İslam Öğretisi:
Allah’ın İsimleri (Esmâ-i Hüsnâ=En
Güzel İsimler)-15
Allah’ın en güzel isimleri olan
doksan dokuz ismini açıklamaya devam ediyoruz.
75-ZÂHİR
Allah'ın
en güzel isimleri olan "Esmaü'l-Hüsnâ" dan
biri de ez-Zâhir’dir.
Sözlükte
“ortaya çıkmak, belirgin olmak; üstün olmak, galip gelmek; yardım etmek”
anlamlarındaki zuhûr kökünden türeyen zâhir, terim olarak
“varlığını ve birliğini belgeleyen birçok delilin bulunması açısından belirgin
olan” mânasında kullanılır
Ez- Zâhir, Görünen, varlığı aşikar olan.
Ez-Zahir,
Âşikâr olan, kat’î delillerle bilinen…
Ez-Zâhir, Varlığını ve birliğini belgeleyen birçok delilin
bulunması açısından aşikârdır.
EZ-ZAHİR; her şeyin üşütün de zahir olan ve onların üstüne çıkan; varlığı
apaçık görünen. Açık aşikar.. her yerde eserleri ve sanatlarıyla, tasarrufu ve
gücüyle, azametiyle tecelli eden, apaçık
görünüp bilinen.
Zâhir, varlığı her şeyde
açıkça görülen demektir. Çünkü her şey O’nun varlığına delildir.
Evvel-âhir, zâhir-bâtın
isimlerini birbiriyle bağlantılı biçimde çeşitli yönlerden açıklanmaya
çalışılmıştır. Bu isimler birlikte kullanıldığı takdirde muhteva açısından
tamamlayıcı bir denge meydana gelmektedir.
Yüce Allah Kur’an-ı
Kerimde bazı ayetlerde şöyle buyurmaktadır:
“O, Evveldir
(başlangıcı olmayandır) ve Âhirdir (sonu olmayan, ebedi olandır). Zahirdir
(varlığı fillerinin etki ve sonuçlarından bilinendir). Batındır (zatının
hakikati ve mahiyeti gizli olup duyularla kavranamayan ve gözlerle
görünemeyendir). O, her şeyi en güzel biçimde bilendir.” (Hadîd Suresi 3.
Ayet)
“Göklerde ve yerde
nice deliller vardır ki yanlarına uğrarlar da onlardan yüzlerini çevirerek
geçerler.” (Yûsuf Suresi 105. Ayet)
“Varlığımızın
delillerini, (kâinattaki uçsuz bucaksız) ufuklarda ve kendi nefislerinde onlara
göstereceğiz ki, o Kur’an’ın gerçek olduğu onlara iyice belli olsun. Rabbinin,
her şeye şâhit olması yetmez mi?” (Fussilet Suresi 53. Ayet)
“Üstlerinde
kanatlarını aça-kapata uçan kuşları (hiç) görmediler mi? Onları (havada) Rahmân
olan Allah'tan başkası tutmuyor. Şüphesiz O her şeyi görmektedir.”( Mülk Suresi 19.
Ayet)
“Üstlerindeki göğe
bakmazlar mı? Onu nasıl bina ettik, nasıl donattık! Onda hiçbir düzensizlik ve
eksiklik yoktur.” (Kâf Suresi 6. Ayet)
76-BÂTIN
Allah'ın
en güzel isimleri olan "Esmaü'l-Hüsnâ" dan biri de el-Bâtın’dır.
Bâtın
kelimesi, “gizli olmak; bilmek, bir şeyin iç yüzüne ve bir kimsenin
sırlarına vâkıf olmak” mânalarına gelir.
El-Bâtın: Görülmesi ve mahiyetinin bilinmesi açısından
gizlidir.
El-Bâtın: Zâtı gizli olan O’dur.
El-Bâtın: Mukaddes zâtı akıllara ve idraklere sığmayacak
kadar gizli olan.
El-Bâtın: Aklın tasavvurundan örtülü ve gizli olan O'dur.
El-Bâtın: Bütün her şeyde gizli olan O'dur.
Batın, zatının
görülmesi ve mahiyetinin bilinmesi açısından gizli.
El-Bâtın , Akılların idrak edemeyeceği yüceliği gizli olan, her şeyin iç
yüzünden haberdar olan. Yarattıkları varlıkların nazarlarında gizli olanı,
görünmeyeni bilen, her şeyin iç yüzünden haberdar olan.
O'nun zâtının mahiyeti gizlidir, yaratılmışlarca bilinemez; gözler O'nu göremez, akıllar O'nu
idrak edemez. O ise bütün gizlilikleri bilir, her şeye nüfuz eder.
Yüce Allah Kur’an-ı
Kerimde bazı ayetlerde şöyle buyurmaktadır:
“O, ilk ve sondur. Zahir
ve Batın'dır. O, her şeyi hakkıyla bilendir.”( Hadid
Suresi,3.Ayet)
“Allah göklerin ve yerin
gizliliklerini bilir. O, gönüllerde saklı olanı da bilendir.”( Fâtır Sûresi,38.
Ayet)
"Rabbin,
onların kalplerinde gizlediklerini de açığa vurduklarını da bilir. (Kasas Suresi 69. Ayet)
“Sözünüzü ister
gizleyin, ister açığa vurun; bilin ki O, kalplerin içindekini bilmektedir.”
(Mülk Suresi 13. Ayet)
“Günahın açığını da
gizlisini de bırakın! Çünkü günah işleyenler, yaptıklarının cezasını mutlaka
çekeceklerdir. (En’âm Suresi 120. Ayet)”
Peygamberimiz bir
hadis-i Şerifte şöyle buyurur:
"Allahım! Sen evvelsin, senden önce olan yoktur; sen
âhirsin, senden sonra da hiçbir şey yoktur. Sen zâhirsin, senden daha açık ve
üstün olan yoktur; Sen bâtınsın, senden daha gizli ve senden öte hiçbir şey
yoktur…"
(Müslim, "Zikr" , 61; Tirmizî, "Da'avât)
77-VÂLȊ
Allah'ın
en güzel isimleri olan "Esmaü'l-Hüsnâ" dan biri de el-Vâlî’dir.
El Vali; Kainata hakim
olup onu yöneten.
El
Vali; varlıkların yegâne hükümranıdır.
El
Valî; varlıkların üzerinde tek söz sahibidir
El
Vali; devamlı surette rızık verendir.
El-Valî; idare
eden, kudret sahibi, icraat yapandır.
Allah, evren içerisinde
yaşanan her olayı sürekli olarak kontrol edendir. Aynı zamanda bu büyük evreni
yaratandır. Yarattıklarının işlerini yerine koyandır. Varlıklar üzerinde tek
hakimdir ve istediği şekilde onlar üzerinde tasarrufta bulunandır. O ki
dirilten ve aynı zamanda öldürendir. Hiçbir şey O’nun tasarrufunun dışında
gerçekleşmez.
Her şeyi yöneten
Allah’tır. Kontrol Allah’a aittir.
Her şey emri ve iradesi altındadır. Herşey’i
bilir. Ondan habersiz mülkünde hiçbir şey cereyan etmez. Âdile mükâfatını,
zâlime cezasını eksiksiz verir.
Yüce Allah Kur’an-ı
Kerimde bazı ayetlerde şöyle buyurmaktadır:
“Bir
şeyi istediğinde, O’nun buyruğu “ol!” demekten ibarettir; hemen oluverir. Her şeyin mülkü kendi elinde olan
Allah'ın şanı ne kadar yücedir! Siz de O'na döneceksiniz.”(Yasin
Suresi,82-83.Ayetler)
“Göklerde ve yerde
bulunanlar (her şeyi) O'ndan isterler. O, her gün (her an) yeni bir iştedir.”( Rahmân Suresi
29. Ayet)
“Onlar için Allah’tan
başka hiçbir yardımcı da yoktur...”
( Ra’d Suresi 11.
Ayet)
“İnsanı önünden ve
ardından takip eden melekler vardır. Allah’ın emriyle onu korurlar. Şüphesiz
ki, bir kavim kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu
değiştirmez…” (Ra`d Suresi 11. Ayet)
“Şüphesiz Allah, taneyi
ve çekirdeği yarıp filizlendirendir. Ölüden diriyi çıkarır. Diriden de ölüyü
çıkarandır. İşte budur Allah! Peki (O’ndan) nasıl çevriliyorsunuz?”( En’âm Suresi 95.
Ayet)
“… Allah'a sarılın. O
sizin sahibinizdir. Ne güzel sahip ve ne güzel yardımcıdır!”
(Hac Suresi 78. Ayet)
78-MÜTEÂLȊ
Allah'ın en güzel
isimleri olan "Esmaü'l-Hüsnâ" dan biri de el-Müteâlî’dir.
El-Mütealî ;“izzet, şeref
ve hükümranlık bakımından en yüce olan” demektir.
El Müteali; yükseklik, yücelik
sahibi, Şan ve Şeref sahibi, kuvvet ve kudret sahibi anlamlarına gelmektedir.
El
Müteali; var olan veya var olması mümkün her Şeyin
üstünde ve ötesinde olandır.
El Müteali; yükseklik ve
hükümranlıkta kendisine eşit veya kendisinden üstün bir varlık bulunmayandır.
El-Müteali; mutlak anlamda yüce olan
ve övgüye layık olandır.
El-Müteali; bütün olumlu özellikleri
kendisinde toplayandır.
El-Müteali; eksiklik ve zafiyet ifade
eden bütün menfi özelliklerden münezzeh olandır.
El-Müteali; kemal sahibi, ulu ve
yüce varlık olandır.
El-Müteâlî; Aklın mümkün gördüğü her şeyden, her halden pek yüce
olan, yüceliği tasavvur edilemeyen. Her türlü benzetme ve tasavvurdan uzak ve
üstün olan.
El-Müteâlî: En yüce olan, izzet, şeref ve hükümranlık bakımından en
yüce ve bilinenlerin en üstünü; sonsuz ve sınırsız yüceliğe sahip olan.
Noksanlıklardan yüce ve münezzeh olan, yaratılmışların, O’nun hakkında akıl ve
idraklerinin mümkün gördüğü her şeyden, her hal ve tavırdan pek üstün olan demektir. Yüceliği
yayan, sonsuz ve sınırsız yücelik sahibi anlamına gelmektedir.
Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde bazı ayetlerde şöyle
buyurmaktadır:
“Gerçek
hükümdar olan Allah, yücedir…”( Tâ-Hâ Suresi 114. Ayet)
“Sizi yaratan, sonra rızıklandıran,
sonra öldüren, daha sonra da dirilten Allah'tır. O'na koştuğunuz
ortaklarınızdan böyle bir şey yapan var mıdır? Allah onların ortak koştukları
şeylerden münezzehtir, yücedir.” (Rûm Sûresi,40. Ayet)
“…Gökleri ve yeri
koruyup gözetmek O’na güç gelmez. O, yücedir, büyüktür.”( Bakara Suresi
255. Ayet)
“O,
görüleni de görülmeyeni de bilir; çok büyüktür, yücedir.” (Ra’d Suresi 9. Ayet)
“Gaybın
anahtarları yalnızca O’nun katındadır. Onları ancak O bilir. Karada ve denizde
olanı da bilir. Hiçbir yaprak düşmez ki onu bilmesin. Yerin karanlıklarında da
hiçbir tane, hiçbir yaş, hiçbir kuru şey yoktur ki apaçık bir kitapta (Allah’ın
bilgisi dâhilinde, Levh-i Mahfuz’da) olmasın.” (En’âm Suresi 59. Ayet)
“Allah’ın
kadrini gereği gibi bilemediler. Yeryüzü kıyamet gününde bütünüyle O’nun
elindedir. Gökler de O’nun kudretiyle dürülmüştür. O, onların ortak
koştuklarından uzaktır, yücedir.” (Zümer Suresi 67. Ayet)
79-BER
Allah'ın en güzel
isimleri olan "Esmaü'l-Hüsnâ" dan biri de el-Ber’dir.
Berr;
iyilik ve bahşişi çok olan; va’dini yerine getiren demektir.
El Berr; yarattıklarına karşı
rahmet, mağfiret ve ihsanı bol olandır.
El Berr; söz ve hareketlerinde
mutlak sadık olandır.
El Berr; bütün yaratıklarına rızık
taksim eden, rahmetiyle muamele edendir.
El Berr; takva sahibi kullarına kat
kat sevap verendir.
El Berr; güzel düşünce ve
duygularından dolayı kullarını mükafâtlandırandır.
El Berr; kötülükten vazgeçtikleri
için kullarını mükâfatlandırandır.
El Berr; isyan eden kullarını
işledikleri günahlar oranında cezalandırandır.
El Berr; ibadet ederek kendisine
yönelen kullarına yardım eden ve hidayetiyle muamele edendir.
Allah Teâlâ, kulları hakkında kolaylık isteyendir.
Yaratıklarına karşı rahmet ve mağfireti; lütuf ve ihsânı bol olandır.
Kullarının hep iyiliğini ister, kötülüklerini ve zorluk çekmelerini istemez.
Yapılan kötülüklerin çoğunu bağışlar, örtbas eder.
Mahlukatına
lütfu ve keremi bol olan Mevla’mız bize bol kazançlar ihsan eylemektedir.
Bire on, bire yedi yüz ve bire karşı hesapsız. O’nun ihsanına nihayet yoktur.
Sevaba on ve işlenen günaha karşı bir karşılık yazdıran Allah’ımızın bize ne
kadar ihsanda bulunduğunu anlamak kolaydır. Bütün bunlar Rabbimizin birer
ikramıdır.
O, ihsanda bulunandır. Her iyilik ve ihsanın ana kaynağı O, olduğundan
mutlak iyilik sahibi ancak ve ancak O’dur.
Allah Teala’nın ihsanı bütün kullarını kapsar. İyi kullarının sevaplarını
artırır. Günahkarları affeder. Tövbe edenleri affeder.
Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde bazı ayetlerde şöyle
buyurmaktadır:
“Gerçekten
biz bundan önce O’na yalvarıyorduk. Şüphesiz O, iyilik edendir, çok
merhametlidir.” (Tûr Suresi 28. Ayet)
“Hâlbuki
Allah’ın nimetini saymaya kalksanız onu sayamazsınız. Şüphesiz Allah, çok
bağışlayandır, çok merhamet edendir.”( Nahl Suresi 18. Ayet)
“Allah
da onlara hem dünya nimetini, hem de ahiretin güzel mükâfatını verdi. Allah,
güzel davrananları sever.” (Âl-i İmrân Suresi 148. Ayet)
“Şüphesiz,
iyiler Naîm cennetindedirler.” (İnfitâr Suresi 13. Ayet)
“Birbirlerine dönüp hallerini sorar,
sohbet ederler. Şöyle derler: Doğrusu biz, geçmişte çoluk çocuğumuzun arasında,
en mutlu olduğumuz anlarda bile Rabbimizin azabından çok korkardık. Fakat şükürler
olsun ki Allah bize lütfetti de, alevleri iliklere işleyen o korkunç azaptan
bizi korudu! Çünkü biz daha önce yalnız O’na kulluk eder, yalnız O’na
yalvarırdık. Gerçekten O, evet O, lutf u ihsânı bol olandır, sonsuz merhamet
sahibidir.”( Tûr Sûresi 25-28. Ayetler)
Kim bir iyilik
yaparsa, ona on katı vardır. Kim de bir kötülük yaparsa, o da sadece o
kötülüğün misliyle cezalandırılır ve onlara zulmedilmez. (En’âm Suresi 160.
Ayet) Peygamberimiz Hz.Muhammed(s.a.v.) şöyle
buyurur: “Allah Teâlâ iyilik ve kötülükleri takdir
edip yazdıktan sonra bunların iyi ve kötü oluşunu şöyle açıkladı: Kim bir
iyilik yapmak ister de yapamazsa, Cenâb–ı Hak bunu yapılmış mükemmel bir iyilik
olarak kaydeder. Şayet bir kimse iyilik yapmak ister sonra da onu yaparsa,
Cenâb–ı Hak o iyiliği on mislinden başlayıp yedi yüz misliyle, hatta kat kat
fazlasıyla yazar.
Kim bir kötülük yapmak ister de
vazgeçerse, Cenâb–ı Hak bunu mükemmel bir iyilik olarak kaydeder.
Şayet insan bir kötülük yapmak ister
sonra da onu yaparsa, Cenâb–ı Hak o fenalığı sadece bir günah olarak yazar.”
(Buhârî, Rikâk 31; Müslim, Îmân 207, 259)
İşte, El-Berr olan yüce Allah dostlarım!
İyiliğin, güzelliğin, vefanın tek kaynağı O’dur!
(Bu yazı, Diyanet İslam
Ansiklopedisinden yararlanarak hazırlanmıştır.)
(Devam edecek)
Efkan VURAL
Bu Yazı Aşağıdaki Web Sitelerinde Yayınlanmıştır:
Milliyet Blog: