31 Mayıs 2018 Perşembe

Kur’an-ı Kerim’den Mesaj Var-30




Kur’an-ı Kerim’den Mesaj Var-30

İnsan sadece maddi bir  varlıktan ibaret değildir. İnsanın ruhi ve manevi yönü de vardır. İnsan manevi yönüyle Yüce bir varlığa inanma, ona bağlanma,beğenilme,kabul görme,boyun eğme  gibi ihtiyaçlar duyar.
Bunlar insana  yaratılıştan verilen özelliklerdir.  İnsanın bu özelliğine bağlı olarak ortaya çıkan ihtiyaçlarını bir şekilde gidermeye çalışır.
İnsan bu ihtiyaçlarını doğru bir biçimde temin etmelidir. Gerçek ve sağlam bir İslam inancıyla donatılmış olan bir kimse manevi ihtiyaçlarını ve kulluk görevini  yerine getirmek suretiyle ,başkalarına kul ve köle olmaktan kendini kurtarabilir.
Allah’a gerçek bir  kul olamayan insan, yaratılıştan gelen ihtiyaçlarını gidermek için  yanlış bir takım şeylere yönelerek bazı kimselere kul ve köle olabiliyor. Onlar için her şeyi  tereddütsüz yapabiliyor. Hatta canını bile severek verebiliyor.   
Halbuki Allah insana hür bir irade vermiştir. İnsan akıl ve hür iradesiyle Yüce Yaratıcıya kulluk görevini yerine getirebilirse özgürlüğüne kavuşmuş olur. Kendi arzusuyla Allah’a kulluk görevini yerine getiren birisi  manevi yönden doyuma ulaşır.
Böylece, İnsan olma özelliğimize uygun bir biçimde hayatımızı mutlu ve huzurlu bir şekilde  sürdürmüş oluruz.


Yanlış yollara düşmemek ve dünya ve ahret hayatımızı kurtarmak için yaratılışımıza uygun olarak Yüce Allah’a kulluk görevimizi yerine getirmeliyiz.
Bu konuda ,Yüce Allah’ın Kur’an-ı Kerim’deki mesajı şöyledir: “Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk ediniz ki, O'na karşı gelmekten korunmuş olabilesiniz.” (Bakara suresi,21.ayet)
Ne mutlu o kimselere ki, kendi istekleriyle Allah’a karşı kulluk görevlerini yerine getirenlere….

Efkan VURAL

25 Mayıs 2018 Cuma

Diyanet İşleri Başkanlığının 25.05.2018 Tarihli Cuma Hutbesi:ORUÇ VE KUR’ÂN AYI RAMAZAN


ORUÇ VE KUR’ÂN AYI RAMAZAN 




Aziz Müminler!

Peygamber Efendimiz Medine’ye hicret edeli henüz on sekiz ay olmuştu. Şaban ayının son günleriydi. Ramazan orucunun farz kılındığını haber veren Bakara sûresinin şu ayetleri nazil oldu:
“Ramazan ayı, insanlara yol göstermek, doğrunun ve hakkı bâtıldan ayırmanın açık delilleri olmak üzere Kur’ân’ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden kim Ramazan ayına ulaşırsa onda oruç tutsun.”[1]
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) de Mescid-i Nebevî’nin minberine çıkarak ümmetine şöyle seslendi: Mübarek Ramazan ayına kavuştunuz. Yüce Allah bu ayda size oruç tutmayı farz kıldı. Bu ayda cennetin kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve azgın şeytanlar bağlanır.[2]

Değerli Müminler!

On bir ayın sultanı Ramazanın manevi hayatımızda özel bir yeri vardır. Zira Ramazan, oruç ve Kur’ân ayıdır. Ramazan sabır, şükür, tövbe ve tefekkür ayıdır. Ramazan, bin aydan daha hayırlı Kadir gecesini içinde saklayan en şerefli aydır. Ramazan ibadettir, berekettir, mağfirettir. Ramazan taattir, hayır ve hasenattır. Peygamber Efendimizin bildirdiğine göre, Ramazan ayının ilk gecesi olunca, bir melek şöyle seslenir: “Ey iyilik isteyen! İbadete ve kulluğa gel! Ey kötülük isteyen! Günahlarından vazgeç!”[3]

Kardeşlerim!

Ramazan, oruç ile anlam bulur. Oruçlarımız her şeyden önce bir sabır, irade ve merhamet eğitimidir. Bizi iştah ve hevesin, gayri meşru istek ve arzuların esiri olmaktan koruyan birer kalkandır. “Ey iman edenler! Kötülüklerden sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı.”[4] âyeti, orucun gayesinin her türlü kötülükten ve günahtan uzak durmak olduğuna işaret eder.  Nitekim Allah Resûlü (s.a.s) şöyle buyurur: “Oruç bir kalkandır. Sizden biriniz oruçlu olduğu günde kötü söz söylemesin, kavga etmesin. Ona birisi sataşır veya söverse, ‘Ben oruçluyum!’ desin.”[5]

Muhterem Müminler!

Ramazan, hayat kitabımız Kur’ân’ın indirilmeye başlandığı aydır. Kur’ân, Kelâmullâh’dır, Kitâbullâh’dır. Allah’a ait olduğu için“Sözlerin en güzeli”dir.[6]   Peygamberimizin ifadesiyle, “Sözlerin en doğrusu, Allah’ın kelâmı; hâl ve tavrın en güzeli ise Muhammed’in hâl ve tavrıdır.”[7] Kur’ân-ı Kerîm kıyamete kadar her çağda ve her coğrafyada insanlara en doğru yolu gösteren rehberdir. Kur’ân ruhlara şifa, kalplere rahmettir. Kur’ân, bize Rabbimizi tanıtır, sorumluluğumuzu bildirir, ahireti hatırlatır. İnsan olmanın anlamını ve insanca yaşamanın sırlarını öğretir.

Aziz Müslümanlar!

Ramazan kardeşlik, dayanışma ve paylaşma ayıdır. Geçici olarak yeme-içmeden uzak kaldığımızda, yoksulun halini anlar, nimetlerin kadrini bilir ve Rezzâk olan Allah’a hakkıyla şükretmemiz gerektiğinin farkına varırız.
Ramazan aynı zamanda kötü alışkanlıklara son verme, iyiden, güzelden yana yeni sayfalar açma fırsatıdır. Ramazan sayesinde hayırlı işlerde yarışır, iyiliğe yatırım yapar, kötü sözden ve amelden uzak dururuz. Birlik, beraberlik ve kardeşlik duygularımızı gönülden hissederiz. Aramızdaki sevgi ve saygı bağları güçlenir. Bu ayda yapılan ibadetlerin, iyiliklerin, hayırların sevapları ve mükâfatları diğer aylara nazaran daha fazladır.

Değerli Kardeşlerim!

Öyleyse geliniz dilimizi, kalbimizi, tefekkür dünyamızı ve bütün hayatımızı Ramazanın ve orucun getirdiği güzelliklerle buluşturalım. Kur’ân-ı Kerimi okumaya ve anlamaya her zamankinden daha fazla vakit ayıralım. Yıpranan gönül ve zihin dünyamızı Kur’ân’ın nuruyla tamir edelim. Oruçlarımızı şuurla tutalım. Yalnız midemize değil dilimize, elimize, gözümüze, gönlümüze velhasıl bütün uzuvlarımıza bizleri tüm kötülüklerden koruyan bir oruç tutturalım.

Kardeşlerim!

Türkiye Diyanet Vakfı’nın önemli faaliyetlerinin başında eğitim hizmetleri gelmektedir. Vakfımız İslam’ı doğru anlayan ve yaşayan nesiller yetiştirmek için yurtiçinde ve yurtdışında eğitim faaliyetleri yürütmektedir. Özellikle Kur’an Kursları, Uluslararası İmam Hatip ve İlahiyat programları kapsamında 111 ülkeden gelen binlerce öğrenciye burs ve eğitim desteği sağlamaktadır. Eğitim öğretim faaliyetlerinde kullanılmak üzere bugün ülkemiz genelindeki bütün camilerde siz değerli cemaatimizin yardımlarına müracaat edilecektir. Ayrıca zekât ve fitrelerinizi de bu yardımlar kapsamında değerlendirebilirsiniz. Rabbim yapmış olduğunuz ve yapacağınız yardımları kabul eylesin.
Hutbemi Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in şu hadis-i şerifi ile bitirmek istiyorum:
“Gönülden inanarak ve karşılığını Allah’tan umarak Ramazan’ı ibadetle geçiren kişinin geçmiş günahları bağışlanır.”[8]         




[1] Bakara, 2/185.
[2] Nesâî, Sıyâm, 5.
[3] Tirmizî, Savm,1; İbn Mâce, Sıyâm, 2.
[4] Bakara, 2/183.
[5] Buhârî, Savm, 9; Müslim, Sıyâm, 29.
[6] Zümer, 39/23.
[7] Nesâî, Îdeyn, 22.
[8] Buhârî, İman, 27.
 Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü


18 Mayıs 2018 Cuma

Diyanet İşleri Başkanlığının 18.05.2018 Tarihli Cuma Hutbesi:DİNMEYEN YARAMIZ: KUDÜS


DİNMEYEN YARAMIZ: KUDÜS




Cumanız Mübarek Olsun Aziz Müminler!

Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: “Resûlüm! Sakın Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Ancak Allah, onları cezalandırmayı, korkudan gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne erteliyor.”[1]

Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: ...Mazlumun bedduasından sakın. Çünkü onunla Allah arasında perde yoktur.”[2]

Kardeşlerim!

Kudüs, insanlığın kadim şehridir. Mübarek, mukaddes ve harem bir beldedir. Dokunulmazdır; saygınlığını çiğnemek, güvenliğine el uzatmak haramdır. İslam’ın ilk kıblesi olan bu kutsal şehir, tarihte pek çok peygambere ev sahipliği yapmıştır. Kudüs’ün taşında, toprağında nice peygamberin aziz hatırası vardır.

Yeryüzünün en eski ve en kıymetli mescitlerinden biri olan Mescid-i Aksa da harem-i şeriftir. Bu şerefli mescit Peygamber Efendimizi misafir etmiş, miraca uğurlamıştır.

Kıymetli Kardeşlerim!

Kudüs, İslâm tarihi boyunca imanlı bir duruşun, kararlı bir yönelişin, muhabbetle mukaddese bağlanışın sembolü olmuştur. Mekke ve Medine nasıl ki Müslümanların ruhu ve sevdası ise, Kudüs de öylece damarlarında dolaşan kandır. Kudüs, İslam ümmetinin vahdet binasında kilit taşıdır.

Kudüs, sıradan bir toprak parçası değildir. Kudüs ve Mescid-i Aksa, bize Peygamberimizin emanetidir. Kudüs sadece Filistin ve Mescid-i Aksa civarında yaşayanların değil, tüm dünya Müslümanlarının gözbebeği ve insanlığın ortak değeridir. Bugün ise Kudüs, Müslümanların ve insanlığın önünde bir vicdan, hukuk ve ahlak sınavıdır.

Kıymetli Kardeşlerim!

Tarih boyunca “Dârü’s-Selâm”, yani barışın ve huzurun merkezi olarak anılan Kudüs, bugün barbarca bir işgal ile karşı karşıyadır. Kudüs ve çevresinde yaşayanlar, her gün baskı ve şiddete uğramakta, insanlık dışı uygulamalara maruz bırakılmaktadır. Mübarek Ramazan-ı şerifin arifesinde, Gazze’de, elinde ve yüreğinde iman ve cesaretinden başka bir şey olmayan onlarca masum insan, bütün dünyanın gözü önünde acımasızca şehit edilmiştir. Peygamberler diyarında silahlar susmamakta, kan, gözyaşı ve çile saçmaya devam etmektedir.

Kudüs sınavı karşısında her birimize düşen vazife, yaşanan vahşete asla rıza göstermemektir. Dünyanın neresinde olursa olsun, kime karşı yapılırsa yapılsın, zulme ve haksızlığa boyun eğmemektir. İnsanların yaşama ve inanç özgürlüğüne insafsızca müdahale edilirken, vahiyle mübarek kılınan şehirde ezanlar susturulurken sessiz kalmamaktır. Aziz milletimiz her zaman olduğu gibi bugün de zalimin karşısında mazlumun yanında yer alacaktır. Ama tarih, pervasızca yapılan bu saldırıları kara bir leke olarak kaydedecek, huzura ve barışa kastedenler er geç cezasını çekecektir.

Kıymetli Müminler!

Geliniz, İslam coğrafyasının, kardeşlerimizin ve masum insanlığın maruz kaldığı felaket, zulüm ve mağduriyetlerden ders alalım. Ümmet bilinciyle iman kardeşliğimizi pekiştirelim. Zorlukları beraber aşmanın çarelerini arayalım. Birliğimize ve dirliğimize kasteden, gücümüzü zayıflatan fitne hareketlerine fırsat vermeyelim. Coğrafyamızı kan ve gözyaşı diyarına çeviren zalimlerin karşısında hakkı söylemekten geri durmayalım. Maddi ve manevi bütün varlığımızla merhametin yanında yer alalım. Kudüs bilincini, iman ve adalet şuurunu canlı tutalım.

Kıymetli Kardeşlerim!

Bu mübarek ayda, bu mübarek günde, bu mübarek mekânda bizler Rabbimize el açıp niyazda bulunalım: Allah’ım! Gazze’de şehit olan kardeşlerimize rahmet eyle. Allah’ım! Rahmet ayı Ramazan’ın huzur ikliminde kalplerimizi birleştir. Mescid-i Aksâ ile olan gönül bağımızı hiçbir zaman koparma. Birbirimize olan güvenimizi, sevgimizi, inancımızı daima diri tut!

Allah’ım! Bize basiret, feraset, hikmet nasip eyle! Bizi göz açıp kapayıncaya kadar bile olsa zalimler güruhundan eyleme! Bizi haksızlığa, hukuksuzluğa ve vicdansızlığa karşı suskun kalanlardan eyleme! Allah’ım! Mescid-i Aksa’yı işgale yeltenenlere fırsat verme! Müslüman kardeşlerimize içinde bulundukları zor durumdan bir an evvel kurtulmaları için yardım eyle! Bizlere yeniden aziz bir ümmet olarak adaleti ayakta tutmayı nasip eyle! Dualarımızı kabul eyle!




[1] İbrahim, 14/42.
[2] Buhârî, Zekât, 63; Müslim, Îmân, 29
Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
KAYNAK:

11 Mayıs 2018 Cuma

Diyanet İşleri Başkanlığının 11.05.2018 Tarihli Cuma Hutbesi:ADALET VE İHSAN YUVASI: AİLE

  
ADALET VE İHSAN YUVASI: AİLE





Aziz Müminler!

Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: “Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması, aranızda sevgi ve merhamet var etmesi Allah’ın varlığının ve kudretinin delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.”[1]

Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyurmaktadır: “Sizin en hayırlınız ailesine en güzel şekilde davranandır. Ben, aranızda ailesine en güzel davranan kişiyim.”[2] 

Kardeşlerim!

Yüce Yaratıcımızın en güzel nimetlerinden biri ailedir. Aile, insanı hayata gözlerini açtığı anda sarıp sarmalar. Koruyup kollar ve bağrına basar. Aile, Rabbimizin rahmeti ile desteklediği, çocuklar ve temiz rızıklar ihsan ederek güzelleştirdiği mukaddes bir yuvadır. Aile insan için huzura ermenin ve güven duygusunu derinden hissetmenin adıdır. Aile, muhabbetin, neşenin ve lezzetin paylaşılarak kıymet kazandığı yerdir. Vefanın fedakârlıkla, imanın ihsanla, bilginin hikmetle ve sevginin hürmetle harmanlandığı bir eğitim ocağıdır. Aile bizim en değerli hazinemiz, vazgeçilmez değerimizdir.

Aziz Müminler!

Yüce Rabbimiz erkek ve kadını adalet üzere yaratmıştır. Dinimize göre erkek ve kadının yaratılış gayesi birdir. Her ikisi de değerlidir, temel hak ve dokunulmazlıkları vardır. Kulluk ve sorumluluk, mükâfat ve ceza, iffetli ve onurlu bir hayat yaşamada aralarında hiçbir fark yoktur. İslam’ın ailede en ideal yaklaşım olarak gösterdiği hedef adalet ve ihsan ahlakıdır. Aile bireylerinden her biri, diğerini hoşnut etme gayesini davranışlarının merkezi yapmalıdır. Zira adalet ve ihsanın hâkim olduğu aileler huzur yuvasıdır.

Aziz Müminler!

Yüce Dinimiz İslam, bizlere aile saadetinin ve mutluluğunun yollarını göstermiştir. Bizler için aile hayatında en güzel örnek Peygamberimiz (s.a.s)’dir. O, ailede ihsanı, iyiliği ve adaleti emretmektedir. Zira ailede ihsan üzere iyilikte yarışma vardır. İhsan, ailede sevgiyi ayakta tutan, diğerkâmlık ve fedakârlığı içinde barındıran yüce bir değerdir. İhsan, hiçbir karşılık beklemeden ve asla minnet altında bırakmadan yapılan iyiliktir. Ailede adalet, karşılıklı sevgi ve saygının gözetilmesidir. Fertlerin onurunun korunması, emeğin takdir edilmesidir. Haklar ve sorumluluklarda hakkaniyetin ve insaflı bir yolun benimsenmesidir.

Kıymetli Müminler!

Ailede karşılıklı anlayış hâkim olmalıdır. Eşler birbirine güven duymalı ve bağlılık göstermelidir. Sevinç, keder, yorgunluk ve sıkıntılar paylaşılmalıdır. Aile fertleri arasında yardımlaşma ve dayanışma asıldır. Ailede her fert sorumluluk bilinciyle hareket etmelidir. Alınan kararlarda istişare hâkim olmalıdır. Ailedeki her fert, kendisinden daha çok karşısındakini düşünmelidir. İşte o zaman ilahî rahmet tecelli eder ve meveddet yani sevgi ve muhabbet kalıcı hale gelir.

Anne-babalar hem birbirlerine hem de çocuklarına karşı cinsiyet farkı gözetmeksizin adalet ve hakkaniyetle davranmalıdır. Zira, her anne-baba; “Allah’tan korkun ve evlatlarınız arasında adaletli olun.”[3] emrinin muhatabıdır. Bu yüzden ebeveynler, sorumluluklarına uygun hareket etmeli ve çocuklarını asla ihmal etmemelidir. Sevgili Peygamberimizin; “Bakmakla yükümlü olduğu kimseleri ihmal etmesi, kişiye günah olarak yeter.”[4] nebevi uyarısına kulak vermelidir.

O halde geliniz, Yüce Rabbimizin emaneti olan ailemizi gözümüz gibi koruyalım. Gün gelip emanetin sahibi olan Yüce Allah’a hesap vereceğimizi aklımızdan çıkarmayalım. Aile hayatımızın her alanında adalet ve ihsan ahlakının güçlenmesi için çaba gösterelim. Anne-babamızla, eşimizle, çocuklarımızla el ele verip hep birlikte ailemizin kıymetini bilelim. Unutmayalım ki ailemizi maddi-manevi her türlü tehlikeden ve tehditten korumak hepimizin öncelikli vazifesidir. 

Değerli Müminler!

İçinde bulunduğumuz haftanın aynı zamanda Engelliler Haftası olduğunu hatırlatmak istiyorum. Hepimiz biliyoruz ki pek çok ailede engelli kardeşlerimiz bulunmaktadır. Engeller, mutlu ve huzurlu bir aile ortamında aşılabilir. Gerek doğuştan, gerekse sonradan ortaya çıkan engellilik durumu çalışmaya, üretmeye ve başarıya asla engel değildir. Asıl engellilik aklını, gönlünü, elini ve dilini, şefkat ve merhamete kapatmaktır.  

Değerli Müminler!

İnşallah önümüzdeki Çarşamba günü rahmet ayı Ramazan’a kavuşmuş olacağız. Salı akşamı da ilk teravih namazını kılıp sahura kalkacağız. Bu mübarek ayın ailemize, milletimize, devletimize ve tüm İslam âlemine huzur ve barış getirmesini Yüce Rabbimizden niyaz ediyorum.




[1] Rum, 30/21.
[2] İbn Mâce, Nikâh, 50.
[3] Buhâri, Hibe, 13.
[4] Ebû Davud, Zekât, 45.
Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

10 Mayıs 2018 Perşembe

Peygamberimizin Hadis-i Şeriflerinden Mesaj Var –12



Peygamberimizin  Hadis-i Şeriflerinden Mesaj Var  –12





Hoşgörü, başkalarının farklı görüş,anlayış,inanış, ve düşüncelerine saygılı olmaktır.
Dinimizde hoşgörülü olmak ve insanlara iyi davranmak tavsiye edilmektedir.

Çevremizdekilere hoşgörülü olmalıyız. İlişkilerimizde herkese eşit davranmalıyız. Ayrımcılık yapmamalıyız.

Komşularımızla,arkadaşlarımızla,dost ve akrabalarımızla, milletimizin tüm fertleriyle sevgi ve saygı içinde olmalıyız.Kimseye kin ve nefret duymamalıyız. İnsanca yaşamak için hoşgörülü   olmayı her  zaman sürdürmeliyiz.

Davranışlarımızda hiçbir zaman ayrımcılık yapmamalıyız.Hiçbir kimsenin siyasi düşüncesi ve kanaatini öğrenip onlara tavır takınmamalıyız. Herkesin bizim gibi düşünmesini beklememeliyiz.

Herkesin düşünce ve kanaatlerine saygılı olmalıyız. Kendimizin siyasi düşüncesi olduğu gibi başkalarının da  siyasi düşünceleri olacaktır. Herkes birbirini anlayışla karşılamalıdır. Her şeyden önce birimizin diğerinden farkı olmadığını bilmeliyiz. Ülkemizdeki bütün vatandaşlarımız eşit haklara sahiptir. Kimsenin bir birinden önceliği yoktur.

Saygı ve sevgi ile herkesle iyi ilişkiler içinde olmalıyız.

Toplumu çeşitli katmanlara bölmemeliyiz.

Farklı düşünceler  ve farklı anlayışlar insan olmamızın özelliğindendir. Farklılıklarımız zenginliğimiz olmalıdır.Yine insan olmamız nedeniyle de bir birlerimize her  durumda tahammül etmeliyiz ve hoşgörülü olmalıyız.

Ancak vatanımıza,kültürel değerlerimize,inançlarımıza ve ahlaki değerlerimize saldıranlara da tabi ki, müsamaha gösteremeyiz.

Tüm vatandaşlarımızla,kardeşçe ve dostça bir hayat sürdürmeliyiz. Hiç  kimsenin birbirine karşı üstünlüğü ve ayrıcalığı olmadığını bilmeliyiz.

Cennet vatanımız üzerinde hep birlikte birbirimize tahammül etmeliyiz.
Hoşgörüyü hiçbir zaman yok etmemeliyiz.




Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’in  hadis-i  şerifteki  mesajı  şöyledir:
Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle  buyuruyor : “Hoşgörülü ol ki hoş görülesin.”
 (Ahmed bin Hanbel,C.1,s.248.)

Peygamberimizin hoşgörüsünü örnek almalıyız. İnsanlara hoşgörülü  davranmalıyız.....
Ne mutlu  hoşgörülü olmayı yaşam biçimi haline getirenlere........

Efkan VURAL

Bu Yazı Aşağıdaki Web Sitelerinde Yayınlanmıştır:

Celal'in Penceresinden:


Milliyet Blog:

9 Mayıs 2018 Çarşamba

Kur’an-ı Kerim’de Allah’ın Öğretisi-3


Kur’an-ı Kerim’de Allah’ın  Öğretisi-3




Allah’a İman,Allah’ın Varlığı ve Birliği.(Tevhit İnancı)

Yüce Allah insanı tasarlayıp yaratandır. Allah insana bir takım özellikler yüklemiştir. İnsanın özelliklerinin başında güçlü bir varlığa inanma  duygusu gelir.

İlk insandan günümüze kadar,insanlar bir takım şeylere inanma ihtiyacı duymuştur. Kendisinden daha güçlü bir varlığa inanmak  ve  bağlanmak suretiyle kendisini güvende hissetmiştir.

İnsanoğlu karşılaştığı sıkıntılar ve zor durumlar karşısında Yüce bir varlığa bağlanarak ve O’na yalvararak hayata tutunmaya çalışır.

Yüce bir varlığa inanan insan, o varlığa boyun eğme ve ona ibadet etme ihtiyacı duymuştur. İnsan hayatını sürdürebilmek için ihtiyaç duyduğu maddi şeyler yanında, manevi şeylere de muhtaçtır. Maddi ve manevi ihtiyaçlarımızı dengeli bir şekilde karşılamalıyız. Sağlıklı bir yaşam için bu gereklidir.

Dinimizde müslüman olmanın birinci ve en önemli şartı Allah’a imandır. Bir müslüman öncelilkle Allah’ın var olduğuna ve bir tek olduğuna inanır. Allah’tan başka hiçbir ilahın olmadığına inanılır. Buna tevhit inancı denir.

Evrendeki eşsiz düzeni gören insanoğlu Yüce Allah’ın varlığına kolayca inanır.

Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurur:Peygamberleri dedi ki: Gökleri ve yeri yaratan Allah hakkında şüphe mi var?...” (İbrahim suresi 10 ayet)

“İnsanın başına bir sıkıntı gelince Rabbine yönelerek O'na yalvarır...”(Zumer suresi,8.ayet)
“İnsana nimet verdiğimiz zaman yüz çevirerek yan çizer; başına bir kötülük gelince uzun uzun yalvarır.” (Fussilet suresi,51.ayet)




Aşağıda sıralayacağımız hususları göz önüne aldığımızda,Yüce Allah’ın varlığını kolayca kavrayabiliriz.

1-İnsan kendi yaratılışını düşündüğü vakit akla durgunluk veren bir çok özelliği görecektir. Vucut yapısı,kalp ve beyin sistemi,kan dolaşım siatemi,akciğer ve karaciğerin fonksiyonu,böbreklerin ve kalın bağırsak vs tüm organların çalışma sistemini düzenleyen güçlü bir varlık olarak Yüce Allah’ın varlığına ulaşılır.

Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurur: “O ki, yarattığı her şeyi güzel yaptı. İnsanı yaratmaya da çamurdan başladı.”(Secde suresi,7.ayet)

“İnsan, bizim kendisini bir damla sudan (spermden) yarattığımızı görmedi mi ki, kalkmış (bize) apaçık bir düşman kesilmiştir.”(Yasin sursi,77.ayet)

“De ki: “O, sizi yaratan ve size kulaklar, gözler ve kalpler verendir. Ne kadar da az şükrediyorsunuz!”(Mülk suresi,23.ayet)

“Kesin olarak inananlar için yeryüzünde âyetler vardır. Kendi nefislerinizde de öyle. Görmüyor musunuz?”(Zariyat suresi,20-21.ayetler)

2-Evrendeki eşsiz düzeni düşündüğümüzde  uzay, gök cisimleri,galaksiler,gezegenler,güneş,ay,dünya ve tüm gök cisimlerinin yörüngelerinde düzenli bir şekilde ve uyumlu bir biçimde hareket etmeleri mutlak  güç sahibi olan Allah’ın varlığının kaloyca anlaşılmasına sebep olur.

Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurur: “Göklerde ve yerde nice deliller vardır ki, onlar bu delillerden yüzlerini çevirip geçerler.”(Yusuf suresi,105.ayet)

De ki: «Göklerde ve yerde neler var, bakın (da ibret alın!)» Fakat inanmayan bir topluma deliller ve uyarılar fayda sağlamaz.”(Yunus suresi,101.ayet)

“Gökleri ve yeri yoktan var eden Allah'tır. O, bir şeyin olmasını dilerse, ona ancak “Ol” der ve böylece o da hemen oluverir.” (Bakara suresi,117.ayet)

“Gece de onlar için bir delildir. Gündüzü ondan çıkarırız, bir de bakarsın karanlık içinde kalmışlardır. Güneş de yörüngesinde yürüyüp gitmektedir. Bu, güçlü ve bilgin olan Allah'ın kanunudur. Ay için de birtakım menziller (yörüngeler) tayin ettik. Nihayet o, eğri hurma dalı gibi (hilâl) olur da geri döner.”(Yasin suresi,37-39.ayetler)

“O, sayelerinde, kara ve denizin karanlıklarında yolunuzu bulasınız diye sizin için yıldızları yaratandır. Bilen bir toplum için âyetleri ayrı ayrı açıkladık.”(En’am suresi,97.ayet)

3-Dünya yaşamında gördüğümüz yağmur,güneş hava ,oksijen, ölü toprağın yeşillenmesi,doğadaki bitkiler,sebzeler ve meyvelerin cins cins renga renk ahenk ve düzeni insanı şaşkınlığa uğratır. Bunca nimetin canlılara hazır olarak sunulmasının, kendi kendine olamayacağı aşikardır. Bütün bunları yapan  birinin olduğunu düşünür ve O varlığın Allah olduğuna inanırız.

Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurur:

De ki: “Yeryüzünde dolaşın da Allah’ın başlangıçta yaratmayı nasıl yaptığına bakın. Sonra Allah (aynı şekilde) sonraki yaratmayı da yapacaktır. (Kıyametten sonra her şeyi tekrar yaratacaktır) Şüphesiz Allah’ın gücü her şeye hakkıyla yeter.”(Ankebut,20.ayet)

“Görmüyor musun ki, Allah gökten su indirdi. Biz onunla türlü türlü ürünler çıkardık. Dağlardan da beyaz, kırmızı (birbirinden farklı) çeşitli renklerde yollar (katmanlar) var, simsiyah taşlar da var.”(Fatır suresi,27.ayet)

“Dağları görürsün, onları hareketsiz sanırsın. Hâlbuki onlar bulutların geçişi gibi hareket ederler. Bunu, her şeyi sağlam ve yerli yerince yapan Allah yapmıştır. Şüphesiz O, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.”(Neml suresi,88.ayet)

“Gökleri ve yeri yaratan, gökten suyu indirip onunla rızık olarak size türlü meyveler çıkaran; izni ile denizde yüzüp gitmeleri için gemileri emrinize veren; nehirleri de sizin için akıtan O'dur.”(İbrahim suresi,32.ayet)

4-Hayvanlar alemini göz önüne aldığımızda, onların yaratılması,üremesi,büyümesi,doğa ile mücadeleleri,yaşama tutunmaları,çok özel niteliklerinin olması tesadüfi değildir. Bütün canlılara bir çok özellik yükleyenin  Yüce Allah olduğunu kolayca anlarız.

“Bu insanlar, devenin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yerin nasıl yayıldığına bir bakmazlar mı?”(Ğaşiye suresi,17-20.ayetler)

“Ey insanlar! (Size) bir misal verildi; şimdi onu dinleyin: Allah'ı bırakıp da yalvardıklarınız (taptıklarınız) bunun için bir araya gelseler bile bir sineği dahi yaratamazlar. Sinek onlardan bir şey kapsa, bunu ondan geri de alamazlar. İsteyen de âciz, kendinden istenen de!”
(Hac suresi 73.ayet)

“Allah bütün canlıları sudan yaratmıştır. Kimi karnı üzerinde sürünür, kimi iki ayakla yürür, kimi dört ayakla yürür. Allah dilediğini yaratır, Allah şüphesiz herşeye Kadir'dir.” (Nur suresi,45.ayet)

“Hayvanlarda da size ibretler vardır. Bağırsaklarındakiler ile kan arasından, içenlere halis ve içimi kolay süt içiririz.”(Nahl suresi,66.ayet)





Yüce Allah bir ve tektir.Eşi,benzeri,ortağı yoktur. O’nun varlığı kendindendir. Her şeyi O var etmiştir. O hiçbir şeye muhtaç değildir. Ama her şey O’na muhtaçtır.

Kur’an-ı Kerim’de ihlas suresin de Yüce Allah kendisini şöyle tanımlamıştır: “"Rahman ve rahim olan Allah' ın Adıyla"
"De ki: O Allah bir tektir. Allah sameddir.(Bütün varlıklar ona muhtaç, fakat O hiç birşeye muhtaç değildir). O doğurmamış ve doğmamıştır. Hiçbir şey O'na denk değildir.”(İhlas suresi,1-4.ayetler)

Yüce Allah evrendeki düzeni tek başına kurmuştur ve düzeni tek başına yürütmektedir. Allah’ın ortağı ve yardımcısı yoktur. Eğer Allah’tan başka ilahlar olsaydı, aralarında anlaşmazlıklar çıkardı. Birbirine düşerlerdi ve bu eşsiz düzen bozulurdu.

Evrendeki bu eşsiz düzen bir tek varlık olan Yüce Allah tarafından idare edilmektedir.
Bu konuda Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır:

 “Eğer yerde ve gökte Allah'tan başka tanrılar bulunsaydı, yer ve gök, (bunların nizamı) kesinlikle bozulup gitmişti. Demek ki Arş'ın Rabbi olan Allah, onların yakıştırdıkları sıfatlardan münezzehtir. (Enbiya suresi,22.ayet)

Allah’ın varlığıyla ilgili diğer bazı ayetlerin meali şöyledir.

Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurur:

“O'nun yanında hiçbir tanrı yoktur, olsaydı, her tanrı kendi yarattığı ile beraber gider ve birbirinden üstün olmağa çalışırlardı. Allah onların vasıflandırdıklarından münezzehtir. (Mü’minin suresi,91.ayet)

“Şüphesiz Allah, taneyi ve çekirdeği yarıp filizlendirendir. Ölüden diriyi çıkarır. Diriden de ölüyü çıkarandır. İşte budur Allah! Peki (O’ndan) nasıl çevriliyorsunuz?”                                    (En'am suresi,95.ayet)

 “Gökleri, gördüğünüz gibi, direksiz yükselten, sonra arşa hükmeden, her biri belli bir süreye kadar hareket edecek olan Güneş ve Ay'ı buyruğu altına alan, işleri yürüten, ayetleri uzun uzun açıklayan Allah'tır; ola ki Rabbinize kavuşacağınıza kesin olarak inanırsınız.”(Ra’d suresi,2.ayet)

“Yeryüzünde bulunan her şey fanidir. Ancak, yüce ve cömert olan Rabbinin varlığı bakidir.(Rahman,26-27.ayet)

Yüce Allah’ın varlığına ve birliğine şeksiz ve şüphesiz inanan ve Allahîn isteklerini yerine getirenlere ne mutlu....

Efkan VURAL



Bu Yazı Aşağıdaki Web Sitelerinde Yayınlanmıştır: