31 Ocak 2022 Pazartesi

HAFTANIN AYETİ

 Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:

  •   وَالْعَصْرِۙ 
  • اِنَّ الْاِنْسَانَ لَفٖي خُسْرٍۙ 
  • اِلَّا الَّذٖينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَتَوَاصَوْا بِالْحَقِّ وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ 

“Ant olsun zamana(Asra) ki, insan gerçekten ziyan içindedir. Ancak, iman edip, sâlih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler, birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka, onlar ziyanda değillerdir.”

                                         (Asr Suresi,1-3.Ayetler)

Manevi İklimi Yaşamak

                                               ÜÇ AYLAR

Her dinde ve kültürlerde önemli zaman, yer ve mekanlar vardır. Bizim dinimizde de bazı zaman ve mekanların önemi çok büyüktür.

Dinimizde üç aylar, Ramazan ayı, Cuma günü, Ramazan ve Kurban Bayram günleri, kandil gün ve geceleri ayrı bir önem arz etmektedir.

Üç aylar olarak bilinen Recep, Şaban ve Ramazan ayları maneviyatı yüksek, feyz ve bereketi bol olan bir iklim gibidir.

Bu iklim şartlarından iyi bir şekilde yararlanmak her Müslümanın idealidir.

Maneviyatı çok yüksek bu üç aylara inşallah 2 Şubat günü girmiş olacağız.

Üç aylar sırasıyla, Recep(2 Şubat),Şaban(4 Mart),Ramazan(2 Nisan)

Bu üç aylar ikliminde sırasıyla  maneviyatı feyiz ve bereketi bol olan şu geceleri idrak edeceğiz inşallah!

Regaib Gecesi,3 Şubat 

Miraç Gecesi,27Şubat

Berat Gecesi,17 Mart

Kadir Gecesi,27 Nisan

Üç aylardaki manevi zenginliklerden faydalanmak için planlı bir şekilde ibadetlerimize özel bir biçimde devam etmeliyiz. Zamanın süratle elimizden kaçıp gideceğini geçmiş yıllardan tecrübe etmiş olmamız nedeniyle bu konuda daha fazla dikkat etmemiz gerektiğini biliyoruz.

Şu an bu fırsat elimizde iken; ibadetlerimizi eskiye oranla artırmak ve devam ettirmek suretiyle adım atmaya başlayalım inşallah.

Bu manevi iklim şartlarına göre kulluğumuzu dinimizin gereğine uyarak yapmaya çalışalım.

Genelde iklimler birbirlerinden farklı olurlar.

Üç aylar da diğer aylardan farklı manevi iklim gösterdiği için kendi iklim özelliğine göre hareket etmek gerekir.

Manevi değeri çok yüksek olan üç ayların başladığı şu günlerde kendimize özel bir program hazırlayarak bu manevi iklimi yaşamaya çalışalım.

Bu aylar ve içindeki kutsal gün ve geceleri de göz önüne alarak güzel  bir ayarlama yaparak şunları yapmamızın uygun olacağını düşünüyorum.

1-Önce üç aylar içinde bulunan gün ve gecelerin anlam, fazilet ve üstünlüklerini düşünelim. 

2-Kulluğumuzu dinimizin gereğine göre  yapıp yapmadığımızı değerlendirelim ve olması gerekeni belirleyelim. Ona göre yolumuza koyulalım. 

3-Kulluğumuzu gerçek anlamda Allah için mi? Yapıyoruz. Sorusunu kendimize sık sık sorarak yaptıklarımızı değerlendirelim.

4-Bu zamana kadar yapa geldiğimiz kulluk görevimizi daha fazla ve daha kaliteli yapmak için  azmimizi artırmaya çalışalım.

5-Öncelikle Allah'ın farz kıldığı ibadetleri aksatmadan tam olarak tadil-i erkana uygun olarak yerine getirmeye çalışalım.(İbadet kurallarına tam uyarak)

6-Farz ibadetlerin dışında peygamberimizin önerdiği ve yaptığı ibadetleri de önemseyerek yerine getirmeye çalışalım.

7-Allah'a özel zikrimizi(kendi virdimizi) belirlemeli ve günlük takibini yaparak zikrimizi ihmal etmemeye çalışalım.

8-Çokça Kur'an okuyalım. Biliyorsak, hem Kur'an'ın orijinal metnini ve hem de Türkçe anlamını okuyalım.

9-Kur'an'ın Türkçe anlamını(mealini) okuyarak anlam üzerinde düşünerek bilgi ve duygularımızı geliştirmeye gayret edelim.

10-Peygamberimizin hadislerini (sözlerini) okuyup anlamını düşünerek bilgi ve duygularımızı geliştirelim.

11-Kur'an ayetlerinin ve hadislerin ışığında hayatımızı ve attığımız adımları düzenleyelim.

12-Peyganberimizin hayatını okuyup, inceleyerek peygamberimizi gerçek anlamda örnek almaya çalışalım. En güzel örneğin Hz.Muhammed(S.A.V.),olduğu bilinciyle hareket etmeye çalışalım.

13-Çok okuyup ilmimizi geliştirelim.

14-Aklımızı ve diğer yeteneklerimizi iyi kullanalım.

15-Vatanımız için, milletimiz için ve tüm insanlık için proje ve çalışmalar planlayalım.

16-Yaptığımız vazifeyi Allah için çok titiz ve gereğine göre yerine getirmeye çalışalım.

17-Üç aylar vesilesiyle manevi iklim içinde herkese iyilik yapmaya gayret edelim.

18-Yetimlere,düşkünlere,hastalara ve ihtiyaç sahiplerine yardım etmeye çalışalım. Çevreyi ve tüm canlıları ve özellikle hayvanları koruyup onlara yardım edelim.

19-İyi ve güzel olan şeyleri yaparak başkalarına örnek olalım.(Yaptıklarımızla bizden küçüklere örnek olduğumuzu unutmayalım.)

20-Yanlış kötü ve çirkin şeylerden uzak durmaya çalışalım.

21-Sahip olduğumuz nimet ve her türlü güzel şeyler için Allah'a her daim şükredelim.

22-Vatanımızı ve kutsal değerlerimizi her zaman korumalıyız. Vatan hainlerine ve bölücülere göz açtırmamak için her daim uyanık olmalıyız.

23-Engelli kardeşlerimize ilgi göstermeli ve herkes gibi onlarla iyi ilişkiler geliştirelim.

24-Nefsani arzu ve isteklerimizi frenlemek suretiyle onlardan uzak duralım.

25-Allah'ın yasakladığı ve haram kıldığı davranışlardan uzak durmalıyız. Kötü ve çirkin söz ve eylemlerden kaçınmalıyız.

Üç Aylar İçinde Bulunan Kandil Geceleri:

1-Regaib Gecesi,3 Şubat 2022

Üç ayların ilki olan Receb ayının ilk Cuma gecesi  Regaib Kandili olarak kutlanır.
Regaib Gecesi denilince “Çok lütuf ve ihsanla dolu; rahmeti, nimeti, bereketi, bol iyiliği çok, kıymeti değeri büyük bir gece akla gelir.
Peygamberimiz bu gecede Allah’ın bir çok lütfuna eriştiği için şükür ve hamd etmiş, namaz kılmış ve dua etmiştir.
Bu gece Allah’ın kullarına bol bol ikram ve ihsanda bulunduğu, duaların ve tövbelerin kabul edildiği çok önemli bir gecedir.
Bu geceyi en güzel biçimde değerlendirmek gerekir. Gündüzünü de mümkünse oruçlu geçirebilirsek iyi olur.

Bu gece sebebiyle kendimizi hesaba çekerek, Allah’ın verdiği bunca nimet karşısında ne kadar şükrettiğimizi düşünelim. Yaratılış gayemizin yalnızca Allah’ı tanımak olduğunu hatırlayalım. Allah’a karşı görevlerimizi ne ölçüde yerine getirebildiğimizi düşünelim.

 

2-Miraç Gecesi,27Şubat 2022

Mübarek üç ayların ilki olan Recep ayının 26.gününü 27’ye bağlayan gece Miraç kandili olarak kutlanır.

O gecede sevgili Peygamberimiz Kabe’den  Mescid-i Aksa’ya oradan da  Yüce Allah’ın huzuruna çıkartılmıştır.

Peygamberimiz Hz.Muhammed’e Miraç’da şu üç şey verilmiştir:
1-Bakara suresinin son ayetleri. (Amenerrasuluh…)
2-Allah’a ortak koşmayanların Cennete gireceği müjdesi.
3-Beş vakit namaz farz kılındı.

Yüce Allah kullarına namazı bir  müjde ve ödül olarak gönderiyor. Çünkü namazla kulları kendisiyle baş başa görüşme imkanı bulmaktadır.

Miraç olayında en önemli hususlardan biri elbette namaz ibadetidir.

Namaz kulun Allah ile görüşme seanslarıdır. Bu bakımdan namaz Mü’min'in miracıdır. Hem de bu miraç sürekli gerçekleşmektedir.

Bundan dolayı namazın önemi çok büyüktür.

3-Berat Gecesi,17 Mart 2022

Dinimizde üç aylar olarak bilinen ayların ikincisi olan Şaban ayının on dördüncü gününü on beşe bağlayan geceye “Berat Gecesi” denilmektedir.


Bu gecenin önemi çok büyüktür. Bu gecenin bereketi, feyzi ve rahmeti çok geniştir.
Yüce Allah bu geceyi iyi değerlendiren Müslümanların günahlarını silmekte ve onları bağışlamaktadır. Günahın boyutu ne olursa olsun, içten ve samimi olarak tövbe edip, Allahtan af dileyen kulların günahları ne kadar olursa olsun Allah onları bağışlar ve günahlarını siler.

Kadir Gecesi,27 Nisan 2022

Peygamber Efendimiz tarafından Ramazan ayının son on gecesinde aranması tavsiye edilen Kadir Gecesi bütün İslam dünyasında ve ülkemizde 27. gece kabul edilerek kutlana gelmiştir. Fakat Ramazanın yirmisinden sonraki geceleri, her biri Kadir Gecesi imiş gibi düşünmek ve kıymetlendirmeye çalışmak uygun olur. Zaten gizlenmesinin hikmeti de Müslümanların Ramazan gece ve gündüzlerini daha iyi değerlendirmeye teşviktir. Kur’an’ın ifadesine göre Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Bin ay yaklaşık seksen üç yıl eder. Bu bakımdan kadir gecesini iyi değerlendirmeliyiz.

Kur’an'ın bu gecede indirilmesi nedeniyle, Kadir gecesinin  bin aydan daha hayırlı  olduğu bildirilmektedir. Bu durumda geceyi değerli kılan Kur’an’dır. Bu bakımdan Kur’an’ önem vermeliyiz, Kur’an’ı öğrenmeliyiz, özellikle Kur’an-ı Kerim’in anlamına vakıf olmalıyız. Bunun içinde  Kur’an’ın Türkçe  mealini okumalıyız. Gerek duyulan ayetlerin de tefsirlerine bakmalıyız.

Bu gecenin başlıca özellikleri şunlardır.

1- Sevgili Peygamberimize gönderilen en büyük mucize olan Kur’an-ı Kerim bu gece indirilmiştir.

2- Bu gecede bin aydan daha hayırlıdır.

3- O yıl içinde meydana gelecek şeyler hakkındaki Allah’ın ezeli takdiri bu gece meleklere açıklanır ve duyurulur. Bu sebeple bu gece; “hüküm gecesi” diye yorumlanmıştır.

4- Kadri kıymeti çok olması dolayısıyla “şeref ve azamet gecesi” diye yorumlanmıştır.

5- O gece meleklere yeryüzü dar geldiği için; “tazyik gecesi” diye yorumlanmıştır. Ancak buradaki tazyik ve sıkışıklıktan maksat değerli ve hayırlı işlerin ortaya çıkmasıdır.

6-Çok kıymetli bir gece olduğu için “ K a d r ” kelimesi, Kur’an-ı Kerim’de bir sureye ad olmuştur.
       

Bu manevi iklim içinde yaptığımız ibadetlerimizi ve kazanmış olduğumuz güzel hasletlerimizi diğer gün ve aylara da taşımanın gayreti içinde olmalıyız.

Ne mutlu her gününü manevi hazlarla dolu bir iklimde ömrünü geçirenlere....

Herkesin mübarek üç ayları ve mübarek gün ve geceleri kutlu olsun.

Bu güzel manevi iklimde Yüce Allah bütün hastalara şifa versin İnşallah!

Yüce Rabbimizin, tüm dertli kullarına huzur vermesini diliyorum.

Efkan VURAL


28 Ocak 2022 Cuma

HAFTANIN HADİSİ

          Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur:    


اَللَّهُمَّ بَارِكْ لَنَا فِي رَجَبَ، وَشَعْبَانَ، وَبَلِّغْنَا رَمَضَانَ

“Allah’ım, Receb ve Şaban aylarını hakkımızda mübarek eyle ve bizi Ramazan’a ulaştır.”[i]



          Taberânî, el-Mu’cemü’l-evsat, IV, 189.

Diyanet İşleri Başkanlığının 28.01.2022 Tarihli Cuma Hutbesi: ÜÇ AYLAR: RAHMET VE MAĞFİRET VESİLEMİZ

     ÜÇ AYLAR: RAHMET VE MAĞFİRET VESİLEMİZ




Muhterem Müslümanlar!


Rahmet ve mağfiret, muhabbet ve bereket vesilesi olan üç ayların manevi gölgesi üzerimize düştü. Önümüzdeki Çarşamba günü Receb ayına kavuşmuş olacağız. Perşembeyi Cumaya bağlayan gece ise Regaib Gecesini idrak edeceğiz inşallah.

Bizleri bu müstesna günlere ulaştıran Yüce Rabbimize sonsuz hamd ü sena, mübarek vakitleri nasıl değerlendireceğimizi öğreten Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa’ya salat ve selam olsun.

Aziz Müminler!

Üç aylar; Allah’ın insanlara olan sonsuz rahmetinin bir eseridir. Feyiz ve bereketin sağanak sağanak üzerimize yağdığı bir mevsimdir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s), çok kıymetli ve faziletli olan bu mevsime ulaştığında Cenâb-ı Hakk’a şöyle niyaz ederdi: 

اَللَّهُمَّ بَارِكْ لَنَا فِي رَجَبَ، وَشَعْبَانَ، وَبَلِّغْنَا رَمَضَانَ

“Allah’ım, Receb ve Şaban aylarını hakkımızda mübarek eyle ve bizi Ramazan’a ulaştır.”[i]

Kıymetli Müslümanlar!

Rahmet mevsiminin ilk cemresi, Regaib Gecesidir. Regaib Gecesi, bizler için büyük bir fırsat... Bu gecenin kadir ve kıymetini bilip Cenâb-ı Hakka tam bir teslimiyetle yönelmek için... Gündelik hayatımızı sorgulamak, bu gidiş nereye diye kendimize sormak için... Ömrümüzü nerede ve ne uğrunda tükettiğimizi düşünmek, ölmeden önce kendimizi hesaba çekmek için... Dünya ve ahiretimize faydası olmayan şeyleri terk edip hak ve hakikat mayasıyla yoğrulmak için… Çirkin ve kötü huylardan arınıp, güzel ahlakı kuşanmak için… Hata ve günahlarımızdan pişman olup nasuh tevbelerle Rabbimizin engin merhametine sığınmak için... Kişinin kardeşinden, anasından, babasından, eşinden, çocuğundan bile kaçacağı, hiç kimsenin kimseye fayda veremeyeceği o dehşetli mahşer gününe hazırlanmak için…

Değerli Müminler!

Elbette bize düşen Rabbimizin ilâhi lütuf zamanları olarak bahşettiği, duaların kabulüne ve günahların affına vesile kıldığı üç ayların manevi ikliminden istifade etmektir. Ancak biz biliyoruz ki Allah’a kul olmak, sadece belli vakitlere mahsus değildir. Yılın hangi ayı, hangi günü ve hangi saati olursa olsun kulluk bilinciyle geçirilen her ânımız kıymetlidir. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.s), bir kutsî hadiste Allah azze ve celle’nin şöyle buyurduğunu bize haber vermektedir: 

“Ey âdemoğlu! Her durumda kendini bana kulluğa ada ki, gönlünü zenginlikle doldurup ihtiyacını gidereyim.”[ii] 

Aziz Müslümanlar!

Dünya ve ahiret saadeti, Cenâb-ı Hakk’a iman eden, sadece O’nun rızasını gözeten ve her ânını salih amellerle bereketlendirenlerin olacaktır. Hutbemi Asr suresiyle bitiriyorum:

وَالْعَصْرِۙ اِنَّ الْاِنْسَانَ لَف۪ي خُسْرٍۙ اِلَّا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَتَوَاصَوْا بِالْحَقِّ وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ

“Andolsun zamana ki, insan gerçekten ziyan içindedir. Ancak, iman edip, sâlih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler, birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka, onlar ziyanda değillerdir.”[iii]



[i] Taberânî, el-Mu’cemü’l-evsat, IV, 189.

[ii] İbn Hanbel, II, 359

[iii] Asr, 103/1-3.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 

KAYNAK:

24 Ocak 2022 Pazartesi

HAFTANIN AYETİ

 Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:


اِنَّا نَحْنُ نُحْيِ الْمَوْتٰى وَنَكْتُبُ مَا قَدَّمُوا وَاٰثَارَهُمْۜ وَكُلَّ شَيْءٍ اَحْصَيْنَاهُ ف۪ٓي اِمَامٍ مُب۪ينٍ۟

Şüphesiz biz, ölüleri mutlaka diriltiriz. Onların yaptıklarını ve bıraktıkları eserlerini yazarız. Biz, her şeyi apaçık bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da) bir bir kaydetmişizdir.

                     (Yâsin Sûresi,12. Ayet)

23 Ocak 2022 Pazar

Hadis-i Şerifler aydınlatıyor-14

            Hadis-i Şerifler aydınlatıyor

                          Kolaylaştırmak, Zorlaştırmamak

Toplum düzenini sağlamak ve işlerin doğru düzgün yürütülmesi önemli bir husustur. İnsanların huzur ve refahını gerçekleştirmek için görevli ve sorumlu kişilerin kaliteli ve eğitimli olmaları gerekir.

Topluma verilen hizmetin zamanında yapılması ve yeterli bir şekilde olabilmesi için işlerin kolayca yürütülmesi şarttır. Toplumda her fert görev ve sorumluluklarını yerine getirirken insanlara kolaylık göstermelidir. İşleri yokuşa sürmemek ve kişileri bunaltıp zora sokmamak lazım. Yetkililer işleri yürütürken, gösterilebilecek kolaylıkları esirgememelidir. Makam, mevki ve yetki sahipleri topluma mantık ve imkan ölçüsünde müjdeler vermeli güzellikler sunmalıdır. Nefret ve nefret ettirici hareket ve tavırlardan uzak durulmalıdır.

Bu konuda peygamberimiz bir hadis-i şeriflerinde bizleri şöyle aydınlatır:

Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) şöyle buyurur:

“Kolaylaştırın, zorlaştırmayın; müjdeleyin, nefret ettirmeyin.” (Buhari,İlim,11.)

Evet, bu hadis-i şerifte Peygamberimiz başta din konusunda sorumlu olanları, eğitimcileri, yöneticileri, askeri, mülki, idari ve adli tüm kuruluş görevlileri, velhasıl herkesi uyarmak istemiştir.

Peygamberimiz herkesin kolaylık göstermesini, zorluk çıkarmamasını ve nefret ettirmemesini istemektedir. Böylece peygamberimiz toplumun mutluluğa ulaşmasını ve rahat yaşamasını hedeflemiştir.

Ne mutlu her durumda kolaylık gösterenlere…

Ne mutlu zorluk çıkarmayanlara ve nefret ettirmeyenlere…

Ne mutlu çevresine, güzellik, mutluluk ve müjde saçanlara…

Efkan VURAL

Bu Yazı Aşağıdaki Web Sitelerinde Yayınlanmıştır:

Milliyet Blog: 

21 Ocak 2022 Cuma

HAFTANIN HADİSİ

      Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur:   

 Bir şeyler satarken, satın alırken ve birinden borcunu tahsil ederken kolaylık gösterene Allah rahmetiyle muamele etsin. 

(Buhârî, "Buyû", 16; İbn Mâce, "Ticârât", 28)

Diyanet İşleri Başkanlığının 21.01.2022 Tarihli Cuma Hutbesi: ALLAH KATINDA YEGÂNE DİN:İSLAM

 

İSLAM:

ALLAH KATINDA YEGÂNE DİN




             Muhterem Müslümanlar!

Okuduğum ayet-i kerimede Cenâb-ı Hak şöyle buyuruyor: “Kuşkusuz Allah katında yegâne din İslam’dır.”[1]

Okuduğum hadis-i şerifte Allah Resûlü (s.a.s) şöyle buyuruyor: 

“Kim, Rab olarak Allah’tan, din olarak İslâm’dan ve peygamber olarak Hz. Muhammed’den razı olursa ona cennet vacip olur.”[2]

Aziz Müminler!

İslam; son Peygamber Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s) tarafından insanlığa tebliğ edilen hayat nizamıdır. Hz. Âdem’le birlikte insanlığa ulaşmaya başlayan vahyin son ve en mükemmel halidir.

İslam; insanı, dünya ve ahirette Allah’ın nimetlerine ulaştıran kutlu bir davettir. Kurtuluş ve selamete çıkaran dosdoğru bir yoldur. O, her ruhun istediği, her akl-ı selimin aradığı ve kıyamete kadar geçerli olan tek hak dindir.

Değerli Müminler!

İslam, hayatın gayesini ve yaratılış hikmetini öğrenmek isteyen insana ikna edici cevaplar sunar. İnsanın hayatını anlamlı kılar. Onu her daim iyiliğe ve hayra çağırır. Canın, malın, aklın, dinin ve neslin korunmasını emreder. Daralan kalplere kuvvet, bunalan ruhlara metanet verir. İnsana kendisiyle, Rabbiyle, insanlarla ve tüm canlılarla sağlıklı bir iletişim kurmasında rehberlik eder. İnsanoğluna, aklını ve yüreğini kullanarak yaşanabilir bir dünya inşa etmenin yollarını öğretir.   

Kıymetli Müslümanlar!

Bütün insanlığa gönderilen İslam’ın ruhu, tevhit, samimiyet ve istikamettir. Evet, yüce dinimizin ruhu, Allah’ın birliğine gönülden inanmak ve ona hiçbir şeyi ortak koşmamaktır. O’ndan başkasına kulluk ve ibadet etmemektir. İşlerinde ve bütün hallerinde doğruluk yolundan gitmektir. 

Nitekim “Bana İslam ile ilgili öyle bir nasihat ver ki, bu konuda başka kimseye soru sorma ihtiyacım kalmasın.” diyen bir sahabiye Sevgili Peygamberimiz şöyle buyurmuştur:       قُلْ آمَنْتُ بِاللَّهِ ثُمَّ اسْتَقِمْ “Allah’a inandım de, sonra da dosdoğru ol.”[3]

Aziz Müslümanlar!

Yüce dinimiz İslam, güzel ahlak dinidir. Hak ve hakikat, fıtrat ve hayat dinidir. Adalet ve rahmet, şefkat ve merhamet dinidir. Esenlik ve selamet, huzur ve güven dinidir. İlim ve hikmet,  itidal ve kolaylık dinidir.

Bugün bize düşen, İslam’ın eşsiz bir nimet olduğunun farkında olmaktır. Bizi Müslümanlardan kıldığı için Yüce Rabbimize daima şükretmektir.  İslam’ın yüce değerlerini ve güzelliklerini hayatımıza aktarmaktır. İslam’ın dosdoğru yolundan ayrılmamak, hayatımızı istikamet üzere yaşamak için gayret sarf etmektir.

Unutulmamalıdır ki, bütün insanlığın huzur ve dirilişi İslam’dadır, İslam’ın hayat yüklü mesajlarındadır. Yine hatırlanmalıdır ki, “Kim İslam’dan başka bir din arama çabası içine girerse, bilsin ki bu kendisinden asla kabul edilmeyecek ve o ahirette ziyan edenlerden olacaktır.”[4]

 



[1] Âl-i İmrân, 3/19.

[2] Müslim, İmâre, 116.

[3] İbn Hanbel, III, 413.

[4] Âl-i İmrân, 3/85.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 

KAYNAK:



17 Ocak 2022 Pazartesi

HAFTANIN AYETİ

  Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اٰمِنُوا بِاللّٰهِ وَرَسُولِه۪ وَالْكِتَابِ الَّذ۪ي نَزَّلَ عَلٰى رَسُولِه۪ وَالْكِتَابِ الَّذ۪ٓي اَنْزَلَ مِنْ قَبْلُۜ وَمَنْ يَكْفُرْ بِاللّٰهِ وَمَلٰٓئِكَتِه۪ وَكُتُبِه۪ وَرُسُلِه۪ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَالًا بَع۪يدًا


"Ey iman edenler! Allah’a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkâr ederse, derin bir sapıklığa düşmüş olur."

                     Nisâ Sûresi,136. Ayet

16 Ocak 2022 Pazar

Kur’an ayetleri aydınlatıyor-14

        Kur’an ayetleri aydınlatıyor-14

          Her Şey Allah’ı Tespih Eder

         Uçsuz bucaksız evrende ne varsa hepsinin varoluşunun bir    sebebi ve hikmeti vardır. Boş yere yaratılmayan varlıkların özel bir takım yaratılma sebep ve hikmetleri vardır.

Özel görevleri yanında her varlığın ortak önemli bir görevi daha vardır. O görev Yüce yaratıcıyı zikredip tespih etmektir. Her varlığın bazı görev ve sorumlulukları vardır. Bunlara birkaç örnek vermek istiyorum:

Güneş, dünyaya ve canlılara ışık, ısı ve enerji gönderir.

Ay geceleyin ışık saçar ve yol gösterir.

Bulutlar yağmuru yağmasına sebep olur.

Toprağın ürünlerin oluşmasına yardım etmesi vb. tüm varlıkların görevleri ve sorumlulukları vardır. Bütün bu görevlerin yanında  varlıkların en önemli görevlerinden bir tanesi de Allah’ı tespih etmektir.

Yüce Allah bu konuda Kur’an’da bizi bir ayette şöyle aydınlatır:  

Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: “Göklerdeki ve yerdeki her şey, mülkün sahibi, mukaddes, mutlak güç sahibi, hüküm ve hikmet sahibi olan Allah’ı tespih eder.” (Cuma Suresi,1. Ayet)

Bizim dışımızdaki diğer varlıkların zikir ve tespihlerini anlayamayız. Bunların tespih ettiklerini Yüce Allah şöyle haber vermektedir: “Yedi gök, yer ve bunların içinde bulunanlar Allah’ı tespih ederler. Her şey O’nu hamd ile tespih eder. Ancak, siz onların tespihlerini anlamazsınız. O, halîm’dir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir), çok bağışlayandır.” (İsrâ Suresi 44. Ayet)

Allah bizi Kur’an aracılığıyla bu şekilde aydınlatmak suretiyle bizden şöyle düşünmemizi istemektedir.

Her şey Aziz ve hikmet sahibi, mutlak güç sahibi Allah’ı tespih etmektedir. Onlar Allah’ı zikredip tespih ediyorlar da siz niye tespih yapmıyorsunuz. Bunun için de Allah’ı zikredip tespih etmeliyiz.

Ne mutlu her daim Allah’ı zikredip tespih yapanlara.

Ne mutlu Allah’ın kendisini her daim gördüğüne ve koruduğuna inanarak O’na yönelenlere…

Ne mutlu her yaptığı işten Allah’ın memnun kaldığı kimselere…


Efkan VURAL

Bu Yazı Aşağıdaki Web Sitelerinde Yayınlanmıştır:

Milliyet Blog: 

15 Ocak 2022 Cumartesi

HAFTANIN HADİSİ

      Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur:   

14 Ocak 2022 Cuma

Diyanet İşleri Başkanlığının14.01.2022 Tarihli Cuma Hutbesi:KELİME-İ ŞEHÂDET: İMANIN ÖZÜ

                                KELİME-İ ŞEHÂDET: İMANIN ÖZÜ




Muhterem Müslümanlar!

Bir gün Allah Resûlü (s.a.s), Muâz b. Cebel ile birlikte yolculuk ediyordu. Peygamberimiz, “Ey Muâz!” diye seslendi. Muâz b. Cebel (r.a), “Buyur yâ Resûlallah! Emrine amadeyim!” dedi. Peygamberimiz ile Muâz arasındaki bu karşılıklı konuşma üç defa tekrar etti ve ardından Resûl-i Ekrem (s.a.s) şöyle buyurdu:

“Kim, kalbiyle tasdik ederek Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Resûlü olduğuna şehâdet ederse Allah ona cehennemi haram kılar.”[1]

Aziz Müminler!

Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in buyurduğu bu yüce söz, insanı kulluk şerefine erdiren kelime-i şehâdettir. Kelime-i şehâdet; 

 اَشْهَدُ اَنْ لاَ اِلٰهَ اِلاَّ اللّٰهُ وَاَشْهَدُ اَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ 

Ben şahitlik ederim ki Allah’tan başka ilâh yoktur ve ben yine şahitlik ederim ki Hz. Muhammed, O’nun kulu ve Resûlüdür” demektir. Kim bu tevhid beyanını dili ile ikrar ve kalbi ile tasdik ederse iman halkasına dâhil olup mümin olur. Din-i Mübin-i İslam’a gönül verip Müslüman olur. Dünya ve ahiret saadetini elde etmiş olur.

Kıymetli Müslümanlar!

Bizler, اَشْهَدُ اَنْ لاَ اِلٰهَ اِلاَّ اللّٰهُ ikrarıyla Allah’tan başka hiçbir ilah kabul etmediğimizi, sadece O’na kulluk edeceğimizi ve O’ndan başkasına asla boyun eğmeyeceğimizi beyan ederiz. وَاَشْهَدُ اَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ diyerek de alemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s)’in Allah’ın kulu ve elçisi olduğunu kabul ve tasdik ederiz.

Değerli Müminler!

Kelime-i şehâdet, imanın özü ve İslam’ın ilk şartıdır. Allah ile aramızda bir sözleşmedir. Rabbimizin rızasına talip olacağımıza ve Kur’an’ın yolundan ayrılmayacağımıza dair sözümüzdür.

Kelime-i şehâdet, Peygamberimizle aramızda ahittir. Bu ahitle bizler, Peygamberimizin sünnetine sımsıkı sarılmanın, imanımızın bir gereği olduğunu beyan ederiz. Allah’ın rızasına kavuşmanın Resûlüne itaatten geçtiğini bir kez daha ifade etmiş oluruz.

Kelime-i şehâdet aynı zamanda bir duruştur. Öyle bir duruş ki hayatının her alanına İslam’ı aktarmayı ilke edinen… Hak davasından ve hakikat yolundan ayrılmamayı ilan eden… İslam’ın yüce değerlerinden hiçbir zaman ödün vermemeyi taahhüt eden Müslüman duruşu…

Aziz Müslümanlar!

Kelime-i şehâdet, üstün bir amel, faziletli bir zikir, muazzam bir duadır. Ümmet-i Muhammed olarak bizler kelime-i şehadetle âlemlerin Rabbi olan Allah’a teslim olur, selamete ereriz. Şeytanın ve nefsin esaretinden kurtulup gerçek özgürlüğün tadına varırız. Her türlü kötülükten, bela ve musibetten emin oluruz. Kabirde azaptan, mahşerde cezadan bu tevhid beyanıyla kurtuluruz. Cennetin kapıları bu sözle açılır. Cemâlullah’la ancak bu sözle müşerref olunur.

Hutbemi Cenâb-ı Hakkın bize öğrettiği şu duayla bitiriyorum. “Rabbimiz! Doğrusu biz ‘Rabbinize inanın!’ diyerek, imana çağıran bir davetçiyi işitip iman ettik. Rabbimiz! Günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi sil ve iyilerle birlikte canımızı al.”[2]

Kıymetli Kardeşlerim!

Bir hususa dikkatinizi çekmek istiyorum. Son günlerde dünya genelinde ve ülkemizde koronavirüsün yeni ve daha hızlı bulaşan türlerinin yaygınlaştığı hepimizin malumudur. Dolayısıyla salgın tedbirlerine daha özenli bir şekilde riayet edelim. Hem kendi sağlığımızı hem de sevdiklerimizin sağlığını korumak için tedbiri elden bırakmayalım.

 



[1] Buhârî, İlim, 49.

[2] Âl-i İmrân, 3/193.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 

KAYNAK:

11 Ocak 2022 Salı

HAFTANIN AYETİ

 Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:

اَفَمَنْ كَانَ مُؤْمِنًا كَمَنْ كَانَ فَاسِقًاۜ لَا يَسْتَوُ۫نَ

İnanan kimse yoldan çıkmış kimseye benzer mi? Bunlar bir olamazlar.

                Secde Sûresi,18.Ayet

9 Ocak 2022 Pazar

Peygamberimizin Hadis-i Şeriflerinden Mesaj Var-29

                             Hadis-i Şeriften Mesaj Var-29

İlim Yolu Cennet Yolu

Allah’ın insanlara göndermiş olduğu son din

 İslam’da akla, düşünmeye, ilme ve bilgiye çok

 önem verilmiştir. Sevgili peygamberimiz din adına

 Yüce Allah’tan aldığı vahyin ilk cümlesi Oku!’ dur.

 Dinde atılacak ilk adım okumaktır. Doğru ve

 sağlam bilgileri okuyarak, öğrenerek, araştırarak

 ve gayret göstererek elde edebiliriz. Okuma ve

 öğrenme ciddi bir iştir.

Bilgili iyi bir kişi olmak için okullarda okuyarak,

 araştırarak ve gayret göstererek elimizden geleni

 yapmalıyız. Okuyarak iyi bir sahada bilgin olmayı

 ve insanımıza hizmet etmeyi amaçlamalıyız. Ve bu

 amacımızı gerçekleştirmek için de gayret sarf

 etmeliyiz. Okuyarak iyi bir bilgin ve faydalı bir

 kişi olarak kendini yetiştirenler dinimizde

 önemsenmiştir.

Okuyarak İlim elde etme yoluna giren ve iyi bir

 insan olmak için gayret edenlere Allah yardımını

 esirgemez. Onlara bu ilim yolculuğunda

 kolaylıklar sağlar ve müjdeler verir.

Bu konuda Peygamberimizin hadislerindeki mesajı şöyledir:

Peygamberimiz Hz.Muhammed (s.a.v.) şöyle buyurur: “Kim ilim için yola çıkarsa Allah ona cennete giden yolu kolaylaştırır. Melekler, hoşnutluklarından dolayı ilim talebesine kanatlarını serer. Sudaki balıklara varıncaya kadar yer ve gök ehli âlim (bilgin) kişinin bağışlanması için Allah’a yakarır...” 

(Tirmizî, İlim, 19.)

Burada ilim yolcusunun cennet yolcusu olduğu

 mesajı bir müjdedir. Dünya gelip geçici bir yerdir.

 Esas olan sonsuz ahiret hayatıdır. Sonsuz hayatta

 cennette bulunmak her Mü’minin en büyük

 emelidir. Bu emele ilim yoluna girerek alim ve

 bilgin olmayı niyetlenen kimseler ulaşacaktır.

 Onların çalışması ve mücadelesi sonsuz mutluluğu

 kazanmalarına sebep olacaktır.

Allah için yapılan ilmi çalışmalar nedeniyle

 kazanılan sevaplar ebedi hayatta kurtuluşa vesile

 olacaktır.

Okuyarak elde edeceğimiz bilgilerle hayatımızı

 güzel yaşar ve Allah için insanlara ve diğer

 canlılara yaptığımız iyi hizmetler karşılığında

 ödülümüz cennet ve cennetteki nimetler olacaktır.

Ne mutlu Allah için okuyup bilgi sahibi olanlara…

Ne mutlu elde ettiği bilgileri ve bilimsel

 çalışmalarını karşılık beklemeden  insanlarla

 paylaşanlara…


Efkan VURAL

Bu Yazı Aşağıdaki Web Sitelerinde Yayınlanmıştır:

Milliyet Blog: