Mâce, Rühûn, 4.

[iv] Âl-i İmrân, 3/161.

[v] Kehf, 18/30.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

23 Nisan 2024 Salı

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız Kutlu Olsun!

 

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı

Bugün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nın 104'üncü yılını kutluyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılış yıldönümü anısına Mustafa Kemal Atatürk tarafından çocuklara armağan edilen 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nda tüm yurtta kutlamalar yapılmaktadır.



Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışının 104. yıl dönümünü ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını sevinç ve mutluluk içinde idrak ediyoruz.

Türk milletinin bağımsızlığının sarsılmaz ifadesi olarak en önemli unsuru olan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, her yıl yurdumuzda ve yurtdışındaki temsilciliklerimizde, çeşitli etkinliklerle kutlanarak millî birliğimizin kenetlenmiş halidir.

23 Nisan 1920, Türk milletinin iradesini temsil eden Birinci Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı ve Türk halkının egemenliğini ilân ettiği tarihtir.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışı 23 Nisan Cuma günü yapılmıştır.

Açılışın Cuma günü yapılması tesadüfi değildir.

Asırlar önce de Büyük Selçuklu Hükümdarı Alparslan Anadolu kapılarını Türklere açmak için, bir Cuma günü namazdan çıkıp beyaz elbisesiyle atına binerek seferi başlatmıştır.

Tarihimizde bu olay Türk Milleti içim büyük bir başlangıç olup, unutulmaz değerlerimizdendir.

İşte Mustafa Kemal ATATÜRK’te  özellikle Cuma gününü seçmiştir.

Çünkü çok önemli bir kurumun açılışı yapılacaktı.

Orada tüm dünyaya Türk Milletinin Bağımsızlığı ve bütünlüğü ilan edilecekti.



Böylesi önemli bir günde Cuma namazı sonrası dualarla açılan TBMM Milletin kalbi olmuştur.

Türk Milletinin bağımsızlığı ve varlığı her şeyin üstündedir.

Bağımsızlık olmadan yapılan hiçbir şeyin anlamı yoktur.

Tutsak olmak, zincire vurulmak ölmekten beterdir.

Onun için önce bağımsızlık ve hatta tam bağımsızlık.

Bağımsızlık ve özgürlük yoksa bir yerde Cuma namazı kılınmaz diyerek milleti bağımsızlık ve milli mücadeleye davet eden Maraşlı Sütçü İmam’ı da dile getirmek lazım.

Bağımsızlığımıza ulaşmak adına mücadele eden herkese minnettarız.

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün, Büyük Millet Meclisinin açılışı ile beraber Türk çocuklarına armağan ettiği 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, 23 Nisan 1921'de Milli Bayram olarak kutlanmaya başladı.

23 Nisan Ulusal Egemenlik Ve Çocuk Bayramını idrak ettiğimiz bu kutlu günde;

Çocuklar ve gençler yarının büyükleri olarak idealleriniz  ve ideallerimiz kısaca şunlar olmalıdır:

Biz büyük bir milletin çocuklarıyız. Bunu hepimiz çok iyi bilmeliyiz.

Kendimizi hiçbir zaman küçük görmemeliyiz.

 Bizler çok çalışıp, çok okuyup, çok düşünmeliyiz. Bilimsel çalışmalara önem vermeliyiz. Teknolojik olarak çok ilerlemeliyiz.

Kendi teknolojimizi kurmalıyız.

Kendi savaş donanımımızı oluşturmalıyız.

Savunmamızı çok güçlü bir hale getirmeliyiz. En güçlü orduya sahip olmalıyız.

Bunun için ekonomimizin iyi olması lazım. Hep beraber ülke ekonomisine katkı sağlamalıyız.

Hepimiz tasarrufa önem vermeliyiz. Lüks tüketimden uzak durmalıyız.

Devlet malını kullanırken bir toplu iğnenin dahi hesabını Allah’a vereceğimizi unutmamalıyız.

Herkese hoşgörülü olmalıyız.

Elimizden geldiğince herkese yardım etmeliyiz.

Yardım sever olmalıyız.

Hep birlikte daha güzel günlere inşallah....

Efkan VURAL

22 Nisan 2024 Pazartesi

HAFTANIN AYETİ

 Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:

وَضَرَبَ لَنَا مَثَلاً وَنَسِيَ خَلْقَهُؕ قَالَ مَنْ يُحْـيِ الْعِظَامَ وَهِيَ رَمٖيمٌ

قُلْ يُحْيٖيهَا الَّـذٖٓي اَنْشَاَهَٓا اَوَّلَ مَرَّةٍؕ وَهُوَ بِكُلِّ خَلْقٍ عَلٖيمٌۙ 

Kendi yaratılışını unutup bize örnek getirmeye kalkışıyor ve “Şu çürümüş kemiklere kim can verecekmiş?” diyor.

De ki: “Onları ilk başta yaratmış olan diriltecek. O yaratmanın her türlüsünü bilir.”

                      Yasin Suresi,78-79.Ayetler

20 Nisan 2024 Cumartesi

19 Nisan 2024 Cuma

HAFTANIN HADİSİ

 Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur:


اَعُوذُ بِا للَّٰهِ مِـنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيــمِ


“Kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım” diyelim."

                          Buhârî, Edeb, 44; Ebû Dâvûd, Edeb, 3.

Diyanet İşleri Başkanlığının 19.04.2024 Tarihli Cuma Hutbesi : HAYATIN HER ALANINDA ÖFKEMİZE HÂKİM OLALIM

       HAYATIN HER ALANINDA ÖFKEMİZE HÂKİM OLALIM



Muhterem Müslümanlar!

Bir gün Peygamber Efendimiz (s.a.s)’e bir adam gelerek, “Ey Allah’ın Resûlü! Bana bir tavsiyede bulun?” dedi. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) ona,

“Öfkelenme!” buyurdu. O adam, bu soruyu defalarca sordu. Allah Resûlü (s.a.s) ise ona her seferinde, “Öfkelenme!” diyerek nasihatte bulundu.[1]

Aziz Müminler!

Bizler insanız. Yaratılışımız gereği bazen neşelenir, bazen hüzünleniriz. Bazen sükûnetle, bazen de kızgınlıkla hareket ederiz. Bize düşen, olumsuz duyguların esiri olmamak, güzel hasletlerle hayatı anlamlı kılmaktır.

Kıymetli Müslümanlar!

İnsan olarak sahip olduğumuz duygulardan biri de öfkedir. Öfke yerinde kullanılırsa, ailemize, vatanımıza ve değerlerimize saldırıları bertaraf etmemize yardımcı olur. Ancak öfkenin esiri olmak, telafisi güç sorunlara yol açar. Bizi Allah’ın rahmetinden, insanların muhabbetinden uzaklaştırır. Öfkeye yenilmek, toplumda şiddet, huzursuzluk ve kargaşaya sebep olur.

Değerli Müminler!

Müminin öfkesi, Hakkın tarafında, batılın karşısındadır. Müminin öfkesi, mazlumun dostu, zalimin düşmanıdır. Müminin öfkesi, iyiler için şefkat ve merhamet, kötülerin önündeki engeldir. Hâsılı müminin öfkesi, hayra anahtar, şerre kilittir.

Öfke aklı örtünce, idrak ve şuur ortadan kalkar. Göz görmez, kulak duymaz olur. Öfke gönlü kuşatınca hisler körelir, kalp katılaşır. Sevgi ve saygı azalır, şiddet ve nefret çoğalır. Öfke nefse hâkim olunca, sabır ve tahammül gider. Lisan, kırıcı; insan, yıkıcı hale gelir.

Aziz Müslümanlar!

Maalesef öfkesine yenik düşen insanların ibretlik haberlerini her geçen gün daha fazla duyuyoruz. Ailede, sosyal medyada, trafikte, hayatın farklı alanlarında öfke nice üzücü olaylara sebebiyet vermektedir. Bir anlık öfkeyle akrabalık, dostluk ve kardeşlik bağları kopmakta, geriye kin, nefret ve husumet kalmaktadır. Aileler dağılmakta, ocaklar sönmekte, canlar yitirilmekte, umutlar yok olmaktadır.

Kıymetli Müminler!

Yüce Rabbimiz bir ayette şöyle buyuruyor: 

O müminler ki, büyük günahlardan ve hayâsızlıktan kaçınırlar. Öfkelendikleri zaman affederler.”[2]

Öyleyse merhameti öfkenin panzehiri yapalım. Yaratılan her cana şefkatle davranalım. Şiddet, nefret ve zorbalığın her çeşidinden uzak duralım. Öfkenin esiri olmaktan af ve bağış yolunu tutmakla kurtulalım. Kalbimizi düşmanlıktan, kin ve intikam duygularından arındıralım.

Muhterem Müslümanlar!

Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir hadis-i şerifinde şöyle buyuruyor: 

“Gerçek pehlivan güreşte rakibini yenen değil, öfkelendiğinde kendisine hâkim olandır.”[3] 

O halde öfkemizi sabırla dizginleyelim. Musibet anında metanetli olalım, soğukkanlılığı elden bırakmayalım. Zorluklar karşısında Allah’a sığınalım.

Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in bize öğrettiği gibi öfkelendiğimizde 

اَعُوذُ بِا للَّٰهِ مِـنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيــمِ 

“Kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım” diyelim. İmkânımız varsa abdest alalım. Ayakta isek oturarak, oturuyorsak uzanarak öfkemizi dindirmeye çalışalım.[4]

Hutbemi Yüce Rabbimizin muttaki kullarını tanıttığı şu ayetin mealiyle bitiriyorum: “Onlar bollukta ve darlıkta Allah yolunda harcayanlardır. Öfkelerini yenenlerdir. İnsanları affedenlerdir. Allah iyilik edenleri sever.”[5]

 



[1] Buhârî, Edeb, 76.

[2] Şûrâ, 42/37.

[3] Buhârî, Edeb, 76; Müslim, Birr, 107.

[4] Buhârî, Edeb, 44; Ebû Dâvûd, Edeb, 3.

[5] Âl-i İmrân, 3/134.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 

15 Nisan 2024 Pazartesi

5 Nisan 2024 Cuma

Diyanet İşleri Başkanlığının 05.04.2024 Tarihli Cuma Hutbesi : KADİR GECESİ: KUR’AN’LA AYDINLANAN GECE

              KADİR GECESİ: KUR’AN’LA AYDINLANAN GECE




Muhterem Müslümanlar!

Ramazan-ı şerifin son günlerindeyiz. Bugün, üzerimize güneşin doğduğu en hayırlı gün olan Cuma. Bu akşam ise bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi. Bizleri bu kıymetli vakitlere kavuşturan Yüce Rabbimize sonsuz hamdü senalar olsun. Ümmeti olmakla şeref bulduğumuz Hz. Muhammed Mustafa’ya salat ve selam olsun. Cumamız ve Kadir Gecemiz mübarek olsun.

Aziz Müminler!

Kadir Gecesi’ni uzunca bir ömürden daha bereketli kılan, Kur’an-ı Kerim’in bu gece indirilmeye başlanmasıdır. Yüce Rabbimiz bu gecenin kadrini bizlere şöyle haber vermektedir:

“Şüphesiz, biz Kur’an’ı Kadir Gecesi’nde indirdik. Kadir Gecesi’nin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir Gecesi, bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve Cebrâil o gecede, Rablerinin izniyle her türlü iş için inerler. O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir selamdır, bir esenliktir.”[1]

Kıymetli Müslümanlar!

Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’in isimlerinden biri “Burhan”dır. O, doğruluğunda hiçbir şüphe olmayan yegâne kitaptır. Ona uyan yücelir; ondan yüz çeviren zillete düşer. Kur’an “Hakîm”dir. Hikmet yüklü öğütlerle doludur. Onun davetine kulak veren Rabbinin rızasını kazanır; ona sağır kesilen kendini felakete sürükler. Kur’an “Furkân”dır. O, hak ile batılı birbirinden ayıran son ilahi kelamdır. Ona sarılan hakikati bulur; ondan uzaklaşan yanlış yollara sapar. Kur’an “Zikir”dir. Onu okuyan huzura erer; onu terk eden Allah’ın rahmetinden mahrum kalır. Kur’an “Mübîn”dir. Onu anlayıp yaşayan dünya ve ahiret saadetine ulaşır; kendini ondan yoksun bırakan karanlıklar içinde kaybolur.

Değerli Müminler!

Kur’an-ı Kerim bizden, son nefesimize kadar imanımıza sadık kalmamızı ve yalnız Allah’a kulluk etmemizi ister. Kur’an bizden, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in yüce ahlakıyla ahlaklanmamızı, onun örnekliğinde nezih bir hayat yaşamamızı ister. Kur’an bize, dünyadayken yapıp ettiklerimizden ahirette mutlaka hesaba çekileceğimizi bildirir.

Aziz Müslümanlar!

Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) bir hadislerinde şöyle buyurmaktadır:

“Allah, bu Kur’an’la nice toplumları yüceltir, nicelerini alçaltır.”[2] 

Bizler, Kur’an-ı Kerim’e ve onu bize öğreten Peygamberimize hakkıyla tabi olduğumuzda yüceliriz. Adaleti, sevgiyi, merhameti, hak ve hakikati dünyaya hâkim kılarız. Birlik ve beraberliğimizi, huzur ve sükûnetimizi muhafaza ederiz. Zulmün ve zalimlerin önünde en büyük engel oluruz. Mazlumları ve mağdurları sevindirmeye devam ederiz. Şairin dediği gibi,

Beşerin derdine derman olur ancak Kur’an,

Onsuz artık, canavardan beterdir insan.

Kıymetli Müminler!

Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir hadis-i şerifinde

“İnanarak ve sevabını Allah’tan umarak Kadir Gecesi’ni ihya edenin geçmiş günahları affedilir.”[3] müjdesini vermektedir. Öyleyse Kadir Gecesi’ni bir fırsat olarak görelim. Bu geceyi değerli kılan Kur’an-ı Kerim’i özümüze, sözümüze ve hayatımıza yansıtmaya gayret edelim. Çocuklarımızı ve gençlerimizi Kur’an’ın rahmet yüklü mesajlarıyla buluşturalım. Bu gece kendimiz, ailemiz, ümmet-i Muhammed ve bütün insanlık için Rabbimize çokça dua edelim, bağışlanma dileyelim. Allah Resûlü (s.a.s)’in Kadir Gecesi’nde yapılmasını tavsiye ettiği şu duayı dilimizden düşürmeyelim: اَللَّهُمَّ إِنَّكَ عَفُوٌّ كَرِيمٌ تُحِبُّ الْعَفْوَ فَاعْفُ عَنِّى Sen affedicisin, cömertsin, affetmeyi seversin, beni de affet Allah’ım!”[4]

Muhterem Müslümanlar!

Hutbemi bitirmeden önce iki hususu paylaşmak istiyorum. Kardeşlerim, sizleri camilerimizin manevi atmosferinde buluşmaya, ailece bayram namazına davet ediyorum. Ülkemiz, şehitlerimiz, Gazzeli mazlumlar ve zulme uğrayan bütün kardeşlerimiz için bayram namazından sonra hep birlikte dua edeceğiz inşallah. Diğer taraftan bayram vesilesiyle birçok kardeşimiz yolculuğa çıkacak. Yolculuk boyunca hem kendimizi hem de başkalarını tehlikeye düşürecek davranışlardan uzak duralım. Trafikte sabırlı ve dikkatli olalım. Öfkemizin esiri olmayalım. Acelecilik yaparak kazalara sebebiyet vermeyelim. Bayram sevincini hüzne dönüştürmeyelim.

Yüce Rabbim bizleri her türlü kaza, bela ve musibetten muhafaza buyursun. Sağlık, sıhhat ve afiyet içinde bayrama ulaştırsın.

 



[1] Kadîr, 97/1-5.

[2] Müslim, Müsâfirîn, 269.

[3] Buhârî, Savm, 6.

[4] Tirmizî, Deavât, 84.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 

1 Nisan 2024 Pazartesi

HAFTANIN AYETİ

 Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:

Cihat

HAFTANIN HADİSİ

 Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur:

29 Mart 2024 Cuma

Diyanet İşleri Başkanlığının 29.03.2024 Tarihli Cuma Hutbesi :KARDEŞLİĞİMİZ ZEKÂTLA BEREKETLENSİN

 

KARDEŞLİĞİMİZ ZEKÂTLA BEREKETLENSİN

Muhterem Müslümanlar!

Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Namazı kılın, zekâtı verin. Kendiniz için her ne hayır yaparsanız Allah katında onu bulursunuz. Muhakkak ki Allah, yaptıklarınızı eksiksiz görür.”[i]

Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Allah, zekâtı ancak mallarınızın kalan kısmını temizlemek için farz kıldı.”[ii]

Aziz Müminler!

Yüce dinimiz İslam’ın emrettiği beş temel esastan biri de zekâttır. Zekât; dinen zengin sayılan bir Müslümanın malının belli bir kısmını yılda bir defa Allah rızası için ihtiyaç sahipleriyle paylaşmasıdır. Zekât, nimetlerin asıl sahibi olan Yüce Rabbimize karşı şükrümüzün bir göstergesidir. Malımızı Allah yolunda feda etmekten çekinmeyeceğimizin bir ifadesidir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in buyurduğu üzere, “Suyun ateşi söndürdüğü gibi zekât da hata ve günahları silip yok etmektedir.”[iii]

Kıymetli Müslümanlar!

Zekât, zengin Müslüman için tercih değil, bir mecburiyettir. Zekât vermek, kazancı bereketlendirir, gönle huzur verir, müminin cennet vesilesi olur. Zekât vermemek ise malın bereketini kaçırır, kişiyi cimrilik, hırs ve tamahın esiri eder, ahirette de elim bir azaba sürükler.

Değerli Müminler!

Yüce Rabbimiz, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: وَف۪ٓي اَمْوَالِهِمْ حَقٌّ لِلسَّٓائِلِ وَالْمَحْرُومِ “Zenginlerin mallarında, muhtaç ve yoksulların da hakkı vardır.”[iv] Evet, zengin bir Müslüman, zekâtını vermekle aslında ihtiyaç sahiplerinin hakkını vermiş olur. Zekât, müminler arasında sevgi ve güven köprüleri kurar. Yüreklerimizi birleştirir, kardeşliğimizi pekiştirir, birlik ve beraberliğimizi güçlendirir, toplumsal barışa katkı sağlar.

Aziz Müslümanlar!

Zekât, başta ülkemiz olmak üzere dünyanın dört bir yanına iyilik tohumları ekmektir. Dünyanın neresinde olursa olsun bir lokma ekmeğe, bir yudum suya muhtaç olanlara yardım elimizi uzatmaktır. Zekât, zulme maruz kalmış ve zor şartlar altında hayat mücadelesi veren bütün mazlumlara ve mağdurlara umut taşımaktır.

Zekât, rahmet ve mağfiret ayı Ramazanda kardeşlerimize iftar ve sahur neşesi yaşatmaktır. Rabbimizin emaneti olan yetim ve öksüzleri koruyup gözetmek, onları bayram sevincine ortak etmektir. Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir hadislerinde, İşaret parmağıyla orta parmağını göstererek, ben ve yetime kol kanat geren kimse cennette böyle yan yana olacağız.”[v] müjdesini vermiştir.

Kıymetli Müminler!

Türkiye Diyanet Vakfımız, “Kardeşliğimiz Zekâtla Bereketlensin” şiarıyla hayırsever milletimizin emanet ettiği zekâtları başta ülkemiz olmak üzere dünyanın dört bir yanındaki kardeşlerimize ulaştırmaktadır. Sizleri, bu kardeşlik kervanına destek olmaya davet ediyoruz. Bu iyilik seferberliğine din görevlilerimiz rehberliğinde, makbuz karşılığında il ve ilçe müftülüklerimiz ya da Türkiye Diyanet Vakfımızın internet sitesi üzerinden katkıda bulunabilirsiniz.  

Bu vesileyle geçmişten günümüze hayır ve iyilik yolunun bir neferi olup vefat etmiş bütün kardeşlerimize Cenâb-ı Hak’tan rahmet niyaz ediyorum. Hayatta olanlara sağlık, huzur ve bereketli bir ömür diliyorum.

Hutbemi, bir ayet mealiyle bitiriyorum: “Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu bilir.”[vi]



[i] Bakara, 2/110.

[ii] Ebû Dâvûd, Zekât, 32.

[iii] Tirmizî, Cum’a, 79.

[iv] Zâriyât, 51/19.

[v] Buhârî, Talâk, 25.

[vi] Âl-i İmrân, 3/92.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü