29 Haziran 2020 Pazartesi

HAFTANIN AYETİ

 Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:

وَاسْتَع۪ينُوا بِالصَّبْرِ وَالصَّلٰوةِۜ وَاِنَّهَا لَكَب۪يرَةٌ اِلَّا عَلَى الْخَاشِع۪ينَۙ


"Sabrederek ve namaz kılarak (Allah’tan) yardım dileyin. Şüphesiz namaz, Allah’a derinden saygı duyanlardan başkasına ağır gelir."

(Bakara Sûresi(2) 45. Ayet)

26 Haziran 2020 Cuma

Diyanet İşleri Başkanlığının 26.06.2020 Tarihli Cuma Hutbesi:YUVALARIMIZ KUR’AN ILE AYDINLANSIN


YUVALARIMIZ Kur’an ile
aydINlansın




Muhterem Müslümanlar!

Tertemiz bir fıtratla gözlerini dünyaya açan yavrularımız, Yüce Rabbimizin bizlere nadide birer emanetidir.  Hayatımızdaki en sevimli nimet, yuvamızdaki en değerli ziynettir. Ömrümüzün bereketi, yüreğimizin neşesidir.
Çocuklarımız bizim istikbalimizdir. Onları iyi bir insan, güzel bir Müslüman olarak yetiştirmek, helal ile besleyip hakikati öğretmek bizim temel sorumluluğumuzdur. Minik kalplerine Allah ve Peygamber sevgisini aşılamak, körpe zihinlerini faydalı ilim ve güzel ahlakla geliştirmek bizim öncelikli görevimizdir. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir hadisinde şöyle buyurmaktadır: “Hiçbir baba, çocuğuna güzel ahlaktan daha kıymetli bir miras bırakmamıştır.”[1]

Kıymetli Müminler!

Çocuklarımız bir eğitim-öğretim dönemini daha tamamladı. Her yıl yaz mevsiminde camilerimiz birer eğitim yuvasına dönüşür, çocuk sesleriyle şenlenirdi. Bu yıl ise

Yaz Kur’an Kurslarını evlerimizde misafir edeceğiz. Önümüzdeki Pazartesi gününden itibaren Yaz Kur’an Kurslarımız Diyanet Televizyonunda başlayacak. Başkanlığımızın internet sitesinden çocuklarımızın kaydını yapabilir ve ilçe müftülüklerinden kitaplarını temin edebilirsiniz.

Değerli Müslümanlar!

Yaz Kur’an Kurslarıyla çocuklarımız Rabbimizi daha iyi tanıyacak, yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’i okuyacak ve onun anlam dünyasıyla buluşacaklar. İman ve ibadet esaslarını, Peygamberimizin örnek hayatını öğrenecekler. Vatanımıza, milletimize ve bütün insanlığa faydalı bir kul olmanın önemini kavrayacaklar.

Aziz Müminler!

Cenâb-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurur:
“Elif. Lâm. Râ. Bu Kur’an, insanları karanlıklardan aydınlığa çıkarman için sana indirdiğimiz bir kitaptır...”[2]
O halde kalbimize inşirah, her işimize bereket katan Kur’an’la ömrümüzü imar edelim. Yavrularımızın körpe dimağlarına ve tertemiz fıtratlarına imanı, İslam’ı ve güzel ahlakı nakşetmek için seferber olalım. Onları Kur’an’ın aydınlığından ve sahih dini bilginin rehberliğinden mahrum bırakmayalım.
Hutbemin sonunda, üniversite sınavına girecek genç kardeşlerimize Rabbimden zihin açıklığı ve başarılar niyaz ediyorum.




[1] Tirmizî, Birr, 33; İbn Hanbel, IV, 77.
[2] İbrâhîm, 14/1.
Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 
KAYNAK:

25 Haziran 2020 Perşembe

Kur’an ayetleri aydınlatıyor-2




Yüce Allah yeryüzüne yaratıp gönderdiği kullarını aydınlatmak için onlara peygamberler görevlendirmiş ve ilahi mesajlarla dolu kitaplar göndermiştir.

Dinimizi öğrenmek ve aydınlanmak için Kur’an-ı Kerim’in ayetlerini anlamlarıyla okuyup incelemeliyiz.

Yüce Allah bizleri aydınlatmak ve uyarmak için kur’an’da şöyle buyurur:

“Yarattıklarımızdan, daima hakka ileten ve adaleti hak ile yerine getiren bir millet bulunur.” 
(A’râf Suresi 181. Ayet)

Allah yeryüzünde insanlar arasında adaleti gözeten hak ve hukuka riayet eden bir topluluğun her zaman var olacağını bildirmektedir.

Bu ayet ile Allah insanların daima iyilik ve hayır üzerinde olmalarını istemiştir.

Allah her daim hakkın ve adaletin hakim olmasını ister. Bunun içinde insanlardan  hakkı ve adaleti ayakta tutan ve bunun gereğini yerine getiren bir millet meydana getirir.
Allah her vakit hakkı ve adaleti uygulayan bir topluluğu var etmiştir.

Bizler Türk Milleti olarak bu “seçkin topluluk” olma yolunda gayret göstermeliyiz. Allah’ın adaletini ve dinimizin gereğini  yerine getirmeliyiz.

İslam alemini bataklıktan kurtaracak ve arkasından sürükleyecek bir millet olmalıdır.

Bugün İslam alemi zayıf ve mazlum durumdadır. Bu durumdan kurtulmak ve özgür olabilmek için birlik olup daha çok çalışmalıyız.

Büyük bir güç olmalıyız. İslam alemine ve tüm dünyaya yön vermeliyiz Müslümanlar olarak.

Başta İslam aleminde ve tüm dünyada hakka çağıran  ve adaleti ayakta tutan bir topluluk olmaya çalışmalıyız.

Allah böyle bir seçkin topluluğu her zaman var etmiştir. Kıyamete kadarda var edecektir.

Bu büyük milletin bizim milletimiz olabileceğini düşünerek, millet devlet el ele vererek Hakkı ve Adaleti ayakta tutmalıyız. Bunun için de iyi niyet içinde olmalıyız.

Bu niyeti gerçekleştirmek için çok çalışıp çabalamalıyız. 

Başta kendimiz buna inanıp gayret göstermeliyiz.

Önce kendimiz Hakkı üstün tutmalıyız.

Kendimiz evde,dışarıda,işte ve çeşitli ortamlarda  adaletli olmalıyız. Uygulamalarımızda ikilik içine girmemeliyiz.

Hakkı üstün tutmak ve adaletten yana olmak yaşam biçimimiz haline gelmelidir.

Çünkü, Allah adaletli olmamızı emrediyor.

Çünkü, Adalet mülkün temelidir.

Her zaman ve her yerde Hakkı üstün tutmalı ve Adaletten ayrılmamalıyız.

Efkan VURAL



HAFTANIN HADİSİ

:Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur

عَيْنَانِ لاَ تَمَسُّهُمَا النَّارُ: عَيْنٌ بَـكَتْ مِنْ خَشْيَةِ اللَّهِ وَعَيْنٌ

بَاتَتْ تَحْرُسُ فِي سَبِيلِ اللَّهِ


"İki göz vardır ki, cehennem ateşi onlara dokunmaz: Allah korkusundan ağlayan göz, bir de gecesini Allah yolunda, nöbet tutarak geçiren göz."
Tirmizî, Fedâilü’l-Cihâd, 12.

24 Haziran 2020 Çarşamba

Kur’an’ı Kerim’den Mesaj Var-37

 Kur’an’ı Kerim’den Mesaj Var

Allah Evreni ve Evrenin İçindeki Her Şeyi Yaratandır.


Yüce Allah evreni ve evrendekileri yarattıktan sonra kendi başına bırakmamıştır.


Allah yarattığı her şeyi yönetir ve idare eder. Hiçbir şeyi kendi haline bırakmaz. Her varlığın bir yaratılış gayesi vardır.


Evrende her ne meydana geliyorsa, Yüce Allah’ın bilgisinde ve kontrolündedir. Hiç bir şey onun izni dışında olmaz.


Yerde ve gökte ne varsa hepsi Allah’ındır. Varlıkların hepsi Alllah’ı tespih eder.


Allah yerde ve gökte ne varsa hepsine yardım eder, rızık verir, yönetir, yönlendirir ve himaye eder.


Yüce Yaratıcı her canlının yaşama koşullarını oluşturmuştur.

Allah yarattığı varlıklardan yardımını esirgemez.


Allah varlıklara yardımını yaparken bazı şeyleri sebep kılar.

Rızık verir. Rızkı bir takım sebeplere bağlar. Hastalıktan kurtarmak için şifa verir. Şifayı bazı sebeplere bağlar.


Hastalığın şifası için doktor, hastane, ilaç, cihazlar, ambulans vb. şeyleri vesile kılar.


Hastalıktan kurtaran ve şifa veren gerçekte Yüce Allah’tır. Diğer tüm yardımcı unsurlar sebep ve vesiledir.


Allah’ın izni olmadan kimse şifa veremez.

Doktorlar, ilaçlar ve tedavi süreçleri birer sebeptir. Esas iyileşmeyi nasip eden Allah’tır.


Elbette, hastaneye ve doktora gitmek zorundayız. Doktorun reçetesini uygulamalı ve tavsiyelerini yerine getirmeliyiz. Bunlar zorunlu ve olması gereken tedbirlerdir.


Alınan tedbirlerle sonucu tayin eden Yüce Allah’tır.

Tedbir bizden takdir Allah’tandır.


Bu bakımdan şifa ve iyileşe Allah’tandır. Allah’ın izni olmadan hiç kimse şifa veremez. Hastalıktan iyileştiremez. Her şey Allah’ın iznine bağlıdır.


Yüce Allah’ın  Kur’anı Kerim’deki mesajı şöyledir: 

Doğrusu sizin Rabbiniz gökleri ve yeri altı günde yaratıp sonra arşa hükmeden, işi düzenleyen Allah'tır, izni olmadan kimse şefaat edemez. İşte Rabbiniz olan Allah budur. O'na kulluk edin. Nasihat dinlemez misiniz?”( Yûnus Suresi 3. Ayet)

Sağlığımızı korumak için yapmamız gereken ne varsa hepsini yerine getirmeliyiz. Elimizden gelen şeyleri yaptıktan sonra Yüce Allah’a güvenip, O’ndan şifa bulmak için yardım istemeliyiz.

Tüm hastalıklardan korunma yollarını dikkatle takip etmeliyiz.

Hastalığa yakalanmamak için tedbirler almalıyız.

Özellikle dünyayı esareti altına alan CORONA virüsüne karşı sıkı önlem almalıyız.

Uzman ve yetkililerin uyarılarını dikkate almalıyız.

Tedbir bizden takdir Allah’tandır.

                Efkan VURAL

22 Haziran 2020 Pazartesi

HAFTANIN AYETİ

  •  Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:
  • فَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْراً يَرَهُۜ -
    ٧
  • وَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ شَراًّ يَرَهُ -
    ٨
  • 7- Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu (karşılığını) görür.


    8- Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu (karşılığını) görür.
  • (Zilzal Süresi,7_8.ayet)

21 Haziran 2020 Pazar

Babalar günü bir güne sığmaz


Bugün babalar günü. 


Başta şehit babaları olmak üzere bütün babaların babalar günü kutlu olsun.

Baba çok mühim bir kimsedir.

Baba büyük bir güç ve güvenilir bir limandır.

Babalar için yılın bir günü semboliktir. Babalar günü bir güne sığmaz. Yılın her günü babalar günü olmalıdır. Onları bir gün hatırlayıp,hediyelerle gõnüllerini ve dualarını almak zordur.
Onlara her zaman hürmet etmeliyiz. Onlara karşı saygılı olmalıyız.
Onların isteklerine uygun davranışlar sergilemeliyiz. Onların rızasını almalıyız. Yaptığımız davranışlarla onların dualarına nail olmalıyız.

Yüce dinimizde anne ve baba hakkına çok önem verilir. Allah birçok ayette anne ve babaya iyi davranmayı ; Onlara “öf ! “ bile dememeyi emreder. Anne ve babaya sürekli iyi ve güzel davranmamızı öğütler.

Kur’an’ı Kerimde Yüce Allah bazı ayetlerde anne ve baba hakkında şöyle buyurmaktadır:
“ Biz, insana, ana-babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir….. (Ankebut, Suresi,8.Ayet)
“ Allah’a ibadet edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana –babaya … iyilik edin… (Nisa,Suresi,36.ayet)
“Rabbin kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi , ana babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti. Eğer onlardan biri , yada her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa ,sakın onlara “ öf ! “ bile deme; onları azarlama ; onlara güzel söz söyle. Onlara merhamet ederek tevazu kanadını indir ve deki : ”Rabbim ! Tıpkı beni küçükken koruyup yetiştirdikleri gibi sende onlara acı. ” (İsra,Suresi,23.ve24.ayet)
Peygamberimize bir kişi, yapılan işlerin hangisi daha üstündür diye soru sorar:
Hz. Peygamber (s.a.v.) de “Vaktinde kılınan namaz “ diye cevap verdi.
Sonra hangisidir? diye sorar:
Peygamberimiz de “ Anne ve babaya iyilik etmektir.”diye buyurur…”(Tirmizi,birr ve sıla,2)
Allah’ın bizden memnun olmasını istiyorsak Anne ve babamızı memnun etmemiz gerekir. Bu konu da Peygamberimiz şöyle buyurmaktadır : ”Allah’ın rızası, anne babanın rızasına; gazabı da anne babanın gazabına bağlıdır.” (Tirmizi, birr ve sıla.3)
Anne ve babamızın hakkını ödeyemeyiz.Çünkü onların üzerimize hakları çoktur.
Peygamberimiz şöyle buyurmaktadır. ”Hiçbir evlat babanın hakkını ödeyemez.Ancak onu köle olarak bulup satın alır ve özgür ederse müstesna.”(Tirmizi,birr ve sıla,8)
Cennete girmek  istiyorsak anne ve babamıza karşı sorumluluklarımızın farkına vararak,onlara özellikle ihtiyarlık döneminde ve bize muhtaç olduklarında yanlarına koşmalıyız..Onlara üzücü hiçbir harekette bulunmamalıyız.
Anne ve babanın duası çok makbuldür.
Peygamberimiz şöyle buyurmaktadır.
“Üç dua vardır ki, bunlar şüphesiz kabul edilir: Mazlumun duası, yolcunun duası ve babanın evladına duası” (İbn Mâce, Dua, 11.)
Cennete girmek istiyorsak Anne ve babamıza iyi davranmalıyız. Cennetin  anaların ayağının altında olduğunu unutmamalıyız.
Bu konu ile ilgili bir rivaye şöyledir:Muaviye b. Câhime’dir. Anlattığına göre, İbn Câhime (ra) bir gün Hz. Peygamber’e (sas) geldi ve: “Ey Allah’ın Resulü, ben gazveye (cihad) katılmak istiyorum, bu konuda sizinle istişare etmeye geldim” dedi. Resûlullah (s.a.v.): “Annen var mı? (hayatta mı?) diye sordu. “Evet” deyince, “Öyleyse ondan ayrılma, zira cennet onun ayağının altındadır” buyurdu. (Nesâî, Cihâd, 6)
Anne ve babamızın rızasını kazanarak cennete girme şansımızı artırmalıyız.
Bu konu ile ilgili Peygamberimiz şöyle buyurmaktadır.
“Burnu yere sürünsün, burnu yere sürünsün, burnu yere sürünsün. ”Kimin ya Rasulallah denince .”İhtiyarlığı anında annesi ile babasından birine yahut her ikisine yetişip de (onların rızasını kazanarak) cennete giremeyenin ” buyurdu. (Müslim,birr ve sıla9,10.)
Anne ve  babamıza karşı gelmemeliyiz. Onlara karşı saygıda ve sevgide kusur etmemeliyiz.
 Peygamberimiz şöyle buyurmaktadır:
 Büyük günahların en büyüğünü size bildireyim mi? Deyince;
Sahabe:Evet ya Rasulullah! Dediler.
 Peygamberimiz de:”Allah’a şirk koşmak,anne ve babaya karşı gelmek” buyurdu. (Tirmizi birr ve sıla,4.)
Bir adam Peygamberimize gelerek ey Allah’ın elçisi insanlar içinde en güzel şekilde davranmam gereken kimdir ? deyince Peygamberimiz de Annendir “ diye cevap verir. Adam sonra kimdir? diye ikinci ve üçüncü defa sorunca da Hz. Peygamber (s.a.v), “Annendir” buyurdu. Adam sonra kimdir? Deyince Peygamberimiz, “Sonra babandır.” diye cevap verdi.(Buhari,edeb,4)
Bir hadis-i şerifte anne ve babaya karşı yapılması gerekenler şöyle özetlenmiştir.
Ebû Üseyd Mâlik İbni Rebîa es-Sâidî (r.a.) şöyle dedi: Bir gün biz Resûlullah’ın  huzurunda otururken Selemeoğulları kabilesinden bir adam çıkageldi ve:
 - Yâ Resûlallah! Anamla babam öldükten sonra onlara yapabileceğim bir iyilik var mı? diye sordu.
 Resûl-i Ekrem şöyle buyurdu:
 – “Evet, onlara dua eder günahlarının bağışlanmasını dilersin; vasiyetlerini yerine getirirsin; akrabasını koruyup gözetirsin; dostlarına da ikramda bulunursun.” (İbni Mace,Edeb,2.)
Evet  babalar günü sebebiyle , babalarımızın  gönlünü alalım. Hediyelerimiz yanında, onlara vereceğimiz en büyük hediye ; yalnız olmadıklarını ,bir gün değil her gün gerektiğinde yanlarında olabileceğimiz güvenini verebilmektir.
Eğer anne ve babamız vefat etmişse ruhlarını analım.Onlar için sadaka verelim.İyilik yapalım.
Var mısınız anne ve babalarımıza iyi davranmaya…
Ve cenneti garantilemeye çalışalım  İnşallah…
Bir gün değil, her gününün babalar günü olması dileğiyle...
Babalar günü kutlu olsun.





Efkan VURAL 
Bu yazı aşağıdaki web sitelerinde yayınlanmıştır:

MİLLİYET BLOG

EFKAN CORDANOĞLU WEB SİTESİ



19 Haziran 2020 Cuma

Diyanet İşleri Başkanlığının 19.06.2020 Tarihli Cuma Hutbesi:HALİS NİYET VE SAMİMİYET


HALİS NİYET VE SAMİMİYET




Muhterem Müslümanlar!

Yüce dinimiz İslam’da imanın, ibadetin, güzel davranışların kabulü halis niyet ve samimiyete bağlıdır. Niyet her işin başı, kulluğun sırrıdır. Cenab-ı Hakkın rızasını kazanma arzusudur. Samimiyet ise inancın ve amelin yalnızca Allah’a has kılınmasıdır. İnsanın içiyle dışının, kalbiyle halinin bir olmasıdır.    
     
Aziz Müminler!

Niyet ve amel, birbirini tamamlayan ruh ve beden gibidir. Namazı fiziksel hareketten, orucu aç ve susuz kalmaktan, hac ve umreyi seyahatten ayıran niyettir.
Mümin imanında samimidir. 
“Biz bu kitabı sana gerçeğin bilgisi olarak indirdik. Öyleyse samimi bir inanç ve bağlılık göstererek sadece Allah’a kulluk et.”[1] ilahi emrine canıgönülden uyar. Yalnızca Allah’a kulluk eder ve sadece O’ndan yardım ister. Rabbinin kendisini gördüğü ve hep yanında olduğu bilinciyle yaşar.
Mümin ibadetlerinde samimidir. Diliyle, bedeniyle ve gönlüyle Rabbinin nimetlerine şükreder. O’nun büyüklüğü karşısında kendi acizliğini itiraf eder. 
“De ki, şüphesiz benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm, âlemlerin Rabbi olan Allah içindir.”[2] ayet-i celilesine son nefesine kadar sadık kalır.
Mümin çevresine karşı samimidir. Ailesiyle, akrabasıyla, komşularıyla iyi ilişkiler kurar. Güler yüzlü, doğru sözlü, alçak gönüllüdür. Vefalı ve yardımseverdir. Güveni ve dürüstlüğü yaygınlaştırır. Kötülüğe engel olur. Vahdetin yanında, fitnenin karşısında durur. Hâsılı mümin,  hayatının her safhasında hüsn-i niyet ve samimiyet üzere yaşar.

Değerli Müminler!

Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir hadisinde şöyle buyurur: Allah, ancak samimiyetle ve sadece kendi rızası gözetilerek yapılan ameli kabul eder.”[3]
Evet! Ameller, niyetlere göre kıymet kazanır. Herkes yaptığının karşılığını niyetine göre alır.[4] Samimiyetsiz işlerin Allah katında hiçbir değeri yoktur. Unutmayalım ki imanın lezzetine, ibadetin huşuuna, salih amelin huzuruna ve Cenab-ı Hakkın rızasına ancak halis bir niyet ve samimiyetle varılır. Hutbemi Sevgili Peygamberimizin bize öğrettiği şu duayla bitiriyorum
“Ey her şeyin Rabbi olan Allah’ım! Beni ve ailemi dünya ve âhirette her an sana samimiyetle bağlı kıl.”5




[1] Zümer, 39/2.
[2] En’am, 6/162.
[3] Nesâî, Cihâd, 24.
[4] Buhâri, Bed’ül vahy, 1; Müslim, İmâre, 155.
5  Ebû Dâvûd, Vitr, 25.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 
KAYNAK:



18 Haziran 2020 Perşembe

HAFTANIN AYETİ


          Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:

 يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ كُونُوا۟ قَوَّٰمِينَ بِٱلْقِسْطِ شُهَدَآءَ لِلَّهِ وَلَوْ عَلَىٰٓ أَنفُسِكُمْ أَوِ ٱلْوَٰلِدَيْنِ وَٱلْأَقْرَبِينَ ۚ إِن يَكُنْ غَنِيًّا أَوْ فَقِيرًا فَٱللَّهُ أَوْلَىٰ بِهِمَا ۖ فَلَا تَتَّبِعُوا۟ ٱلْهَوَىٰٓ أَن تَعْدِلُوا۟ ۚ وَإِن تَلْوُۥٓا۟ أَوْ تُعْرِضُوا۟ فَإِنَّ ٱللَّهَ كَانَ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرًا


Ey iman edenler! Kendiniz, ana babanız ve en yakınlarınızın aleyhine de olsa, Allah için şahitlik yaparak adaleti titizlikle ayakta tutan kimseler olun. (Şahitlik ettikleriniz) zengin veya fakir de olsalar (adaletten ayrılmayın). Çünkü Allah ikisine de daha yakındır. (Onları sizden çok kayırır.) Öyle ise adaleti yerine getirmede nefsinize uymayın. Eğer (şahitlik ederken gerçeği) çarpıtırsanız veya (şahitlikten) çekinirseniz (bilin ki) şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.


                   (Nisâ Suresi 135. Ayet)


































HAFTANIN HADİSİ

:Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur

رِضَى الرَّبِّ في رِضَى الْـوَالِدِ وَسَخَطُ الرَّبِّ في سَخَطِ الْـوَالِدِ

.Allah’ın rızası, anne ve babanın rızasındadır

.Allah’ın öfkesi de anne babanın öfkesindedir

(Tirmizî, Birr, 3)

.



Allah’ın İsimleri (Esmâ-i Hüsnâ=En Güzel İsimler):66-MÂCİD

                                  MÂCİD

 Allah'ın en güzel isimleri olan "Esmaü'l-Hüsnâ" dan biri de el-Mâcid’dir

Mâcid Allah’a nispet edildiğinde “yetkinliğin karşıtı olan her türlü nitelikten münezzeh, lütuf ve ikramı bol” anlamına gelir.
Mâcid; şânı ve kadri büyük; kerem ve cömertliği bol demektir.

El-Mâcid: Kadri ve şanı büyüktür.




El-Mâcid:  Şanı yüce, kerem ve iyilikleri bol olan O'dur.

 El-Mâcid: Azamet ve şerefle vasıflandırılmış, şanlı, şerefli, şanı yüce ve keremi bol olan, şanı büyük, kerem ve cömertliği sonsuz olan demektir.

Allah Teâlâ, yardımı, ihsânı bol olandır. O’nun kullarına olan kerem ve cömertliği ifadeye sığmaz, ölçüye gelmez. Bir taraftan kullarını iyi işler yapmaya muvaffak kılar; öbür taraftan onları güzel sıfatlara sahip olduklarından dolayı  över. Kusurlarını af eder, onları bağışlar.

Mevla’nın kullarına verdiği nimetler ölçüsüzdür. Çünkü O, sevdiği kullarına ölçüsüz verir, karşılıksız ikram eder ve dilediği an onları mağfiret eder.  Zira O’nun ihsanı boldur. Bunu bilmek ve O’na şükretmek lazımdır.

Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde bazı ayetlerde şöyle buyurmaktadır:

“(O), Arşın Sahibi’dir, Mecid’dir (çok yüce ve şereflidir).”
 (Bürûc Sûresi,15. Ayet)

“(Melekler) dediler ki: “Allah’ın emrine mi şaşırıyorsun? Ey ev halkı, Allah’ın rahmeti ve bereketi sizin üzerinize!” Muhakkak ki O, Hamîd’dir (çok övülen, çok hamdedilendir), Mecîd’dir (şanı, yüce olandır).”( Hûd Suresi 73. Ayet)



Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan ve sonra arşa hükmeden, gündüzü durmadan kovalayan gece ile bürüyen; güneşi, ayı, yıldızları, hepsini buyruğuna baş eğdirerek var eden Allah'tır. Bilin ki yaratma da emir de O'nun hakkıdır. Alemlerin Rabbi olan Allah Yüce'dir.”
 ( A'râf Sûresi,54. Ayet)

(Bu yazı,Diyanet İslam Ansiklopedisinden yararlanarak hazırlanmıştır.)
 (Devam edecek)

Efkan VURAL