30 Eylül 2022 Cuma

HAFTANIN HADİSİ

   Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur:

                        مَنْ لاَ يَرْحَمْ لاَ يُرْحَمْ
“Merhamet etmeyene merhamet edilmez”.

                       Buharî: Edeb 18; Müslim: Fedâil 65


Diyanet İşleri Başkanlığının 30.09..2022 Tarihli Cuma Hutbesi:ONUN (S.A.S) ÇAĞRISI

                                                       ONUN (S.A.S) ÇAĞRISI




Muhterem Müslümanlar!

Yüce Rabbimiz insanı en güzel şekilde yaratmış, sayısız nimetlerle donatmıştır. Kâinatı emrine vermiş, onu vahyin muhatabı kılmıştır. Rahmetinin bir tecellisi olarak nice peygamber göndermiştir.

Bütün peygamberler insanlığı Hakk’a ve hakikate davet etmiş, ebedi kurtuluşa çağırmışlardır. Bu çağrı, bütün peygamberlerin diliyle gelen ilahi hakikatin ortak çağrısıdır. Bu çağrı, kâinatın en şerefli varlığı olarak yaratılan insanoğluna yapılan bir yücelme çağrısıdır. Bu çağrı, insanı kula kul olmaktan kurtarıp gerçek özgürlüğe ulaştıran tevhid çağrısıdır. Bu çağrı, ilim ve irfanın, hikmet ve adaletin hâkim olduğu İslam medeniyetinin çağrısıdır. Bu çağrıya kulak veren yücelir. Bu davete icabet eden kurtuluşa erer.

Aziz Müminler!

Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur:

“Allah’a çağıran, salih amel işleyen ve ‘Kuşkusuz ben Müslümanlardanım’ diyenden daha güzel sözlü kimdir?[i] 

Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s), bu ilahi çağrının son davetçisi, en güzel temsilcisidir.

“Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim.”[ii] buyuran Peygamberimiz (s.a.s), imana ve güzel ahlaka davet etmiştir. Onun çağrısına kulak vermek, güzel ahlakı ile ahlaklanmak mümin için en büyük görevdir.

Kıymetli Müslümanlar!

Onun çağrısı ibadete ve kurtuluşadır. Rabbimiz,

“Ey iman edenler! Rükû edin, secde edin, Rabbinize kulluk edin ve ahiret için faydalı işler yapın ki kurtuluşa eresiniz.”[iii]

buyurmuştur. Kurtuluşun yolu bu çağrıya kulak vermekten geçer. Kurtuluşun yolu Rabbimize kulluktan, ona secde etmekten ve iyi işler yapmaktan geçer. Mabetlerden yükselen bu çağrıya kulak vermeden, günde beş vakit huzura durmadan, huzur bulmak mümkün değildir. Emir ve yasaklarına riayet etmeden, helal ve haramı gözetmeden, O’nu her daim hatırda tutmadan rızasına ulaşmak mümkün değildir.

Değerli Müminler!

Onun çağrısı iyilik ve takvayadır. Rabbimiz, 

وَتَعَاوَنُوا عَلَى الْبِرِّ وَالتَّقْوٰىۖ وَلَا تَعَاوَنُوا عَلَى الْاِثْمِ وَالْعُدْوَانِۖ

“İyilik ve takvada yardımlaşın. Kötülükte ve düşmanlıkta yardımlaşmayın.”[iv] buyurmuştur. 

İslam, mahza iyiliktir. Öyleyse iyi işler yapmalı, yaptığımız işi iyi yapmalıyız. İyilik için bir araya gelmeli, iyilik için yardımlaşmalı ve iyilerle beraber olmalıyız. Takvaya ancak iyiler erişebilir ve iyiler yurdu olan cennete ancak iyiler gidebilir.

Aziz Müslümanlar!

Onun çağrısı birliğe ve kardeşliğedir. Rabbimiz,

وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللّٰهِ جَم۪يعاً وَلَا تَفَرَّقُواۖ 

 “Allah’ın ipine sımsıkı sarılın, ayrılığa düşmeyin.”[v]

buyurmuştur. Bizi bir atadan, onu da topraktan yaratan Rabbimiz, aynı inançta kalplerimizi, aynı safta bedenlerimizi birleştirmiştir. O halde bizlere iki cihan selametinin yolunu gösteren bu çağrıya kulak verelim. İzzeti secdede, şerefi sadece Allah ve Resûlünün yolunda arayalım. Kurtuluşun imanla, huzurun İslam’la, nezih bir hayatın güzel ahlakla mümkün olduğunu unutmayalım.

Kıymetli Müminler!

1 Ekim-15 Ekim tarihleri arası Mevlid-i Nebi Haftası ile Camiler ve Din Görevlileri Haftası olarak birlikte kutlanacaktır. Başkanlığımız bu yılki temayı “Peygamberimiz, Cami ve İrşat” olarak belirlemiştir. Gerçekleştirilecek etkinliklerle Peygamberimizi daha yakından tanımaya, anlamaya, bilhassa onun irşat, tebliğ ve davet yöntemini yeniden hatırlayıp hayatımıza taşımaya gayret edeceğiz. Ayrıca camilerin medeniyetimizdeki yeri ve önemi üzerinde durup, din hizmetine emek vermiş hocalarımızı, kadirşinas milletimizin cami ve Kur’an kurslarımızın ihyası için gösterdiği fedakârlıkları hayırla yâd edeceğiz.

Bu vesileyle söz konusu haftaların aziz milletimiz ve İslam âlemi için hayırlı olmasını Yüce Rabbimden niyaz ediyorum. Geçmişten günümüze camilerimizi inşa, imar ve ihya eden cemaatimizden, din görevlilerimizden ahirete irtihal edenlere rahmet, hayatta olanlara sağlık, huzur ve afiyet diliyorum. Siz kıymetli kardeşlerimizi gerçekleştireceğimiz bütün faaliyetlere katılmaya davet ediyorum.



[i] Fussilet, 41/33.

[ii] İbn Hanbel, II, 381.

[iii] Hac, 22/77.

[iv] Mâide, 5/2.

[v] Âl-i İmrân, 3/103.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 

26 Eylül 2022 Pazartesi

HAFTANIN AYETİ

Vahiy Akla Işık Tutar

HAFTANIN HADİSİ

  Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur: 

    مَنْ غَشَّنَا فَلَيْسَ مِنَّا

“Bizi aldatan, bizden değildir!”

                                                                Müslim, Îmân, 164.

Diyanet İşleri Başkanlığının 23.09..2022 Tarihli Cuma Hutbesi:HELAL KAZANÇ VE ALIN TERİ

 

HELAL KAZANÇ VE ALIN TERİ




Muhterem Müslümanlar!

Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor:

“Allah’ın size verdiği helal ve temiz rızıklardan yiyin ve iman etmiş olduğunuz Allah’ın yasaklarından sakının.[1]

Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: 

“Dürüst ve güvenilir tüccar, peygamberler, sıddîklar ve şehitlerle beraberdir.”[2]

Aziz Müminler!

“Rezzâk” olan Rabbimiz, kullarına sayısız nimetler bahşetmiştir. Helal ve temiz rızık peşinde koşmayı, haramlardan ise sakınmayı emretmiştir. Helalinden kazanmak için emek sarf etmeyi, alın teri dökmeyi öğütlemiştir. Nitekim O, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmuştur: 

“Rızkınızı Allah katında arayın, O’na kulluk edin, O’na şükredin; sonunda O’na döndürüleceksiniz.”[3]

Kıymetli Müslümanlar!

Helal kazanç; el emeği ve göz nuruyla elde edilen nimetin “en

 hayırlı lokma” olduğunu idrak etmektir. Ölçüyü ve tartıyı

 eksiksiz yapmak, söz ve davranışlarda dürüst davranmaktır.

 Helal kazanç, işinin hakkını vermek, işçinin hakkını alın teri

 kurumadan ödemektir. Kul ve kamu hakkına riayet ederek

 kazancı ve ömrü bereketlendirmektir.

 Helal kazanç, maddi yönden yükselirken, manevi olarak tükenmemektir. Hırs ve tamahın esiri olmamak, boynunda hiçbir kulun vebalini taşımamaktır. Helal kazanç, yalan, hile ve aldatmadan kaçınmak, haram lokmayı, mideyi yakıp kavuran bir kor gibi görmektir.

Değerli Müminler!

Ne acıdır ki modern zamanlar iş ve ticaret ahlakını da olumsuz

 etkiliyor. Dürüst, güvenilir, helal-haram hassasiyeti olan, işinin

 ve işçinin hakkını gözetenlerin sayısı elbette çoğunlukta. Ancak

 bunun yanında sadece maddiyat odaklı düşünenlerin, daha fazla

 kazanmayı hayatın gayesi sananların sayısı da artıyor. Çalışma

 ve ticaretin de bir imtihan, işini layıkıyla yapmanın da bir ibadet

 olduğu bazen göz ardı ediliyor.

Hâlbuki İslam, boğazımızdan geçen her bir lokmanın helal ve meşru olmasını imanımızın bir gereği olarak görür. İçki ve ticaretinden, içerisinde kumar olan bütün oyunlardan, faizin her çeşidinden, hırsızlık, rüşvet, tefecilik, kamu malını üzerine geçirmek, stokçuluk ve karaborsacılık gibi her türlü haramdan şiddetle kaçınmamızı emreder. Unutmayalım ki kim helalinden kazanıp helal yollarda harcarsa ibadeti kabul, duası makbul olur. Kazancı bereketle, hanesi huzurla dolar. Nihayetinde Allah’ın rızasına ve cennetine nail olur. Kim de yediğine, içtiğine, giydiğine haram bulaştırırsa malının bereketi azalır. Kazandığını zannederken aslında kaybeder. Dünya saadeti yok olur, ahirette ise cehennem azabına duçar olur. Nitekim Allah Resûlü (s.a.s) şöyle buyurmaktadır:

“Haramla beslenen vücudun layık olduğu yer ancak cehennemdir.”[4]

Aziz Müslümanlar!

Hayatımızın her alanında olduğu gibi iş ve ticaret hayatımızı da

 doğruluk ve dürüstlük üzerine inşa edelim. Allah’ın koyduğu

 helal-haram sınırlarını hakkıyla koruyalım. 

Helalinden kazanalım, helalinden üretelim, helalinden yiyelim ve

 helalinden harcayalım. Geçici dünya malını, kalıcı ahiret

 saadetine tercih etmeyelim.

Hutbemi Resûl-i Ekrem (s.a.s)’in şu uyarısıyla bitiriyorum:

“Kıyamet gününde insanoğlu, malını nereden kazandığından ve nereye harcadığından hesaba çekilmedikçe Rabbinin huzurundan hiçbir yere kımıldayamaz.”[5]

Muhterem Müslümanlar!

Bu hafta başı itibariyle Kur’an kurslarımız eğitim öğretime

 başlamıştır. 4-6 yaş grupları ve yoğunlukla hanım

 kardeşlerimizin katıldığı ihtiyaç odaklı Kur’an kursu

 kayıtlarımız devam etmektedir. Yakınlarınıza duyurmanızı

 hatırlatır, başarılı ve verimli bir dönem olmasını Yüce Allah’tan

 niyaz ederim.



[1] Mâide, 5/88.

[2] Tirmizî, Büyû’, 4.

[3] Ankebût, 29/17.

[4] Tirmizî, Cum’a, 79.

[5] Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 1.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 

19 Eylül 2022 Pazartesi

HAFTANIN AYETİ

 Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:


اَوَلَا يَعْلَمُونَ اَنَّ اللّٰهَ يَعْلَمُ مَا يُسِرُّونَ وَمَا يُعْلِنُونَ

Onlar bilmiyorlar mı ki, Allah onların gizli tuttuklarını da bilir, açığa vurduklarını da.

(Bakara Sûresi,77. Ayet)


Başarıyı Artıran Faktörler

16 Eylül 2022 Cuma

HAFTANIN HADİSİ

          Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur:  


إِقْرَؤُوا الْقُرْآنَ، فَإِنَّهُ يَأْتيِ يَوْمَ الْقِياَمَةِ شَفِيعاً ِلأَصْحاَبِهِ


 “Kur’an okuyun. Zira Kur’an, kıyamet günü Kur’an ehline şefaatçi olarak gelecektir”.

                                 (Müslim: Salâtü’l-Müsafirîn: 252)

Diyanet İşleri Başkanlığının 16.09..2022 Tarihli Cuma Hutbesi:TAKVA, HAYÂ VE TESETTÜR

 

TAKVA, HAYÂ VE TESETTÜR




Muhterem Müslümanlar!

Allah Teâlâ, Kur’an-ı Kerimde bizlere şöyle seslenir:

Ey Âdemoğulları! Size mahrem yerlerinizi örtecek giysi, süsleneceğiniz elbise indirdik.[1]

Bu ayet-i kerime, giyinme ihtiyacımızı karşılayan nimetleri bize Cenâb-ı Hakk’ın ihsan ettiğini ve O’na şükretmenin boynumuzun borcu olduğunu bildirir. Aynı zamanda giyinmenin bir güzellik ve zarafet gereği olduğuna işaret eder. Ayetin devamında ise şöyle buyrulur:

Takva elbisesi var ya, işte o daha hayırlıdır. Bunlar Allah’ın ayetlerindendir. Umulur ki düşünüp öğüt alırlar.[2]

Aziz Müminler!

Takva elbisesi; imandır, edeptir. Takva elbisesi, bedeni örten giysilerin nasıl bir anlam taşıdığını idrak etmektir. Takva elbisesi, örtünmenin hakiki gayesini keşfetmektir. Takva elbisesi, bedenine zarar verecek ve ruhunu incitecek her türlü hatadan uzak kalarak erdemli yaşama bilincidir. Örtünme Allah’ın bir ayeti olduğuna göre, bizim onun hikmetini düşünmemiz ve Rabbimizden öğüt almamız gerekir.

Rabbimiz, insanı eşsiz bir yapıda yaratmıştır. Fıtrat dediğimiz bu yapı, iyi, güzel ve faydalı olana yönelmeye hazırdır. Bedenin mahrem ve dokunulmaz olduğu, giyinmenin doğru ve güzel olduğu, doğuştan gelen fıtri bir kabuldür. İlk insan Hz. Âdem ve eşinin cennetteki hali bunun en büyük ispatıdır. Onlar, Allah’ın emrini unutup kendilerine yasaklanan ağaçtan yediklerinde edep yerleri açılmış, mahcubiyet ve telaş içinde cennet yapraklarıyla örtünmeye çalışmışlardı.[3] Bu utancın sebebi ise, onların fıtratında bulunan hayâ duygusuydu.

Kıymetli Müslümanlar!

Hayâ, insanın çirkin bir şey yapmaktan çekinmesi, günah işlemekten utanmasıdır. Hayâ, İslam ahlâkının özüdür; hayâ ilk peygamberlik öğretilerinden beri insanlığa seslenen ahlâkî bir davettir. İslamda örtünmenin en büyük hikmetlerinden biri, hem kullara hem de Allaha karşı hayânın gereği olmasıdır. Bu yüzden Peygamber Efendimiz (s.a.s), “Allah halîmdir, hayâ sahibidir, kusurları örtendir. Hayâyı ve örtünmeyi sever.”[4] buyurmuştur. Çünkü hayâ, Allah’ın her an bizimle olduğunu bilmek, O’nun karşısında mahcup olacağımız şeyler yapmamaktır. O halde, örtünmenin ilahi bir anlamı ve değeri vardır. Örtünme, insanın daima kendisini gören, işiten ve koruyan ilâhî kudreti unutmamasıdır. Örtünme, Allah’ın sevdiği, istediği, emrettiği bir davranış olduğu için değerlidir. Tesettür küçümsenemez, itibarsız bir tercih gibi gösterilemez. Çünkü tesettür Allah’ın rızasını kazanmanın bir vesilesidir.

Değerli Müminler!

Tesettür, Allah ve Resûlü’nün gösterdiği istikamette yaşamaya dair kararlılığın dışa yansımasıdır. Tesettür deyince, kadını ve erkeği ilgilendiren ortak bir kavramdan, yüce bir erdemden söz ediyoruz. Örtünmenin sadece kadını ilgilendirdiğini ve başörtüsünden ibaret olduğunu zannetmek ciddi bir yanılgıdır. Zira örtünme, insanla ilgili bir ilkedir ve sınırlara saygının ifadesidir. Elbette kadın ve erkeğin tesettür sınırlarında İslam’ın belirlediği farklılıklar vardır. Ancak unutmayalım ki, kadın ya da erkek her mümin, hayâ bilinciyle örtünür ve bu saygınlıkla toplum içinde değer kazanır. Zira İslama göre insan, sureti ve imajıyla değil, ruhu ve şuuruyla kıymetlidir.[5] Güzelliği haram çizgisinin ötesinde değil, helal dairesinde aramalıdır.

Aziz Müslümanlar!

Kur’an-ı Kerimde,

Mümin erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve iffetlerini korusunlar. Bu onlar için daha nezih bir davranıştır. Allah onların bütün yaptıklarından haberdardır.” buyrulur. Bir sonraki ayette ise “Mümin kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve iffetlerini korusunlar. Kendiliğinden görünenler dışında ziynetlerini göstermesinler. Başörtülerini yakalarının üzerinden bağlasınlar.” buyrulmaktadır.[6] Bu iki emrin peş peşe gelmesi, hayânın ve örtünmenin hem erkek hem de kadından beklendiğini gösterir. Her Müslüman kendi izzetini korumakla olduğu kadar, diğer insanların mahremiyetine saygı duymakla da yükümlüdür. Ne mutlu hür iradesiyle hayâ, hicap ve edeple yaşamayı seçenlere! Ne mutlu kulluk bilinciyle yaşayıp dünyada da ahirette de kazançlı çıkanlara!

Hutbemin sonunda Azerbaycan-Ermenistan sınırında vatanını müdafaa ederken şehit olan Azerbaycan ordusunun kahraman askerlerine Cenâb-ı Hak’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Dost ve kardeş ülke Azerbaycan halkının başı sağ olsun.



[1] A’râf, 7/26.

[2] A’râf, 7/26.

[3] A’râf, 7/19-23.

[4] Nesâî, Gusül, 7.

[5] Müslim, Birr, 34

[6] Nûr, 24/30, 31.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 

9 Eylül 2022 Cuma

HAFTANIN HADİSİ


Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) Mescid-i Nebevî’de biri dua ve niyazda bulunan, diğeri ilimle meşgul olan iki grup gördü. Her iki grubun da hayır üzere olduğunu söyledi. Ardından إِنَّمَا بُعِثْتُ مُعَلِّماً 

“Ben ancak bir muallim olarak

 gönderildim.” buyurarak ilimle meşgul

 olanların yanına oturdu.[i]

                    (Dârimî, Mukaddime, 32.)

Diyanet İşleri Başkanlığının 09.09..2022 Tarihli Cuma Hutbesi:İLİM BİR NURDUR

 

İLİM BİR NURDUR




Muhterem Müslümanlar!


Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) Mescid-i Nebevî’de biri dua ve niyazda bulunan, diğeri ilimle meşgul olan iki grup gördü. Her iki grubun da hayır üzere olduğunu söyledi. Ardından إِنَّمَا بُعِثْتُ مُعَلِّماً 

“Ben ancak bir muallim olarak gönderildim.” buyurarak ilimle meşgul olanların yanına oturdu.[i]

Aziz Müminler!

Yüce dinimiz İslam ilme ve irfana, bilgiye ve hikmete büyük önem verir. 

اِقْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذ۪ي خَلَقَۚ  

“Yaratan Rabbinin adıyla oku![ii] emriyle başlayan ilk vahiy, bizleri kâinatı ve bütün varlığı vahyin ışığında okumaya ve anlamaya davet eder.

“De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?[iii] 

ayet-i kerimesi, ilmin ve âlimin Allah katındaki değerini gösterir. Rabbimizin kalem üzerine yemin etmesi, Kur’an-ı Kerim’de “Kalem” ismiyle müstakil bir sûrenin bulunması da kadın erkek her mümin için ilmin ve bilginin ne denli kıymetli olduğuna işaret eder.

Kıymetli Müslümanlar!

İlim, insanlığa her alanda rehberlik eden çok değerli bir hazinedir. Zira insan, kendini ilimle bilir. Rabbini ilimle tanır. Allah’ın mesajlarını ilimle anlar. Varlığın gaye ve hikmetini ilimle kavrar. Nefsini ilimle terbiye eder. Hakkı, adaleti, ahlakı, fazileti ve doğruyu ilimle öğrenir. Yaratıcısına karşı sorumluluklarını ve kulluk görevlerini ilimle yerine getirir.

Değerli Müminler!

İlmin asıl sahibi Yüce Allah’tır. Allah Teâlâ, insanı yaratmış, ona bilmediklerini öğretmiştir. İlim tahsil etmenin amacı da Cenâb-ı Hakk’ı tanımak, rızasını kazanmak ve insanlığa faydalı olmaktır.   Bu gayelerden yoksun bir ilim insanlığa barış ve huzur değil savaş ve felaket getirir. Nitekim Resûlüllah (s.a.s) Cenâb-ı Hakk’a şöyle dua etmiştir:

“Allah’ım! Fayda vermeyen ilimden sana sığınırım.”[iv] “Allah’ım! Bana öğrettiklerinle beni faydalandır. Fayda verecek ilmi bana öğret ve ilmimi artır.”[v]

Aziz Müslümanlar!

Resûl-i Ekrem (s.a.s) şöyle buyurmuştur: 

“Kuşkusuz âlimler peygamberlerin vârisleridir. Peygamberler miras olarak ne altın ne de gümüş bırakmışlardır; onların bıraktıkları yegâne miras ilimdir.”[vi] 

O halde Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in mirasına sahip çıkalım. İlmi, Hakk’ın sevgisini kazanmak için talep eden ve bildiğiyle amel edenlerden olalım. Yarınlarımızın teminatı olan evlatlarımızın ilim, irfan, hikmet ve güzel ahlakı kuşanmış bireyler olarak yetişmeleri için gayret gösterelim.

Kıymetli Kardeşlerim!

Önümüzdeki hafta on sekiz milyonu aşkın öğrencimizle üniversite öncesi okullarımız, ardından da sekiz milyonu aşan öğrencimizle üniversitelerimiz eğitim öğretime başlayacaktır. En büyük zenginliğimiz olan çocuklarımızı ve gençlerimizi ilim, irfan, bilgi, hikmet ve güzel ahlakla yetiştirmek millet olarak en önemli sorumluluğumuzdur. Bu süreçte evimizin de bir eğitim yuvası olduğunu unutmayalım. Evlatlarımızdan ilgi ve desteğimizi esirgemeyelim. Onlara okulu, öğretmeni, hocayı, kitabı sevdirelim. Bu vesileyle yeni eğitim-öğretim yılının öğretmenlerimiz, öğrencilerimiz, tüm ailelerimiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını Yüce Rabbimden niyaz ediyorum.

Hutbemi en güzel muallim olan Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in şu müjdesiyle bitiriyorum: Kim ilim öğrenmek için yola çıkarsa Allah da ona cennete giden yolu kolaylaştırır.”[vii]



[i] Dârimî, Mukaddime, 32.

[ii] Alak, 96/1.

[iii] Zümer, 39/9.

[iv] Nesâî, İstiâze, 13.

[v] Tirmizî, Deavât 128.

[vi] Tirmizî, İlim, 19.

[vii] Tirmizî, İlim, 19.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 

5 Eylül 2022 Pazartesi

HAFTANIN AYETİ

AYIN SÖZÜ

  Ayın Seçme Sözü ve Yorumu

“İşimiz Bağımlılık Gücümüz Mücadele”

Ankara Valiliği bağımlılıkla mücadelenin önemine binaen bu sloganla bağımlılığı önlemek için duyarlılık oluşturuyor.

Bu sloganı ayın sözü olarak seçmiş bulunmaktayız. Ankara Valiliği bağımlılıkla mücadelede çok önemli faaliyetlere imza attığını görmekteyiz.

Ankara Valiliğinin  bağımlılıkla mücadele çerçevesinde birtakım çalıştaylar düzenleyerek toplumda farkındalık uyandırmak suretiyle önemli bir görevin yerine getirildiğine şahit olduk.

Bu çalıştaylardan son iki tanesine katılma fırsatı buldum. Bunlardan ilki Tütün ve tütün ürünlerinin kullanımı ile mücadele çalıştayı, diğeri de Uyuşturucu ile mücadele.(İnşallah daha sonra bu çalıştaylarla ilgili yazı yazmaya çalışacağım.)

 Her iki çalıştay çok kıymetli bir çalışma. Bu çalıştaylarda öne çıkan slogan “İŞİMİZ BAĞIMLILIK,GÜCÜMÜZ MÜCADELE”

Bağımlılıkla mücadeleyi işimizin gereği olduğundan dolayı yapmaktayız. Bizim işimiz bağımlılıkla mücadeledir. Bu konuda gücümüzü de mücadele oluşturmaktadır.

Mücadele bir iş konusunda usanmadan bıkmadan sürekli çalışmaları devam ettirmektir.

Tütün ve tütün ürünlerinin kullanımı, her türlü bağımlılık ve uyuşturucu ile mücadeleyi her yerde ve her daim sürdürmeliyiz.

Geleceğimizi emanet edeceğimiz gençlerimizi zararlı alışkanlıklardan korumalıyız. Onları bağımlı yapacak davranışlardan ve maddelerden uzak tutmalıyız.

Bağımlılıkla mücadelede en önemli şey. Bağımlılık yapan şeyleri hiçbir şekilde ve hiçbir zaman yapmamaktır. Esas olan budur. İşte bunun için mücadele şarttır. Top yekun mücadele etmeliyiz. Aileler başta olmak üzere herkes bu konuda uyanık olmalı. Okullarımız başta olmak üzere tüm kurumlar mücadeleyi önemsemeli.

Gençlerimizi sportif, sosyal, sanatsal ve kültürel faaliyetlere yönlendirmeliyiz. Gezi ve inceleme, doğa yürüyüşleri, bağ, bahçe işleriyle, hayvanları sevme ve koruma gibi meşguliyetler oluşturmalıyız.

Cep telefonu tablet ve bilgisayarlara gömülen çocuklarımız ve gençlerimizin başkaca uğraşları olmadığı için mutluluğa ulaşmanın yolunu bağımlı olan şeylere yönelerek arıyorlar. Bu şekilde bağımlı olduklarından insanca yaşama zevkini tadamıyorlar. Mutsuz ve yalnız başına yaşayarak hayatlarını mahvediyorlar.

Çocuklarımıza milli, manevi, insani ve ahlaki değerleri yaşamlarının bir parçası haline getirmeliyiz.

Gençlerimize yaratılış amacına uygun olarak çok güzel bir varlık olduğunu, çevresinde en değerli olduğunu anlatmalıyız.

Yaratıcı olan Yüce Allah’ın insana akıl ve irade vererek ona ayrı bir değer verdiğini empati ile iyi bir şekilde anlatmalıyız. Hayatın içinden çeşitli örnekler vererek bu durumun iyice anlaşılmasını sağlamalıyız.

Dini ve ahlaki değerlerin insan olmamıza ve insanca yaşamamızın gereği olduğu anlayışının verilmesi ile kötü davranışlardan uzak olunmasına katkı sunacaktır.

Gençlerimizin bu anlayış ile kendilerinin yaşamın güzelliklerini görebilecekleri inancı verilmelidir. Güzel bir yaşantı ile geçirilen ömür sonunda mutlu olarak bu dünyadan ayrılarak öteki dünyada da mutluluğa erişebileceği İslami inancımızı gençlerimize öğretmeliyiz.

Öldükten sonra yeni bir hayata geçiş yaparak sonsuz bir yaşama başlayacağımız inancı (Ahiret inancı) sağlam ve doğru bir şekilde verilmeli.

İnsan oğlunun çok değerli olduğu vurgulanmalı. Çok değerli olan bir varlık ölümle yok olmayacağı gerçeği mantığımızla da anlaşılmaktadır. Bu inanış da gençlerimize iyi kavratılmalıdır.

Dinimizde Allah insana bedenini ve ruhunu korumasını ve onlara zarar vermemesini istemektedir. Kötü ve zararlı alışkanlıklarla vücudumuza zarar vermiş oluyoruz. Bu şekilde yaptıklarımızla bedenimize vermiş olduğumuz zarar ile Allah’a karşı sorumlu oluyoruz.

Allah’ın sevdiği iyi bir kişi olmak için kötü davranışlardan bedenimize ve ruhumuza zarar veren davranışlardan uzak durmalıyız. Bu inanış ve bu davranışı gençlerimize kazandırmalıyız. Bağımlılığı önlemek için bunlar da önemlidir elbette…

İşimiz bağımlılık, gücümüz mücadele…

Bu iş zor ama sonucu güzel…

Güzel olan şeylere devam…

“İŞİMİZ BAĞIMLILIK,GÜCÜMÜZ MÜCADELE”


Efkan VURAL