31 Temmuz 2020 Cuma

Diyanet İşleri Başkanlığının 31.07.2020 Tarihli Cuma Hutbesi:KURBAN BAYRAMI: TAKVA YOLCULUĞU


KURBAN BAYRAMI: TAKVA YOLCULUĞU



Muhterem Müslümanlar!

Okuduğum Kevser suresinde Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Şüphesiz biz sana bitip tükenmez nimetler verdik. O halde, Rabbin için namaz kıl, kurban kes! Doğrusu sana kin tutan, soyu kesik olanın ta kendisidir.”[1]

Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyurmaktadır: “Bugün ilk işimiz, bayram namazı kılmak, sonra dönüp kurban kesmektir. Kim böyle yaparsa sünnetimize uymuş olur.”[2]

Aziz Müminler!

Bugün imanımızı pekiştiren, yüreklerimizi buluşturan, şükrümüzü artıran Kurban Bayramı. Bugün kurban ibadetinin eda edildiği, dua ve gayretin takva ve teslimiyetle güçlendiği gün. Bizleri bu müstesna güne kavuşturan Cenâb-ı Hakk’a sonsuz hamd ü senalar olsun. Bayramları barış ve sevinç günleri ilan eden Sevgili Peygamberimize salat ve selam olsun.

Kıymetli Müslümanlar!

Bütün ibadetlerimizin olduğu gibi, kurbanlarımızın da en önemli gayesi Rabbimize kulluğumuzu, tazim ve muhabbetimizi sunmaktır. Takva şuuruna ulaşarak Rabbimizin razı olduğu kullar zümresine ilhak olmaktır. İnşallah bu bilinçle kurbanlarımızı keseceğiz. Hz. İbrahim’in
sözüne sadık oluşunu, Hz. İsmail’in Rabbine teslim oluşunu kendimize örnek edineceğiz.

Değerli Müminler!

Bu bayram, temizlik konusunda her zamankinden daha fazla duyarlı olmaya ihtiyacımız var. Peygamberimizin “Temizlik imanın yarısıdır.”[3] hadis-i şerifini hatırlamaya, mümine yakışır bir hassasiyetle hareket etmeye ihtiyacımız var. Korona salgınıyla mücadele ettiğimiz şu günlerde, tedbirlere uymaya, samimiyetle ibadet ederken kendimizi ve çevremizi korumaya mecburuz.

Kardeşlerim!

Kurbanlarımız bize emanettir. Onları incitmeyelim. Şefkatli ve özenli davranalım.

Bayramlar sevinç günleridir. Komşularımızı, akrabalarımızı, hasta, yaşlı ve yalnız kardeşlerimizi bu sevince ortak edelim. Mübarek günlerde dargınlıklara ve küskünlüklere son verelim. Bayramın huzurunu hep birlikte yaşayalım. Ancak hastalıkların yayılmasına sebep olarak bu kıymetli günleri hüzne çevirmeyelim. Maske ve güvenli mesafe kuralına riayet edelim. Bayram günlerinde ve salgın süresince tokalaşmaya, kucaklaşmaya ve musafahaya ara verelim. Ayrıca Arefe günü sabah namazıyla başladığımız ve bayramın dördüncü günü ikindi namazıyla birlikte tamamlayacağımız teşrik tekbirlerini unutmayalım.

Kıymetli Müminler!

Hutbemi bitirirken sizleri bayram süresince kurban kesiminde, ziyaretleşmede, bilhassa trafikte anlayışlı ve sabırlı olmaya davet ediyorum. Yüce Rabbimiz, bizleri her türlü kaza ve beladan muhafaza buyursun. Salgın hastalıklardan, savaş ve acılardan halâs eylesin. Nice bereketli bayramlarda buluştursun. Allah’ın selamı, rahmeti, ikram ve inayeti üzerimize olsun! Bayramımız mübarek olsun!



[1] Kevser, 108/1-3.
[2] Buhârî, Îdeyn, 3.
[3] Tirmizî, Deavât, 86.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 
KAYNAK:

Diyanet İşleri Başkanlığının 31.07.2020 Tarihli KURBAN BAYRAM HUTBESİ:VEDA HUTBESİ: ÇAĞLARI AŞAN NEBEVİ VASİYET


VEDA HUTBESİ:
ÇAĞLARI AŞAN NEBEVİ VASİYET



Muhterem Müslümanlar!

Her türlü hamd ve övgüye, tesbih ve tazime layık olan Yüce Rabbimize sonsuz şükürler olsun. Bir Kurban Bayramı’na ve Cuma sevincine daha erişmeyi bizlere lütfetti. Maddi ve manevi bütün varlığımızla O’nun rızasına talip olduğumuzu idrak ederek bayram namazlarımızı kıldık, kurbanlarımızı eda ettik. Yeryüzündeki bütün müminlerle birlikte bayramın bereketini yaşıyoruz.

Aziz Müminler!

Her yıl bayram sevincimize hacılarımızın dilinden dökülen “Lebbeyk Allahümme Lebbeyk” nidaları eşlik ederdi.  Ama bu yıl Beytullah’a, Arafat’a, Müzdelife’ye, Mina’ya varamadık. Hacı adaylarımız mahzun, yüreklerimiz buruk. Rabbimizden en yakın zamanda sağlık, afiyet ve emniyet içinde mübarek beldelere yeniden kavuşmayı, Kâbe’de tavaf edip, Mescid-i Nebevi’de huzura ermeyi diliyoruz.

Kıymetli Müslümanlar!

Geliniz! Kutsal topraklara olan hasretimizi bir nebze de olsa dindirmek için bugün Peygamberimizin Veda Haccı’nı hatırlayalım. Onun Veda Haccı esnasında okuduğu hutbelerde insanlığa miras bıraktığı çağlar üstü mesajlardan birkaçına burada kulak verelim. Hep birlikte o anı yaşarcasına tefekkür edelim, inşirah bulalım.


Değerli Müminler!

Rahmet Peygamberi (s.a.s), Arafat’ta büyük bir kalabalığa seslenirken, Allah’a hamd ve sena ettikten sonra şöyle buyurmuştu:

“Ey insanlar! Biliniz ki Rabbiniz birdir, atanız da birdir. Hepiniz Âdem’densiniz, Âdem de topraktandır. Arap’ın Arap olmayana, Arap olmayanın Arap’a, beyazın siyaha, siyahın beyaza hiçbir üstünlüğü yoktur. Allah katında üstünlük ancak takva iledir.

Biliniz ki bu (Zilhicce) ayınızda, bu (Mekke) şehrinizde bu (Arefe) gününüz nasıl mukaddes ise kanlarınız, mallarınız ve ırzlarınız da aynı şekilde mukaddestir, dokunulmazdır.”

O gün Peygamberimiz, faizin her türlüsünü ve kan davalarını ayaklarının altına aldığını ilan etmiştir.

“Dikkat edin! Sizin kadınlar üzerinde hakkınız olduğu gibi onların da sizin üzerinizde hakları vardır.” buyurarak, asırlar önce kadının hakları, saygınlığı ve dokunulmazlığı konusunda Müslümanları uyarmıştır.

Veda Hutbesini dinlemeye devam edelim:

“Ey insanlar! Sözlerimi iyi dinleyin ve öğrenin. Müslüman Müslüman’ın kardeşidir. Bir Müslüman’ın malı, rızası olmadıkça diğer bir Müslüman’a helâl olmaz. Sakın zulmetmeyin… Ödünç alınan şeyler sahibine geri verilmelidir. Borçlar ödenmelidir. Kimin yanında bir emanet varsa onu sahibine iade etsin.”[1]

“Ey müminler! Size iki şey bırakıyorum. Onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız: Bunlar, Allah’ın Kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.”[2]

Aziz Müslümanlar!

Bu şerefli sözler, Son Peygamber’in insanlığa vasiyeti, ümmetine emaneti, güvenli bir geleceğin teminatıdır. Onun sevgisiyle dolu hayatlarımıza rehberdir. Hutbemi bir ayet-i kerimeyle bitiriyorum: “Resûlüm! De ki: ‘Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah bağışlayan ve merhamet edendir.”[3]




[1] Müsned, VII, 307, 330, 376; Buhârî, Ḥac, 132, Meġāzî,  78;   Müslim, Ḥac, 147.                         
[2] Muvatta’, Kader, 3.
[3] Âl-i İmrân 3/31.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 
KAYNAK:

BUGÜN KURBAN BAYRAMI

30 Temmuz 2020 Perşembe

Kur’an-ı Kerim’de Allah’ın Öğretisi-15

 Kur’an-ı Kerim’de Allah’ın  Öğretisi

Allah’ın İsimleri (Esmâ-i Hüsnâ=En Güzel İsimler)-11

Allah’ın en güzel isimleri olan doksan dokuz  ismini  açıklamaya devam ediyoruz.

54-KAVÎ

     Allah'ın en güzel isimleri olan "Esmaü'l-Hüsnâ" dan biri de el-Kavî'dir.

Sözlükte “güçlü olmak, gücü yetmek, bir işi gerçekleştirmek için aklen ve bedenen yeterli olmak” anlamındaki kuvvet kökünden sıfat olup Allah’a nispet edildiğinde “her şeye gücü yeten, kudret sahibi manasına gelir. 

El-Kavî, Her şeye gücü yeten sınırsız kudret sahibi, asla yorgunluğa ve zaafa uğramayan, kayıtsız şartsız her şeye kadir olan, güç ve kuvveti sonsuz olan demektir.

El-Kavî , Kudreti en üstün ve hiç azalmaz,anlamına gelir.

El-Kavî ,Her şeye gücü yeten, çok kuvvetli ve kudretli olan O’dur.

Yüce Allah, tam bir kudret sahibidir. Gücü, kuvveti sonsuzdur. Allah, bitmezve  tükenmez bir güce sahiptir. Nicelik ve nitelik bakımından üstün kudrete sahiptir. Gücünün yetmeyeceği bir şey düşünülemez. O, her şeyi etkiler, ama hiç bir şey O’nu etkileyemez.

Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde bazı ayetlerde şöyle buyurmaktadır:

“Allah inkar edenleri, kinleriyle geri çevirdi, bir hayra ulaşamadılar; savaşta, inananlara Allah'ın yardımı yetti. Allah kuvvetli olandır, güçlü olandır.”

(Ahzâb Suresi 25. Ayet)

“Allah’ın kadrini gereği gibi bilemediler. Şüphesiz Allah kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir.” (Hac Suresi 74. Ayet)

“Emrimiz gelince, Sâlih'i ve onunla beraber iman edenleri, bizden bir rahmet olarak (azaptan)  ve o günün zilletinden kurtardık. Şüphesiz Rabbin kuvvetlidir, (her şeye)  galip gelendir.” (Hûd Suresi 66. Ayet)

“… Doğrusu O, kuvvetlidir; azabı da pek çetindir.” Mümin Süresi : 22. Ayet

“İnsanlar arasında Allah’ı bırakıp da O’na ortak koşanlar vardır. Onları, Allah’ı severcesine severler. Mü’minlerin Allah’a olan sevgisi daha güçlü bir sevgidir. Zulmedenler azaba uğrayacakları zaman bütün kuvvetin Allah’ın olduğunu ve Allah’ın azabının pek şiddetli olduğunu bir bilselerdi!” (Bakara Suresi 165. Ayet)

55-METÎN

 Allah'ın en güzel isimleri olan "Esmaü'l-Hüsnâ" dan biri de el-Metîn'dir.

Sözlükte “sağlam, kuvvetli, sert ve dayanıklı olmak” mânasındakimetânet kökünden türemiş bir sıfat olup “çok güçlü ve sağlam” demektir. Allah’a nisbet edildiğinde “fiillerinden dolayı zâtına herhangi bir zorluk ve yorgunluk ârız olmayan, nihaî noktada kudretli” anlamına gelir .

Metîn; sonsuz kudrete sahip; son derece güçlü, kuvvetli; dayanıklı, sağlam demektir.

Çok güçlü olan, kuvveti eksilmeyen, hiçbir şekilde dağılmayan, çok dayanıklı olan Metin O’dur

Metîn olan Allah çok güçlüdür. Hiçbir şey onu sarzmaz. Mutlak güç ve kuvvet sahibi O’dur. Allah, hiç bir şekilde dağılmayan  bitip tükenmeyen mutlak güç ve kudret sahibidir. Metîn olan Allah’ın gücü de, kuvveti de sarsılmaz, kaynağı hiçbir şekilde bitip tükenmeyen yok olmayan anlamına gelir.

Yüce Allah, sonsuz bir güce sahiptir. Fiillerinden dolayı zatına her hangi bir zorluk ve yorgunluk ilişmez. Kuvveti azalıp gevşemez. Hiçbir şey O’nu âciz bırakamaz. Hiç kimsenin yardımına da muhtaç değildir. Her şeyi  etkileyendir.

“Metîn” ismi, kuvvetinin şiddetini bildirir. Dıştan gelebilecek hiç bir etkiyi kabul etmeyendir.

Gazzâlî ve Fahreddin er-Râzî’nin yorumlarından anlaşılacağı üzere yakın anlamlı iki isim olan kavî ile metînden ilki ilâhî kudrete konu teşkil eden her şeyi kapsaması açısından nitelikte, ikincisi, çok güçlü olması bakımından nicelikte kudret sıfatına ait kemal mertebelerini ifade eder. Buna göre kavî “bütün mümkinatı etkileyen”, metîn ise “dıştan gelebilecek hiçbir etkiyi kabul etmeyen” mânasına gelir.

Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde bazı ayetlerde şöyle buyurmaktadır:

“Şüphesiz Allah rızık verendir, güçlüdür, çok kuvvetlidir.” (ZâriyâtSûresi 58. Ayet )

“Göklerin ve yerin orduları Allah'ındır. Allah çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Fetih Suresi 7. Ayet)

“…Şüphesiz sen her şeye hakkıyla gücü yetensin.” (Âl-i İmrân Suresi 26. Ayet)

“…Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Tevbe Suresi 40. Ayet)

Onlara mühlet veririm; (ama) benim cezam çetindir.

Onlara mühlet veririm; (ama) benim cezam çetindir.

“Onlara mühlet veririm; (ama) benim cezam çetindir.” (Araf-suresi,183.ayet)

Yoksa onlar Allah'tan başka dostlar mı edindiler? Halbuki dost yalnız Allah'tır. O ölüleri diriltir, her şeye kadirdir. (Şûrâ Suresi 9. Ayet)

Onlara mühlet veririm; (ama) benim cezam çetindir.

“(Bunların gidişatı) tıpkı Firavun ailesi ve onlardan öncekilerin gidişatı gibidir. (Onlar da) Allah'ın âyetlerini inkâr etmişlerdi de Allah onları günahları sebebiyle yakalamıştı. Allah güçlüdür. O'nun cezası şiddetlidir.” (Enfâl Suresi 52. Ayet)

56-VELÎ

Allah'ın en güzel isimleri olan "Esmaü'l-Hüsnâ" dan biri de el- Velî 'dir.

Sözlükte “bir şeye çok yakın olmak, bir kimseyle yan yana bulunmak” anlamındaki vely ile “birinin işini üstlenmek; bir ülkeyi yönetmek; yardım etmek, sevmek” mânalarındaki velâyet kökünden türeyen velî “yardımcı, dost” demektir.

El-velîCenab-ı Hakk kullarına her daim yardım eden ve onlara dostluk gösteren velîdir.

El-velîAllah’u Teâla mü’min kullarını sever ve onların dostu yardımcısıdır.

El-velî, Dost ve yardımcı O’dur.Mü’minlerin dostu olan O’dur. Allah’u Teala sevdiği kullarının dostudur.

Kur’an’da veli,Allah’a nisbet edilerek O’nun müminlerin dostu, koruyucusu olduğu bildirilmektedir.

Kur’an’da  peygamberlerin ve müminlerin Allah’ı velî edindikleri belirtilmektedir.

Allah Teâlâ, sevdiği kullarının dostudur. Onlara yardım eder; sıkıntılarını, darlıklarını giderir; ferahlık verir. Dünya ve âhiret işlerinde başarıya ulaştırır. Mü’minlerin yardımcısı ve koruyucusudur. Allah’tan başka gerçek dost ve yardımcı yoktur.

Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde bazı ayetlerde şöyle buyurmaktadır:

“Allah, iman edenlerin dostudur. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır…”( Bakara Suresi 257. Ayet)

“Yoksa onlar Allah’tan başka dostlar mı edindiler? Hâlbuki gerçek dost Allah’tır…” (Şûrâ Suresi 9. Ayet)

“…Sizin için Allah'tan başka ne bir dost ne de bir yardımcı vardır.”(Tevbe suresi,116. Ayet)

“…Kim Allah’a tevekkül ederse, O kendisine yeter…” (Talâk  Suresi ,3. Ayet)

“… Eğer mü’minler iseniz, yalnızca Allah’a tevekkül edin.” (Mâide Suresi, 23.Ayet)

“O, insanlar umutlarını kestikten sonra yağmuru indiren, rahmetini her tarafa yayandır. O, dost olandır, övülmeye lâyık olandır.”( Şûra Suresi 28. Ayet)

 57-HAMÎD

Allah'ın en güzel isimleri olan "Esmaü'l-Hüsnâ" dan biri de el- Hamîd 'dir.

Hamîd kelimesi “iyilik, güzellik ve erdemlilikle niteleyip övmek” anlamındaki hamd mastarından sıfat olup “övülen, övgüye lâyık bulunan”, ayrıca “öven” manalarına gelir. Âlimlerin çoğu, esmâ-i hüsnâdan biri olarak hamîdi'n ilk anlamına öncelik vermiştir.

El-Hamîd:Tüm övgülerin tek mercii. Övülmekte eşsiz ve benzersiz olan

 El-Hamîd : Övülmeye layıktır.

Hamîd, çok övülen, övgüyle değer sıfatlarıyla hamt edilendir.

Bütün varlığın diliyle övülmeye layık ve her an ancak O’na hamt edilen tek yüce varlık anlamlarına gelir.

Hamid, hamt edilmeyi hak eden, hamda layık olandır. Çünkü O, vardı ve bütün varlıkları ve insanı yoktan var etti. Sonra iki üstün nimeti akıl ve hayatı insanda topladı. sonra ona sayısız nimetler verdi ve onu, bütün varlıklara üstün kıldı. Ona çalışma izni  verdi. O halde Ondan başka kim hamt edilmeye layık olur? Hayır bütün övgüler ve hamdler sadece Allah’a dır, başkasına değil. Bütün bu minnet ve bağışlar başkasından değil sadece Ondan’dır.

Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde bazı ayetlerde şöyle buyurmaktadır:

“Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve ışığı var eden Allah’a mahsustur.” (En'âm Suresi -1. Ayet)

 “Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’adır.”(Fatiha Suresi,2.Ayet)

“O, insanlar umutlarını kestikten sonra yağmuru indiren, rahmetini her tarafa yayandır. O, dost olandır, övülmeye lâyık olandır.” (Şûrâ Suresi 28. Ayet)

“Yedi gök, yer ve bunların içinde bulunanlar Allah’ı tespih ederler. Her şey O’nu hamd ile tespih eder. Ancak, siz onların tespihlerini anlamazsınız. O, halîm’dir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir), çok bağışlayandır.”( İsrâ Sûresi 44. Ayet)

“Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur. Hakikaten Allah, yalnız O zengindir, övgüye değerdir.” (Hac Suresi 64. Ayet)

“O hâlde, Rabbini hamt ile tespih et (yücelt) ve secde edenlerden ol.”( Hicr Suresi 98. Ayet)

58-MUHSÎ

Allah'ın en güzel isimleri olan "Esmaü'l-Hüsnâ" dan biri de el- Muhsî 'dir.

El- Muhsî; Her şeyi tek tek ve bütün ayrıntılarıyla bilen demektir.

El--- Muhsî;İlmiyle her şeyi sayan,büyük veya küçük hiçbir şey gözünden kaçmayan. Yüce  Allah’ın  İlmi ve kuşatması sonsuzdur.

 Muhsî; sonsuz ilmiyle her şeyin sayısını bilen, her yapılanı bir bir sayan demektir.

Allah Teâlâ, her şey’i olduğu gibi görür ve bilir, yani, bütün varlığı bir yığın halinde birbirinden seçilmez karışık bir şekilde değil; cinslerini, sınıflarını, zerrelerini birer birer saymış gibi gayet açık görür ve bilir.

Bütün mahlukatın ve insanların ilim ve amellerinin kuşattığı ve de kuşatmadığı bütün olayların sayısını ve miktarını bilen demektir. O, canlıların alıp verdiği her nefesi, rızkı, insanların itaat ve günahlarını, yakınlığını, yağmur ve kum tanelerinin sayısını, bütün bitkileri, hayvan türlerini, ölüleri ve canlıları bilendir.Allah Teâlâ, sonsuz ilmi ile her şeyi kuşatmıştır.

Onun ilminden hiç bir şey hariç kalamaz. Bütün amellerin sayısını bilir, kıyamet günü bunların hepsinin karşılığını verir. Hiç birini unutmaz ve atlamaz.

Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde bazı ayetlerde şöyle buyurmaktadır:

“O gün Allah onların hepsini diriltecek ve yaptıklarını kendilerine haber verecektir. Allah onları bir bir saymıştır. Onlar ise unutmuşlardır. Allah her şeye şahittir.”( Mücâdele Sûresi 6. Ayet)

“…(Allah) onların nezdinde olup bitenleri çepeçevre kuşatmış ve her şeyi bir bir saymıştır (kaydetmiştir).”( Cin Suresi 28. Ayet)

“Şüphesiz biz, ölüleri mutlaka diriltiriz. Onların yaptıklarını ve bıraktıkları eserlerini yazarız. Biz, her şeyi apaçık bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da) bir bir kaydetmişizdir.” (Yâsîn Suresi 12. Ayet)

“Kitap ortaya konur. Suçluları, kitabın içindekilerden korkuya kapılmış görürsün. “Eyvah bize! Bu nasıl bir kitaptır ki küçük, büyük hiçbir şey bırakmadan hepsini sayıp dökmüş!” derler. Onlar bütün yaptıklarını karşılarında bulurlar. Senin Rabbin hiç kimseye zulmetmez.” (Kehf Suresi 49. Ayet)

“Yaratan (yarattığını hiç) bilmez mi? O, en gizli şeyleri bilendir, (her şeyden) hakkıyla haberdardır.” (Mülk Suresi 14. Ayet)

“İnsan hiçbir söz söylemez ki onun yanında (yaptıklarını) gözetleyen (ve kaydeden) hazır bir melek bulunmasın.” (Kâf Suresi 18. Ayet)

59-MÜBDİ

Allah'ın en güzel isimleri olan "Esmaü'l-Hüsnâ" dan biri de el- Mübdi 'dir

Mübdi, İlkin yaratan,   “kainatı yoktan var eden” manasına gelmektedir.

Maddesiz ve örneksiz yaratıcı, yoktan yaratıp var eden.

Allah, bütün varlıkları yoktan yaratan ve varlığı başlatandır.
Varlıkları hiçbir eşi olmadan yaratan O’dur.
Yaratmaya il kez başlayan ve bunu tekrar eden Allah’tır.
Allah, her şeyi örneksiz ve hiç yokken yaratmıştır.
 Varlığı ilk defa yaratan O’dur.

İlk yaratan ve sonra da tekrar yaratacak olan ancak odur. İlk yaratmayı da, yeniden hayat vermeyi de o yapar. Allah yaratışı ta başlangıçtan yapar. Başka birinin etki ve müdahalesi olamaz. 

 Allah Teâlâ, kâinâtı yaratırken daha önce bir benzeri ve örneği olmaksızın yaratmıştır. İşte esas yaratma denilen, ilk maddesi, örneği olmaksızın yaratmadır. Bu, yoktan var etmedir ve Allah’a mahsustur.

Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde bazı ayetlerde şöyle buyurmaktadır:

“Yaratmaya başlayan, sonra onu tekrarlayan O'dur, ki bu, O'nun için pek kolaydır. Göklerde ve yerde (tecelli eden) en yüce sıfat O'nundur. O, mutlak güç ve hikmet sahibidir.”( Rûm Suresi 27. Ayet)

“O (Allah) ki, yarattığı her şeyi güzel yapmış ve ilk başta insanı çamurdan yaratmıştır.” (Secde Suresi 7. Ayet)

“Allah'ın, yaratmayı nasıl başlattığını, sonra bunu(nasıl) tekrarladığını görmediler mi? Şüphesiz bu, Allah'a göre kolaydır.”( Ankebût Suresi 19. Ayet)

“O’dur her şeyi yoktan yaratan, yarattığını tekrar edip, son olarak âhirette yeniden yaratacak olan.”                 ( Bürûc Sûresi, 13. Ayet)

De ki: “Allah’a koştuğunuz ortaklarınızdan, başlangıçta yaratmayı yapacak, sonra onu tekrarlayacak kimse var mı?” De ki: “Allah, başlangıçta yaratmayı yapar, sonra onu tekrar eder. O hâlde, nasıl oluyor da (haktan) çevriliyorsunuz?” (Yûnus Suresi 34. Ayet)
(Bu yazı,Diyanet İslam Ansiklopedisinden yararlanarak hazırlanmıştır.)

 (Devam edecek)

Efkan VURAL

 


HAFTANIN HADİSİ

Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur:


اَلسَّاعِي عَلَى الأرْمَلَةِ وَالْمِسْكِينِ كَالْمُجَاهِدِ فِي سَبِيلِ اللَّهِ

أوِ الْقَائِمِ اللَّيْلَ الصَّائِمِ النَّهَارَ



Dul ve fakirlere yardım eden kimse, Allah yolunda cihad eden
veya gündüzleri (nafile) oruç tutup, gecelerini (nafile) ibadetle
geçiren kimse gibidir.


Buhârî, Nafakât, 1; Müslim, Zühd, 41;
Tirmizî, Birr, 44; Nesâî, Zekât, 78.

27 Temmuz 2020 Pazartesi

Allah’ın İsimleri (Esmâ-i Hüsnâ=En Güzel İsimler):68- SAMED

                     Allah’ın İsimleri (Esmâ-i Hüsnâ=En Güzel İsimler):       

                                                                     SAMED


 Allah'ın en güzel isimleri olan "Esmaü'l-Hüsnâ" dan biri de es-Sameddir.

Sözlükte “bir şeye yönelmek” anlamındaki samd (sumûd) kökünden türeyen samed “ihtiyaçların giderilmesi için kendisine başvurulan kimse” demektir.

Allah’a nisbet edildiğinde “ihtiyaçlarını gidermesi için herkesin başvurduğu, yaratılmışlara özgü acz ve ihtiyaçtan münezzeh ebedî ve bâkī yüce varlık” mânasına gelir

Es-Samed: Herkesin kendisine ihtiyacını arzettiği, fakat kendisi kimseye muhtaç olmayan.

 Es-Samed: Hiçbir şeye muhtaç olmayan, her şey kendisine muhtaç olan.

Samed; her şeyin kendisine muhtaç olduğu, kendisinin hiç bir şeye muhtaç olmadığı; ihtiyaçların giderilmesi ve ızdırapların dindirilmesi için başvurulacak tek merci demektir.

Allah Teâlâ, yaratıkların her türlü ihtiyaçlarını gidermek için başvurdukları tek başvuru kaynağıdır. Her türlü yaratığın her türlü ihtiyacını en mükemmel bir şekilde karşılar ve giderir. Kendisi ise hiç bir şeye muhtaç değildir.

Samed ismi ile Allah’ın yetkin sıfatlara sahip bulunduğu ve yaratılmışlardaki âcizlik ve eksiklik içeren niteliklerden münezzeh olduğu anlatılmaktadır.


Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde bazı ayetlerde şöyle buyurmaktadır:

“De ki: O, Allah birdir. Allah Samed’dir. (Her şey O’na muhtaçtır; O, hiçbir şeye muhtaç değildir.) O, doğurmamış ve doğmamıştır. Onun hiçbir dengi yoktur.” (İhlâs Sûresi,1-4. Ayet)

“En güzel isimler Allah'ındır, O'na o isimlerle dua edin, O'nun isimleri konusunda eğriliğe sapanları bırakın. Onlar yaptıklarının cezasını göreceklerdir.” (A’râf Suresi 180. Ayet)

“Onlar, inananları bırakıp da kafirleri dost edinirler; onların tarafında bir şeref ve kudret mi arıyorlar? Doğrusu kudret bütün olarak Allah'ındır.” (Nisâ Suresi 139. Ayet)

“Yahut kendisine dua ettiği zaman zorda kalmışa cevap veren ve başa gelen kötülüğü kaldıran, sizi yeryüzünün halifeleri kılan mı? Allah ile birlikte başka ilâh mı var!? Ne kadar az düşünüyorsunuz!”( Neml Sûresi, 62. Ayet)

 (Bu yazı,Diyanet İslam Ansiklopedisinden yararlanarak hazırlanmıştır.)

 (Devam edecek)

Efkan VURAL

HAFTANIN AYETİ

 Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:


كُتِبَ عَلَيْهِ أَنَّهُۥ مَن تَوَلَّاهُ فَأَنَّهُۥ يُضِلُّهُۥ وَيَهْدِيهِ إِلَىٰ عَذَابِ ٱلسَّعِيرِ

Şeytan hakkında, “Her kim onu dost edinirse, mutlaka o kimseyi saptırır ve onu cehennem azabına sürükler” diye yazılmıştır.

(Hac Suresi 4. Ayet)