Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur:
اَعُوذُ بِا للَّٰهِ مِـنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيــمِ
“Kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım” diyelim."
Buhârî, Edeb, 44; Ebû Dâvûd, Edeb, 3.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur:
اَعُوذُ بِا للَّٰهِ مِـنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيــمِ
“Kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım” diyelim."
Buhârî, Edeb, 44; Ebû Dâvûd, Edeb, 3.
HAYATIN HER ALANINDA ÖFKEMİZE HÂKİM OLALIM
Muhterem
Müslümanlar!
Bir gün Peygamber Efendimiz (s.a.s)’e bir adam gelerek, “Ey Allah’ın Resûlü! Bana bir tavsiyede bulun?” dedi. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) ona,
“Öfkelenme!” buyurdu. O adam, bu soruyu
defalarca sordu. Allah Resûlü (s.a.s) ise ona her seferinde, “Öfkelenme!” diyerek nasihatte bulundu.[1]
Aziz
Müminler!
Bizler
insanız. Yaratılışımız gereği bazen neşelenir, bazen hüzünleniriz. Bazen sükûnetle,
bazen de kızgınlıkla hareket ederiz. Bize düşen, olumsuz duyguların esiri
olmamak, güzel hasletlerle hayatı anlamlı kılmaktır.
Kıymetli Müslümanlar!
İnsan
olarak sahip olduğumuz duygulardan biri de öfkedir. Öfke yerinde kullanılırsa,
ailemize, vatanımıza ve değerlerimize saldırıları bertaraf etmemize yardımcı
olur. Ancak öfkenin esiri olmak, telafisi güç sorunlara yol açar. Bizi Allah’ın
rahmetinden, insanların muhabbetinden uzaklaştırır. Öfkeye yenilmek, toplumda şiddet,
huzursuzluk ve kargaşaya sebep olur.
Değerli Müminler!
Müminin
öfkesi, Hakkın tarafında, batılın karşısındadır. Müminin öfkesi, mazlumun
dostu, zalimin düşmanıdır. Müminin öfkesi, iyiler için şefkat ve merhamet,
kötülerin önündeki engeldir. Hâsılı müminin öfkesi, hayra anahtar, şerre kilittir.
Öfke
aklı örtünce, idrak ve
şuur ortadan kalkar. Göz görmez, kulak duymaz olur. Öfke gönlü kuşatınca hisler
körelir, kalp katılaşır. Sevgi ve saygı azalır, şiddet ve nefret çoğalır. Öfke
nefse hâkim olunca, sabır ve tahammül gider. Lisan, kırıcı; insan, yıkıcı hale
gelir.
Aziz
Müslümanlar!
Maalesef öfkesine yenik düşen insanların ibretlik haberlerini her geçen
gün daha fazla duyuyoruz. Ailede, sosyal medyada, trafikte, hayatın farklı
alanlarında öfke nice üzücü olaylara sebebiyet vermektedir. Bir anlık öfkeyle akrabalık,
dostluk ve kardeşlik bağları kopmakta, geriye kin, nefret ve husumet
kalmaktadır. Aileler dağılmakta, ocaklar sönmekte, canlar yitirilmekte, umutlar
yok olmaktadır.
Kıymetli
Müminler!
Yüce Rabbimiz bir ayette şöyle buyuruyor:
“O müminler ki, büyük günahlardan ve hayâsızlıktan kaçınırlar. Öfkelendikleri zaman affederler.”[2]
Öyleyse merhameti
öfkenin panzehiri yapalım. Yaratılan her cana şefkatle davranalım. Şiddet,
nefret ve zorbalığın her çeşidinden uzak duralım. Öfkenin esiri olmaktan af ve
bağış yolunu tutmakla kurtulalım. Kalbimizi düşmanlıktan, kin ve intikam
duygularından arındıralım.
Muhterem
Müslümanlar!
Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir hadis-i şerifinde şöyle buyuruyor:
“Gerçek pehlivan güreşte rakibini yenen değil, öfkelendiğinde kendisine hâkim olandır.”[3]
O halde öfkemizi sabırla dizginleyelim. Musibet anında metanetli olalım, soğukkanlılığı elden bırakmayalım. Zorluklar karşısında Allah’a sığınalım.
Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in bize öğrettiği gibi öfkelendiğimizde
اَعُوذُ بِا للَّٰهِ مِـنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيــمِ
“Kovulmuş
şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım” diyelim. İmkânımız varsa abdest alalım. Ayakta
isek oturarak, oturuyorsak uzanarak öfkemizi dindirmeye çalışalım.[4]
Hutbemi Yüce Rabbimizin
muttaki kullarını tanıttığı şu ayetin mealiyle bitiriyorum: “Onlar bollukta
ve darlıkta Allah yolunda harcayanlardır. Öfkelerini yenenlerdir. İnsanları
affedenlerdir. Allah iyilik edenleri sever.”[5]