ŞİDDET İNSAN ONURUYLA ASLA BAĞDAŞMAZ
Muhterem
Müslümanlar!
Hicretin onuncu yılıydı. Resûl-i Ekrem (s.a.s) ve güzide ashabı hac ibadeti için şehirlerin anası Mekke’de buluşmuşlardı. Haccın rükünlerinden Arafat Vakfesi’ne durmuşlardı. Allah Resûlü (s.a.s) bu mukaddes mekânda on binlerce mümine hitaben yaptığı ve tüm insanlığa önemli mesajlar verdiği Veda Hutbesi’ne şu sözlerle başladı:
“Ey insanlar! Bu Zilhicce ayınız, bu Mekke şehriniz, bu gününüz nasıl mukaddes ise kanlarınız, mallarınız, ırzlarınız, şeref ve namusunuz da aynı şekilde mukaddestir.”[i]
Sevgili Peygamberimiz, bu uyarısından sonra sözlerine şöyle devam etti:
“Dikkat edin, size mümini tanıtıyorum: O, insanların canı ve
malı hususunda güvendiği kişidir. Müslüman ise elinden ve dilinden insanlara
zarar gelmeyendir.”[ii]
Aziz Müminler!
Yüce dinimiz İslam’a göre, kadın,
erkek, çocuk, genç ve yaşlı her insanın bedeni, kişiliği, haysiyeti, iffeti ve
şerefi dokunulmazdır. Onun içindir ki hiçbir kimse bir başkasının canına,
malına ve kişilik haklarına kast edemez. Şerefini ve onurunu zedeleyecek
davranışlarda bulunamaz. Canlı cansız hiçbir yaratılmışa zarar verecek bir tavır
ve tutum içinde olamaz.
Kıymetli Müslümanlar!
Maalesef her geçen gün daha
fazla şahit olduğumuz kadınlara yönelik şiddet vicdanlarımızı yaralıyor,
yüreklerimizi dağlıyor. Oysaki inancımızda asla yeri olmayan şiddet, insanlık
suçudur. Şiddet, acizliktir, merhametsizliktir, zulümdür. Şiddet, can
dokunulmazlığı ihlalidir ve insan onuruyla bağdaşmaz. Hiçbir gerekçe, şiddet için
mazeret olamaz.
Şiddetin dini, dili, ırkı,
coğrafyası ve sosyal statüsü yoktur. Kimden gelirse gelsin şiddetin hiçbir şekli
kabul edilemez. Rabbimizin gazabı, meleklerin, gök ve yer ehlinin laneti, şiddete
yeltenen, Allah’ın dokunulmaz kıldığı canları katleden zalimlerin üzerinedir.
Onlar dünyada rezil rüsva olmuşlardır. Ahirette ise varacakları yer ancak
cehennemdir.
Değerli Müminler!
Dinimize göre asıl olan şefkattir, merhamettir, yaşatmaktır. Allah’ın masum kıldığı cana kıymamak, zarar vermemektir. Nitekim Yüce Kitabımız Kur’an’da şöyle buyrulmaktadır: “…
Bir
cana kıymaya veya yeryüzünde fesat çıkarmaya karşılık olması dışında, kim bir
kimseyi öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir can kurtarırsa
bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur.”[iii]
Şiddet ve merhametsizlik
görüntülerinin sık sık ekranlara taşındığı günümüzde bize düşen, her durumda
merhameti kuşanmak, insaflı ve vicdanlı davranmaktır. Sevgi ve ülfeti, muhabbet
ve şefkati hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline getirmektir. Eşimizi,
çocuklarımızı, ailemizi, komşularımızı ve tüm çevremizi elimizden ve dilimizden
emin kılmaktır. Şiddeti doğuran, yaygınlaştıran, normal gösteren, şiddete
yönlendiren her türlü söylem ve davranışın karşısında durmaktır. Şiddetin
ortadan kalkması, insan onurunun korunması için var gücümüzle gayret etmektir. Şiddete
yeltenmek bir yana, gönül kırmanın dahi Kâbe’yi yıkmaktan daha büyük bir vebal
olduğunu asla unutmamaktır. Karıncayı dahi incitmekten sakınan bir medeniyetin mirasçısı
olduğumuzu her daim hatırda tutmaktır.
Bu
vesileyle şiddete maruz kalarak hayattan koparılan tüm kardeşlerime Cenâb-ı
Hak’tan rahmet diliyorum. Yüce Rabbimiz, merhameti önce yüreklerimize sonra da tüm
yeryüzüne hâkim kılmayı bizlere lütfeylesin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder