30 Kasım 2020 Pazartesi

HAFTANIN AYETİ

           Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:   



Bilmediğin şeyin ardına düşme; doğrusu kulak, göz ve kalp, bunların hepsi o şeyden sorumlu olur.

                           (İsrâ Suresi 36. Ayet)

27 Kasım 2020 Cuma

Diyanet İşleri Başkanlığının 27.11.2020 Tarihli Cuma Hutbesi:FAYDASIZ İŞLERİ TERK ETMEK KULLUĞUN GÜZELLİĞİNDENDİR

 FAYDASIZ İŞLERİ TERK ETMEK KULLUĞUN GÜZELLİĞİNDENDİR



Muhterem Müslümanlar!

Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “(Müminler) boş söz işittikleri zaman ondan yüz çevirirler ve ‘Bizim yaptıklarımız bize, sizin yaptıklarınız da size! Esen kalın. Bizim cahillerle işimiz yok’ derler.”[1]

Okuduğum hadis-i şerifte ise Resûl-i Ekrem (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Faydasız işleri terk etmesi, bir kişinin iyi Müslüman olmasındandır.[2]

Aziz Müminler!

Güzel dinimiz İslam, hayatımızın her safhasında faydalı, hayırlı ve anlamlı işlerle meşgul olmamızı emreder. Sözün en doğrusunu söylememizi ve en güzeline uymamızı tavsiye eder. Dünya ve ahiret hayatımıza faydası dokunmayan, vakit ve emek israfına yol açan beyhude işlerden uzak durmamızı öğütler.

Kıymetli Müslümanlar!

Sahip olduğumuz değerler ve Rabbimizin bize bahşettiği nimetler, gereksiz ve amaçsız yere harcanamayacak kadar değerlidir. Bu bilinci taşıyan her Müslüman, kendisine ve çevresine fayda vermeyen, boş işlerden uzak durur. Asılsız sözlere, fuzuli düşüncelere itibar etmez. Aklını ve yüreğini iyilik yolunda, Allah’ın rızasına uygun işlerde kullanır.

Değerli Müminler!

Kur’ân-ı Kerîm’e göre, kurtuluşa eren müminlerin en belirgin vasıflarından biri de kendilerini ilgilendirmeyen, mâlâyânî işlerden uzak durmalarıdır.[3]

Öyleyse, sözümüz, fikrimiz, vicdanımız ve ahlâkımızla kâmil bir mümin olmaya gayret edelim. Unutmayalım ki faydasız işlere olan uzaklığımız ölçüsünde Müslümanlığımız güzelleşecek, kulluğumuz Allah katında kıymet kazanacaktır. Kendi kusurlarıyla meşgul olmaktan başkalarının kusurunu göremeyenlere ne mutlu!



[1] Kasas, 28/55.

[2] Tirmizî, Zühd, 11; Muvatta’, Hüsnü’l-hulk,1.

[3] Mü’minûn, 23/3.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 
KAYNAK:



26 Kasım 2020 Perşembe

HAFTANIN HADİSİ

 

     Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur:


Ben ancak muallim olarak gönderildim…”


 

(İbn Mace, Sünnet, 1)




Allah’ın İsimleri (Esmâ-i Hüsnâ=En Güzel İsimler): 80-TEVVÂB

                                                               et-TEVVÂB

Allah'ın en güzel isimleri olan "Esmaü'l-Hüsnâ" dan biri de et-Tevvâb’dır.

Sözlükte “geri dönmek, rücû etmek” anlamındaki tevb (tevbe, metâb) kökünden türeyen tevvâb “dönüş yapan, bu eylemi nicelik ve nitelik açısından çokça gerçekleştiren” mânasına gelir. Terim olarak tevvâb insan için kullanıldığında “çok tövbe eden”, Allah’a nisbet edildiğinde “tövbeleri çok kabul eden” demektir

Et Tevvab; kullarının yönelişlerini kabul edendir.

Et Tevvab; kendisine dönen kullarına af ve bağış kapılarını açandır.

Et Tevvab; Kullarının tövbesini kabul eden, günahları

 bağışlayandır.

Et Tevvab; Kullarına tövbe kapılarını açan,onları tövbeye

 sevk edecek sebepler yaratan.  Tövbe kapısını açık

 tutarak tövbe etme imkânı verendir. Samimi olarak

 günahlardan dönüp tövbe edenleri bağışlayandır.

Et Tevvab; Kullarını cezalandırmayıp mağfiret eden. Tevbe edeni hiç günah yapmamış gibi afv u rahmeti ile bahtiyar eder.

Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde bazı ayetlerde şöyle buyurmaktadır:

Allah'ın, kullarının tevbesini kabul edeceğini, sadakaları geri çevirmeyeceğini ve Allah'ın tevbeyi çok kabul eden ve pek esirgeyen olduğunu hâla bilmezler mi?” (Tevbe Suresi 104. Ayet)

 “Kim (bu) haksız davranışından sonra tevbe

 eder ve durumunu düzeltirse şüphesiz Allah

 onun tevbesini kabul eder. Allah çok

 bağışlayıcı ve esirgeyicidir.”   

         (Mâide Suresi 39. Ayet)

“Doğrusu Ben, tevbe edeni, inanıp yararlı iş işleyerek doğru yola gireni bağışlarım”( Tâ-Hâ Sûresi,82. Ayet)

Ancak tevbe eden, inanıp yararlı iş işleyenlerin, işte Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah bağışlar ve merhamet eder.”( Furkân Suresi 70. Ayet)

“Rabbimiz! Bizi sana teslim olmuş kimseler kıl. Soyumuzdan da sana teslim olmuş bir ümmet kıl. Bize ibadet yerlerini ve ilkelerini göster. Tövbemizi kabul et. Çünkü sen, tövbeleri çok kabul edensin, çok merhametli olansın.”                                     (Bakara Sûresi128. Ayet)

“Ancak tevbe edip durumlarını düzeltenler ve gerçeği açıkça

 ortaya koyanlar başkadır. Zira ben onların tevbelerini kabul

 ederim. Ben tevbeyi çokça kabul eden ve çokça

 esirgeyenim.”( Bakara Suresi 160. Ayet)



Peygamberimiz Hz.Muhammed(s.a.v.)şöyle buyurur:

“Vallahi ben günde yetmiş defadan fazla Allah’dan beni bağışlamasını diler, tövbe ederim.” (Buhârî, Daavât 3. Ayrıca bk. Tirmizî, Tefsîru sûre (47) İbni Mâce, Edeb 57)

Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:

“Kul tevbe edince Allah Azze ve Celle birinizin kaybolan

 hayvanını bulduğu

andaki duyduğu sevinçten daha çok sevinir.”

 ( İbni Mace/Kitabu’z-Zühd 4247.)

 (Bu yazı, Diyanet İslam Ansiklopedisinden yararlanarak hazırlanmıştır.)                                                                                     (Devam edecek)

Efkan VURAL


21 Kasım 2020 Cumartesi

Diyanet İşleri Başkanlığının 20.11.2020 Tarihli Cuma Hutbesi:CENNET: MÜMİNLERİ BEKLEYEN SONSUZ NİMET

 

CENNET: MÜMİNLERİ BEKLEYEN SONSUZ NİMET




Muhterem Müslümanlar!

Okuduğum ayet-i kerimede Cenâb-ı Hak biz kullarına şöyle buyuruyor: “Şüphesiz iman edip salih amel işleyenler için içlerinde ebedi kalacakları Naîm cennetleri vardır. Allah gerçek bir vaadde bulunmuştur. O azizdir, hikmet sahibidir.”[i]

İzzet ve celâl, ikram ve kemal sahibi olan Rabbimiz, bizlere dünya ile başlayıp ahirete uzanan bir hayat bahşetti. İmtihan durağı olan dünyada yapıp ettiklerimizin karşılığını, sonsuzluk yurdu olan ahirette mükâfat veya ceza olarak göreceğimizi bildirdi. İman edip faydalı işler yapmak için aklını, yüreğini, yeteneklerini, malını ve imkânlarını seferber edenleri cennetle müjdeledi. Ama hakkı inkâr edip hakikate sırtını dönerek kötülük yolunda ömrünü harcayanları acı bir azapla uyardı. 

Aziz Müminler!

Eşsiz nimetlerle bezenmiş olan cennet, barış ve huzurun daim olduğu ebediyet diyarıdır. Allah’ın rızasını gözeterek yaşayan, ibadetlerini ihlasla eda eden, güzel ahlâktan taviz vermeyen kulların ödülüdür. Rabbimize ve sevdiklerimize kavuşacağımız sevinç ve mutluluk yuvasıdır.

Değerli Müslümanlar!

Allah’ın sınırlarını aşmaktan sakınan müminlere, öldükten sonra yeniden dirildiklerinde amel defterleri sağ taraflarından verilir.                         


 
 “Selametle ve güvenle girin cennete!”[ii] diye nida edilir. Her türlü acı, keder, hastalık ve sıkıntıyı arkalarında bırakan cennetliklerin durumu Kur’an-ı Kerim’de şöyle anlatılır: “Nihayet oraya vardıklarında cennetin kapıları açılır ve cennet bekçileri onlara şöyle der: Selam olsun size! Hoş geldiniz. Haydi, ebedi kalmak üzere buyurun girin cennete!”[iii] Artık ne hüzün ne hasret ne de zorluk vardır. Engin rahmeti ve cömertliğiyle kullarını karşılayan Yüce Allah, dünyadaki gayretlerinin karşılığını onlara eksiksiz biçimde lütfetmiştir.

Kıymetli Müminler!

Kur’an-ı Kerim’de ve hadis-i şeriflerde çeşit çeşit cennet nimetlerini anlatarak müminleri iyiliğe teşvik eden canlı tasvirler vardır. Anlatmakla bitmeyen bu güzellikler hakkında Rabbimizin şöyle buyurduğunu Peygamberimiz bize nakleder: “Ben salih kullarım için cennette hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiçbir insanın hayal edemeyeceği birtakım nimetler hazırladım.”[iv]

O halde geliniz, yolları çetin de olsa cennete ulaşmak için sabır ve sebat göstermeye, hayır ve hasenat işlemeye devam edelim. Rabbimiz bizden razı, biz de Rabbimizden razı olarak cennete girmek için imanla ve umutla çalışalım.

Aziz Müslümanlar!

Tüm dünyada olduğu gibi toplum olarak bizler de salgın hastalıkla büyük bir mücadele içindeyiz. Maske, mesafe ve temizliğe riayet etmenin yanında sağlığımız için alınan tüm tedbirlere uymak hepimizin vazifesidir. Bu süreçte risk altında olan 65 yaş üstü muhterem büyüklerimizden ve kronik rahatsızlığı bulunan kardeşlerimizden namazlarını evlerinde kılmalarını istirham ediyoruz. Unutmayalım ki tedbirlere riayet ettiğimiz müddetçe hem bu çetin imtihanımızdan başarıyla çıkacak hem de mükâfata nail olacağız inşallah!



[i] Lokmân, 31/8-9.

[ii] Hicr, 15/46.

[iii] Zümer, 39/73.

[iv] Buhârî, Bed’ü’l-halk, 8.


Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 
KAYNAK:


HAFTANIN HADİSİ

  Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur:


لاَ يُلْدَغُ  اْلمُؤْمِنُ مِنْ جُحْرٍ مَرَّتَيْنِ


Mümin, bir  delikten iki defa sokulmaz.(Mümin, iki defa aynı yanılgıya düşmez)

Buhârî, Edeb, 83; Müslim, Zühd, 63.

18 Kasım 2020 Çarşamba

Allah’ın İsimleri (Esmâ-i Hüsnâ=En Güzel İsimler):79-BER

                                                                     el-BER



Allah'ın en güzel isimleri olan "Esmaü'l-Hüsnâ" dan biri de el-

Ber’dir.

Berr; iyilik ve bahşişi çok olan; va’dini yerine getiren demektir.

El Berr; yarattıklarına karşı rahmet, mağfiret ve ihsanı bol

 olandır.

El Berr; söz ve hareketlerinde mutlak sadık olandır.

El Berr; bütün yaratıklarına rızık taksim eden, rahmetiyle muamele edendir.

El Berr; takva sahibi kullarına kat kat sevap verendir.

El Berr; güzel düşünce ve duygularından dolayı kullarını mükafâtlandırandır.

El Berr; kötülükten vazgeçtikleri için kullarını mükâfatlandırandır.

El Berr; isyan eden kullarını işledikleri günahlar oranında cezalandırandır.

El Berr; ibadet ederek kendisine yönelen kullarına yardım eden ve hidayetiyle muamele edendir.

Allah Teâlâ, kulları hakkında kolaylık isteyendir. Yaratıklarına karşı rahmet ve mağfireti; lütuf ve ihsânı bol olandır. Kullarının hep iyiliğini ister, kötülüklerini ve zorluk çekmelerini istemez. Yapılan kötülüklerin çoğunu bağışlar, örtbas eder.

Mahlukatına lütfu ve keremi bol olan Mevla’mız bize bol kazançlar ihsan eylemektedir. Bire on, bire yedi yüz ve bire karşı hesapsız. O’nun ihsanına nihayet yoktur. Sevaba on ve işlenen günaha karşı bir karşılık yazdıran Allah’ımızın bize ne kadar ihsanda bulunduğunu anlamak kolaydır. Bütün bunlar Rabbimizin birer ikramıdır. 
O, ihsanda bulunandır. Her iyilik ve ihsanın ana kaynağı O, olduğundan mutlak iyilik sahibi ancak ve ancak O’dur.
Allah Teala’nın ihsanı bütün kullarını kapsar. İyi kullarının sevaplarını artırır. Günahkarları affeder. Tövbe edenleri affeder.



Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde bazı ayetlerde şöyle buyurmaktadır:

“Gerçekten biz bundan önce O’na yalvarıyorduk. Şüphesiz O, iyilik edendir, çok merhametlidir.” (Tûr Suresi 28. Ayet)

“Hâlbuki Allah’ın nimetini saymaya kalksanız onu sayamazsınız. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”( Nahl Suresi 18. Ayet)

“Allah da onlara hem dünya nimetini, hem de ahiretin güzel mükâfatını verdi. Allah, güzel davrananları sever.” (Âl-i İmrân Suresi 148. Ayet)

“Şüphesiz, iyiler Naîm cennetindedirler.” (İnfitâr Suresi 13. Ayet)

“Birbirlerine dönüp hallerini sorar, sohbet ederler. Şöyle derler: Doğrusu biz, geçmişte çoluk çocuğumuzun arasında, en mutlu olduğumuz anlarda bile Rabbimizin azabından çok korkardık. Fakat şükürler olsun ki Allah bize lütfetti de, alevleri iliklere işleyen o korkunç azaptan bizi korudu! Çünkü biz daha önce yalnız O’na kulluk eder, yalnız O’na yalvarırdık. Gerçekten O, evet O, lutf u ihsânı bol olandır, sonsuz merhamet sahibidir.”

( Tûr Sûresi 25-28. Ayetler)

Kim bir iyilik yaparsa, ona on katı vardır. Kim de bir kötülük yaparsa, o da sadece o kötülüğün misliyle cezalandırılır ve onlara zulmedilmez. (En’âm Suresi 160. Ayet)

Peygamberimiz Hz.Muhammed(s.a.v.) şöyle buyurur:

“Allah Teâlâ iyilik ve kötülükleri takdir edip yazdıktan sonra bunların iyi ve kötü oluşunu şöyle açıkladı: Kim bir iyilik yapmak ister de yapamazsa, Cenâb–ı Hak bunu yapılmış mükemmel bir iyilik olarak kaydeder. Şayet bir kimse iyilik yapmak ister sonra da onu yaparsa, Cenâb–ı Hak o iyiliği on mislinden başlayıp yedi yüz misliyle, hatta kat kat fazlasıyla yazar.

Kim bir kötülük yapmak ister de vazgeçerse, Cenâb–ı Hak bunu mükemmel bir iyilik olarak kaydeder.

Şayet insan bir kötülük yapmak ister sonra da onu yaparsa, Cenâb–ı Hak o fenalığı sadece bir günah olarak yazar.” (Buhârî, Rikâk 31; Müslim, Îmân 207, 259)

İşte, El-Berr olan yüce Allah dostlarım! İyiliğin, güzelliğin,

 vefanın tek kaynağı O’dur!

(Bu yazı, Diyanet İslam Ansiklopedisinden yararlanarak hazırlanmıştır.)

 (Devam edecek)

Efkan VURAL

 

17 Kasım 2020 Salı

HAFTANIN AYETİ

                            Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:   


       رَبِّ ٱجْعَلْنِى مُقِيمَ ٱلصَّلَوٰةِ وَمِن ذُرِّيَّتِى ۚ رَبَّنَا وَتَقَبَّلْ دُعَآءِ


«Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namazı devamlı kılanlardan eyle; ey Rabbimiz! Duamı kabul et!»

                            (İbrâhim Suresi 40. Ayet)

13 Kasım 2020 Cuma

Diyanet İşleri Başkanlığının 13.11.2020 Tarihli Cuma Hutbesi:ABDEST: BEDENİMİZE SAĞLIK, RUHUMUZA HUZUR

 

ABDEST: BEDENİMİZE SAĞLIK, RUHUMUZA HUZUR





Muhterem Müslümanlar!

Okuduğum ayet-i kerimede Cenâb-ı Hak şöyle buyuruyor: Ey iman edenler! Namaz kılmaya kalktığınız zaman yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi yıkayın; başlarınızı mesh edin, topuklara kadar ayaklarınızı da yıkayın.”[1]

Okuduğum hadis-i şerifte ise Resûl-i Ekrem (s.a.s) şöyle buyuruyor: Cennetin anahtarı namaz, namazın anahtarı ise abdesttir.”[2]

Kıymetli Müminler!

İslam’a göre, temizlik, imandan gelen vazgeçilmez bir sorumluluktur. Güzel dinimiz, tertemiz bir bedene, huzura ermiş bir kalbe, günahlardan arınmış bir ruha sahip olmak isteyenleri abdeste davet eder. Böylelikle kulun maddî ve manevî yönden temizlenerek Allah’ın huzuruna pak ve nezih bir şekilde çıkmasını ister.

Değerli Müslümanlar!

Mümin, abdesti hem ibadet sevabı kazandıran hem de kendisini kirden ve mikroptan koruyan büyük bir nimet olarak görür. Dininin direği, ruhunun miracı olan namaza abdestle hazırlanır. Kur’an-ı Kerim okumadan önce abdest alır. Kâbe’yi abdestli tavaf eder. Böylece mümin, bir yandan en çok kirlenen uzuvlarını her gün en az beş kere temizler, diğer yandan da Peygamber Efendimizin şu müjdesine nail olur: Her kim abdest alır ve abdestini güzelce almaya özen gösterirse, günahla­rı vücudundan çıkar, hatta tırnaklarının altından süzülür gider.”[3]

Aziz Müminler!

Dünyayı kuşatan Kovid-19 salgınıyla millet olarak topyekûn mücadele ediyoruz. Bu mücadelede başarılı olmamızın yolu, temizlikten, maske ve mesafe kuralına uymaktan geçiyor. Unutmayalım ki, düzenli ve özenli bir temizlik konusunda abdest bizler için en güzel imkândır. Biz, çocukluktan itibaren abdest alışkanlığı ile büyüyen, tertemiz bir kültürün fertleriyiz. Dilimize yerleşen “abdest bozmak” tabiri bile, halkımızın gün boyunca abdestli bulunmaya ne kadar önem verdiğinin ifadesidir.

Bedenimize nezafet, ruhumuza sükûnet veren abdestimiz, salgın hastalıklar karşısında en güzel koruyucudur. Su ile gelen doğal temizlik sayesinde daha sağlıklı bir toplum olmamıza yardımcıdır. O halde, abdestin sağladığı hijyen ve ferahlığı hayatımızın bir parçası haline getirelim. Zira Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle,Allah, çok tevbe edenleri ve içi dışı temiz olanları sever.”[4]



[1] Mâide, 5/6.

[2] Tirmizî, Tahâret, 1.

[3] Müslim, Tahâret, 33.

[4] Bakara, 2/222.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 
KAYNAK:

HAFTANIN HADİSİ

Hadis-i Şerifler aydınlatıyor-6

                             Hadis-i Şerifler aydınlatıyor-6

 Müslüman olan bir kişinin kimseye zararı dokunmaz.

İnsanların toplumdan uzak yaşamaları pek mümkün değildir. İnsanlar sürekli ihtiyaç içinde olurlar. İnsanlar birbirleriyle ilişkiler kurarak hayatı daha kolay geçirirler.

Doğanın zor koşulları karşısında başarılı olmak için insanlarla ve diğer varlıklarla beraber mücadele etmek şarttır.

Hayatımızı sürdürürken hiçbir varlığa zarar vermemeli ve eziyet etmemeliyiz. Bu bizim insanlığımız ve dinimizin gereğidir.

Bu konuda sevgili Peygamberimiz bir hadisinde bizi şöyle aydınlatır.

Peygamberimiz Hz.Muhammed (s.a.v.) şöyle buyurur:

Müslüman, elinden ve dilinden diğer Müslümanların selamette kaldığı (zarar görmediği) kimsedir. ”(Buhari,İman,4.5)

Bu hadiste peygamberimiz inanan iyi bir Müslümanı bize kısaca şöyle tarif ediyor:

İyi bir Müslüman, yaşam sürecinde başkalarına zarar vermez. Herkes ondan emin olur. Herkes ona güven duyar.

Başka bir değişle iyi bir Müslüman diğer kimselerin zarar görmediği bir kişidir.

Allah’ın sevdiği bir kul olmak istiyorsak, hiçbir varlığa eziyet vermemeliyiz.

Yaptığımız hareketlerden kimse rahatsız olmamalı. Dinimiz bizden hep güzel ve iyi şeyler yapmamızı ister.

İnanan ve kendisine güven duyulan iyi bir Müslümana yakışan bazı örnek davranışları şöyle sıralayabiliriz.

1- Allah’ın emirlerini yerine getirmek, öğütlerine kulak vermek. Hz.Muhammed’in sünnetine tabi olmak.

2- Allah’tan korkmak, özü sözü bir olmak, dürüst olmak ve güvenilir olmak.

3-Yetim, yoksul, hasta ve kimsesizlerle ilgilenmek.

4-Engelli kişilerle normal ilişkilerimizi sürdürmek.

5-Vatanı sevmek ve korumak. Okumak ve ilim öğrenmek. Gösterişten uzak durmak, alçak gönüllü olmak.

6- Allah’ın yasakladığı şeylerden uzak durmak. Haram yememek. Yalan  ve Çirkin sözlerden kaçınmak. İftira, dedikodu ve gıybet yapmamak.

7- Emanete ihanet etmemek. Verilen sözde durmak.

8- Herkese iyilik yapmak, yardım sever olmak. Cömert olmak, cimrilikten uzak durmak. İsraf etmemek, savurganlıktan kaçmak.

9- Komşu hakkına riayet etmek. Akraba ve yakınlarımızı ziyaret etmek. Hastaları ziyaret etmek.

10- Temiz ve düzenli olmak. Çevreyi korumak

11-Herkese selam vermek. Haksızlık ve ayrımcılık yapmamak.

12-Güzel ahlaklı olmak ve görgü kurallarına uymak.

13- Hayvanları sevmek, korumak ve onlara eziyet etmemek

14-Adaletli davranmak. Yapılan her şeyi Allah’ın gördüğüne inanmak.

15-Zerre miktarı bile olsa yapılan iyi ve kötü şeylerin karşılığının verileceğini bilmek.

16-Şefkatli ve merhametli olmak. Çocukları sevmek, onlara güzel terbiye vermek.

17-Sabırlı olmak. Allah’ın verdiği nimetlere şükretmek. İbadet etmek.

18- Her şeyde kul hakkını gözetmek. Trafik kurallarına uymak, başkalarının hakkına engel olmamak.

19- Kendin için istediğini başkası için de istemek. Kendin için istemediğini başkaları içinde istememek.

20-Söz taşımak ve iki yüzlülükten uzak olmak. İftira, dedikodu ve gıybetten kaçınmak.

İyi bir insan ve iyi bir Müslüman olmak istiyorsak yukarıdaki sıraladığımız davranışları göstermeye çalışmalıyız. 

Efkan VURAL

Bu Yazı Aşağıdaki Web Sitelerinde Yayınlanmıştır:

Milliyet Blog: