28 Kasım 2022 Pazartesi

HAFTANIN AYETİ

 Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:


الَّذِي خَلَقَ الْمَوْتَ وَالْحَيَاةَ لِيَبْلُوَكُمْ أَيُّكُمْ أَحْسَنُ عَمَلًا وَهُوَ الْعَزِيزُ الْغَفُورُ



O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır.


                                       (Mülk Suresi 2. Ayet)














İslam Öğretisi-24

25 Kasım 2022 Cuma

HAFTANIN HADİSİ

  Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur:   


                           اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ


“Kişi, -kıyamet günü- sevdiği kimse ile beraberdir”.

                                                  (Buharî: Edeb 96, Müslim: Birr 165)

24 Kasım 2022 Perşembe

Diyanet İşleri Başkanlığının 25.11.2022 Tarihli Cuma Hutbesi:MERHAMET TOPLUMU

 

MERHAMET TOPLUMU




Muhterem Müslümanlar!


Cenâb-ı Hakk’ın kullarına bahşettiği en değerli nimetlerden biri de merhamet duygusudur. Merhamet, Rabbimizin “Rahmân” isminin bir tecellisidir.  Merhamet, kalp inceliği ve gönül yumuşaklığıdır. Şefkatli ve insaflı davranmaktır. Merhamet, kalpleri kin, öfke ve intikam gibi hastalıklardan temizlemektir. Gönülleri sevgi, saygı ve affın güzelliğiyle tezyin etmektir.  Can taşıyan her bir varlığa hatta bütün kâinata muhabbet nazarıyla bakmaktır.  

Aziz Müminler!

Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz (s.a.s)’in en belirgin özelliği onun merhamet ve şefkatidir.[1] Nitekim Kur’an-ı Kerim’de Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in davranış şekli şöyle anlatılmaktadır.

“Allah’ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi…”[2]

Allah Resûlü (s.a.s), 

“Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en güzel davranandır.”[3] buyurarak eşlerin birbirlerine karşı insaflı ve merhametli olmalarını emretmiştir. Bir genç, ihtiyar bir kimseye yaşından dolayı hürmet ederse, Allah da ona yaşlılığında kendisine hürmet edecek birisini hazırlar.”[4] müjdesiyle dua ve bereket vesilemiz olan yaşlılara güzel muamelede bulunmayı tavsiye etmiştir.  Resûl-i Ekrem (s.a.s)’in çocuklara karşı olan şefkat ve muhabbetini ise çocukluğunu peygamberimizin yanında geçiren Hz. Enes (r.a) şöyle anlatmaktadır: “Allah Resûlü, beni bir kez olsun azarlamadı, kalbimi kırmadı. Bana karşı sürekli ‘evladım’, ‘yavrucuğum’ gibi gönül alıcı, sevgi dolu ifadeler kullandı.”[5]

 

Kıymetli Müslümanlar!

 “Her canlıya yapılan iyilikte bir sevap vardır.”[6] buyuran Resûlüllah (s.a.s)’in şefkat ve merhametinden bütün canlılar gibi hayvanlar da nasibini almıştır. Rahmet elçisinin insanlığa takdim ettiği ilkeler üzerinde yükselen İslam medeniyetinde hayvanlara şefkat ve merhamet gösterilir. Onların uygun ortamlarda yaşama ve barınma hakları gözetilir. Ancak hayvanların hakkı korunurken, mükerrem bir varlık olan insanın zarar görmesine de izin verilmemelidir.  İnsan hayatını tehdit eden hayvanlar cadde ve sokaklarda başıboş bırakılmamalıdır. Hastalık riski taşıyan veya saldırgan hayvanlardan başta çocuklarımız olmak üzere insanlarımızı korumak, bunun için gerekli tedbirleri almak hepimizin sorumluluğudur.

Değerli Müminler!

Şiddet, öfke, kin ve nefretin yürekleri işgal ettiği günümüzde merhamet medeniyetinin birer mensubu olarak bize düşen, Rahmet Peygamberinin mesajlarına yeniden sarılmaktır. 

“Ben ancak rahmet olarak gönderildim.”[7] buyuran Allah Resûlü’nün ilim, hikmet ve irfan mektebinde gönüllerimizi eğitmektir.

O halde geliniz! Asrımızın en büyük hastalığı haline gelen

 merhametsizliği bir tarafa bırakarak; eşimize, çocuğumuza, ana

 babamıza, yaşlılarımıza, çevremize ve bütün canlılara karşı

 vicdanlı ve merhametli olalım. Gönlümüzde merhamet pınarları

 çağlasın daima. Kalbimizde merhamet adlı bir çınar büyüsün.

 Şefkat ve rahmet kaplasın dört bir yanımızı. Ailemiz ve

 toplumumuz merhamet ocağı olsun.

Hutbemi Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in şu hadisiyle

 bitiriyorum: 

Merhamet edene Rahman olan Allah da merhamet eder. Siz yerdeki bütün mahlûkata merhamet edin ki göktekiler de size merhamet etsin.”[8]



[1] Tövbe, 9/128.

[2] Âl-i İmrân, 3/159.

[3] Tirmizî, Menâkıb, 63.

[4] Tirmizî, Birr, 75.

[5] Buhârî, Edeb, 39; Müslim, Âdâb, 31.

[6] Buhârî, Müsâkât, 9.

[7] Müslim, Birr, 24.

[8] Ebû Dâvûd, Edeb, 58.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 

21 Kasım 2022 Pazartesi

HAFTANIN AYETİ

 Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:

20 Kasım 2022 Pazar

ROLLER DEĞİŞTİ

 BAŞ ÖĞRT.SIN.

ÇOCKLAR BABALARINI SIVAV YERİN GÖTÜRDÜ........

18 Kasım 2022 Cuma

HAFTANIN HADİSİ

 Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur:   

Diyanet İşleri Başkanlığının 18.11.2022 Tarihli Cuma Hutbesi:İMAN VE İSTİKAMET

 

İMAN VE İSTİKAMET




Muhterem Müslümanlar!

Ashab-ı kiramdan birisi, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’e gelerek “Ya Resûlallah! Bana İslam hakkında öyle bir şey söyle ki bu konuda başka hiç kimseye soru sorma ihtiyacı hissetmeyeyim” dedi. Allah Resûlü (s.a.s) ona şöyle buyurdu:

قُلْ آمَنْتُ بِاللّٰهِ ثُمَّ اسْتَقِمْ 

“Allah’a iman ettim de, sonra da istikamet üzere ol.”[1]

Aziz Müminler!

Cenâb-ı Hak, yaratılmışların en şereflisi olan insanı yeryüzünde halife kılarak kendine muhatap kabul etmiştir. Huzurlu bir hayat için onu akıl ve irade gibi iki büyük nimetle süslemiş, peygamberler ve kitaplar göndererek de ona dosdoğru yolu göstermiştir. İşte bu yol, imanın rehberliğinde, ibadet ve ahlakın güzelliğinde, sınırları bizzat Yüce Allah tarafından çizilen ve istikamet üzere yürünen yoldur. 

Kıymetli Müslümanlar!

İstikamet, imanı, ibadeti, ahlakı, sosyal ve ticari ilişkileri hâsılı hayatın her anını ve alanını kuşatan bir kavramdır. İmanda istikamet, Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmamaktır. Allah’ın varlığına ve birliğine, Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s)’in son peygamber olduğuna, meleklere, peygamberlere, kitaplara, ahirete, kaza ve kadere gönülden inanmaktır.

İbadette istikamet,

اِيَّاكَ نَعْبُدُ وَاِيَّاكَ نَسْتَع۪ينُۜ 

“Ey Rabbimiz! Ancak sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz.”[2] ayeti gereği yalnızca Allah’a kulluk etmektir. Bizi Rabbimizin rızasından alıkoyacak kötülüklerden uzak durmaktır. İbadetlerimizi, her türlü riya ve gösterişten arındırarak sadece Allah’ın rızasını talep etmektir.

Değerli Müminler!

Cenâb-ı Allah, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: 

“Elif-lâm-mîm. İnsanlar, imtihandan geçirilmeden, sadece ‘İman ettik’ demekle bırakılacaklarını mı sanıyorlar? Andolsun, biz onlardan öncekileri de sınamıştık. Allah, elbette doğru olanları ortaya çıkaracaktır; O, yalancıları da mutlaka ortaya çıkaracaktır.”[3]

Bu ayetler bize öğretmektedir ki iman kuru bir sözden ibaret değildir. Özümüzle sözümüzle, tüm benliğimizle istikamet üzere yaşama gayretidir.

İstikamet, imanla verdiğimiz söze sadık kalmaktır. Hayatımızı Cenâb-ı Hakkın emir ve yasaklarına göre tanzim etmektir. Sevgili Peygamberimizi gönülden sevmek, onun gibi dosdoğru, emin ve yüce bir ahlak üzere olmaktır.

İstikamet, imanın bize yüklediği sorumlulukların farkına varmaktır. İbadetleri aksatmamak, anne ve babalık, eş ve evlatlık, komşu ve akrabalık görevlerini yerine getirmektir.

İstikamet, Rabbimizin

فَاسْتَقِمْ كَمَٓا اُمِرْتَ 

“Emrolunduğun gibi dosdoğru ol.”[4] emrine uygun bir ömür geçirmektir. Yalan ve hileye, aldatma ve haksızlığa asla tevessül etmemektir.

İstikamet, Allah’ın koyduğu helal ve haram ölçülerine titizlikle uymaktır. Edep ve iffeti, onur ve haysiyeti muhafaza etmektir. İstikamet, daima helal dairesinde yaşamaktır. İçki ve kumara bulaşmamak, faiz, kul ve kamu hakkı yememektir. Hâsılı istikamet, hesabı verilebilir bir hayat yaşamaktır. Ne bir kimseye zarar vermek, ne de kimseden zarar görmektir. Elinden ve dilinden emin olunan bir Müslüman olmaktır.

Ne mutlu, hayatını iman, ibadet ve ahlak ile süsleyenlere. Ne mutlu, ömrünü hayırlı işlerle bereketlendirenlere. Ne mutlu, Allah’ın rızası doğrultusunda yaşayıp istikametten ayrılmayanlara.

Aziz Müslümanlar!

Geçen hafta millet olarak terörün karanlık yüzüne bir kez daha şahit olduk. Şu husus unutulmamalıdır ki; vatanımıza, milletimize, değerlerimize saldıranlar dün olduğu gibi bugün de yarın da asla kirli emellerine ulaşamayacaktır. Terör örgütleri ve arkalarındaki şer odakları, birlik ve beraberliğimize, kardeşlik ve dayanışmamıza asla zarar veremeyecektir. Bu vesileyle İstanbul’da gerçekleştirilen bu menfur saldırıda vefat eden kardeşlerimize Yüce Rabbimizden rahmet, yaralılara acil şifalar, yakınlarına ve aziz milletimize sabır ve başsağlığı diliyorum. Cenâb-ı Mevlâ, devletimizi ve milletimizi her türlü kötülükten, ihanet ve şerlerden muhafaza eylesin.



[1] İbn Hanbel, III, 413.

[2] Fâtiha, 1/5.

[3] Ankebût, 29/1-3.

[4] Hûd, 11/112.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 

14 Kasım 2022 Pazartesi

11 Kasım 2022 Cuma

10 Kasım 2022 Perşembe

Diyanet İşleri Başkanlığının 11.11.2022 Tarihli Cuma Hutbesi:ÖNCE TEDBİR SONRA TEVEKKÜL

                  ÖNCE TEDBİR SONRA TEVEKKÜL

 


Muhterem Müslümanlar!

Mülkün yegâne sahibi olan Yüce Rabbimiz, en küçük zerreden uçsuz bucaksız kâinata varıncaya kadar her şeyi bir ahenk ve düzen içerisinde yaratmıştır. Yaratılıştaki bu muhteşem uyum, “Sünnetullah”a yani Allah’ın hükmüne ve kanunlarına göre işlemektedir. Bizlere düşen, bu ilahi düzen ve yasalara göre hareket etmek, evrende var olan sebep-sonuç ilişkisine uygun davranmaktır.

Aziz Müminler!

Sebepler dairesinde cereyan eden hadiselerden biri de afetlerdir. Deprem gibi afetlere engel olmak elbette mümkün değildir. Ancak akıl, bilim ve tecrübe ışığında afetlere karşı tedbir almak ve bunların yol açacağı tahribatı en aza indirmek öncelikli görevimizdir. İslam’ın emrettiği tevekkül anlayışının gereği de budur. Dinimiz, önce bütün tedbirleri almamızı, üzerimize düşen bütün sorumlulukları yerine getirmemizi emreder. Ondan sonra Allah’a tevekkül etmeye, O’na güvenip teslim olmaya davet eder. 

Nitekim bir adam Peygamber Efendimiz (s.a.s)’e gelerek, 

“Ya Resûlallah! Devemi bağlayıp da mı Allah’a tevekkül edeyim, yoksa bağlamadan mı tevekkül edeyim.” diye sorduğunda Allah Resûlü (s.a.s), ona şöyle cevap vermiştir: “Önce deveni bağla, sonra Allah’a tevekkül et![1]

Kıymetli Müslümanlar!

Aldığımız bütün tedbirlere rağmen acı bir hadiseyle karşılaştığımızda ise biz müminlere düşen sabırlı ve metanetli olmak, Allah’ın takdirine rıza göstermektir. İçinde bulunduğumuz durumu akl-ı selim ile değerlendirmek, ihmal, yanlış ve hatalardan gerekli dersleri çıkarmaktır. Cenâb-ı Hakk’a tazarruda bulunmak; tevbe ve istiğfarla, dua ve niyazla O’na sığınmak, rahmet ve yardımını istemektir.

Değerli Müminler!

Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır:

“İnsanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu; böylece Allah yanlış yoldan dönsünler diye işlediklerinin bir kısmını onlara tattırıyor.”[2]

Evet, afetlerin kötü neticelerinin bir kısmı kendi hata ve ihmallerimiz sebebiyledir. O halde geliniz! Afetlere karşı bilinçli, tedbirli ve hazırlıklı olalım.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in

Allah Teâlâ, birinizin yaptığı işi en sağlam şekilde yapmasından memnun olur.”[3] hadisini kendimize rehber edinelim. Deprem kuşağı üzerinde yer alan ülkemizin gerçeklerine uygun adımlar atalım. Evlerimizi en doğru yere, en sağlam malzemeyle ve en güzel şekilde inşa etmenin gayretinde olalım. Heyelan ve sel riski bulunan bölgelerde, dere yataklarında bina yapmaktan kaçınalım. Kendi elimizle kendimizi tehlikeye atmayalım.

Aziz Müslümanlar!

Yüzlerce vatandaşımızın vefatına, binlercesinin etkilenmesine sebep olan 12 Kasım 1999 Düzce depreminin sene-i devriyesi olan yarın saat 18.57’de depremlere karşı toplumumuzda farkındalık oluşturmak amacıyla ülke genelinde “Çök, Kapan, Tutun” hareketleriyle deprem tatbikatı yapılacaktır. 

Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de,   

         وَمَنْ اَحْيَاهَا فَكَاَنَّمَٓا اَحْيَا النَّاسَ جَم۪يعاًۜ 

“Kim, bir canı kurtarırsa bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur.”[4] buyurmaktadır. Bir canı kurtarmak, bir insanın hayata tutunmasına katkıda bulunmak, bu amaca yönelik faaliyetlerin içerisinde olmak, son derece saygın ve değerlidir. Bu vesileyle siz kıymetli kardeşlerimizi bulunduğunuz yerdeki en güvenli noktada hem bu tatbikatta yer almaya hem de AFAD tarafından verilen eğitimlere katılmaya davet ediyorum.

Hutbemi bitirirken geçmişten günümüze afetlerde vefat eden

 bütün kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Cenâb-ı Hak,

 ülkemizi, milletimizi ve tüm insanlığı her türlü afetten muhafaza

 buyursun.



[1] Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 60.

[2] Rûm, 30/41.

[3] Taberânî, el-Mu’cemü’l-evsat, 1/275.

[4] Mâide, 5/32.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
KAYNAK:

8 Kasım 2022 Salı

HAFTANIN AYETİ

 Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:

4 Kasım 2022 Cuma

HAFTANIN HADİSİ

Diyanet İşleri Başkanlığının 04.11.2022 Tarihli Cuma Hutbesi:HAYAT REHBERİMİZ KUR’AN

             HAYAT REHBERİMİZ KUR’AN




Muhterem Müslümanlar!

Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Şüphesiz bu Kur’an en doğru olana iletir; dünya ve ahiret için yararlı işler yapan müminlere, kendileri için büyük bir mükâfat olduğunu müjdeler.”[i]

Okuduğum hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: 

“Sözlerin en doğrusu, Allah’ın Kitabı; hâl ve tavrın en güzeli ise Muhammed’in hâl ve tavrıdır.”[ii]

Aziz Müminler!

Rahman ve Rahim olan Allah, insanı yarattı. Ona okumayı ve öğrenmeyi nasip etti. Kullarının aklını ve kalbini, vahiyle, imanla, ahlâkî öğütlerle besledi. İslam’ın iyice kavranabilmesi için son peygamber Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s)’i ve hayat rehberimiz Kur’an-ı Kerim’i lütfetti.

Kıymetli Müslümanlar!

Kur’an, hidayettir; dünyada yolunu kaybetmek istemeyenlere, dine uygun yaşamaya çalışanlara, muttakîlere bir rehberdir. Kur’an, beyandır; insanlara Yüce Allah’ın isim ve sıfatlarını, dinimizin hükümlerini açıklayan bir kılavuzdur. Kur’an, Furkân’dır; doğruyla yanlışı birbirinden ayıran, gerçeklerin fark edilmesini sağlayan Kelâmullah’tır. Kur’an, şifa ve rahmettir; dertli gönüllere deva, suya muhtaç iklimlere bolluk ve berekettir.

Değerli Müminler!

Kur’an, geceyi ve gündüzü, karayı ve denizi, doğumu ve ölümü birer ibret kaynağı olarak düşünmemizi ister.

“Hayvanlarda sizin için elbette ibret vardır”[iii] buyurarak, karıncadan, arıdan, örümcekten ve diğerlerinden ibret almamızı tavsiye eder. Geçmiş ümmetlerin başından geçen hadiselerden çarpıcı kesitler sunar bizlere. Peygamberlerin yaşadığı zorlukları ve Allah’a yakarışlarını anlatarak şöyle buyurur:

“Onların kıssalarında akıl sahipleri için elbette ibret vardır.”[iv]

Aziz Müslümanlar!

Kur’an-ı Kerim’i okuyan Müslüman, Hz. İbrahîm’in emsalsiz tevhid mücadelesini görecek ve Allah’ın birliğine iman ettiğine bir kez daha sevinecektir. Karşılaştığı her türlü zorluk ve eziyete göğüs geren Hz. Mûsâ’nın azmini örnek alacaktır. Yûsuf aleyhisselâmın kendisini haramdan nasıl koruduğunu, Îsâ aleyhisselâmın Allah’ın verdiği mucizelerle insanlığı nasıl müjdelediğini öğrenecektir. Allah Resûlü’nün vahiyle yoğrulan hayatından, ayetlerle şekillenen ahlâkından muazzam dersler çıkaracaktır.

Saygıdeğer Müminler!

Ecdadımız, Allah kelâmının en üstün tutulması uğruna ömürlerini vakfettiler. Bütün dünya nimetleri ellerinin altında olsa da, Mushaf-ı Şerîf’i baş tacı kıldılar. Evlatlarının eğitimine Allah’ın adıyla, kitabının Fatiha’sıyla başladılar. Her gece yatmadan önce okuduğumuz Âmenerrasûlü’nün ilk cümlesini oluşturan

اٰمَنَ الرَّسُولُ بِمَٓا اُنْزِلَ اِلَيْهِ مِنْ رَبِّه۪ وَالْمُؤْمِنُونَۜ 

“Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene inandı; müminler de inandılar”[v] ifadesinin sırrına mazhar olmaya çalıştılar.

Kıymetli Müminler!

Kur’an-ı Kerim ile bağlarımızı diri tutalım. Okuduğumuz ayetlerin anlamlarını da öğrenmeye çalışalım. Çocuklarımızın yazın öğrendiklerini kışın unutmamaları için onlara yardımcı olalım. Kur’an okuma ve anlama becerilerini tekrar ettirelim onlara. 

خَيْرُكُمْ مَنْ تَعَلَّمَ الْقُرْآنَ وَعَلَّمَهُ

“Sizin en hayırlınız Kur’an’ı öğrenen ve öğretenlerdir”[vi] buyuran Peygamber Efendimizin sözünden ibret ve ilham alalım. Kur’an öğrenmeye ve öğretmeye ayrılan her saniyenin, hatta her anın, Allah’ın rızasını kazanmaya vesile olduğunu unutmayalım.

Hutbeme son verirken, Cenâb-ı Hakk’ın bize bahşettiği imandan ve Kur’an’dan kıyamete dek nesillerimizi de mahrum etmemesini niyaz ediyorum.



[i] İsrâ, 17/9.

[ii] Nesâî, Îdeyn, 22.

[iii] Nahl, 16/66.

[iv] Yûsuf, 12/111.

[v] Bakara, 2/285.

[vi] Tirmizî, Fedâilü’l-Kur’ân, 15.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
KAYNAK: