Zor Zamanlarda Maneviyatımızdan Destek Almak
Muhterem Müslümanlar!
Okuduğum ayet-i kerimede
Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Sabır ve namazla
Allah’tan yardım isteyin. Şüphesiz Allah sabredenlerle beraberdir.”[1]
Okuduğum hadis-i şerifte
ise Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Zor
zamanlarda duasının kabul edilmesini isteyen kişi, rahat zamanında çokça dua
etsin.”[2]
Aziz Müminler!
Hayatımız boyunca pek çok sıkıntı, keder ve musibetle karşılaşırız.
Sonuçları ne olursa olsun başımıza gelen her olay, dünya imtihanının bir
parçasıdır. Ömür dediğimiz sermaye, aslında imtihan için bize tanınan sınırlı
süredir. Önemli olan bu süreyi iman ve salih ameller ile geçirebilmek,
karşılaştığımız hadiseler karşısında doğru tavırlar ortaya koyabilmektir.
Nitekim Cenâb-ı Hak bir ayet-i kerimede şöyle buyurmaktadır: “Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla; mallardan, canlardan ve
ürünlerden eksiltmekle sınayacağız. Sabredenleri müjdele!”[3]
Kıymetli Müslümanlar!
İyi günlerimizde olduğu
gibi, zor zamanlarda da Allah’a olan sevgimizden ve güvenimizden güç almalıyız.
Çetin sınavlar karşısında mümin olarak öncelikli sorumluluğumuz, elimizden
gelen bütün tedbirleri almaktır. Olaylara soğukkanlı ve metanetli yaklaşmak, çözüm
için çaba sarf etmektir. Asla umutsuzluğa kapılmamak, inancımızı ve direncimizi
kaybetmemektir.
Aziz Kardeşlerim!
Sebeplere başvuran;
ilmin, aklın ve tecrübenin ışığında her türlü tedbiri alan mümin, aynı zamanda
tevekkül etmeyi ve ilâhî takdire rıza göstermeyi bilmelidir. İsyan ve
taşkınlıkla değil, teslimiyet ve sekînetle hareket etmelidir. Korku, endişe ve
karamsarlıktan uzak kalarak, Rabbinin mutlak iradesine sığınmalıdır. En güvenli
sığınak, Cenâb-ı Hakk’ın eşsiz kudreti, ilim ve hikmeti, yardım ve inayetidir.
O’na olan inancını bir an bile yitirmemek, O’na dayanmak, O’na güvenmek ve
O’ndan yardım dilemek müminin hayat ışığıdır. Dua ve niyazla, tevbe ve
istiğfarla, hamd ve şükürle Allah’a iltica etmek, kulluğun özüdür.
Aziz Müminler!
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) bir hadisinde şöyle buyurmaktadır:
“Müminin durumu ne hoştur! Her
hâli kendisi için hayırlıdır. Bu durum yalnız mümine mahsustur. Başına
sevinecek bir hâl geldiğinde şükreder; bu onun için hayır olur. Başına bir
sıkıntı geldiğinde sabreder; bu da onun için hayır olur.”[4]
O halde, müminin Rabbine
dayanarak, kendine güvenerek ve kardeşleriyle yardımlaşarak zorlukları
aşabileceğini unutmayalım. Yaşadığımız olayları ibret ve ferasetle okuyalım.
Sorumluluk bilinci ve nefis muhasebesi çerçevesinde değerlendirelim. Üzerimize
düşeni yaptığımızdan emin olalım. Bu dünyanın sınavlarını azim, sabır ve şükür
terazisinde tartalım. Hayatta güçlü olmak için ibadet, dua, tefekkür ve
tevekkülle maneviyatımızı canlı tutalım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder