30 Ağustos 2021 Pazartesi

HAFTANIN AYETİ

  Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:


وَلَقَدْ جِئْنَاهُمْ بِكِتَابٍ فَصَّلْنَاهُ عَلٰى عِلْمٍ هُدًى وَرَحْمَةً لِقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ


Andolsun biz onlara, bilerek açıkladığımız bir kitabı, inanan bir toplum için bir yol gösterici ve rahmet olarak getirdik.

                     A’râf Suresi 52. Ayet

29 Ağustos 2021 Pazar

Kur'an-ı Kerim'den Mesaj var-44

 Kur'an-ı Kerim'den Mesaj var:

Orman Yangınları Allah’a   Yapılan

 Tesbihatı Engelliyor.

Bu yıl ülkemizde bu güne kadar böylesi büyük çaplı orman yangınlarına şahit olmamıştık.

Orman yangınlarında binlerce ağaç ve milyonlarca canlı yanarak yaşamları sona ermektedir.

Ormanlarda yaşamlarını sürdüren tüm canlıların hayat hakkını yok edenler ve yangınlara sebep olanların hesabı Allah tarafından görülecektir.

Bilerek orman yangınlarını çıkaranlar ve yangınlara sebep olanlar yok ettikleri canların kul hakkı olarak karşılarına çıkacaklarını iyi bilmelidirler. Kul hakkı en büyük günahlardandır. Allah kul hakkını asla affetmeyecek.

Kul hakkının ödenmesi için kullardan helallik almaları lazım.

Yani ormanlarda yanan tüm canlılardan helallik almak gerekmektedir.

Bir de çok önemli bir husus gözlerden uzak tutulmamalıdır.

Bu husus her bir varlığın Yüce Allah’ı tesbih etmesi ve zikretmesidir.

Yangınlarda canlarını yitiren tüm varlıkların aynı zamanda Allah’ı tesbih ve zikretmeleri engellemiş olmaktadır.

Allah’ı anmaktan ve O’nu zikretmekten alıkoymak çok büyük bir günahtır.

Ormanları ve ağaçları ve içindeki milyonlarca canlıyı yakmakla Allah’a tesbih eden bunca varlığın ibadetini de engellenmiş olmaktadır. İşin bu yönü de düşünülmesi gerekir.

Bu konu ile ilgili Allah’ın Kur’an’ı Kerim’deki mesajı şöyledir: 

“Yedi gök, yer ve bunların içinde bulunanlar Allah’ı tespih ederler. Her şey O’nu hamd ile tespih eder. Ancak, siz onların tespihlerini anlamazsınız. O, halîm’dir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir), çok bağışlayandır.” (İsrâ Suresi 44. Ayet)

Yine bu konuda başka bir ayette Yüce Allah mesajında şöyle devem etmektedir.

“Görmedin mi ki şüphesiz, göklerde ve yerde olanlar, güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanların birçoğu Allah’a secde etmektedir…” (Hac Sûres,18. Ayet)

İnsanlar kendi dışındaki varlıklarında hak ve hukuklarına riayet etmelidir. Başkalarının hak ve hukukunu çiğnemek kul hakkıdır. İnancımızda kul hakkı Allah’ın affetmediği günahlardandır.

Yaptıklarımız yanımıza kalmayacaktır. Elbette bir gün bunlarla yüzleşeceğiz.

Çünkü Allah her şeyin hesabını en ince noktasına kadar soracaktır. Zerre miktarı da olsa karşılığı sevap veya günah olarak verilecektir.

İşte bu bakımdan orman yangınları gibi kul hakkına giren birçok şeye dikkat etmeliyiz.

Hiçbir canlı ve cansız varlığın hakkını engellememeliyiz.

Ne mutlu yaptığı her şeyin hesabını vereceğine inananlara ve bu şuurla hareket edenlere….

 Efkan VURAL

Bu Yazı Aşağıdaki Web Sitelerinde Yayınlanmıştır:

Milliyet Blog:

 

 

28 Ağustos 2021 Cumartesi

HAFTANIN HADİSİ

                Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur:

مَا زَالَ جِبْرِيلُ يُوصِينِي بِالْجَارِ حَتَّى ظَنَنْتُ أنَّهُ سَيُوَرِّثُهُ


Cebrâil bana komşu hakkında o kadar çok tavsiyede bulundu ki;

ben (Allah Teâlâ) komşuyu komşuya mirasçı kılacak zannettim.

Buhârî, Edeb, 28; Müslim, Birr, 140, 141.)(



27 Ağustos 2021 Cuma

27.08.2021 Tarihli Diyanet Cuma Hutbesi:ALAH’IN YARDIM ETTİĞİNE MAĞLUBİYET YOKTUR

HAFTANIN AYETİ

 Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:

وَالشَّمْسُ تَجْر۪ي لِمُسْتَقَرٍّ لَهَاۜ ذٰلِكَ تَقْد۪يرُ الْعَز۪يزِ الْعَل۪يمِۜ

Güneş de kendi yörüngesinde akıp gitmektedir. Bu, mutlak güç sahibi, hakkıyla bilen Allah’ın takdiri (düzenlemesi)dir.

                 Yâsîn Suresi 38. Ayet

İslam Öğretisi-19

                                                    İslam Öğretisi:

Allah’ın İsimleri (Esmâ-i Hüsnâ=En Güzel İsimler)-15

Allah’ın en güzel isimleri olan doksan dokuz ismini açıklamaya devam ediyoruz.

75-ZÂHİR

Allah'ın en güzel isimleri olan "Esmaü'l-Hüsnâ" dan biri de ez-Zâhir’dir.

Sözlükte “ortaya çıkmak, belirgin olmak; üstün olmak, galip gelmek; yardım etmek” anlamlarındaki zuhûr kökünden türeyen zâhir, terim olarak “varlığını ve birliğini belgeleyen birçok delilin bulunması açısından belirgin olan” mânasında kullanılır

Ez- Zâhir, Görünen, varlığı aşikar olan.

Ez-Zahir, Âşikâr olan, kat’î delillerle bilinen…

Ez-Zâhir, Varlığını ve birliğini belgeleyen birçok delilin bulunması açısından aşikârdır.

EZ-ZAHİRher şeyin üşütün de zahir olan ve onların üstüne çıkan; varlığı apaçık görünen. Açık aşikar.. her yerde eserleri ve sanatlarıyla, tasarrufu ve gücüyle, azametiyle  tecelli eden, apaçık görünüp bilinen.

Zâhir, varlığı her şeyde açıkça görülen demektir. Çünkü her şey O’nun varlığına delildir.

Evvel-âhir, zâhir-bâtın isimlerini birbiriyle bağlantılı biçimde çeşitli yönlerden açıklanmaya çalışılmıştır. Bu isimler birlikte kullanıldığı takdirde muhteva açısından tamamlayıcı bir denge meydana gelmektedir.

Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde bazı ayetlerde şöyle buyurmaktadır:

“O, Evveldir (başlangıcı olmayandır) ve Âhirdir (sonu olmayan, ebedi olandır). Zahirdir (varlığı fillerinin etki ve sonuçlarından bilinendir). Batındır (zatının hakikati ve mahiyeti gizli olup duyularla kavranamayan ve gözlerle görünemeyendir). O, her şeyi en güzel biçimde bilendir.” (Hadîd Suresi 3. Ayet)

“Göklerde ve yerde nice deliller vardır ki yanlarına uğrarlar da onlardan yüzlerini çevirerek geçerler.” (Yûsuf Suresi 105. Ayet)

“Varlığımızın delillerini, (kâinattaki uçsuz bucaksız) ufuklarda ve kendi nefislerinde onlara göstereceğiz ki, o Kur’an’ın gerçek olduğu onlara iyice belli olsun. Rabbinin, her şeye şâhit olması yetmez mi?” (Fussilet Suresi 53. Ayet)

“Üstlerinde kanatlarını aça-kapata uçan kuşları (hiç) görmediler mi? Onları (havada) Rahmân olan Allah'tan başkası tutmuyor. Şüphesiz O her şeyi görmektedir.”( Mülk Suresi 19. Ayet)

“Üstlerindeki göğe bakmazlar mı? Onu nasıl bina ettik, nasıl donattık! Onda hiçbir düzensizlik ve eksiklik yoktur.” (Kâf Suresi 6. Ayet)

76-BÂTIN

Allah'ın en güzel isimleri olan "Esmaü'l-Hüsnâ" dan biri de el-Bâtın’dır.

Bâtın kelimesi, “gizli olmak; bilmek, bir şeyin iç yüzüne ve bir kimsenin sırlarına vâkıf olmak” mânalarına gelir.

El-Bâtın: Görülmesi ve mahiyetinin bilinmesi açısından gizlidir.

El-Bâtın: Zâtı gizli olan O’dur.

El-Bâtın: Mukaddes zâtı akıllara ve idraklere sığmayacak kadar gizli olan.

El-Bâtın: Aklın tasavvurundan örtülü ve gizli olan O'dur.

El-Bâtın: Bütün her şeyde gizli olan O'dur.

Batın, zatının görülmesi ve mahiyetinin bilinmesi açısından gizli.

El-Bâtın , Akılların idrak edemeyeceği yüceliği gizli olan, her şeyin iç yüzünden haberdar olan. Yarattıkları varlıkların nazarlarında gizli olanı, görünmeyeni bilen, her şeyin iç yüzünden haberdar olan.

O'nun zâtının mahiyeti gizlidir, yaratılmışlarca  bilinemez; gözler O'nu göremez, akıllar O'nu idrak edemez. O ise bütün gizlilikleri bilir, her şeye nüfuz eder.

Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde bazı ayetlerde şöyle buyurmaktadır:

O, ilk ve sondur. Zahir ve Batın'dır. O, her şeyi hakkıyla bilendir.”( Hadid Suresi,3.Ayet)

“Allah göklerin ve yerin gizliliklerini bilir. O, gönüllerde saklı olanı da bilendir.”( Fâtır Sûresi,38. Ayet)

"Rabbin, onların kalplerinde gizlediklerini de açığa vurduklarını da bilir.  (Kasas Suresi 69. Ayet)

“Sözünüzü ister gizleyin, ister açığa vurun; bilin ki O, kalplerin içindekini bilmektedir.”

(Mülk Suresi 13. Ayet)

“Günahın açığını da gizlisini de bırakın! Çünkü günah işleyenler, yaptıklarının cezasını mutlaka çekeceklerdir. (En’âm Suresi 120. Ayet)”

Peygamberimiz bir hadis-i Şerifte şöyle buyurur:

"Allahım! Sen evvelsin, senden önce olan yoktur; sen âhirsin, senden sonra da hiçbir şey yoktur. Sen zâhirsin, senden daha açık ve üstün olan yoktur; Sen bâtınsın, senden daha gizli ve senden öte hiçbir şey yoktur…"
(Müslim, "Zikr" , 61; Tirmizî, "Da'avât)

77-VÂLȊ

Allah'ın en güzel isimleri olan "Esmaü'l-Hüsnâ" dan biri de el-Vâlî’dir.

El Vali; Kainata hakim olup onu yöneten.

El Vali; varlıkların yegâne hükümranıdır.

El Valî; varlıkların üzerinde tek söz sahibidir

El Vali; devamlı surette rızık verendir.

El-Valî; idare eden, kudret sahibi, icraat yapandır.

Allah, evren içerisinde yaşanan her olayı sürekli olarak kontrol edendir. Aynı zamanda bu büyük evreni yaratandır. Yarattıklarının işlerini yerine koyandır. Varlıklar üzerinde tek hakimdir ve istediği şekilde onlar üzerinde tasarrufta bulunandır. O ki dirilten ve aynı zamanda öldürendir. Hiçbir şey O’nun tasarrufunun dışında gerçekleşmez.

Her şeyi yöneten Allah’tır. Kontrol Allah’a aittir.

 Her şey emri ve iradesi altındadır. Herşey’i bilir. Ondan habersiz mülkünde hiçbir şey cereyan etmez. Âdile mükâfatını, zâlime cezasını eksiksiz verir.

Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde bazı ayetlerde şöyle buyurmaktadır:

“Bir şeyi istediğinde, O’nun buyruğu “ol!” demekten ibarettir; hemen oluverir. Her şeyin mülkü kendi elinde olan Allah'ın şanı ne kadar yücedir! Siz de O'na döneceksiniz.”(Yasin Suresi,82-83.Ayetler)

“Göklerde ve yerde bulunanlar (her şeyi) O'ndan isterler. O, her gün (her an) yeni bir iştedir.”( Rahmân Suresi 29. Ayet)

Onlar için Allah’tan başka hiçbir yardımcı da yoktur...”

( Ra’d Suresi 11. Ayet)

“İnsanı önünden ve ardından takip eden melekler vardır. Allah’ın emriyle onu korurlar. Şüphesiz ki, bir kavim kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez…” (Ra`d Suresi 11. Ayet)

“Şüphesiz Allah, taneyi ve çekirdeği yarıp filizlendirendir. Ölüden diriyi çıkarır. Diriden de ölüyü çıkarandır. İşte budur Allah! Peki (O’ndan) nasıl çevriliyorsunuz?”( En’âm Suresi 95. Ayet)

“… Allah'a sarılın. O sizin sahibinizdir. Ne güzel sahip ve ne güzel yardımcıdır!”

(Hac Suresi 78. Ayet)

78-MÜTEÂLȊ

Allah'ın en güzel isimleri olan "Esmaü'l-Hüsnâ" dan biri de el-Müteâlî’dir.

El-Mütealî ;“izzet, şeref ve hükümranlık bakımından en yüce olan” demektir.

El Müteali; yükseklik, yücelik sahibi, Şan ve Şeref sahibi, kuvvet ve kudret sahibi anlamlarına gelmektedir.

El Müteali; var olan veya var olması mümkün her Şeyin üstünde ve ötesinde olandır.

El Müteali; yükseklik ve hükümranlıkta kendisine eşit veya kendisinden üstün bir varlık bulunmayandır.

El-Müteali; mutlak anlamda yüce olan ve övgüye layık olandır.

El-Müteali; bütün olumlu özellikleri kendisinde toplayandır.

El-Müteali; eksiklik ve zafiyet ifade eden bütün menfi özelliklerden münezzeh olandır.

El-Müteali; kemal sahibi, ulu ve yüce varlık olandır.

El-Müteâlî; Aklın mümkün gördüğü her şeyden, her halden pek yüce olan, yüceliği tasavvur edilemeyen. Her türlü benzetme ve tasavvurdan uzak ve üstün olan.

El-Müteâlî: En yüce olan, izzet, şeref ve hükümranlık bakımından en yüce ve bilinenlerin en üstünü; sonsuz ve sınırsız yüceliğe sahip olan. Noksanlıklardan yüce ve münezzeh olan, yaratılmışların, O’nun hakkında akıl ve idraklerinin mümkün gördüğü her şeyden, her hal ve tavırdan pek üstün olan demektir. Yüceliği yayan, sonsuz ve sınırsız yücelik sahibi anlamına gelmektedir.

Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde bazı ayetlerde şöyle buyurmaktadır:

“Gerçek hükümdar olan Allah, yücedir…”( Tâ-Hâ Suresi 114. Ayet)

Sizi yaratan, sonra rızıklandıran, sonra öldüren, daha sonra da dirilten Allah'tır. O'na koştuğunuz ortaklarınızdan böyle bir şey yapan var mıdır? Allah onların ortak koştukları şeylerden münezzehtir, yücedir.” (Rûm Sûresi,40. Ayet)

“…Gökleri ve yeri koruyup gözetmek O’na güç gelmez. O, yücedir, büyüktür.”( Bakara Suresi 255. Ayet)

“O, görüleni de görülmeyeni de bilir; çok büyüktür, yücedir.” (Ra’d Suresi 9. Ayet)

“Gaybın anahtarları yalnızca O’nun katındadır. Onları ancak O bilir. Karada ve denizde olanı da bilir. Hiçbir yaprak düşmez ki onu bilmesin. Yerin karanlıklarında da hiçbir tane, hiçbir yaş, hiçbir kuru şey yoktur ki apaçık bir kitapta (Allah’ın bilgisi dâhilinde, Levh-i Mahfuz’da) olmasın.” (En’âm Suresi 59. Ayet)

“Allah’ın kadrini gereği gibi bilemediler. Yeryüzü kıyamet gününde bütünüyle O’nun elindedir. Gökler de O’nun kudretiyle dürülmüştür. O, onların ortak koştuklarından uzaktır, yücedir.” (Zümer Suresi 67. Ayet)

79-BER

Allah'ın en güzel isimleri olan "Esmaü'l-Hüsnâ" dan biri de el-Ber’dir.

Berr; iyilik ve bahşişi çok olan; va’dini yerine getiren demektir.

El Berr; yarattıklarına karşı rahmet, mağfiret ve ihsanı bol olandır.

El Berr; söz ve hareketlerinde mutlak sadık olandır.

El Berr; bütün yaratıklarına rızık taksim eden, rahmetiyle muamele edendir.

El Berr; takva sahibi kullarına kat kat sevap verendir.

El Berr; güzel düşünce ve duygularından dolayı kullarını mükafâtlandırandır.

El Berr; kötülükten vazgeçtikleri için kullarını mükâfatlandırandır.

El Berr; isyan eden kullarını işledikleri günahlar oranında cezalandırandır.

El Berr; ibadet ederek kendisine yönelen kullarına yardım eden ve hidayetiyle muamele edendir.

Allah Teâlâ, kulları hakkında kolaylık isteyendir. Yaratıklarına karşı rahmet ve mağfireti; lütuf ve ihsânı bol olandır. Kullarının hep iyiliğini ister, kötülüklerini ve zorluk çekmelerini istemez. Yapılan kötülüklerin çoğunu bağışlar, örtbas eder.

Mahlukatına lütfu ve keremi bol olan Mevla’mız bize bol kazançlar ihsan eylemektedir. Bire on, bire yedi yüz ve bire karşı hesapsız. O’nun ihsanına nihayet yoktur. Sevaba on ve işlenen günaha karşı bir karşılık yazdıran Allah’ımızın bize ne kadar ihsanda bulunduğunu anlamak kolaydır. Bütün bunlar Rabbimizin birer ikramıdır. 
O, ihsanda bulunandır. Her iyilik ve ihsanın ana kaynağı O, olduğundan mutlak iyilik sahibi ancak ve ancak O’dur.
Allah Teala’nın ihsanı bütün kullarını kapsar. İyi kullarının sevaplarını artırır. Günahkarları affeder. Tövbe edenleri affeder.

Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde bazı ayetlerde şöyle buyurmaktadır:

“Gerçekten biz bundan önce O’na yalvarıyorduk. Şüphesiz O, iyilik edendir, çok merhametlidir.” (Tûr Suresi 28. Ayet)

“Hâlbuki Allah’ın nimetini saymaya kalksanız onu sayamazsınız. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”( Nahl Suresi 18. Ayet)

“Allah da onlara hem dünya nimetini, hem de ahiretin güzel mükâfatını verdi. Allah, güzel davrananları sever.” (Âl-i İmrân Suresi 148. Ayet)

“Şüphesiz, iyiler Naîm cennetindedirler.” (İnfitâr Suresi 13. Ayet)

“Birbirlerine dönüp hallerini sorar, sohbet ederler. Şöyle derler: Doğrusu biz, geçmişte çoluk çocuğumuzun arasında, en mutlu olduğumuz anlarda bile Rabbimizin azabından çok korkardık. Fakat şükürler olsun ki Allah bize lütfetti de, alevleri iliklere işleyen o korkunç azaptan bizi korudu! Çünkü biz daha önce yalnız O’na kulluk eder, yalnız O’na yalvarırdık. Gerçekten O, evet O, lutf u ihsânı bol olandır, sonsuz merhamet sahibidir.”( Tûr Sûresi 25-28. Ayetler)

Kim bir iyilik yaparsa, ona on katı vardır. Kim de bir kötülük yaparsa, o da sadece o kötülüğün misliyle cezalandırılır ve onlara zulmedilmez. (En’âm Suresi 160. Ayet)                                                                                                           Peygamberimiz Hz.Muhammed(s.a.v.) şöyle buyurur: “Allah Teâlâ iyilik ve kötülükleri takdir edip yazdıktan sonra bunların iyi ve kötü oluşunu şöyle açıkladı: Kim bir iyilik yapmak ister de yapamazsa, Cenâb–ı Hak bunu yapılmış mükemmel bir iyilik olarak kaydeder. Şayet bir kimse iyilik yapmak ister sonra da onu yaparsa, Cenâb–ı Hak o iyiliği on mislinden başlayıp yedi yüz misliyle, hatta kat kat fazlasıyla yazar.

Kim bir kötülük yapmak ister de vazgeçerse, Cenâb–ı Hak bunu mükemmel bir iyilik olarak kaydeder.

Şayet insan bir kötülük yapmak ister sonra da onu yaparsa, Cenâb–ı Hak o fenalığı sadece bir günah olarak yazar.” (Buhârî, Rikâk 31; Müslim, Îmân 207, 259)

İşte, El-Berr olan yüce Allah dostlarım! İyiliğin, güzelliğin, vefanın tek kaynağı O’dur!

(Bu yazı, Diyanet İslam Ansiklopedisinden yararlanarak hazırlanmıştır.)

 (Devam edecek)

Efkan VURAL

Bu Yazı Aşağıdaki Web Sitelerinde Yayınlanmıştır:

Milliyet Blog: 

 

 

 

20 Ağustos 2021 Cuma

HAFTANIN HADİSİ

20.08.2021 Tarihli Diyanet Cuma Hutbesi:MÜSLÜMAN İŞİNİ SAĞLAM VE GÜZEL YAPAR

 MÜSLÜMAN İŞİNİ SAĞLAM VE GÜZEL YAPAR

Muhterem Müslümanlar!

Okuduğum ayet-i kerimede Cenâb-ı Hak şöyle buyuruyor: “Yaptığınız işi güzel yapın; Allah işini güzel yapanları sever.” 

Okuduğum hadis-i şerifte ise Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Allah Teâlâ, birinizin yaptığı işi en iyi şekilde yapmasından memnun kalır.”

Kıymetli Müminler!

Yüce dinimiz İslam, yaptığımız her işin hakkını vermemizi emretmiştir. En sağlam ve en güzelini yapma gayreti içinde olmayı tavsiye etmiştir. Özensiz yapılan işleri, ibadetleri, tutum ve davranışları makbul saymamıştır. 

Aziz Müslümanlar!

Rabbimize kul olmanın gereği olarak her birimiz öncelikle İslam’ı güzel yaşamakla mükellefiz. İslam’ı güzel yaşamak, Rabbimizi görüyormuşçasına bir hayat sürmektir. Allah ve Resûlü’nün bize öğrettiği prensipleri içtenlikle kabul etmek ve tam bir teslimiyetle uygulamaya çalışmaktır. İnançta tevhidden, ibadette ihlastan, davranışlarda doğruluktan ve işte sağlamlıktan ödün vermemektir. Nefsimize, heva ve hevesimize, şeytanın vesvesesine mağlup olmadan dünya imtihanımızı tamamlamaktır.

Değerli Müminler!

Müslüman, vaktini iyi değerlendirip en güzeli ortaya koymakla muhatap kılınmıştır. En güzeli ortaya koymak ise önce iyi niyetli olmaya sonra da işine ibadet aşkıyla sarılmaya bağlıdır. Sorumluluk ve vicdan sahibi her mümin, hayatın her alanında adaleti ve samimiyeti gözetir. Hak ve hakikati, doğruluk ve dürüstlüğü kendine şiar edinir. Üstlendiği görevleri emanet olarak görür ve sadakatle yerine getirir. En kısa sürede, en mükemmel biçimde ve en faydalı nitelikte işler ortaya koymak için çaba gösterir.

Aziz Kardeşlerim! 

İşimizi iyi yapmak, hem Allah’a, hem de insanlara karşı sorumluluklarımızdandır. Görevlerimizi ihmal ettiğimizde ise Rabbimizin huzurunda bunun hesabını vereceğimiz için aslında kendimizi aldatmış oluruz. Unutmayalım ki dünya ve ahirette başarıya ulaşacak olanlar, Allah’ın sünnetine uyarak çalışan ve bütün tedbirleri aldıktan sonra sonucu Allah’a havale edenlerdir. Hutbemi, Rabbimizin şu ayetiyle bitiriyorum: “İman edip dünya ve ahiret için yararlı işler yapanlar bilmelidirler ki, biz güzel iş yapanların ecrini asla zâyi etmeyiz.”

16 Ağustos 2021 Pazartesi

HAFTANIN AYETİ

 Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:

اَللّٰهُ الَّذ۪ي خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا ف۪ي سِتَّةِ اَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوٰى عَلَى الْعَرْشِۜ مَا لَكُمْ مِنْ دُونِه۪ مِنْ وَلِيٍّ وَلَا شَف۪يعٍۜ اَفَلَاتَتَذَكَّرُونَ 


Allah, gökleri ve yeri, ikisi arasındakileri altı gün içinde (altı evrede) yaratan sonra da Arş’a[432] kurulandır. Sizin için O’ndan başka hiçbir dost, hiçbir şefaatçi yoktur. Hâlâ düşünüp öğüt almayacak mısınız?

(Arş, kudret ve hâkimiyet tahtı, sınırsız kudret makamı demektir.)

                 Secde Suresi 4. Ayet

15 Ağustos 2021 Pazar

Hadis-i Şerifler aydınlatıyor-10

                    Hadis-i Şerifler aydınlatıyor-10

Ağaç  dikmek  dinimizde çok mühim bir davranıştır


Çevre insanın yaşam alanıdır. Çevreyi korumak ve geliştirmek


 herkesin dini ve vicdani görevidir.


Yaşadığımız doğayı bize emanet eden ve karşılıksız olarak kullanma


 hakkını bize veren Yüce Allah’a öncelikle şükretmeliyiz.


Çok güzel bir doğayı bize bahşeden Rabbimiz bizim doğayı


 korumamız ve geliştirmemizden memnun olur.


Ormanlarımızın ve ağaçlık bölgelerimizin güzelliği, vatanımızı


 cennet bahçelerinden bir köşe haline getirmektedir.


Öncelikle bu güzellikleri korumalıyız. Ve bu güzellikleri


 geliştirmeliyiz.


Ağaç ve meyve fideleri dikmek suretiyle çevremizi


 yeşillendirmeliyiz.


Özellikle son günlerde ülkemizin yaşamış olduğu bugüne kadar


 böylesine büyük çaplı orman yangınları içimimizi yaktı ve kavurdu.


Bu yangınlarda kaybettiğimiz insanlarımıza Allah rahmet eylesin.


Yine nice canlıyı ve sayısız ağaçlarımızı kaybettik. İçimiz yandı.


 Yürekler parçalandı.


Maddi kayıplar yerine gelebilir ama canlar asla gelmez.


Yangınları önlemek için devlet olarak ve vatandaş olarak çok daha


 fazla tedbir almalıyız ve yangın çıkarmamak için çok dikkatli


 olmalıyız.


Kasıtlı yangın çıkaran vatan hainlerine de hiçbir zaman fırsat


 vermemeliyiz. Onlara göz açtırmamalıyız.


Çağ açıp çağ kapatan Fatih Sultan Mehmet Han’ın şu sözü


 kulağımıza küpe olmalıdır:” Ormanlarımdan bir dal kesenin kafasını


 keserim.”


Güvenlik konularında güvenlik güçlerimize destek olmalıyız.


Ülkemizin güzelliklerini artırmak için, hepimiz ağaçlandırma faaliyetlerine katılmalı ve katkı sunmalıyız.

Ağaçların ve ormanların kıymeti hakkına Sevgili Peygamberimiz bir hadisinde bizi şöyle aydınlatır:

Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) şöyle buyurur:


‘’ Yarın kıyametin kopacağını bilseniz bile, bugün elinizdeki fidanı dikin’’(Buharî, el-Edebül-Müfred s. 168) 


Evet, bugün her zaman kinden daha fazla orman alanlarına ihtiyaç vardır.


Ormanlar vatanın tapusudur. Bundan dolayı ağaçlandırma yaparak ve


 ağaçlarımızı koruyarak vatanın tapusunu elimizde tutmalıyız.


Peygamberimiz de bizi uyararak kıyametin koptuğunu görseniz bile


 elimizdeki fidanı dikmemizi istiyor.


Bu hadiste ağacın ve ormanın önemi vurgulanmak isteniyor.


Bundan dolayı her daim ağaç ve meyve ağacı dikmek her


 Müslümanın şiarı olmalıdır.


Herkesten daha çok ağaçlarımızı korumalıyız ve sayılarını


 artırmalıyız.


Devletimiz orman yangınlarını önleme e söndürme faaliyetlerini


 gözden geçirerek daha yüksek seviyede faaliyetler gösterilmelidir.


Gerekli donanım sağlanmalı, araç ve gereçleri çoğaltıp daha güçlü


 hale gelmek için planlar yapılmalı ve uygulanmalıdır.


Doğa için, insanlar için ve tüm canlılar için Ağaç dikmeye daha fazla


 gayret etmeliyiz.


Ağaçların insan ve diğer canlılar için faydaları çoktur.


Hepimiz ağaçlandırma faaliyetlerine katkı sunmaya çalışmalıyız.


Orman yangınlarının önlenmesi ve yangın söndürme faaliyetlerine


 katkı sunan herkesi yürekten kutluyorum. Allah hepsinden razı olsun.


Devletimiz daim birliğimiz kaim olsun.


Ne mutlu ağaçlandırma faaliyetlerine ibadet maksadıyla


 katılan ve Yüce Allah’ın takdirine mazhar olanlara….


 Efkan VURAL

 Bu Yazı Aşağıdaki Web Sitelerinde Yayınlanmıştır:

Milliyet Blog: