29 Eylül 2020 Salı

HAFTANIN AYETİ

 Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:


وَاللَّهُ خَلَقَ كُلَّ دَابَّةٍ مِنْ مَاءٍ ۖ فَمِنْهُمْ مَنْ يَمْشِي عَلَىٰ بَطْنِهِ وَمِنْهُمْ مَنْ يَمْشِي عَلَىٰ رِجْلَيْنِ وَمِنْهُمْ مَنْ يَمْشِي عَلَىٰ أَرْبَعٍ ۚ يَخْلُقُ اللَّهُ مَا يَشَاءُ ۚ إِنَّ اللَّهَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ

Allah, her canlıyı sudan yarattı. İşte bunlardan kimi karnı üstünde sürünür, kimi iki ayağı üstünde yürür, kimi dört ayağı üstünde yürür... Allah dilediğini yaratır; şüphesiz Allah her şeye kadirdir.

                          (Nûr Suresi 45. Ayet)

Allah’ın İsimleri (Esmâ-i Hüsnâ=En Güzel İsimler):74-ÂHİR

 Allah’ın İsimleri (Esmâ-i Hüsnâ=En Güzel İsimler):

                                             ÂHİR



Allah'ın en güzel isimleri olan "Esmaü'l-Hüsnâ" dan biri de el-

Âhir’dir.

Âhir; varlığının sonu olmayan demektir.

“Son” mânasına gelen âhir, esmâ-i hüsnâ'dan biri olarak

 Kur’an’da bir âyette geçer ve “ilk” mânasındaki evvel ile

 birlikte Allah’a nispet edilir.

Âhir kelimesi, “Allahım! Sen evvelsin, senden önce hiçbir şey

 yoktur ve sen âhirsin, senden sonra da hiçbir şey yoktur”

 anlamındaki sözlerle başlayan Hz. Peygamber’in bir

 münâcâtında da esmâ-i hüsnâdan biri olarak kullanılmıştır.

 (Müslim, “Ẕikir”, 61; Ebû Dâvûd, “Edeb”, 109)

Evvel “varlığının başlangıcı olmayan” yani “ezelî olan”,

 âhir de “varlığının sonu olmayan” yani “ebedî” mânasına gelir.

Esmâ-i hüsnâdan olan bâkī de âhire yakın bir anlam taşır. Evvel ve âhirin bu karşılıklı mânaları sebebiyledir ki bunlar tek başlarına değil ikisi birlikte Allah’a nispet edilir.

Allah Teâlâ, varlığı devamlı olandır. Varlığının başlangıcı

 olmadığı gibi sonu da yoktur. Allah, eşyanın evveli olması

 bakımından “Evvel”dir. Eşyanın sonu Allah’tan olması

 bakımından da “Âhir”dir. “Âhir” ismini, “Evvel” ismiyle beraber

 değerlendirilir.

Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde bazı ayetlerde şöyle buyurmaktadır:

“O, Evveldir (başlangıcı olmayandır) ve Âhirdir (sonu olmayan, ebedi olandır)...”

(Hadîd Suresi 3. Ayet)

“…O’nun zâtından başka her şey helak

 olacaktır…” (Kasas,88),

“Yer yüzünde bulunan her canlı yok olacak, ancak azamet ve

 ikram sahibi Rabbinin zâtı bâki kalacak.” (Rahmân, 26,27)

Yüce Allah’ın isim ve sıfatlarını öğrenerek O’nu tanımak ve

 O’na kulluk etmek mü’minin dünyaya gönderiliş amacıdır.

Bu amaca uygun olarak Allah’ın isimlerini anlamlarını bilerek

 öğrenip bu isimlerle Allah’a dua etmeli ve buna göre

 hayatımızı düzenlemeye çalışmalıyız.




(Bu yazı, Diyanet İslam Ansiklopedisinden yararlanarak

 hazırlanmıştır.)

 (Devam edecek)

Efkan VURAL

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

25 Eylül 2020 Cuma

Diyanet İşleri Başkanlığının 25.09.2020 Tarihli Cuma Hutbesi:CAMİ VE İLİM

                             CAMİ VE İLİM




Muhterem Müslümanlar!

Peygamber Efendimiz, Mekke’den Medine’ye hicret ettiğinde ilk iş olarak bir mescit inşa ettirmişti. Bu mescidin hemen bitişiğinde ise ashâb-ı kirâm için yatılı eğitim merkezi işlevi gören bir gölgelik yaptırmıştı. Bir muallim olarak gönderilen Rahmet Peygamberi (s.a.s), böylelikle Mescid-i Nebevî’de ilim ile ibadeti buluşturmuş ve Medine’nin merkezine yerleştirmişti. Nitekim ilk vahiy, ona şöyle seslenmişti: “Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı alaktan yaratmıştır. Oku! Kalemle yazmayı öğreten, böylece insana bilmediğini bildiren Rabbin sonsuz kerem sahibidir.”[1]

Aziz Müminler!

Yüce dinimiz İslam’a göre, iman ahlâktan, ibadet edepten ve bilgi hikmetten ayrı düşünülemez. Cami, hayatın merkezi ve şehrin kalbi olduğu gibi, aynı zamanda ilim ve hidayet yuvasıdır. Âlemlerin Rabbi’ne kulluğumuzu arz ettiğimiz camilerimiz, aynı kubbe altında bizleri vahdet bilincine, birlik ve kardeşlik ruhuna eriştirir. Minareler tevhide, ezanlar ibadete davet

 

ederek imanımızı ve umudumuzu pekiştirir. Aynı mihraba yönelerek Cenâb-ı Hakkın rızası için secdeye kapanırız. İyiliği emreden, kötülükten sakındıran, İslâm’ın hakikatini öğreten hutbe ve vaazlar ise, hayatımıza yön verir. Peygamber Efendimiz, Allah’ın mescitlerinden birinde toplanıp Kur’an-ı Kerim okuyan ve onu müzakere edenlerin üzerine sekînet ve rahmet ineceğini müjdelemiştir.[2]

Kıymetli Müslümanlar!

Her yıl 1-7 Ekim tarihleri arası “Camiler ve Din Görevlileri Haftası” olarak idrak edilmektedir. Bu yılın teması, “Cami ve İlim” olarak belirlenmiştir. Hafta boyunca camilerimizin medeniyetimizdeki yerini ve hayatımızdaki anlamını yeniden hatırlayacağız. Ömrünü din hizmetine adayan fedakâr hocalarımızı, camileri inşa ve ihya eden aziz milletimizi rahmet ve minnetle yâd edeceğiz. Açılışıyla büyük bir coşku ve mutluluk yaşadığımız Ayasofya Camii’nin ibadet ve ilim tarihimizdeki yerini işleyen bir sempozyum düzenleyeceğiz.

Camiler ve Din Görevlileri Haftası’nın hayırlara vesile olmasını Rabbimden niyaz ediyorum. Hutbemi Peygamberimizin şu hadisiyle bitiriyorum: “Beldelerin Allah’a en sevimli olan mekânları, camilerdir.”[3]



[1] Alak, 96/1-5.

[2] Müslim, Zikir, 38.

[3] Müslim, Mesâcid, 288.

 

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 
KAYNAK:

24 Eylül 2020 Perşembe

23 Eylül 2020 Çarşamba

Kur’an-ı Kerim’de Allah’ın Öğretisi-16

  Kur’an-ı Kerim’de Allah’ın  Öğretisi-16

 Allah’ın İsimleri (Esmâ-i Hüsnâ=En Güzel İsimler)-12

Allah’ın en güzel isimleri olan doksan

 dokuz  ismini  açıklamaya devam ediyoruz.


60-MUÎD

Allah'ın en güzel isimleri olan "Esmaü'l-Hüsnâ" dan biri de el-Muîd’dir.

Muîd: Öldükten sonra tekrar dirilten demektir.

Muîd: Mahlukatı hayattan sonra ölüme, öldükten sonrada tekrar hayata iade eden; öldüren ve dirilten.

Ölümlerinden sonra varlıkları yeniden dirilten, canlarını iade eden, yeniden yaratan.

Var olup yok olan bir şey,başka şekilde değil aynen yaratılacaktır. Dünyadaki insan nasıl ise, kıyamet gününde de aynı olacaktır. 

Allah Teâlâ, ilk defa yarattığı bütün insanları öldürecek, sonra tekrar diriltecek ve dünya hayatlarındaki inanç ve amellerinden hesaba çekecektir. Hayat, sadece dünya hayatından ibaret değildir. Tekrar bir hayat vardır ki gerçek ve devamlı hayat budur. İnsanlar buna göre hareket etmelidir.

Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde bazı ayetlerde şöyle buyurmaktadır:

“Onlar, başlarına bir musibet geldiğinde: “Biz ancak Allah için varız ve biz sonunda O'na döneceğiz.” derler.”( Bakara Suresi, 156. Ayet)

“O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır.” (Mülk Suresi, 2. Ayet)

“(Ey insanlar!) Sizi topraktan yarattık, (ölümünüzle) sizi oraya döndüreceğiz ve sizi bir kere daha oradan çıkaracağız.”( Tâhâ Suresi 55. Ayet)

“Her nefis ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak hayır ile de şer ile de deniyoruz. Ancak bize döndürüleceksiniz.” (Enbiyâ Suresi 35. Ayet)

“Siz cansız iken size can veren Allah'ı nasıl inkâr edersiniz? Sonra sizi öldürecek, tekrar sizi diriltecek ve sonunda O'na döndürüleceksiniz”( Bakara Suresi 28. Ayet.)

“O ölüden diriyi çıkarır ve diriden ölüyü çıkarır, ölümünden sonra da yeri diriltir. İşte siz de böyle çıkarılacaksınız.”( Rûm Suresi 19. Ayet)

“Yoktan o yaratir ve tekrar o diriltir.”( Büruc Suresi 13. Ayet)

61-MUHYÎ

     Allah'ın en güzel isimleri olan "Esmaü'l-Hüsnâ" dan biri de el-Muhyî'dir.

Muhyî “yaşatan, dirilten” demektir.

Allah’ın ismi veya sıfatı olarak “hayatla ilgisi bulunan varlıkta hayatı yaratan, can veren” diye açıklanır.

Allah Teâlâ, can bağışlayan, sağlık verendir. Ölüleri diriltendir. Ölü beldeleri gökten indirdiği su ile canlandıran, yeryüzünü bitkilerle donatandır. İlk olarak yaratan, can veren Allah, öldükten sonra tekrar hayat vermeye kâdirdir. Ölü kalpleri ilâhî hidâyet ve marifetle canlandırandır.

Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde bazı ayetlerde şöyle buyurmaktadır:


“Allah'ın rahmetinin belirtilerine bir bak, yeryüzünü ölümünden sonra nasıl diriltiyor? Şüphesiz ölüleri O diriltir. O her şeye Kadir'dir.” (Rûm Suresi 50. Ayet)


“Geceyi gündüze katar, gündüzü de geceye katarsın. Ölüden diriyi çıkarır, diriden de ölüyü çıkarırsın. Dilediğine de sayısız rızık verirsin.” (Âli İmrân Suresi 27. Ayet)

“O hem diriltir hem de öldürür ve yalnız O’na döndürüleceksiniz. (Yunus Sûresi 56. Ayet)

“Şüphesiz Allah, taneyi ve çekirdeği yarıp filizlendirendir. Ölüden diriyi çıkarır. Diriden de ölüyü çıkarandır. İşte budur Allah! Peki (O’ndan) nasıl çevriliyorsunuz?” (En`âm Suresi 95. Ayet )

“O ölüden diriyi, diriden de ölüyü çıkarıyor ve yeryüzünü ölümünün ardından canlandırıyor. İşte siz de böyle çıkarılacaksınız.” (Rûm Suresi,19 . Ayet)

“…Ey gökleri ve yeri yaratan! Dünyada ve ahirette sen benim velimsin. Benim canımı müslüman olarak al ve beni iyilere kat.”( Yûsuf Suresi 101. Ayet)

“Onlar: Biz zaten Rabbimize döneceğiz. Sen sadece Rabbimizin âyetleri bize geldiğinde onlara inandığımız için bizden intikam alıyorsun. Ey Rabbimiz! Bize bol bol sabır ver, müslüman olarak canımızı al, dediler.”( A'raf Suresi,125- 126. Ayet)

Ve O, yaşatan ve öldürendir; gecenin ve gündüzün değişmesi O´nun eseridir. Hâla aklınızı kullanmaz mısınız!” (Müminûn Suresi 80. Ayet)

“Kendi yaratılışını unutarak bize karşı misal getirmeye kalkışıyor ve: “Şu çürümüş kemikleri kim diriltecek?” diyor. De ki: Onları ilk defa yaratmış olan diriltecek. Çünkü O, her türlü yaratmayı gayet iyi bilir.” (Yasin,Suresi78-79.ayetler)

62-MÜMÎT

Allah'ın en güzel isimleri olan "Esmaü'l-Hüsnâ" dan biri de el- El-Mümît'dir.            El-Mümît: Öldüren, can alan, ölümü yaratan. Ölümü tattıran, demektir.

Canlı bir mahlûkun ölümünü yaratan Allah, yarattığı her canlıya muayyen bir ömür takdîr etmiştir. Canlı varlıklar için ölüm mukadder ve muhakkaktır. Hayatı yaratan Allah olduğu gibi, ölümü yaratan da yine O’dur. Ancak bu ölüm, yok oluş, hiçliğe gidiş değil, bilakis sonlu hayattan sonsuz  hayat geçiştir.

Allah ölüm ile sağlıklı ve güçlü olanların gücünü yok eder. O, her şeyi yaşatan ve öldüren, her şeye kadir olandır. Hayır ve şerrin, yarar ve zararın yalnız O'ndan geldiğini, mülkünde hiçbir ortağı  bulunmadığını, yalnız kendisinin ebedi olduğunu, kendisinin dışındaki bütün varlıkların fani olduğunu bildirmektedir.  Her Müslüman, mutlak olarak yalnız Allah'ın yaşatan ve öldüren olduğunu bilmeli ve inanmalıdır.

Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde bazı ayetlerde şöyle buyurmaktadır:

“O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır.”( Mülk Suresi 2. Ayet)

“Geceleyin sizi öldüren (öldürür gibi uyutan), gündüzün de ne işlediğinizi bilen; sonra belirlenmiş ecel tamamlansın diye gündüzün sizi dirilten (uyandıran) O´dur. Sonra dönüşünüz yine O´nadır. Sonunda O, yaptıklarınızı size haber verecektir.”( En`âm Suresi 60. Ayet)

“O hem diriltir hem de öldürür ve yalnız O’na döndürüleceksiniz.”( Yunus Suresi 56. Ayet)

“O, yaşatan ve öldürendir. Bir şeye karar verdiğinde, ona sadece “ol” der, o da oluverir.”( Mü`min Suresi 68. Ayet)

“Göklerin ve yerin mülkü yalnız Allah'ındır. O diriltir ve öldürür. Sizin için Allah'tan başka ne bir dost ne de bir yardımcı vardır.” (Tevbe Suresi 116. Ayet)

De ki: “Allah sizi yaşatıyor. Sonra sizi öldürecek, sonra da kendisinde şüphe olmayan Kıyamet gününde sizi bir araya getirecek, ama insanların çoğu bilmezler.” (Câsiye Suresi 26. Ayet)

63-HAY

Allah'ın en güzel isimleri olan "Esmaü'l-Hüsnâ" dan biri de el- Hayy'dır.

Sözlükte “yaşamak, diri ve canlı olmak” anlamına gelen hayât (hayevân) kökünden sıfat olup “diri olan, yaşayan” demektir.

El-Hay: Ebedi hayatla diri demektir.

El-Hay : Daima diri olan, her şeye hayat ve can veren, sonsuz, sınırsız bir hayatın sahibi olan, her şeyi bilen ve her şeye gücü yeten, gerçek hayat sahibi olan demektir.

Hayy; diri, canlı olan; ölmek şânından olmayan demektir.

Allah Teâlâ, bütün hayatların kaynağıdır. Hep diridir.

 Hiç bir şeyden gâfil olmayan, hata yapmayan, kâinâtta kendisinden hiç bir şey gizli olmayan demektir.

Allah Teâlâ ölmez, daima hâzır ve nâzırdır. Yaşayan mahlûkatın hayatını veren de O’dur. O olmasaydı hayattan eser olmazdı.

Hay, her yönleriyle tam bir hayata sahip olan demektir. İşitme, görme, güçlü ve irade sahibi olmanın yanında diğer zati sıfatlara da sahip olan ve eksiksiz bir hayatın bütün anlamlarını kendinde toplayan kimsedir.

Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde bazı ayetlerde şöyle buyurmaktadır:

“O daima diridir; O'ndan başka hiçbir tanrı yoktur. O halde dinde ihlâslı ve samimi kişiler olarak O'na dua edin. Her türlü övgü âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur.”( Mü’min Suresi 65. Ayet)

“Ölümsüz ve daima diri olan Allah'a güvenip dayan. O'nu hamd ile tesbih et. Kullarının günahlarını O'nun bilmesi yeter.”

(Furkân Suresi 58. Ayet)

“Allah, kendisinden başka ilah olmayan bir Allah’tır. Hayy ve Kayyum’dur. (Diridir. Her şey O’nunla ayakta durur. O kendi kendine yeterlidir.)” (Âl-i İmrân Suresi 2. Ayet)

“Bütün yüzler (insanlar), diri ve her şeye hakim olan Allah için eğilip boyun bükmüştür. Zulüm yüklenen ise, gerçekten perişan olmuştur.” (Tâ-Hâ Sûresi, 111. Ayet)

“Allah, O'ndan başka tanrı olmayan, kendisini uyuklama ve uyku tutmayan, diri, her an yaratıklarını gözetip durandır. Göklerde olan ve yerde olan ancak O'nundur. O'nun izni olmadan katında şefaat edecek kimdir? Onların işlediklerini ve işleyeceklerini bilir, dilediğinden başka ilminden hiçbir şeyi kavrayamazlar. Hükümranlığı gökleri ve yeri kaplamıştır, onların gözetilmesi O'na ağır gelmez. O yücedir, büyüktür.”( Bakara Suresi 255. Ayet)

64-KAYYUM

Allah'ın en güzel isimleri olan "Esmaü'l-Hüsnâ" dan biri de el-Kayyum’dur.

Sözlükte; “her şeyin varlığı kendisine bağlı olan, kâinatı idare eden” demektir.

Kayyum;Her şeyin  himaye, rızık,tedbir ve tasarrufunu  istediği şekilde kullanan ve değiştiren, ihtiyaçlarını gideren, idare eden, yarattığı her şeyin yönetimini iradesine uygun biçimde yöneten demektir.

Allah Teâlâ, bizzât kâim ve mevcut olup kimseye muhtaç değildir. Ezelî ve ebedîdir. Her şeyin varlık kazanması ve varlığını devam ettirmesi ancak Allah’ın yaratması, maddi mânevi ihtiyaçlarını gidermesi ve korumasıyla mümkündür.

Yeri, gökleri ayakta tutan O’dur.

Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de ayet’el-Kürsi’de hay ve kayyum sıfatlarını açıklayarak bize kendini tanıtmıştır.

Buna göre Yüce Allah şöyle buyurur:” Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla. Allah ki, O’ndan başka ilah yoktur. O hayydır, kayyûmdur. Kendisine ne uyku gelir ne de uyuklama. Göklerde ve yerdekilerin hepsi O’nundur. O’nun izni olmadan katında kim şefaat edebilir? O, kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. (Hiçbir şey O’na gizli kalmaz.) O’nun bildirdiklerinin dışında insanlar, O’nun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilemezler. O’nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alır, onları koruyup gözetmek kendisine zor gelmez. O, yücedir, büyüktür. (Bakara Suresi 255. Ayet)

Yarattığı bütün canlı varlıkların kendisine bağlı olduğu, kâinatı yöneten yüceler yücesi Allah’tır. Her şeyin varlığı kendisine bağlanır ve kâinatı idare edendir.

Her şeyi ayakta tutan kâinatı idare eden yöneten O’dur.

Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde bazı ayetlerde şöyle buyurmaktadır:

“Allah, Ondan başka tanrı olmayan, diri, her an yaratıklarını gözetip durandır.” (Âl-i İmrân Sûresi,2. Ayet)

“Herkesin kazandığını gözetleyip muhafaza eden, (hiç böyle yapamayan gibi olur mu?). Onlar Allah'a ortaklar koştular.” (Ra’d Suresi 33. Ayet)

“Göğün ve yerin O'nun buyruğu ile durması da O'nun (varlığının) delillerindendir. Sonra sizi topraktan bir çağırdı mı hemen (kabirlerinizden) çıkıverirsiniz.” (Rûm Suresi 25. Ayet)

“O da: Bizim Rabbimiz, her şeye hılkatini (varlık ve özelliğini) veren, sonra da doğru yolu gösterendir, dedi.” (Tâhâ Suresi,50. Ayet)

“Bütün yüzler (insanlar), diri ve her şeye hakim olan Allah için eğilip boyun bükmüştür. Zulüm yüklenen ise, gerçekten perişan olmuştur.” (Tâhâ Suresi 111. Ayet)

“Şüphesiz Allah, gökleri ve yeri, yok olup gitmesinler diye (kurduğu düzende) tutuyor. Andolsun, eğer onlar (yörüngelerinden sapıp) yok olur giderlerse, O’ndan başka hiç kimse onları tutamaz. Şüphesiz O, halîmdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir), çok bağışlayandır.”

 (Fâtır Sûresi 41. Ayet)

(Bu yazı,Diyanet İslam Ansiklopedisinden yararlanarak hazırlanmıştır.)

 (Devam edecek)

21 Eylül 2020 Pazartesi

HAFTANIN AYETİ

 Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:


                     وَقُل رَّبِّ زِدْنِى عِلْمًا...


        "...“Rabbim! İlmimi arttır” de.

                                             (Tâhâ Suresi 114. Ayet)

18 Eylül 2020 Cuma

Diyanet İşleri Başkanlığının 18.09.2020 Tarihli Cuma Hutbesi:BEREKET: MANEVİ BOLLUK

BEREKET: MANEVİ BOLLUK




Muhterem Müslümanlar!


Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurur: “O memleketlerin ahalisi iman etseler ve günahtan sakınsalardı, elbette onların üstüne gökten ve yerden nice bereket kapıları açardık.”[1]

Peygamber Efendimiz (s.a.s) ise bizi şöyle uyarır: Bu dünya malı göz alıcı ve tatlıdır. Kim bu mala cömert bir gönülle sahip olursa, malı bereketlenir. Ama kim de hırs ve tamah dolu bir kalple bu malı isterse, malının bereketi kaçar.”[2]

Aziz Müminler!

Okuduğum ayet-i kerime ve hadis-i şerif bize bereketin sırrını öğretmektedir: Hayatına bolluk gelsin istiyorsan, elindekileri biriktirmeye değil paylaşmaya bak! Çünkü mal, ilim, rızık ve sevgi ancak paylaşınca artar. Bereket, gönül zenginliği ve cömertlikle gelir. İsraftan, hırs ve tamahtan, nimete karşı nankörlükten ve cimrilikten uzak dur! Zira bereket, sahip olduklarına esir düşmeden yaşayarak ulaştığın huzurdur. Yalan, riya, gösteriş, aldatma ve haksızlıktan kaçın! Çünkü günahlar ve ahlaki zafiyetler bereketi yok eder. Bereket, Allah’a teslimiyetle, kanaat ve şükürle, doğruluk ve dürüstlükle, tevazu ve tevekkülle elde edilir.

Kıymetli Müslümanlar!

Ömrümüzün bereketi; iman, ibadet, salih amel ve güzel ahlaktır. Gönlümüzün bereketi Kur’an-ı Kerim’dir. Hanemizin bereketi ülfet, muhabbet ve merhamettir. Malımızın bereketi, zekât, infak ve sadakadır. Ticaretimizin bereketi, dürüstlük, alın teri ve helal kazançtır. Çalışmamızın bereketi, işimizin hakkını vermek ve özverili olmaktır. İlmimizin bereketi, öğrendiğimizle amel etmek ve bilgimizi paylaşmaktır. Zamanımızın bereketi onu heba etmemek, kıymetini bilip değerlendirmektir. Neslimizin bereketi İslam’a ve insanlığa hayırlı evlat yetiştirmektir.

Değerli Müminler!

Cenâb-ı Hak, Tebâreke ve Teâlâ’dır; bereketin yegâne kaynağı, yüceler yücesidir. Zü’l-Celâl-i ve’l-İkrâm’dır; azamet sahibidir ve cömerttir.  O halde kulluk ve ibadetimizle, dua ve niyazımızla varlığın özüne bereketi yerleştiren Rabbimize yönelelim. Huzur ve mutluluğu çok olanda değil, bereketli olanda arayalım. Unutmayalım ki biz niyetimizi Rahmanın rızasına bağlarsak, O Kudret Sahibi de bereket kapılarını bize açacaktır.



[1] A’raf, 7/96.

[2] Buhârî, Zekât, 50.

 

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 
KAYNAK:



HAFTANIN HADİSİ

Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur:

 سَـبْعَةٌ يُظِلُّهُمُ اللهُ فيِ ظِلِّهِ يَوْمَ لاَ ظِلَّ إِلاَّ ظِلُّهُ: اْلإِماَمُ الْعَادِلُ، وَشـاَبٌّ نَشَأَ فيِ عِبَادَةِ اللهِ تَعَالىَ…

 “Yedi kişi vardır ki, Allah’ın arşının gölgesinden başka hiç bir gölgenin bulunmadığı o günde -Kıyamet Günü’nde- Allah, bu yedi kişiyi arşının gölgesinde gölgelendirecektir.
-Bu yedi kişinin birincisi: Adaletli Devlet Başkanı,
-İkincisi: Allah’a ibadet ve kulluk ederek yetişen GENÇ’tir…”

                                    Buharî: Ezan 36; Müslim: Zekât 91


15 Eylül 2020 Salı

Allah’ın İsimleri (Esmâ-i Hüsnâ=En Güzel İsimler):73-EVVEL

 Allah’ın İsimleri (Esmâ-i Hüsnâ=En Güzel İsimler):

                                             EVVEL



Allah'ın en güzel isimleri olan "Esmaü'l-Hüsnâ" dan biri de el-Evvel’dir.

Kur’ân-ı Kerîm’de Hadîd sûresinin 3. âyetinde âhir ile birlikte

 Allah’a nispet edilir. Bu âyetteki konumuna göre evvel

 “varlığının başlangıcı olmayan”, âhir de “varlığının sonu

 bulunmayan” demektir.

Evvel: Allah Teâla kadîmdir, ezelîdir; varlığının başlangıcı

 yoktur; O her şeyin başlangıcı ve başlatıcısıdır.

El-Evvel: İlk olan. Başlangıcı olmayan.Varlığının başlangıcı

 yoktur. O her şeyden önce var olup, başlangıcı olmayan,

 kendisinden önce hiçbir varlık bulunmayan demektir.

Allah Teâlâ, bütün varlıklardan öncedir. Varlığının bir evveli,

 başlangıcı yoktur. O, kadîmdir, ezelîdir. Varlığı kendi zâtıyladır.

 Bütün varlıklar varlığını O’ndan almaktadır. Yaratmayı

 başlatan O’dur. “Evvel” ismini “Âhir” ismiyle beraber

 değerlendirilmelidir.

Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde şöyle buyurmaktadır:

“O, Evveldir (başlangıcı olmayandır) ve Âhirdir (sonu olmayan,

 ebedi olandır). Zahirdir (varlığı fillerinin etki ve sonuçlarından

 bilinendir). Batındır (zatının hakikati ve mahiyeti gizli olup

 duyularla kavranamayan ve gözlerle görünemeyendir). O, her

 şeyi en güzel biçimde bilendir.” (Hadîd Suresi 3. Ayet)


(Bu yazı,Diyanet İslam Ansiklopedisinden yararlanarak hazırlanmıştır.)

 (Devam edecek)

        Efkan VURAL

14 Eylül 2020 Pazartesi

HAFTANIN AYETİ

   Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:


                              اِنَّ رَحْمَتَ اللّٰهِ قَر۪يبٌ مِنَ الْمُحْسِن۪ينَ....

...Muhakkak ki iyilik edenlere Allah'ın rahmeti çok yakındır.

                                                   (A'râf Sûresi,56.Ayet)