29 Ocak 2021 Cuma

Diyanet İşleri Başkanlığının 29.01.2021 Tarihli Cuma Hutbesi:HAYVANLARA MERHAMET: DİNÎ VE İNSANÎ SORUMLULUĞUMUZ

 

HAYVANLARA MERHAMET:

DİNÎ VE İNSANÎ SORUMLULUĞUMUZ



Muhterem Müslümanlar!


Bir gün Peygamber Efendimiz, çölde susuz kalan bir köpeğe kuyudan ayakkabısına su doldurup içiren bir adamın Allah’ın rızasını kazandığını ve günahlarının bağışlandığını anlatmıştı. Ashâb-ı kirâm, “Ey Allah’ın Resûlü! Hayvanlara yaptığımız iyilikler için de mi sevap var?” diye sorunca Peygamberimiz şöyle buyurmuştu:

“Her canlıya yapılan iyilikte sevap vardır.”[1]


Bir başka gün ise Peygamberimiz (s.a.s), bir kediye kızıp onu hapseden ve açlıktan ölmesine göz yuman bir kadının Allah’ın azabını hak ettiğini anlatmıştı. Zavallı hayvana yaşama hakkı tanımayan merhametsiz kadının, Cenâb-ı Hakk’ın gazabına uğradığını ifade etmişti.[2] Zira her canlıya yapılan eziyetin de bir günahı ve ilâhî cezası vardı.


Aziz Müminler!


Kâinattaki her varlık gibi, hayvanlar da Yüce Allah’ın varlığına ve kudretine delil olarak anlam taşır. En küçüğünden en büyüğüne kadar her hayvan, Allah’ın eseri olarak değerlidir ve O’nun tarafından insana emanet edilmiştir. İnsanoğlu, hayvanlara karşı insaflı, şefkatli ve merhametli olmakla mükelleftir.


İslam, hayvanlara zulüm ve işkence anlamına gelen, onları yaratılış amacına aykırı biçimde zorlayan her türlü davranışı yasaklar. Resûl-i Ekrem (s.a.s), bir hadisinde bizi şöyle uyarır:

“Hiçbir kimse yoktur ki bir serçeyi yahut ondan daha büyük bir canlıyı haksız yere öldürsün de Yüce Allah ona bunun hesabını sormasın!”[3]


Kıymetli Müslümanlar!


Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur: “Yeryüzünde yürüyen hayvanlardan ve gökyüzünde iki kanadıyla uçan kuşlardan ne varsa hepsi sizin gibi birer topluluktur.”[4] 

Evet, hayvanlar da tıpkı bizler gibi yeryüzünün sakinleridir. Onların da yaşama, korunma, barınma gibi temel hakları olduğunu unutmayalım. Varlık âlemine sevgi, şefkat ve ibret nazarıyla bakalım. Hiçbir canlıyı incitmeyelim. Özellikle kış şartlarında hayvanlara karşı daha duyarlı olalım. Dinî, vicdanî ve insanî sorumluluğumuzu yerine getirerek Rabbimizin rızasına talip olalım.



[1] Buhârî, Müsâkât, 9.

[2] Buhârî, Bed’ü’l-halk, 16.

[3] Nesâî, Sayd, 34.

[4] En’âm, 6/38.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 
KAYNAK:



28 Ocak 2021 Perşembe

Peygamberimizin Hadis-i Şeriflerinden Mesaj Var –21

                       Hadis-i Şeriflerinden Mesaj Var 


                   Allah’ım Ahlakımı Güzelleştir


Sevgili Peygamberimiz Hz.Muhammed her bakımdan bize

 örnektir.

Özellikle ibadetlerimizde ve dualarımızda Peygamberimizin

 yaptığı dua ve ibadetleri yapmaya çalışarak Peygamberimizin

 sünnetine uymaya gayret ederiz.

Peygamberimiz Yüce Allah’a çeşitli dualarla niyazda

 bulunmuştur.

Peygamberimizin yapmış olduğu dualarının birinde bize

 şöyle mesaj vermektedir:

Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurur: ”Allah’ım dış

 görünüşümü güzel yaptığın gibi, ahlakımı da güzelleştir.”

 (Ahmed b.Hanbel,Müsned,C2,S.403)

Burada, Allah’ın insanoğlunu dış görünüşü bakımından çok

 güzel yarattığını belirtmektedir.

İnsanın dış güzelliği kadar iç güzelliği de yani ahlakının da

 güzel olması çok önemlidir.

Peygamberimiz bu dua ile bize örnek olmuştur.

Peygamberimizin ahlakı herkes tarafından beğeniliyordu, ona

 Güvenilir Muhammed anlamına gelen EL-Emin” ismini

 vermişlerdi.

Bu hadisle peygamberimiz güzel ahlakın önemini

 vurgulamıştır. İnsanın dış güzelliği gibi ahlakının da güzel

 olmasıyla bütünlük arz edeceğini ifade etmek istemiştir.

Burada mesaj Şudur:

Allah insanı en güzel biçimde yarattı. İnsanın bu güzelliği

 ahlakı güzellikle tamamlanabilir. Bunun için de ahlakımızın

 güzelleşmesi için dua etmeliyiz.

Bu şekilde dua edersek o zaman kendimizi iyi ve güzel

 davranışları yapmaya yönlendirmiş oluruz. İçimizden gelen bu

 niyaza uygun hareket ederek, ahlakımızı güzelleştirmeye

 çalışırız.

Allah böyle gayret eden kimselerin ahlakının güzelleşmesine

 fırsatlar oluşturur. Biz yeter ki, Allah’tan iyi ve güzel şeyler

 isteyelim. Allah bunları bize bahşeder.

İnanan iyi bir Müslüman ahlakını her daim güzelleştirmeye

 gayret eder. Böylece Allah’ın sevgisini kazanır. Allah’ta ondan

 memnun olur ve cennetle ödüllendirilir.

Ne mutlu dünya hayatında imanlı olarak ahlakını güzelleştirip

 kurtuluşa erenlere…

Efkan VURAL

HAFTANIN HADİSİ

25 Ocak 2021 Pazartesi

HAFTANIN AYETİ

                              Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır: 

                     هَلْ اُنَبِّئُكُمْ عَلٰى مَنْ تَنَزَّلُ الشَّيَاط۪ينُۜ

                            تَنَزَّلُ عَلٰى كُلِّ اَفَّاكٍ اَث۪يمٍۙ

                        يُلْقُونَ السَّمْعَ وَاَكْثَرُهُمْ كَاذِبُونَۜ  

 Şeytanların kime ineceğini size haber vereyim mi?

Onlar günaha, iftiraya düşkün olan herkese inerler (onlara kötülüğü telkin ederler).

Bunlar, (şeytanlara) kulak verirler, çoğu da yalancıdır.

                (Şuarâ Suresi - 221-222-223 . Ayetler)             

                     

                              


                       

22 Ocak 2021 Cuma

Diyanet İşleri Başkanlığının 22.01.2021 Tarihli Cuma Hutbesi:AKLIN İBADETİ: TEFEKKÜR

 

AKLIN İBADETİ: TEFEKKÜR



Muhterem Müslümanlar!

Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor:

“Onlar, ayaktayken, otururken ve yatarken daima Allah’ı anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışını düşünür ve şöyle derler: “Rabbimiz! Sen bunu boş yere yaratmadın, sen ne yücesin! Bizi cehennem azabından koru!”[1]


Aziz Müminler!


Cenâb-ı Hakkın insana lütfettiği en büyük nimetlerden biri de akıldır. Akıl; hakkı batıldan, doğruyu yanlıştan, faydalı olanı zararlıdan ayırt etmemiz için bize ihsan edilmiş üstün bir meziyettir. İnsan, bu sayede Allah’ın ayetlerini kavrayıp hayatına anlam kazandırır. Kötülükten sakınıp iyiliğe yönelir. Eğer aklını güzel işlerde kullanırsa ahirette büyük mükâfata erer. Ama aklıyla fenalık planlarsa sonu hüsran olur.


Kıymetli Müslümanlar!


Aklın meyvesi ise tefekkürdür. Tefekkür, gerçeği anlamak ve doğru davranmak için emek verip düşünmektir. Bizler tefekkür ederek yaratılış gayemizi, Allah’a kulluğun önemini, vaktin kıymetini ve salih amelin değerini idrak ederiz. Kâinattaki eşsiz dengenin ve sayısız nimetin farkına varırız. Göklerin ve yerin, dağların ve denizlerin, ay ve güneşin, bilinen ve bilinmeyen nice güzelliklerin yaratılışındaki hikmeti kavrarız. Tefekkür sayesinde olaylara ibret nazarıyla bakar, ders çıkarır, payımıza düşen sorumluluğu alırız.


Değerli Müminler!


Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) bir hadisinde şöyle buyurmaktadır: “Akıllı kişi, nefsine hâkim olan ve ölümden sonrası için çalışandır.”[2]

Ne mutlu, aklını erdemli bir insan ve hakikatli bir kul olma yolunda Cenâb-ı Hakkın rızasını kazanmaya vesile kılanlara! Dünyayı ahiretin tarlası olarak görüp ebedi hayat için bugünden hazırlık yapanlara!



[1] Âl-i İmrân, 3/191.

[2] Tirmizî, Sıfatü’l-kıyame, 25.


Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 
KAYNAK:


21 Ocak 2021 Perşembe

Allah’ın İsimleri (Esmâ-i Hüsnâ=En Güzel İsimler):84-MȂLİKÜ’L-MÜLK

     Allah’ın İsimleri (Esmâ-i Hüsnâ=En Güzel      İsimler):                    

                                  MȂLİKÜ’L-MÜLK


Allah'ın en güzel isimleri olan "Esmaü'l-Hüsnâ" dan biri de el-
Mâlikü’l-Mülk’tür.     

        Sözlükte “güç yetirmek, hâkimiyet kurmak,

 sahip olmak, tasarrufta bulunmak” manasındaki

 mülk (melk, milk) mastarı Kur’an’da isim olarak

 “duyular âlemindeki bütün cisimleri kuşatan varlık

 alanı ve bunlar üzerindeki hükümranlık”

 anlamında kullanılır. Sözlükte “mâlik ve sahip

 olmak, elinin altında bulundurup tek başına

 tasarruf etmek” manasındaki mülk (melk, milk)

 kökünden türemiş bir sıfat olan melik “görünen ve

 görünmeyen âlemlerin sahibi” demektir.                   Malikü’l Mülk, mülkün sahibi demektir.                  Mülkün ebedi ve tek sahibi. 

Mülkünde dilediği gibi tasarruf eden, dilediğini öldüren, dilediğini yaşatan, dilediği gibi var eden, dilediğini yok eden; iradesine hiç bir şeyin ve hiç bir kimsenin müdahalesi söz konusu olmayan.          Allah Teâlâ, bütün kâinatın tek sâhibi ve mâlikidir.

 Mülkünde istediği gibi tasarruf eder. Dilediğine

 mülk verir, dilediğine vermez. Dilediğine az verir,

 dilediğine çok verir. Mutlak hükümranlık O’na

 aittir. Bu isimden nasip alan kulda mal ve mülkün

 emânet olduğu şuuru yerleşir. Mal ve mülkü nasıl

 kullanacağını bilir; israf ve cimrilikten uzak durur.

 Nimet verene şükrünü tam yapar.

Her şeyin gerçek sahibi Allah’tır.

Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde bazı ayetlerde şöyle buyurmaktadır:

De ki: "Ey mülkün sahibi olan Allah'ım! Sen mülkü dilediğine

 verirsin. Dilediğinden de mülkü çeker alırsın. Dilediğini aziz

 edersin, dilediğini zelil edersin. Hayır senin elindedir. Şüphesiz sen

 her şeye hakkıyla gücü yetensin." (Ali İmran suresi 26. Ayet)

“Göklerin ve yerin hükümranlığı Allah’ındır. Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir.”( Âl-i İmrân Sûresi,189. Ayet)”               

    “(Yine) bilmez misin, göklerin ve yerin mülkiyet ve hükümranlığı yalnızca Allah´ındır? Sizin için Allah´tan başka ne bir dost ne de bir yardımcı vardır.” (Bakara Suresi  107.Ayet)                         

     “ De ki: “Biliyorsanız söyleyin, bu dünya ve onda bulunanlar kime aittir?” “Allah’a” diyecekler. “O halde düşünmez misiniz?” de. “Peki yedi göğün rabbi, yüce arşın rabbi kimdir?” diye sor. “Bunların rabbi Allah’tır” diyecekler. “O halde Allah’a saygınız yok mu?” de. “Biliyorsanız söyleyin, bütünüyle varlığın yönetimi elinde olan, kendisi her şeyi koruyup kollayan, fakat kendisi korunmaya muhtaç olmayan kimdir?” de. “Hepsi Allah’a aittir” diyecekler. “O zaman nasıl olup da böyle büyülenmiş gibi davranıyorsunuz?” de. Doğrusu biz onlara hakkı bildirdik, onlar ise kesinlikle yalancıdırlar.(Mü'minûn Suresi ,84-90.Ayetler)           “Mutlak hakim ve hak olan Allah, çok yücedir.

 O'ndan başka tanrı yoktur, O, yüce Arş'ın

 sahibidir.” (Mü’minûn Suresi 116. Ayet)                                                                                               “Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, güçlü

 hükümdarın katında, yüksek bir derecede,

 cennetlerde ferahlık ve aydınlık içindedirler.”

 (Kamer Suresi 54 ve 55. Ayetler)



(Bu yazı, Diyanet İslam Ansiklopedisinden yararlanarak hazırlanmıştır.)

 (Devam edecek)

Efkan VURAL

 

 

HAFTANIN HADİSİ

18 Ocak 2021 Pazartesi

HAFTANIN AYETİ

                        Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır: 

ظَهَرَ الْفَسَادُ فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ بِمَا كَسَبَتْ اَيْدِي النَّاسِ لِيُذ۪يقَهُمْ بَعْضَ الَّذ۪ي عَمِلُوا لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ 


"İnsanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu; böylece Allah -dönüş yapsınlar diye- işlediklerinin bir kısmını onlara tattırıyor."


                                                                                          (Rûm Suresi,41.Ayet)

15 Ocak 2021 Cuma

Diyanet İşleri Başkanlığının 15.01.2021 Tarihli Cuma Hutbesi:MİRAS: HER HAK SAHİBİNE HAKKINI VERMEK

 MİRAS: HER HAK SAHİBİNE HAKKINI VERMEK


Muhterem Müslümanlar!




Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: 

“Anne babanın ve yakınların miras olarak bıraktıklarından erkeklere pay vardır; yine anne babanın ve akrabanın miras olarak bıraktıklarından kadınlara da pay vardır; azından çoğundan, belli pay.”[1]


Okuduğum hadis-i şerifte ise Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyurmaktadır:

“Her kim öldükten sonra geride mal bırakırsa, o mal mirasçılarınındır.”[2]


Aziz Müminler!


İslam’ın titizlikle üzerinde durduğu haklardan biri de mirastır. Dinimiz, hayatın her alanında olduğu gibi, miras paylaşımında da adaleti öngören ayrıntılı hükümler getirmiştir. Mümin, ahiret yolculuğuna uğurlanırken geride bıraktığı maldan, önce cenaze masrafları karşılanır. Sonra, eğer varsa borçları ödenir. Ardından üçte biri aşmamak kaydıyla mirasçıların dışındakilere yönelik vasiyeti yerine getirilir. Bütün bunlardan sonra ise miras varislere intikal eder.


Kıymetli Müslümanlar!


Miras taksim edilirken her hak sahibine hakkının verilmesi, kadın-erkek, büyük-küçük hiç kimsenin mağdur edilmemesi esastır. Kadınlara miras verilmemesine yönelik örf ve âdetler, dinimize göre adaletsizliktir, zulümdür, asla meşru değildir. Allah’a ve O’nun indirdiği Kur’an’a iman eden her Müslüman, mirastan payına düşene rıza göstermeli ve kardeşlerinin hakkına el uzatmaktan sakınmalıdır. Nitekim Rabbimiz mirasla ilgili hükümleri beyan ettikten sonra bizleri şöyle uyarır:

“İşte bu, Allah’ın koyduğu sınırlarıdır. Kim Allah’a ve Peygamberine itaat ederse, Allah onu, içinden ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokar. İşte bu büyük başarıdır. Kim de Allah’a ve Peygamberine isyan eder ve onun koyduğu sınırları aşarsa, Allah onu ebedi kalacağı cehennem ateşine sokar. Onun için alçaltıcı bir azap vardır.”[3]


Değerli Müminler!


Mirasın emanet olduğunu, miras ve kul hakkı arasında ince bir sınır bulunduğunu unutmayalım. Hırslarımıza yenilerek o sınırı asla çiğnemeyelim. Miras söz konusu olduğunda merhameti, insafı, adaleti ve hakkaniyeti elden bırakmayalım.



[1] Nisâ, 4/7.

[2] Buhârî, Ferâiz, 25.

[3] Nisâ, 4/13-14.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 
KAYNAK:


13 Ocak 2021 Çarşamba

Allah’ın İsimleri (Esmâ-i Hüsnâ=En Güzel İsimler):83-RAÛF

                Allah’ın İsimleri

     (Esmâ-i Hüsnâ=En Güzel İsimler):

                                            RAÛF



 Allah'ın en güzel isimleri olan "Esmaü'l-Hüsnâ" dan biri de er-Raûfdur.

Sözlükte “şefkat ve merhamet etmek” mânasındaki re’fet kökünden türeyen raûf kelimesi “kalbi dayanamayacak derecede merhametli” demektir.

Raûf ;Çok şefkat ve merhamet gösteren, çok esirgeyen, kolaylık sağlayan.

Allah, bütün insanları kuşatan lütfu, onları şuurlu birer canlı olarak yaratıp yetenekler vermesi, Allah’a karşı işledikleri suçlardan dolayı hemen cezalandırmayıp tövbe etmelerine fırsat tanımasıdır.

 Allah mümin kullarının kusurlarını bağışlaması ve işledikleri iyi amellere fazlasıyla mükâfat vermesidir

Bazı esmâ-i hüsnâ âlimlerinin raûf isminin muhtevasını incelerken kullandıkları üslûp, annenin evlâdına karşı taşıdığı derin şefkat duygusu arasında paralellik kurduklarını göstermektedir. Anne yüreği evlâdına ağır bir işin yüklenmesine ve onun tahammülü güç bir sıkıntıya mâruz bırakılmasına nasıl rıza göstermezse Allah’ta  şefkate lâyık olan insanların maddî ve mânevî sıkıntılara uğramasına müsaade etmez.

Raûf, kullarına kolaylık sağlayan demektir. Çünkü Yüce Allah kullarına kaldıramayacakları ibadetler ve yükler yüklememiştir. Yaşlılık, hastalık ve zayıflık gibi hallerde onları birçok ibadetlerden muaf tutmuştur.

Allah'ın yarattığı tüm canlılar kusursuz, üstün bir yaratılış ve kompleks bir yapı sayesinde yaşamlarını sürdürmektedir. Bu, O'nun merhametinin ve rahmetinin bir delilidir. Çünkü hiçbir canlı kendisi için en uygun, en elverişli şekilde yaşamak için güç sarfetmemiş, sadece Allah'ın üstün aklına teslim olmuştur.


Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde bazı ayetlerde şöyle buyurmaktadır:

"…O, onlara karşı çok şefkatli, pek merhametlidir." (Tevbe, suresi,117.ayet.)                                 

   "…Allah insanlara karşı şefkatli ve merhametlidir." (Bakara suresi, 43.ayet)                   

    “İnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah’ın rızasını kazanmak için kendini feda eder. Allah, kullarına çok şefkatlidir.” (Bakara Suresi 207. Ayet)

Allah’ın lütfu ve rahmeti sizin üzerinize olmasaydı ve Allah çok esirgeyici ve çok merhametli olmasaydı, hâliniz nice olurdu? (Nûr Sûresi,20. Ayet)

“Herkesin, iyilik olarak yaptıklarını da kötülük olarak yaptıklarını da karşısında hazır bulduğu günde (insan) isteyecek ki kötülükleri ile kendisi arasında uzun bir mesafe bulunsun. Allah, kendisine karşı (gelmekten) sizi sakındırıyor. Allah kullarına çok şefkatlidir.” (Âl-i İmrân Suresi 30. Ayet)

“O, sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için kulu (Muhammed’e)  apaçık ayetler indirendir. Şüphesiz Allah, size karşı çok esirgeyici, çok merhametlidir.”( (Hadid Sûresi,9. Ayet)

(Bu yazı, Diyanet İslam Ansiklopedisinden yararlanarak hazırlanmıştır.)

 (Devam edecek)

Efkan VURAL

HAFTANIN HADİSİ

HAFTANIN AYETİ

                      Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır: 





8 Ocak 2021 Cuma

Diyanet İşleri Başkanlığının 08.01.2021 Tarihli Cuma Hutbesi:FÂTİHA SÛRESİ: KUR’AN’IN MUKADDİMESİ

 

FÂTİHA SÛRESİ: KUR’AN’IN MUKADDİMESİ




Muhterem Müslümanlar!


Bir gün Resûl-i Ekrem (s.a.s) sahâbe-i kirâmdan Ebû Saîd b. Muallâ’ya, 


“Mescitten çıkmadan önce sana Kur’an-ı Kerim’deki en büyük sûreyi bildireceğim.

demişti. Namazın ardından ona şöyle buyurdu: 

“Bu sûre, yedi ayetten oluşan, namazlarda tekrar tekrar okunan Fâtiha sûresidir.”[1]


Aziz Müminler!


Fâtiha sûresi, mukaddes kitabımız Kur’an-ı Kerim’in mukaddimesidir. Peygamberimiz bir hadisinde 

“Fâtiha’yı okumayanın namazı yoktur.”[2]

buyurduğu için bizler namazlarımızın her rekâtında bu sureyi okuruz. Kulun Rabbi ile gönülden hasbihali olan Fâtiha sûresini her okuduğumuzda Cenâb-ı Hakk’ın

“Kuluma dilediği verilecektir.”[3]

buyurduğu

nu bilerek huzur buluruz. 


Kıymetli Müslümanlar!


Fâtiha sûresine, “Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.” diyerek Besmeleyle başlarız. Biliriz ki Allah’ın adı anılmadan başlanan her iş, eksiktir, yarımdır, bereketsizdir.

اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْـعَالَم۪ينَۙ  ayetini okuduğumuzda, kâinatı yaratan ve yöneten Rabbimize sonsuz hamdimizi, şükrümüzü, övgümüzü ve saygımızı sunarız.

 

اَلرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِۙ    Biliriz ki O, lütuf ve ihsan sahibidir. Rahmeti bol, merhameti çoktur.

 مَالِكِ يَوْمِ الدّ۪ينِۜ   Hesap gününün yegâne hâkimi O’dur. Kullarını ahirette hesaba çekecek olan Allah, mutlak adalet sahibidir.

اِيَّاكَ نَعْبُدُ وَاِيَّاكَ نَسْتَع۪ينُۜ    Bizler yalnız Allah’a kulluk eder ve sadece O’ndan yardım dileriz. Zira O’ndan başka sığınacak, dayanacak, güvenecek hakiki bir merci yoktur.

اِهْدِنَا  الصِّرَاطَ  الْمُسْتَق۪يمَۙ   صِرَاطَ  الَّذ۪ينَ  اَنْعَمْتَ عَلَيْهِمْۙ غَيْرِ الْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ وَلَا الضَّٓالّ۪ينَ

İlâhî Ya Rabbi! “Bizi dosdoğru yola, kendilerine iman ve hidayet nimeti verdiğin kimselerin yoluna ilet. Gazabına uğramış olanların ve sapıtanların yoluna değil.”[4] Âmîn!


Değerli Müminler!


Fâtiha ile başlayan Yüce Kitabımızı okumak, anlamak ve yaşamak için büyük bir özveriyle çalışalım. Bu vesileyle, hepinizi Diyanet İşleri Başkanlığımız tarafından başlatılan “Haydi Türkiye, Evden Kur’an Öğrenmeye” seferberliğine davet ediyorum. Başkanlığımızın internet sayfasından başvurarak bulunduğunuz yerden çevrim içi derslerle Kur’an öğrenebilir, Kur’an’ın nurunu ailenize ve hayatınıza yansıtabilirsiniz. Ayrıca, okullarımızda Kur’an-ı Kerim, Peygamberimizin Hayatı ve Temel Dini Bilgiler dersleri, seçmeli dersler arasında yer almaktadır. Yavrularımızı, bu dersleri seçmeleri için teşvik edelim.



[1] Buhârî, Tefsîr, (Fâtiha), 1.

[2] Buhârî, Ezan, 95.

[3] Müslim, Salât, 38.

[4] Fâtiha, 1/1-7.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 
KAYNAK: