Kur’an-ı
Kerim’de Allah’ın Öğretisi
Allah’ın
İsimleri (Esmâ-i Hüsnâ=En Güzel İsimler)-9
Allah’ın en güzel isimleri olan doksan
dokuz ismini açıklamaya devam ediyoruz.
44-RAKÎB
Allah’ın isimlerinden biri de er-Rakîb’dir.
er-Rakîb,gözeleyip kontrol eden demektir.
Er-Rakib,
bütün varlıkları her
an gözeten, bilen, kontrolü altında tutan, her şeyi , bütün varlıkları
gözetimi altında bulunduran yaratılmışların tümünü her an
kontrol eden demektir.
Allah Teâlâ,
yaratıklarından bir an bile gâfil değildir. Kim ne yaparsa onu görür ve bilir.
Hiçbir şey Allah’tan gizli kalmaz. Bütün varlıklar üzerinde gözetleyicidir. Bütün işler O’nun denetimi ve
gözetimi altında meydana gelmektedir. O, bütün olan bitenlere şahittir. Herkese
yaptığının karşılığını verir.
Karanlık bir
gecede, bir kayanın üzerinde bulunan karıncanın halini bilmek…
Denizlerin
diplerinde, ışığın olmadığı, gözün görmediği yerlerdeki yaratıkların her halini bilmek ve onlardan haberdar olmak…
Her anımızı ;
aldığımız her nefesi, kalbimizden geçenleri, düşüncelerimizi, niyetlerimizi,
yaptıklarımızı, her şeyimizi bilmek…
Bizi her an
korumak, muhafaza etmek ve
gözetlemek…Gibi bütün bu fiiller, Rabbimizin Rakib ism-i şerifinin
tecellisidir
Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde bazı
ayetlerde şöyle buyurmaktadır:
"İnsan hiçbir söz söylemez
ki onun yanında (yaptıklarını) gözetleyen (ve kaydeden) hazır bir melek
bulunmasın." (Kaf Suresi, 18.ayet)
"Adını kullanarak
birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'tan ve akrabalık haklarına
riayetsizlikten de sakınınız. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde
gözetleyicidir." (Nisâ Suresi, 1.ayet)
"Ey insanlar! Sizi ve
sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk ediniz ki, O'na karşı gelmekten
korunmuş olabilesiniz." (Bakara Suresi, 21. ayet)
"Allah, gözlerin hain
bakışını ve kalplerin gizlediğini bilir."
(Mü’min Suresi 19,. ayet)
"Nerede olursanız olun, O,
sizinle beraberdir. Allah yaptıklarınızı görür"
(Hadîd Suresi, 4. Ayet)
"O Allah'dır ki, namaza
kalktığın zaman seni görüyor." (Şu’arâ Suresi, 218. ayet)
"Doğrusu Rabbin hep
gözetlemektedir." (Fecr Suresi, 14. ayet)
"O Allah'ın, her şeyi
gördüğünü bilmiyor mu?" (Alak Suresi, 14. ayet)
45-MÜCÎB
Allah’ın isimlerinden biri de el-Mücîb’dir.
el-Mücîb, dileklere karşılık veren demektir.
el-Mücîb, ellerimizi Allah'a açıp dua ettiğimiz zaman bizi
kapısından boş çevirmeyerek dualarımızı kabul eden yüce yaratıcımızdır.
el-Mücîb, kendisine dua edip arzu ve istek de
bulunan kullarına yardım edendir. Kulların dua ettiğinde onların dualarına cevap verip kabul edendir.
el-Mücîb, dua edildiğinde kuluna cevap verip
istediği şeyleri karşılıksız bırakmayandır.
Allah Teâlâ, kullarına, onlardan daha yakındır.
Kendine yalvaranları işitir, bilir ve onların isteklerini verir. İnsanın duaya
şiddetle ihtiyacı vardır. Dua yapmak
ibadettir. Duadan mahrum kalmamak lazımdır.
Kulun, bütün benliğiyle yüce Yaratana yönelerek
O’dan istek ve dilekte bulunmasına ve bu sebeple icra edilen her türlü yakarışa
İslam literatüründe “dua” denmektedir.
Dua Allah'ın yüceliği karşısında, kulun
acziyetini itiraf etmesi, sevgi, saygı ve tazim duyguları içinde, O’nun lütuf
ve yardımını dilemesini ifade eder.
Duanın ana hedefi, insanın Allah'a halini arz
etmesi ve O’na niyazda bulunması olduğuna göre, dua kul ile Allah arasında bir
nevi diyalog manasına gelmektedir.
Allah kullarının duasını boş çevirmez.Duaların
mutlaka bir karşılığı vardır. Duaların karşılığı ya bu dünyada veya ahirette
verilecektir.
Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde bazı ayetlerde şöyle
buyurmaktadır:
"Kullarım, beni senden sorarlarsa,
(bilsinler ki), gerçekten ben (onlara çok) yakınım. Bana dua edince, dua edenin
duasına cevap veririm. O hâlde, doğru yolu bulmaları için benim davetime
uysunlar, bana iman etsinler." (Bakara Suresi, 186. ayet)
"Rabbinize yalvara yakara ve gizlice dua
edin. Bilesiniz ki O, haddi aşanları sevmez." (A’râf Suresi, 55. ayet)
"(Ey Muhammed!) De ki: “Duanız olmasa,
Rabbim size ne diye değer versin! Siz yalanladınız. Öyle ise azap yakanızı
bırakmayacak.”
(Furkân Suresi, 77. ayet)
"Rabbiniz, Bana dua ediniz, duanıza cevap
vereyim..." (Mü’min Suresi, 60. ayet)
"Rabbini, içinden yalvararak ve korkarak,
yüksek olmayan bir sesle sabah-akşam zikret ve gafillerden olma." (A’râf
Suresi, 205. ayet)
46-VÂSİ'
Allah'ın en güzel isimleri olan "Esmaü'l-Hüsnâ" dan biri de
el-Vâsi'dir.
Sözlükte “bir nesne bir şeye geniş gelmek, onu
içine alıp kapsamak; güç yetirmek” anlamlarındaki se‘a (si‘a) kökünden türeyen
vâsi‘ “bir şeyi içine alacak şekilde geniş olan; güç yetiren” demektir. Terim
olarak “ilmi, rahmeti ve kudreti her şeyi kuşatan” diye tanımlanabilir. Lügat
âlimleri kelimenin kökünden hareketle vâsi‘ ismine “her türlü isteğe karşı
ihsan ve lütufkârlığı yeterli olan, ilmi her şeyi kuşatan, rızkı bütün
yaratılmışlara yayılan ve rahmeti her şeyi kapsayan” mânası vermişlerdir
el-Vâsi, Allah'ın ilminin ve rahmetinin her şeyi kuşatmasıdır.
el-Vâsi,İlmi merhameti,affı ve nimeti sınırsız şekilde, geniş ve bol
olan,ikram ve ihsanında sınır olmayan demektir.
el-Vâsi,Nimeti bol olan, İlmi, rahmeti, kudreti, af ve mağfireti geniş
ve sonsuz olan. Sonsuz genişlik ve tahammül sahibi; lim ve ihsanı her şeyi
içine alan.
Bağışlaması bol ve rahmeti çok olan demektir. Yarattıklarına maddî ve
manevî genişlik veren Yüceler Yücesi Mevlamızdır. Lütfu bol olan anlamına
gelir.
Rahmet ve kudret sahibi, ilmi ile her şeyi kapsayan anlamlarına
gelmektedir.
Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde bazı ayetlerde şöyle
buyurmaktadır:
“Sizin ilâhınız, ancak kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayan
Allah’tır. Onun ilmi her şeyi kuşatmıştır.” (Tâ-Hâ sûresi , 98.ayet)
"...Allah, mülkünü dilediğine verir. Allah, lütfu geniş olandır,
hakkıyla bilendir."
(Bakara Suresi, 247.ayet)
"Doğu da batı da yalnız Allah'ındır. O halde nereye dönerseniz
orada Allah'ın yüzü vardır. Allah Vâsi'dir, varlığı sürekli genişletip büyütür;
Alîm'dir, her şeyi en iyi biçimde bilir." (Bakara Suresi,115. ayet)
"Mallarını Allah yolunda
harcayanların durumu, yedi başak bitiren ve her başakta yüz tane bulunan bir
tohum gibidir. Allah, dilediğine kat kat verir. Allah, lütfu geniş olandır,
hakkıyla bilendir."(Bakara Suresi, 261.ayet)
"...De ki: "Doğrusu bol nimet Allah'ın elindedir, onu
dilediğine verir. Allah'ın fazlı her şeyi kaplar, O her şeyi bilir" (Âl-i
İmrân Suresi,73.ayet)
"Eğer seni yalanlarlarsa de ki: Rabbiniz geniş bir rahmet
sahibidir. Bununla beraber O'nun azabı, suçlular topluluğundan
uzaklaştırılamaz." (En’âm Suresi,47.ayet)
Yüce Allah'ı vasi isminin anlamı ile düşünüp, O'ndan yardım ve mağfiret
istemeliyiz. Allah'ın lütuf ve merhametinden ümit kesmemeliyiz.
Sosyal yaşamımızda ve İbadetlerimizde Yüce Allah'ı bu anlamda tefekkür
etmeliyiz.
47-
HAKÎM
Allah'ın en güzel isimleri olan
"Esmaü'l-Hüsnâ" dan biri de el-Hakîm'dir
Sözlükte “iyileştirmek amacıyla menetmek,
düzeltmek, hükmetmek” anlamına gelen hükm masdarından sıfat olup “hüküm ve
hikmet sahibi” demektir.
el-Hakîm, hüküm ve hikmetin sahibidir. Bu konuda
tüm kemal sıfatlarla muttasıf ve noksanlıklardan da münezzehtir.
el-Hakîm, Bütün emirleri ve işleri yerli yerinde
olan.
el-Hakîm, ,“Her şeyin en iyi yönünü,en üstün bir
ilimle bilen.”
el-Hakîm, “Doğrudan başka bir şey söylemeyen ve
yapmayan.”
el-Hakîm, "Her işi hikmetli, her şeyi
hikmetle yaratan" anlamına gelir.
el-Hakîm, Her iş ve emrinde hüküm ve hikmet
sahibi, gerekeni en güzel şekilde yapan anlamındadır.
Allah Hakîm’dir. Faydasız, boş ve tesadüfî bir
işi yoktur. Her emir ve filinin her yönüyle sonsuz fayda ve hikmetleri vardır. Her yarattığı şey , her yaptığı iş
bütün kâinat nizamı ile ilgilidir. Allah'ın evrende kurmuş olduğu nizamda
hiçbir uyumsuzluk görülmez. Her şeyin bir yaratılış sebebi vardır. Her şey bir
düzen ve intizam ile yaratılmıştır.Allah Teâlâ, yaptığı her şeyi yerli yerince,
eksiksiz ve tam yapar. En üstün bir ilim sahibidir ve yaptığı her şeyin mutlaka bir hikmeti vardır.
Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde bazı ayetlerde şöyle
buyurmaktadır:
"O (Allah) ki, yarattığı her şeyi güzel
yapmış ve ilk başta insanı çamurdan yaratmıştır."
(Secde Suresi 7. ayet)
"...Her şeyi yaratmış ve her şeye bir ölçü
ve oluş tarzı takdir etmiştir." (Furkân Suresi, 2.ayet)
"(De ki:) "Allah’tan başka bir hakem
mi arayacağım? Halbuki size kitabı açıklanmış olarak indiren O’dur."
Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler, Kur’an’ın gerçekten rabbin tarafından
indirilmiş olduğunu bilirler. Sakın şüpheye düşenlerden olma!" (En'âm
Suresi,114 .ayet)
“...En güzel isimler O’nundur. Göklerde ve yerde
olanların tümü O’nu tesbih etmektedir. O, Azîz’dir, Hakîm’dir.” (Haşr Sûresi,
24.ayet)
"Göklerde olanlar da yerde olanlar da
Allah'ı tesbih ederler. O, güçlüdür, Hakim'dir."
(Saff Suresi,1. ayet)
"O, kullarının üstünde eşsiz kudret ve
yetki sahibidir. O, mutlak hüküm ve hikmet sahibidir, her şeyden hakkıyla
haberdardır." (En’âm Suresi 18. ayet)
“Allah hükmedenlerin hâkimi değil midir? ” (Tin
Süresi, 8.ayet)
"Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar
birbirlerinin dostlarıdır. İyiliği emreder, kötülükten alıkoyarlar. Namazı
dosdoğru kılar, zekâtı verirler. Allah’a ve Resûlüne itaat ederler. İşte
bunlara Allah merhamet edecektir. Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve
hikmet sahibidir." (Tevbe Suresi,71.ayet)
48-
VEDÛD
Allah'ın en güzel isimleri olan
"Esmaü'l-Hüsnâ" dan biri de el-Vedûd'dür.
Vedûd “çok seven, çok sevilen” demektir. Esmâ-i
hüsnâdan biri olarak “sâlih kullarını çok seven ve onlar tarafından çok
sevilen” mânasına gelir.
el-Vedud, Kullarını en fazla seven, sevilmeye en
layık olan anlamına gelir.
Alimler genellikle vedûdü şöyle
yorumlamışlardır. İbn Fûrek’in naklettiğine göre vedûd, “taati ve ibadeti
müminler ve âriflerce sevilen, kullarını hakkı ayakta tutmaları için sevip
kendilerini muvaffak kılan” anlamına gelir. Mâtürîdî ise vedûdü “her şey ve her
iyilik O’ndan geldiği için sevilmeye lâyık olan, kendisine tevessül edip
yaklaşanı seven” şeklinde yorumlamıştır. Hattâbî de vedûdü “sevilen, sâlih
kullarını seven, onlardan razı olup amellerini kabul eden, onları halka
sevdiren” diye açıklamıştır. Gazzâlî vedûde “bütün yaratıklar için iyiliği
seven, onlara iyilik yapan ve gerçekleştirdikleri iyilikleri öven” mânasını
verdikten sonra vedûd ile rahîm arasında muhteva yakınlığı bulunduğunu
belirtmiştir. Gazzâlî kulun Allah’ı sevmesini “kendisi için arzu ettiği her
şeyi Allah’ın diğer yaratıkları için de istemesi, hatta onları kendisine tercih
etmesi” sözleriyle açıklamıştır.
Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde bazı ayetlerde şöyle
buyurmaktadır:
"O, çok bağışlayandır, çok sevendir."
(Bürûc Suresi 14. Ayet)
“Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra O’na
tövbe edin. Şüphesiz Rabbim çok merhametlidir, çok sevendir.” (Hûd Suresi 90.
Ayet)
"(Resûlüm!) De ki: Eğer Allah'ı
seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın.
Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir."
(Âl-i İmrân Suresi 31. Ayet)
"İnanıp salih ameller işleyenler için
Rahmân, (gönüllere) bir sevgi koyacaktır."
(Meryem Suresi 96. Ayet)
"İşte bu, Allah'ın, inandıktan sonra doğru
ve yararlı işler yapan kullarına müjdelediği şeydir. De ki (ey Muhammed): “Ben
bu tebliğ hizmetinden ötürü, sizden akrabalıktan doğan sevgiden başka bir ücret
istemiyorum.” Kim güzel bir iş yaparsa, onun iyiliğini artırırız. Şüphesiz
Allah, çok bağışlayandır, şükrün karşılığını verendir." (Şûrâ Suresi 23.
Ayet)
(Bu
yazı,Diyanet İslam Ansiklopedisinden yararlanarak hazırlanmıştır.)
(Devam edecek)
Efkan VURAL
1
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder