31 Ekim 2021 Pazar

Kur’an ayetleri aydınlatıyor-12

Kur’an ayetleri aydınlatıyor

Yaptıklarımızdan Hesaba Çekilmek

Tüm evreni ve evrenin içindeki varlıkları yaratan Allah’tır. Yerde, gökte ve her ikisi arasında bulunan her şeyin sahibi olan Allah tüm varlıkları bir sebep ve hikmet için yaratmıştır. Allah insanı diğer canlılardan üstün ve farklı yarattı. Onun üstünlüğü ve farkı akıl ve irade sahibi olmasıdır. Allah insanı akıl ve hür iradesiyle sınayacaktır ve yaptıklarından sorumlu tutacaktır.                    

  Bu konuda Allah insanları şöyle aydınlatıyor.                                                  Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: “…Yapmakta olduğunuz şeylerden mutlaka sorguya çekileceksiniz.” (Nahl Sûresi,93. Ayet)                       

     İnsanın yaratılış amacı Allah’ı tanıması, ona ibadet ve kulluk etmesi içindir. İnsan dünyaya imtihan için gönderilmiştir. İnsanın imtihanı kulluk ve kulluğun gereğini yapmasıdır. Akıl ve hür irade ile serbest bırakılan insana Allah peygamberler aracılığıyla uyarılarda bulunmuştur.                                             Kulluğun gereklerinin neler olduğunu, kutsal kitabımız Kur’an’da bildiren Allah Peygamberi aracılığıyla insanları uyarmıştır.                                                

    Allah’ın görevlendirdiği Hz.Muhammed (s.a.v) inananlara örnek olmuştur.         Dünya hayatımızda hür irademizle yaptığımız her şey ahirette bize sorulacaktır. İşlediklerimiz karşılığında ya ödül ya da ceza verilecektir.      

      Bundan dolayı dünyada yaptıklarımıza ve yapacaklarımıza dikkat etmeliyiz.    Allah’ın emir ve yasaklarının dışına çıkmamaya çalışmalıyız.                             

      Yaptığımız her davranışın hesabını Allah’a vereceğimizi her an hatırda tutmaya çalışalım. Unutmayalım ki, sorgudan kaçış yoktur.

Tüm insanlar muhakkak ki, Allah’a döndürülecektir…

Ne mutlu Allah’a muttaki olarak dönenlere… (Allah’tan sakınanlara)

Ne mutlu sorgusundan sonra neşeli olarak sırat köprüsünden geçenlere…

Ne mutlu cehenneme hiç uğramadan doğrudan cennete gidebilenlere….

Efkan VURAL

 Bu Yazı Aşağıdaki Web Sitelerinde Yayınlanmıştır:

Milliyet Blog:

 

  

29 Ekim 2021 Cuma

HAFTANIN HADİSİ

29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI

                                           29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI


 Cumhuriyetimiz bundan tam 98  yıl önce TBMM' de ilan edilmişti.

Cumhuriyet halkın kendi kendini yönetmesidir,kısaca.

Bugün bizim için önemli ve değerli bir gündür.

 Çünkü bugünde, 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet kurulmuş ve insanlar

Cumhuriyetle birlikte özünde var olan özgürlük ve eşitlik gibi unsurları kavramıştır.

Cumhuriyet bir halk yönetimi şeklidir. Cumhuriyet yönetiminde egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir.

Bağımsızlık , özgürlük ve eşitlik Türk ulusunun önem

verdiği unsurlar olduğu için, Türk ulusu ancak

 bir Cumhuriyet yönetim şekliyle yönetilebilir.

Cumhuriyete kavuşmamız tabiki de kolay olmamıştır.

Çünkü atalarımız uzun yıllar bu uğurda savaşıp, kanlarını ve canlarını vermişlerdir.

Türk Milleti 1.dünya savaşı sonrası yenilmiş sayılmış ve toprakları işgale başlanmıştı.

Osmanlı devletinin başkenti İstanbul başta olmak üzere ülkenin hemen hemen tamamı işgal edilmişti.

Bu işgal ve esaretten Türk Milletinin azmi ve gayreti ile kısa sürede kurtulup bağımsızlığa ulaşılmıştır.

Mustafa Kemal önderliğinde TürkMilletinin vermiş olduğu kurtuş savaşını kazanarak zafere ulaşılmıştır.

Artık Türk Milletinin kurmuş olduğu yeni Türk Devletinin adı konulup yönetim şekli belirlendi.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti

Ülkemiz tüm dünyaya tanıtılması sağlandı.

 

Cumhuriyetimizin ilanının 98. yıl dönümü vesilesiyle,

başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere,

 vatanımızın aziz topraklarını canları pahasına savunan ve

 asil milletimizin küllerinden yeniden doğmasını sağlayan tüm şehit

ve gazilerimizi rahmetle anıyoruz.

 

Cumhuriyet'e sahip çıkmanın onurunu yaşıyor,

Aziz Türk Milleti'nin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nı kutluyoruz.

Efkan VURAL

Diyanet İşleri Başkanlığının 29.10.2021 Tarihli Cuma Hutbesi: YAŞLILARIMIZA VEFA, RAHMET VE MAĞFİRET VESİLEMİZDİR

 YAŞLILARIMIZA VEFA, RAHMET VE MAĞFİRET VESİLEMİZDİR


وَلَقَدْ كَرَّمْنَا بَنٖٓي اٰدَمَ وَحَمَلْنَاهُمْ فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ وَرَزَقْنَاهُمْ مِنَ الطَّيِّبَاتِ وَفَضَّلْنَاهُمْ عَلٰى كَثٖيرٍ مِمَّنْ خَلَقْنَا تَفْضٖيلاًࣖ 

Muhterem Müslümanlar!

 Mekke’nin fethedildiği gündü. Hasret sonra ermiş, Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) ve güzide ashabı yıllar sonra Mekke’ye kavuşmuşlardı. Müminler sevinçle birbirine sarılıyor, böyle bir ânı lütfettiği için Cenâb-ı Allah’a şükrediyorlardı. Peygamberimizin vefakâr arkadaşı Hz. Ebûbekir ise şehre girer girmez doğruca babası Ebû Kuhâfe’nin yanına koşmuştu. Can-ı gönülden İslam’ı kabul etmesini arzuladığı babasını çabucak Resûlüllah’ın huzuruna getirdi.

Allah Resûlü (s.a.s), saçı sakalı ağarmış, gözleri görmeyen ihtiyar adamı karşısında görünce büyük bir tevazu ile hicret arkadaşına şöyle dedi:

 “Yaşlı baban evinde kalsaydı da ben ona gitseydim olmaz mıydı?”1

Aziz Müminler! 

Elleri öpülesi ulu çınarlarımız yaşlılarımız, Yüce Allah’ın, dualarına icabet ettiği, ihsan ve ikramına mazhar kıldığı kimselerdir. Geçmişimizle geleceğimizi birbirine bağlayan en değerli köprülerimizdir. Bizler, Rabbimize olan sevgimizi, Peygamberimize olan muhabbetimizi onlardan öğrendik. Milli ve manevi değerlerimizi, örf ve âdetlerimizi onlar bize aktardı. Yuvalarımızın dayanağı, bereket kaynağımız hep onlar oldu.


Kıymetli Müslümanlar! 

Hayatı boyunca yaşlılara ayrı bir değer veren Resûl-i Ekrem (s.a.s), bizlere şöyle sesleniyor: “Bir genç, bir yaşlıya yaşından dolayı hürmet ederse, Allah da ona, yaşlılığında hürmet edecek birisini gönderir.”2 

Ümmet-i Muhammed olarak bize yakışan, rahmet ve bereket vesilesi olan büyüklerimizi, fedâkar ve cefâkâr anne babalarımızı yaşlandıklarında yalnız bırakmamaktır. Ömürlerinin en hassas döneminde yanı başlarında olmak, ihtiyaçlarına koşmaktır. Onlara gönül alıcı söz söylemek, “öf!” bile dememektir. Şefkat ve merhametle muamele etmek, hayır dualarına mazhar olmaktır. Zira yaşlılara hürmet, Cenâb-ı Hakk’ın rızasına sebeptir. 

Değerli Müminler!

 Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Andolsun biz insanoğlunu şerefli bir varlık olarak yarattık. Onları karada ve denizde gezdirdik, kendilerine güzel güzel rızıklar verdik ve onları yarattıklarımızın çoğundan üstün kıldık.”3 

Evet, kadınıyla erkeğiyle her insan değerlidir, saygındır, hürmete layıktır. Bununla birlikte ağarmış saçları, bükülmüş belleri ile yaşlılarımız rahmet ve mağfiret vesilemiz, dua kapılarımızdır. Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’in beyanı gayet açıktır:

 “Allah Teâlâ, istikamet üzere olan, saçları ağarmış ihtiyar bir Müslüman kendisine dua ettiğinde, duasını kabul etmemekten hayâ eder.”4 

Öyleyse geliniz, küçükken elimizden tutup bizleri bu günlere ulaştıran büyüklerimize hürmette kusur etmeyelim. Hal ve hatırlarını soralım, her türlü hizmetlerine seve seve koşalım. Yaşlılarımıza hürmetin, hanelerimize huzur, ömrümüze bereket katacağını unutmayalım.

Aziz Müslümanlar! 

Bugün Cumhuriyetimizin ilanının 98. yıl dönümü. Bu vesileyle şanlı Kurtuluş Mücadelemizde canlarıyla, kanlarıyla bu toprakları savunan ve vatanımızı bize emanet eden aziz şehitlerimizi, kahraman gazilerimizi ve devlet büyüklerimizi rahmet ve minnetle yâd ediyoruz. Yüce Rabbimiz kıyamete kadar bu mukaddes vatanda birlik ve beraberliğimizi, huzur ve kardeşliğimizi daim eylesin. 

1 İbn Hanbel, VI, 350. 

2 Tirmizî, Birr, 75. 

3 İsrâ, 17/70.

 4 Taberânî, el-Mu’cemu’l-evsat, V, 270.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 

KAYNAK:


25 Ekim 2021 Pazartesi

HAFTANIN AYETİ

 Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:

اِنَّ السَّاعَةَ اٰتِيَةٌ اَكَادُ اُخْف۪يهَا لِتُجْزٰى كُلُّ نَفْسٍ بِمَا تَسْعٰى

“Onun vaktini herkesten gizlemiş olsam da, her bir kişinin yapıp ettiğinin karşılığını görmesi için kıyamet mutlaka gelecektir.”

                Tâ-Hâ Suresi 15. Ayet

24 Ekim 2021 Pazar

Peygamberimizin Hadis-i Şeriflerinden Mesaj Var-27

                     Sağlıklı Olmak İçin Tedavi Şart

                      Sağlıklı bir yaşam her zaman güzel bir nimettir. İnsanın hayatta mutlu olması sağlığına bağlıdır. Bunun için sağlığımıza dikkat etmeliyiz. Yaşam kalitemizi artırmak istiyorsak sağlığımıza önem vermeliyiz.

Sağlığımızı korumak ve sağlıklı kalmak için öncelikle iyi beslenmeliyiz. Zararlı olan yiyecek ve içeceklerden uzak durmalıyız. Sigara ve zararlı alışkanlıklara bulaşmamalıyız. Zararlı ve kötü davranışlarımız varsa onlardan en kısa zamanda kurtulmaya çalışmalıyız.

             Vücudumuzda vuku bulacak hastalıklardan kurtulmak için hastanelere gitmek ve doktorlarımızın gözetiminde tedavilerimizi yaptırmalıyız.

Hasta olduğumuzda ihmalkar olmamalıyız. Hastalık bir kaderdir deyip, kendiliğinden geçmesini beklememeliyiz. Her türlü iş ve işlemlerimizde tedbirimizi almalıyız ve o iş için gayret göstermeliyiz.

                Hastalık durumlarında gerekli olan ilaçları almalı ve doktorların tavsiyelerine uymalıyız. Sağlıklı kalmak için gerekirse önceden aşı olmalıyız. Koruyucu hekimlik çerçevesinde temizlik ve beslenmeye önem vermeliyiz.

Hastalığımızı tedavi ettirmek için geç kalmadan sağlık kuruluşlarına müracaat ederek ve gerekli yardımları alarak tedavimizi yaptırmalıyız.

Bu konuda Peygamberimizin hadislerindeki mesajı şöyledir:

Peygamberimiz Hz.Muhammed (s.a.v.) şöyle buyurur: “Ey Allah’ın kulları, tedavi olun. Çünkü Allah, yarattığı her hastalık için mutlaka bir şifa ve ilaç yaratmıştır.” (Tirmizi,Tıp,2.)

Günümüzde olduğu gibi geçmişte de sağlığa ve tıbba çok önem verilmiştir. Tarihimizde tıp alanında çok önemli çalışmalar yapan alim ve filozoflar vardı. İbni Sina, Farabi ve Razı gibi  bilginlerin eser ve buluşları yıllarca insanlığa hizmet etmiştir. Bugünde ülkemizde ve dünyada bir çok hastalık konusunda çeşitli çalışmalar yapılmaktadır.

Korona virüsünün bütün dünyayı tehdit ettiği günümüzde sağlığın önemi bir kez daha anlaşılmıştır. Ülkemizde korona virüsü ile ilgili aşı ve ilaç çalışmaları devam etmektedir. İnşallah yapılan çalışmalar yakında meyvesini verir de milletimiz  ve tüm dünya bunlardan faydalanır.

Ne mutlu sağlığını koruyup, sağlıklı ve mutlu kalanlara…

Tüm hastalara acil şifalar diler, bir an önce sağlıklarına kavuşmalarını Allah’tan dilerim.

Efkan VURAL

Bu Yazı Aşağıdaki Web Sitelerinde Yayınlanmıştır:

Milliyet Blog: 

 

 

     

22 Ekim 2021 Cuma

HAFTANIN HADİSİ

Diyanet İşleri Başkanlığının 22.10.2021 Tarihli Cuma Hutbesi: ONUN BIZE MIRASI, EŞSIZ VEFASI

                                      onun bize mirası, eşsiz vefası




Muhterem Müslümanlar!

Bir Mevlid-i Nebi Gecesini daha geride bıraktık. Mevlid-i Nebi’yi içine alan haftayı ise bu yıl “Peygamberimiz ve Vefa Toplumu” temasıyla idrak etmeye devam ediyoruz. Geliniz, bugünkü hutbemizde âlemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimizin hayatından vefa örneklerini yeniden hatırlayalım.

Aziz Müminler!

Resûl-i Ekrem (s.a.s), ilk önce Rabbine karşı vefalıydı. Nitekim O, Cenâb-ı Hakk’a kulluk ve itaatten, sadakat ve teslimiyetten bir an olsun ayrılmadı. Bir defasında Hz. Âişe annemiz, Peygamberimizin geceleri namaz kılmaktan dolayı ayaklarının şiştiğini görünce “Ya Resûlallah, geçmiş ve gelecek bütün günahların bağışlandığı halde niçin böyle yapıyorsun?” diye sormuştu. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştu: “Ya Âişe! Şükreden bir kul olmayayım mı?”[i]

Kıymetli Müslümanlar!

Allah Resûlü (s.a.s) insanlara karşı vefalıydı. O, öylesine vefalıydı ki ömrü boyunca insanların dünyada ve ahirette huzura ermeleri için çırpınmıştı. Nitekim Rabbimiz, bir ayette Habibine şöyle seslenmişti: “İman etmiyorlar diye neredeyse kendini helâk edeceksin!”[ii]

Değerli Müminler!

Peygamberimiz, ailesine karşı da vefalıydı. Mekke’nin fethedileceği gün çadırını Hz. Hatice validemizin kabrine yakın bir yere kurdurarak en zor zamanlarında kendisine destek olan sevgili eşine; ne zaman yanına gelse sevinçle ayağa kalkarak da kızı Hz. Fâtıma’ya olan vefasını göstermişti.

Rahmet Peygamberi (s.a.s), anne ve babaya vefa gösterilmesine ise ayrı bir değer vermişti. Bir keresinde “Anne babamı ardımdan ağlar bırakıp sana geldim Yâ Resûlallah!” diyen bir gence “Onların yanına geri dön ve ikisini de nasıl ağlattıysan öylece güldür!”[iii] buyurmuştu.

Aziz Müslümanlar!

Resûl-i Ekrem (s.a.s), ahdine vefa gösterir, verdiği sözü muhakkak yerine getirirdi. Bir hadisinde ahde vefanın önemini şöyle anlatmıştı: “Emanete riayet etmeyenin imanı olgunlaşmamıştır; ahde vefa göstermeyenin ise dini kemâle ermemiştir.”[iv]

İki cihan serveri Peygamberimiz, çevreye de vefalıydı.Kıyamet kopuyor olsa dahi elinizdeki fidanı dikin”[v] buyurarak tabiata; “Bu dilsiz hayvanlar hakkında Allah’tan korkun.”[vi] uyarısıyla hayvanlara; akıp giden nehirden abdest alırken dahi suyun israf edilmemesini[vii] emrederek,  suya vefasını göstermişti.

Değerli Müminler!

Vefalı olmak imandandır ve müminin şanındandır. O halde, bugün bize düşen, ümmeti olmakla şeref bulduğumuz Sevgili Peygamberimiz gibi vefalı olmaktır. “Müminler, emanetlerine ve verdikleri sözlere riayet ederler.”[viii] ayetini hayatımıza taşımaktır. Unutmayalım ki Rabbimize, insanlara, ailemize, çevreye ve ahdimize vefa göstermek, bizi Cenâb-ı Hakk’ın rızasına kavuşturacak, dünya ve ahiret saadetini kazanmamıza vesile olacaktır.



[i] Müslim, Sıfâtü’l-münâfikîn, 81.

[ii] Şuarâ, 26/3.

[iii] Ebû Dâvûd, Cihâd, 31.

[iv] İbn Hanbel, III, 134.

[v] İbn Hanbel, III, 184.

[vi] Ebû Dâvûd, Cihâd, 44.

[vii] İbn Mâce, Tahâret, 48.

[viii] Mü’minûn, 23/8.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 

KAYNAK:


19 Ekim 2021 Salı

HAFTANIN AYETİ

 Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:

مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللّٰهِۜ

Muhammed Allah’ın Rasûlüdür. .....

                                         Fetih Sûresi 29. Ayet

17 Ekim 2021 Pazar

Kur'an-ı Kerim'den Mesaj var-46

 Rahmet Peygamberi Bu Gece Doğdu

Allah’ın gönderdiği son elçisi sevgili Peygamberimiz

 Hz.Muhammed (s.a.v.) Rebiül-Evvel ayının 11.gününü

 12.gününe bağlayan gece sabaha karşı  dünyaya gelmiştir. O

 doğduğu zaman her taraf nurdan ışıklarla doldu. Onun

 doğumunu melekler birbirlerine müjdelemişlerdir.

Kainatın efendisi Peygamberimiz Hz. Muhammed, son

 kurtarıcı olarak Allah onu rahmet peygamberi olarak

 görevlendirmiştir.

Hz.Muhammed’in doğum anında bir çok mucizenin meydana

 geldiği tarihçiler tarafından nakledilir. O’nun en büyük

 mucizesi elbette ümmi olarak (okur yazar olmayan ) Kur’an’ı

 Kerim’i insanlığa duyurup, öğretendir.

Kur’an insanlığın dibe vurduğu bir zamanda indirilmiş olup,

 insanlara insan olmayı ve insanca yaşamayı öğretmiştir.

Katılaşmış insanları yumuşatıp yola getiren, Kur’an’ı insanlara

 aktaran, öğreten ve Kur’an’ın gereğini yaşamında uygulayan

 rahmet peygamberin mücadelesi zorluklarla geçmiştir. O

 bıkmadan usanmadan tebliğ görevini yürütüp insanlığa

 rahmet ve huzur yollarını göstermiştir.

Allah Hz.Muhammed’i peygamber olarak gönderirken onun geliş sebebini Kur’an’daki şu mesajla bildirir:

Yüce Allah şöyle buyurur: “(Ey Muhammed!) Seni ancak

 âlemlere rahmet olarak gönderdik.” (Enbiyâ Suresi 107. Ayet)

İşte Hz.Muhammed bir rahmet peygamberi olarak gelmiştir. O

 insanlara merhametli ve hoşgörülü davranmıştır.

O çocukları sever ve onlarla ilgilenir ve oyunlarına girerdi.

O yaşlılara hürmet ederdi ve onların gönüllerini alırdı.

Hayvanları severdi. Hayvanlara iyi davranılmasını ve eziyet

 edilmemesini isterdi.

Yetimlere yardım eder, onlarla ilgilenilmesini tavsiye ederdi.

Yoksul ve kimsesizlerle ilgilenirdi.

Anne ve babaya hürmet edilmesini isterdi.

Kız çocuklarının diri diri gömülmesine karşı çıkmış, kız

 çocuklarını yetiştiren anne ve babaların cennete gireceğini

 müjdeleyerek kız çocuklarına ve kadınlara değer verirdi.

Kimseye zulüm ve işkence edilmemesini ve kimsenin

 haksızlığa uğramamasını isterdi.  Asla herhangi bir zulme de

 maruz kalınmamasını söylerdi.

Hayatın her noktasında ve özellikle alış verişte kimsenin hiçbir

 kimseyi aldatmamasını öğütlerdi.

Başkalarının malına el sürülmemesini isterdi.

Kimsenin kimseyle çekişmemesini ve küs olmasını

 istememiştir.

Mü’minlerin üzülmesi onu çok üzerdi. Çünkü, O rahmet 

 Peygamberiydi.

Ne mutlu peygamberimizi tanıyarak yaşamında örnek

 alabilenlere….

Ne mutlu Allah’ın ve Rasulünün yoluna uyanlara ve bu şekilde

 kurtulanlara….

Selam olsun! Peygamberimiz Hz.Muhammed’e  salât ve selam

 verenlere….

Efkan VURAL

Bu Yazı Aşağıdaki Web Sitelerinde Yayınlanmıştır:

Milliyet Blog:

12 Ekim 2021 Salı

HAFTANIN AYETİ

 Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:

تَنْز۪يلٌ مِنَ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِۚ

Bu Kur'ân Rahmân ve Rahîm olan Allah tarafından indirilmiştir.

               Fussilet Suresi 2. Ayet

10 Ekim 2021 Pazar

Peygamberimizin Hadis-i Şeriflerinden Mesaj Var-26

 

Hadis-i Şeriften Mesaj Var

Sabır Yaşama Değer Katan Büyük Bir Erdemdir

İnsan yaratılıştan gelen bir takım özelliklere sahiptir. Bu özellikler eğitim yoluyla belli bir seviyeye de tutulabilir ve zararsız hale getirilebilirler. Bunlar kendi hallerine bırakılırsa zararlı hale gelebilirler.

İnsanoğlunun bu özelliklerinden önemli bir tanesi sabırsız oluşudur. Dinimiz bizden sabırlı olmamızı ister. Sabırlı olmak hayatta başarılı olabilmenin en önemli şartlarından biridir.

Sabır insanı olgunlaştırır. Sabırsız insanlar aceleci olup, bir işin hemen sonuçlanmasını isterler. Bunun içinde düşünmeden alelacele karar alırlar ve yaptıklarından sonra pişmanlık duyarlar.

Oysa sabırlı bir şekilde bütün süreçleri zamanında takip etmeli ve isabetli kararlar alıp iyi sonuçlara ulaşmak için gayret edilmelidir.

Karşılaşabileceğimiz olumsuzluklara sabır ve metanetle çözüm yolları aramaya çalışmalıyız. Yerinde ve zamanında yapılacakların gereğine göre hareket etmeli ve sabırla süreçleri takip ve kontrol etmeliyiz.

Ne demişler… Sabreden derviş muradına ermiş.

Sabrın sonu selamettir.

Evet, sabır ve tahammül iyi ve başarılı kimselerin sahip olduğu erdemlerdendir.

Bu konuda Peygamberimizin hadislerindeki mesajı şöyledir:

Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurur:

“Sabır (ve tahammül) gösteren kimseyi Allah sabırlı kılar. Sabırdan daha hayırlı ve geniş (bir nimet) hiç kimseye verilmemiştir.” (Tirmizi,Birr ve Sıla,76)

İslam’ın yayılış yıllarında Peygamberimiz ve Müslümanlar sabırlı olmanın ecrini fazlasıyla görmüşlerdir.

Müşriklerin eza ve cefalarına sabır göstermeleri. Hicretin zorluklarına ve yapılan savaşlarda sabırlı olmaları sonucunda İslam dininin yayılması ve Medine’de güçlü bir İslam devletinin teşekkül etmesi gibi önemli başarılar elde edilmiş ve Allah’ın yardımına mazhar olunmuştur.

Yine sabır ve gayret sonucunda Mekke şehri fethedilmiş, Müslümanlar Kabe’ye ve vatanlarına kavuşarak mutluluğa ermiştir.

Bizler bütün iş ve çalışmalarımızı sabırla devam ettirmeliyiz. Yapmamız gereken şeylerde ihmallik etmeden sabırla gayret göstermeliyiz. İşlerinde sıkıntı yaşayanlar, borcu olanlar, öğrenciler, işe yerleşmek için çalışanlar, hastalar ve çalışan herkes planlı ve programlı bir şekilde mücadelelerini sabırla sürdürmelidirler.

He daim sabır gösteren ve gayretli olan başarılı kişilere ne mutlu…

Ne mutlu o kişilere ki, Allah’tan gelen her şeye sabrederler…

Efkan VURAL

 Bu Yazı Aşağıdaki Web Sitelerinde Yayınlanmıştır:

Milliyet Blog:

 

8 Ekim 2021 Cuma

HAFTANIN HADİSİ

 Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur:

لاَ تُمَارِ أخَاكَ وَلاَ تُمَازِحْهُ وَلاَ تَعِدْهُ مَوْعِدَةً فَتُخْلِفَهُ


(Mümin) kardeşinle münakaşa etme, onun hoşuna gitmeyecek şakalar yapma ve ona yerine getirmeyeceğin bir söz verme.

Tirmizî, Birr, 58.


Diyanet İşleri Başkanlığının 08.10.2021 Tarihli Cuma Hutbesi:SONSUZ HAYAT AHİRET

                                                 sonsuz hayat ahiret




Muhterem Müslümanlar!

Asr-ı saadette bir adam telaşlı bir şekilde Mescid-i Nebevî’ye girdi ve gür sesiyle Peygamberimize “Ey Allah’ın Resûlü, kıyamet ne zaman kopacak?” diye sordu. Ashâb-ı kirâm, ona susmasını işaret ettiyse de o, aynı soruyu sesini alçaltmadan üç defa tekrarladı. Resûl-i Ekrem (s.a.s), önce namazı kıldırdı, sonra da

“Kıyametin ne zaman kopacağını soran kişi nerede?” diye sordu.

 Adam, “Benim, Yâ Resûlallah.” diye cevap verdi. Peygamberimiz, 

“Peki sen kıyamet için ne hazırladın?” buyurdu.

 Soruyu soran kişi bu defa “Benim çok fazla amelim yok. Fakat ben, Allah ve Resûlü’nü gerçekten çok seviyorum.” deyince, Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyurdu:

“Kişi sevdiğiyle beraberdir, sen de sevdiğinle beraber olacaksın.”[1]

Böylelikle Allah Resûlü (s.a.s), kıyametin ne zaman kopacağıyla ilgilenilmesinden ziyade ahiret için hazırlık yapılmasını ümmetine hatırlatmıştır.


Aziz Müminler!


Dünya, insan için bir sınav yeri ve misafirhanedir. Ahiretin

 tarlası ve ona hazırlık yeridir. Ahiret ise, kulluk

 yolculuğumuzun sonsuzluk durağıdır. Bizim asıl yurdumuz

 ve ebedi meskenimizdir. Ahiret, dünyada iken ektiklerimizi

 biçeceğimiz, büyük veya küçük, iyi ya da kötü bütün

 yaptıklarımızın hesabını vereceğimiz yerdir. 


Kıymetli Müslümanlar!


Ahirete iman etmek, hayatımıza, tutum ve davranışlarımıza

 anlam katar. Yaratılış gayemizi idrak etmemizi sağlar.

 Rabbimize imanımızı, ibadet ve itaatimizi güçlü kılar. Canlı

 cansız bütün mahlûkata karşı sorumluluk bilinci kazandırır.


Değerli Müminler!


Ahirete iman eden kişi, ilahi bir gözetim altında olduğunun

 bilincindedir. Daima ölçülü ve dengelidir. Affedicidir,

 bağışlayıcıdır, hoşgörülüdür. Zorluklar karşısında sabırlı ve

 metanetlidir. Hiçbir zaman ümidini yitirmez, daima Allah’a

 tevekkül eder. Huzuru ve mutluluğu, O’na imanda ve

 O’nun rızasını kazandıracak amellerde arar. Zira mümin,

 bilir ki;

وَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ شَراًّ يَرَهُ فَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْراً يَرَهُۜ 

“Kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse onun mükâfatını

 görecektir. Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük işlerse

 onun cezasını görecektir.”[2]


Aziz Müslümanlar!


Peygamberimiz (s.a.s) bir hadisinde şöyle buyurmuştur:

Ben, dünyada bir ağacın altında gölgelendikten sonra

 yola koyulup orayı terk eden bir yolcu gibiyim.[3]

Evet, hepimiz ahiret yolcusuyuz. Bir misafir misali

 konakladığımız bu dünyadan göç edeceğiz. O büyük gün

 geldiğinde, dünyada yapıp ettiklerimizle yüzleşeceğiz

. Amel defterimiz elimize verilecek, adalet terazileri

 kurulacak ve hesaba çekileceğiz. Her iyiliğimizin

 mükâfatını göreceğimiz gibi, her günahımızın da hesabını

 vereceğiz. Ne mutlu, kendisini hesaba çeken ve ölümden

 sonrası için çalışanlara! Ne mutlu, mahşer günü kitabı

 sağından verilenlere! Razı olacakları bir hayat kendilerine

 bahşedilenlere!

Hutbemi Rabbimizin şu ayetiyle bitiriyorum:

“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve

 herkes yarın için ne hazırladığına baksın. Allah’a karşı

 gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan

 haberdardır.”[4]

 



[1] Tirmizî, Zühd, 50.

[2] Zilzâl, 99/7, 8.

[3] Tirmizî, Zühd, 44.

[4] Haşr, 59/18.

 Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 

KAYNAK: