23 Şubat 2024 Cuma

HAFTANIN HADİSİ

  Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur:

                مَنْ َ يَرْحَمِ النَّاسَ َ يَرْحَمُهُ اللّهُ تَعالى 

"İnsanlara merhametli olmayana Allah Teala merhamet etmez." 

                                                 [Tirmizî, Birr 16, (1923).]


Diyanet İşleri Başkanlığının 23.02.2024 Tarihli Cuma Hutbesi: BERAT GECESİ: GÜNAHLARDAN ARINMA VESİLESİ

        BERAT GECESİ: GÜNAHLARDAN ARINMA VESİLESİ




Muhterem Müslümanlar!

Yarın akşam Ramazan’ın habercisi olan mübarek Berat Gecesini idrak edeceğiz inşallah. Bizleri bu mübarek geceye ulaştıran Yüce Rabbimize sonsuz hamdü senalar olsun. Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa’ya salat ve selam olsun. Berat Gecemiz şimdiden mübarek olsun.

Aziz Müminler!

Berat Gecesi, akıp giden ömrümüzün muhasebesini yapmayı; yaratılış gayemize uygun olmayan her türlü söz ve davranıştan uzak kalmayı bizlere hatırlatır. Kardeşliğimize, birlik ve beraberliğimize zarar veren her türlü öfke, kin, haset ve nefretten uzak durmamızı öğretir. İnsanların hata ve kusurlarını örtenlerin Rabbimizin sonsuz ikramlarına nail olacaklarını haber verir. Nitekim ayet-i kerimede, 

 فَمَنْ عَفَا وَاَصْلَحَ فَاَجْرُهُ عَلَى اللّٰهِۜ 

“Kim affeder ve insanlarla arayı düzeltirse, onun mükâfatı Allah’a aittir.”[1] buyrulur.

Değerli Müslümanlar!

Berat Gecesi, tövbe ve istiğfar gecesidir. Tövbe, günahta ısrar etmemektir. Hata ve kusurlarımıza nedâmet duyup, “Tevvâb” olan Rabbimizin sonsuz mağfiretine sığınmaktır. Yüce Rabbimiz, “Ey iman edenler! İçtenlikle ve kararlılık içinde Allah’a tövbe edin. Umulur ki Rabbiniz kötülüklerinizi örter ve sizi altından ırmaklar akan cennetlerine koyar…”[2]  buyurmaktadır. Öyleyse bu mübarek geceyi hayatımızda tertemiz sayfalar açmak için fırsat bilelim. Rabbimizle aramızdaki en büyük engel olan haramlardan, kul ve kamu hakkından uzak duralım. Günahımızın ölçüsü ne olursa olsun, Allah’ın rahmetinden asla ümidimizi kesmeyelim. Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in, “Rabbimiz, kulunun tövbe etmesine, önemli bir eşyasını kaybedip sonradan o eşyayı bulan birisinin sevindiğinden daha fazla sevinir.”[3] hadisini aklımızdan çıkarmayalım.

Kıymetli Müminler!

Berat Gecesi, aynı zamanda dua gecesidir. Dua, kulluğun ve ibadetin özüdür. Dua, hayatın zorlukları karşısında bizlere direnme gücü veren eşsiz bir nimettir. Dua, kulun halini Rabbine arz etmesi, acziyetini kabul etmesi, O’nun lütuf ve inayetine sığınmasıdır. 

Kur’an-ı Kerim’de

اُدْعُون۪ٓي اَسْتَجِبْ لَكُمْۜ  

“Bana dua edin, ben de duanızı kabul edeyim.”[4] diye buyrulmaktadır. Peygamber Efendimiz (s.a.s) ise Berat Gecesinde Cenâb-ı Hakk’ın kullarına şöyle nida ettiğini haber vermektedir: 

 Benden bağışlanma dileyen yok mu, onu bağışlayayım! Benden rızık isteyen yok mu, onu rızıklandırayım! Belaya düçar olan yok mu, ona afiyet vereyim![5] Öyleyse bu kutlu gecede karşılığını yalnızca Allah’tan bekleyerek, Rabbimize içtenlikle dua edelim. Anne ve babamızın, eş ve çocuklarımızın; akraba, komşu ve dostlarımızın sıhhat ve selameti için Rabbimize niyazda bulunalım. Devletimizin bekası, milletimizin huzuru, ümmet-i Muhammed’in birlik ve beraberliği için Allah’a yalvaralım. Başta Gazze ve Doğu Türkistan olmak üzere dünya üzerinde zalimlerin zulmü altında inleyen kardeşlerimizden kavli ve fiili dualarımızı eksik etmeyelim.

Aziz Müslümanlar!

Beratımızı alanlardan olabilmek için Kur’an ve sünnetin tarif ettiği bir mümin olmaya gayret edelim. Rabbimizin emirlerine hakkıyla tabi olalım, yasaklarından var gücümüzle sakınalım. Her türlü kötülükten, haksızlıktan ve adaletsizlikten uzak duralım. Kırılan kalpleri onaralım, küskünlük ve dargınlıkları sonlandıralım. Üzerimizde hakkı bulunanlarla helalleşelim. Mazlum ve kimsesizlere el uzatmaya, haklı davalarında onların yanlarında olmaya, zalimlere ve destekçilerine karşı boykotu sürdürmeye devam edelim.

Bu vesileyle, Cenâb-ı Hak’tan Berat Gecemizin; aziz milletimiz, ümmet-i Muhammed ve tüm insanlık için hayırlı olmasını diliyorum. Başta Gazze ve Doğu Türkistan olmak üzere bütün mazlumların felaha ulaşmasını Yüce Rabbimden niyaz ediyorum.

 



[1] Şûrâ, 42/40.

[2] Tahrîm, 66/8.

[3] Müslim, Tevbe, 2.

[4] Mü’min, 40/60.

[5] İbn Mâce, İkâmet, 191.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 

19 Şubat 2024 Pazartesi

HAFTANIN AYETİ

 Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:

اِلَيْهِ مَرْجِعُكُمْ جَمٖيعاًؕ وَعْدَ اللّٰهِ حَقاًّؕ اِنَّهُ يَبْدَؤُا الْخَلْقَ ثُمَّ يُعٖيدُهُ لِيَجْزِيَ الَّذٖينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ بِالْقِسْطِؕ وَالَّذٖينَ كَفَرُوا لَهُمْ شَرَابٌ مِنْ حَمٖيمٍ وَعَذَابٌ اَلٖيمٌ بِمَا كَانُوا يَكْفُرُونَ 

Hepiniz dönüp O’nun huzurunda toplanacaksınız, bu Allah’ın gerçek vaadidir. O, baştan yaratır, sonra da yaratmayı tekrar eder ki, iman edip dünya ve âhiret için yararlı işler yapanları adaletle ödüllendirsin! İnkâr yolunu tutmaları sebebiyle münkirlerin nasibi ise kaynar bir içecek ve acı veren bir azaptır.

 Yûnus Suresi,4.Ayet

Hidayet

16 Şubat 2024 Cuma

HAFTANIN HADİSİ

 Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur:


لَوْ أنّ أهْلَ السّمَاءِِ وَأهْلَ ارْضِ اشْتَرَكُوا في دَمِ مُؤْمِنٍ كَبْهُمُ

 

اللّهُ تَعالى في النَّار

"Eğer semâ ve arz ehli bir mü'minin kanına (haksız yere dökmede) iştirak etselerdi, Allah her ikisini birden cehenneme atardı."

                                                [Tirmizî, Diyat 8, (1398).]

Diyanet İşleri Başkanlığının 16.02.2024 Tarihli Cuma Hutbesi:DÜNYAYI BARIŞ VE İTİDALE ÇAĞIRIYORUZ

                      DÜNYAYI BARIŞ VE İTİDALE ÇAĞIRIYORUZ




Muhterem Müslümanlar!

Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: 

“Ey iman edenler! Hepiniz topluca barış dini İslam’a girin. Şeytanın peşinden gitmeyin. Çünkü o, size apaçık bir düşmandır.[1]

Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) namazlarının ardından Cenâb-ı Hakk’a şöyle niyazda bulunmuştur:

“Allah’ım! Sen, Selâm’sın; selam, barış ve esenlik Sendendir. Yücelik ve ikram sahibi olan Allah’ım! Sen ne mübareksin.”[2]

Aziz Müminler!

Yüce dinimiz İslam barış ve esenlik dinidir. Allah’ın güzel isimlerinden birisi de “es-Selâm”dır. Rabbimiz, barış ve esenliğin kaynağıdır. Kullarına İslam ile barışın yolunu gösteren O’dur. Cenâb-ı Hak, Hz. Âdem’den itibaren gönderdiği tüm rahmet elçileri aracılığıyla insanlığı barışa davet etmiştir. Zira barışın olmadığı yerde savaş vardır. Savaşın olduğu yerde ise kan, gözyaşı ve sönen ocaklar vardır. Yetim ve öksüz kalan çocuklar, dağılan aileler, yıkılan medeniyetler, kaybolan umutlar vardır.

Kıymetli Müslümanlar!

İslam’ı kabul edenlere, barışın teminatı anlamında Müslüman denilmiştir. Müslüman, Rabbimizin “Selâm” isminin dünyadaki temsilcisidir. Müslüman, barıştan yana tavır alan, etrafına güven veren, huzur ve kardeşlik ortamına katkı sunan insandır. Bununla birlikte Müslüman, zulme rıza gösteremez. Zalime asla destek olamaz. Çekilen sıkıntılara, yaşanan acılara duyarsız kalamaz. Tek bir kuruşuyla dahi masumlara sıkılan kurşunların, mazlumlara atılan bombaların destekçisi olanlara katkı sunamaz. İstiklâl Şairimiz, Müslüman’ın bu tavrını şöyle ifade etmektedir:

Kanayan bir yara gördüm mü yanar tâ ciğerim,

Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim.

Adam aldırma da geç git, diyemem, aldırırım:

Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!

Değerli Müminler!

Dünyamızı yangın yerine çevirmek isteyen siyonist zalimler tarafından, önce Gazze’de şimdi de göçe zorladığı Refah’ta Filistinli masumların, bebeklerin ve kadınların üzerine bombalar yağdırılmaktadır. Anlamı “ferahlık ve esenlik” olan Refah kentinde insan hakları, zulmün ateşinde yakılmaktadır. Annelerinin kokusuna doyamamış yavrular, yavrularının kokusuna doyamamış anneler şehit edilmektedir. Yalnızca bir şehir, bir toprak parçası değil, dünyanın gözü önünde Gazze ve Refah’ta insanlığın izzeti çiğnenmektedir. Can, mal ve namus dokunulmazlığı ayaklar altına alınmaktadır. Mazlumlara gönderilen insani yardımlara dahi engel olunmaktadır. Bununla birlikte zulüm, sadece Gazze ve Refah’ta değil maalesef Doğu Türkistan başta olmak üzere dünyanın pek çok yerinde devam etmektedir.

Aziz Müminler!

“Dünyaya barış ve demokrasi getireceğiz” söylemiyle İslam beldelerine ölüm kusan caniler ve onların destekçileri, bu güçlerini ümmet-i Muhammed’in suskunluğundan almaktadır. Ne acıdır ki, ümmetin dağınıklığı zalimlerin pervasızlığını günden güne artırmaktadır. Dünyamız, her zamankinden daha fazla barış ve itidale muhtaçtır. Bunun yolu ise Müslümanların dayanışmalarından ve aralarındaki kardeşlik bağlarını güçlendirmelerinden geçmektedir.

Öyleyse Değerli Müslümanlar!

Bu zorlu ve sıkıntılı süreçte görev ve sorumluluklarımızı yerine getirmeye devam edelim. Rabbimizin,

وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللّٰهِ جَم۪يعاً وَلَا تَفَرَّقُواۖ  

“Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın; bölünüp parçalanmayın.”[3] emrine kulak verelim. Zulmün karşısında tek yürek ve tek ses olalım. Gözü dönmüş cinayet şebekelerine karşı muhabbet ve kardeşliğimizi diri tutalım. Maddi ve manevi desteğimizi kardeşlerimize sunmaya devam edelim. Unutmayalım ki, Allah nurunu tamamlayacak; barış, yeryüzüne yeniden hâkim olacaktır.

Kıymetli Müslümanlar!

Erzincan’da göçük altında kalan kardeşlerimizin bir an önce salimen kurtulmasını Yüce Rabbimden niyaz ediyorum. Cenâb-ı Hak, vefat eden kardeşlerimize rahmet eylesin. Ailelerine ve milletimize sabırlar versin. Ülkemizi, milletimizi ve âlem-i İslam’ı her türlü kaza, bela ve musibetten muhafaza buyursun.

 



[1] Bakara, 2/208.

[2] Ebu Davud, Vitr, 25.

[3] Âl-i İmrân, 3/103.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 

12 Şubat 2024 Pazartesi

HAFTANIN AYETİ

 Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:


وَمَنْ يَتَّقِ اللّٰهَ يَجْعَلْ لَهُ مَخْرَجًاۙ

Kim Allah’a karşı gelmekten sakınırsa, Allah ona bir çıkış yolu açar.

                                 (Talâk Suresi 2. Ayet)

11 Şubat 2024 Pazar

9 Şubat 2024 Cuma

HAFTANIN HADİSİ

  Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur:

                 يُلْدَغُ الْمُؤْمِنُ مِنْ جُحْرٍ مَرَّتَيْنِ

"Mü'min, bir (yılanın) deliğinden iki defa sokulmaz."

  [Buharî, Edeb 83; Müslim, Zühd 63, (2998); Ebu Davud, Edeb 34, (4862).]

Diyanet İşleri Başkanlığının 09.02.2024 Tarihli Cuma Hutbesi:HAYATI DEĞERLİ KILAN ÖLÇÜ: IMAN

 

hayatI DEĞERLİ KILAN ÖLÇÜ: iman




Muhterem Müslümanlar!

Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Allah, iman edip dünya ve ahiret için yararlı işler yapanlara ‘bağışlama ve büyük bir mükâfat’ sözü vermiştir.”[i] 

Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Şu üç özellik kimde bulunursa o kişi imanın tadına erer: Allah ve Resûlü’nü her şeyden çok sevmek, sevdiği kişiyi sadece Allah için sevmek, ateşe atılmaktan korktuğu gibi imandan sonra küfre dönmekten de öylece korkmak.”[ii]

Aziz Müminler!

İman; Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, kadere, hayır ve şerrin Allah’tan olduğuna inanmaktır.[iii] Rabbimizin emirlerine uymaya, yasaklarından kaçınmaya, istikamet sahibi bir mümin olmaya söz vermektir. İman,  hak ve adalete, iyilik ve merhamete, huzur ve mutluluğa giden yollardaki bütün engelleri kaldırmaktır.  Kur’an’ın getirdiği ilahi prensiplere gönülden bağlanmak, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in her alandaki örnek hayatını kendimize rehber edinmektir.

Kıymetli Müslümanlar!

İman, davranışlarımıza yansıyıp ahlakımıza yön verirse gerçek anlamına ulaşır. İmanımız dilimize yansıdığında zikir ve şükür olur. Gözümüze yansıdığında iffet ve hayâ olur. İmanımız yüzümüze yansıdığında tebessüm, aklımıza yansıdığında tefekkür olur. Gönlümüze yansıdığında samimiyet, ailemize yansıdığında sevgi, saygı, şefkat ve merhamet olur. Kalplerimiz muhabbetle dolar, hanelerimiz huzur bulur. İmanımız iş ve ticaret hayatımıza yansıdığında doğruluk ve dürüstlük olur. Helal ve haram hassasiyeti gözetilir, kul ve kamu hakkına riayet edilir. İmanımız toplumsal hayata yansıdığında adalet, güven ve huzur olur. Birlik ve beraberliğimiz güçlenir, dostluk ve kardeşliğin en güzel örnekleri sergilenir.

Kıymetli Müminler!

Dünya imtihanımızda bizi başarıya ulaştıracak olan, Rabbimizin daima yanımızda olduğuna ve bizi yalnız bırakmayacağına dair inancımızdır. Bütün zorluklar karşısında bizleri güçlü kılacak ve yarınlara dair ümidimizi canlı tutacak olan imanımızdır. Zulümlere, kötülüklere ve haksızlıklara karşı bize direnme gücü veren imanımızdır. Nitekim dün aziz milletimiz Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşı’nda imanından aldığı güçle bütün hayâsızca akınlara ”dur!” dedi. Rabbimizin yardımı her zaman bizimle beraber oldu. Bugün de Gazze’de bir avuç mücâhid, imanlarından aldığı güçle zalimlere karşı direnmektedir. Allah’a olan sarsılmaz imanları sayesinde katillerle mücadele etmektedir. Rabbimiz, اَللّٰهُ وَلِيُّ الَّذ۪ينَ اٰمَنُواۙ يُخْرِجُهُمْ مِنَ الظُّلُمَاتِ اِلَى النُّورِۜ  “Allah iman edenlerin dostudur. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. ”[iv] buyurmaktadır. Bize düşen ise kardeşlerimiz vatanlarında özgür bir şekilde yaşayıncaya kadar maddi ve manevi desteğimizi onlardan esirgememektir.

Aziz Müslümanlar!

Yüce Rabbimize sonsuz hamd ve sena olsun ki bize iman gibi büyük bir nimet lütfetti. Bizler, imanımızı hayatımızın tüm alanlarına yansıttığımız zaman bu büyük nimetin şükrünü yerine getirmiş oluruz. İmanımızı, salih ameller ve güzel ahlakla kemale erdirmenin gayretinde olduğumuz müddetçe Rabbimizin rızasını kazanırız. Elimizden ve dilimizden hiç kimsenin zarar görmediği iyi bir mümin olduğumuzda İslâm’ı en güzel şekilde temsil ve tebliğ ederiz.

Hutbemi, Kur’an-ı Kerim’de bizlere öğretilen şu dua ile bitiriyorum:

رَبَّنَٓا اِنَّـنَا سَمِعْنَا مُنَادِياً يُنَاد۪ي لِلْا۪يمَانِ اَنْ اٰمِنُوا بِرَبِّكُمْ فَاٰمَنَّاۗ رَبَّنَا فَاغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَا وَكَفِّرْ عَنَّا سَيِّـَٔاتِنَا وَتَوَفَّـنَا مَعَ الْاَبْرَارِۚ

“Rabbimiz! ‘Rabbinize iman edin’ diyerek imana çağıran davetçiyi işittik ve hemen iman ettik. Rabbimiz! Günahlarımızı bağışla. Kötülüklerimizi ört. Canımızı iyilerle beraber al.”[v]

 



[i] Mâide, 5/9.

[ii] Müslim, Îmân, 67.

[iii] İbn Hanbel, I, 28.

[iv] Bakara, 2/257.

[v] Âl-i İmrân, 3/193.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

1 Şubat 2024 Perşembe