Kovid-19 salgını karşısında ara verilen cuma namazının temsilen de olsa devam etmesi amacıyla Ankara Ahmet Hamdi Akseki Camii’nde çok az sayıda katılımla ve tedbirler alınarak Cuma namazı kılındı, hutbe irad edildi
Diyanet İşleri Başkanlığı, Kovid-19 salgını karşısında ara verilen cuma namazının temsilen devam etmesi uygulamasına bu Cuma da devam etti.
Ahmet Hamdi Akseki Camii’nde çok az sayıda katılımla ve tedbirler alınarak kılınan Cuma namazını, Mushafları İnceleme ve Kıraat Kurulu Başkanı Hafız Osman Şahin kıldırdı.
Şahin, namaz öncesi, “Berat Gecesi: Af ve Arınma Vesilesi” başlığıyla irad ettiği hutbede şu ifadelere yer verdi;
BERAT GECESİ: AF VE ARINMA VESİLESİ
Muhterem
Müslümanlar!
Okuduğum
ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “De ki: ‘Ey kendi aleyhlerine
günahta haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz
Allah dilerse bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet
edendir.”[1]
Okuduğum
hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Şaban ayının on beşinci gecesi olduğu zaman, gecesini ibadetle
gündüzünü ise oruçlu geçirin. Çünkü o gece güneş batınca Allah Teâlâ dünyaya
rahmet nazarı ile bakarak fecir oluncaya kadar, ‘Benden bağışlanma dileyen yok
mu, onu bağışlayayım! Benden rızık isteyen yok mu, onu rızıklandırayım! Belaya
düçar olan yok mu, ona afiyet vereyim!’ buyurur.”[2]
Aziz Müminler!
Önümüzdeki
Salı gününü Çarşamba’ya bağlayan gece Berat Gecesidir. Berat gecesi, günahlarımıza
tevbe etme, Cenâb-ı Hakk’ın rahmetini isteme ve O'nun inayetiyle kurtuluşa erme
zamanıdır. Bu gece nefsimizin sonu gelmez arzu ve heveslerini terk edip Rabbimizin
istediği gibi bir kul olmaya söz verme vaktidir.
Allah’ın
izniyle bela ve musibetlerden kurtuluş beratı alacağımız böyle bir geceye bizleri
ulaştıran Rabbimize sonsuz hamd ü senalar olsun. Örnek hayatıyla insanlığa
imanın ve ihsanın yollarını öğreten Resûl-i Ekrem (s.a.s)’e salat ve selam
olsun.
Kıymetli
Müslümanlar!
İnsanlık,
tarih boyunca nice zor ve sıkıntılı dönemlerden geçti. Kimi zaman savaşlar,
kimi zaman yokluklar, kimi zaman afetler, kimi zaman da salgın hastalıklar
insanoğlunun yakasını bırakmadı. Bu acıların yaşanmasında elbette ilahi
takdirin yanı sıra insanın, Allah’ın kâinata koyduğu ilkeleri göz ardı
etmesinin önemli bir payı vardır. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur: “Başınıza gelen her musibet kendi yapıp
ettikleriniz yüzündendir; kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar.”[3]
Değerli Müminler!
Bugün
de insanların tedbirde gecikmesi sebebiyle büyüyen bir salgın dünyanın dört bir
tarafına yayıldı. Millet olarak sabırla ve kararlılıkla çetin bir mücadele
veriyoruz. Bu süreçte hayatını kaybeden tüm kardeşlerimize Cenâb-ı Hak’tan rahmet
diliyorum. Rabbim, makamlarını âli, mekânlarını cennet eylesin. Hastalarımıza
Şafi ism-i celiliyle şifalar ihsan eylesin. Rahman ve Rahim olan Rabbimiz,
içinde bulunduğumuz sıkıntıdan en kısa zamanda kurtulmayı bizlere nasip eylesin.
Aziz Müslümanlar!
Berat
gecesinde belki her zaman olduğu gibi coşku içinde camilerimize koşamayacağız. Camilerimizde
hep birlikte namaza durarak el açıp yalvaran müminler olamayacağız. Ancak her
birimiz ailelerimizle birlikte evlerimizi mescide çevirme imkânına sahibiz. Berat
Gecesini fırsat bilerek kadınıyla erkeğiyle, genciyle yaşlısıyla tek yürek olup
Rabbimize yönelelim. O’na kulluğumuzu arz edelim. Bu vesileyle unuttuğumuz ya
da ihmal ettiğimiz sorumlulukları, bilerek ya da bilmeden işlediğimiz hataları,
üzerimizdeki kul ve kamu haklarını yeniden gözden geçirelim.
Kardeşlerim!
Şu önemli hususu bir kere
daha hatırlayalım. En büyük sermayemiz ömürdür. Her anımız, her vaktimiz çok
kıymetlidir. Rabbimiz bizleri bu dünyaya O’na kulluk edelim, O'nun rızasına
uygun bir hayat inşa edelim diye göndermiştir. İtaat ve ibadetle, salih amel ve
güzel ahlakla örülmüş bir hayat sürelim diye bize bu ömrü bahşetmiştir.
وَمَا
خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْاِنْسَ اِلَّا لِيَعْبُدُونِ
“Ben cinleri ve insanları, ancak bana
kulluk etsinler diye yarattım.”[4] ayeti bu
gerçeği bizlere haber vermektedir.
Berat Gecesi,
Rabbimizin kullarını af ve mağfiretiyle kuşattığı müstesna bir gecedir. Bu
gece, geride kalan ömrümüzün muhasebesini ve bereketli bir geleceğin planlarını
yapalım. Attığımız yanlış adımlardan, Allah'ın sınırlarını aşarak verdiğimiz
hatalı kararlardan vazgeçelim. Bela ve musibetlerden O’na sığınıp beratımızı
isteyelim. Hz. Nuh (a.s.)’ın:
فَقُلْتُ اسْتَغْفِرُوا رَبَّكُمْ
اِنَّهُ كَانَ غَفَّاراًۙ يُرْسِلِ
السَّمَٓاءَ عَلَيْكُمْ مِدْرَاراًۙ وَيُمْدِدْكُمْ بِاَمْوَالٍ وَبَن۪ينَ
وَيَجْعَلْ لَكُمْ جَنَّاتٍ وَيَجْعَلْ لَكُمْ اَنْهَاراًۜ
“Dedim ki: Rabbinizden bağışlanmanızı
dileyin; O, çok bağışlayıcıdır. Dileyin ki üzerinize gökten bol bol yağmur indirsin. Mallar ve oğullar vererek sizi
desteklesin, size bahçeler versin ve sizin için ırmaklar akıtsın.”[5] sözüne uyarak
tevbe ve istiğfarımızı artıralım.
Muhterem Müslümanlar!
Yüce Allah bizlere türlü nimetler bahşetmiştir.
Rızık, “Rezzâk” olan Yüce Allah’tandır. Berat gecesi ise, maddi ve manevi rızık
isteyenleri Cenâb-ı Hakk’ın rızıklandırdığı bir gecedir. Rabbimiz Kur’an-ı
Kerim’de şöyle buyurur:
فَكُلُوا
مِمَّا رَزَقَكُمُ اللّٰهُ حَلَالاً طَيِّباًۖ وَاشْكُرُوا نِعْمَتَ اللّٰهِ اِنْ
كُنْتُمْ اِيَّاهُ تَعْبُدُونَ
“Allah’ın size verdiği helâl ve güzel rızıktan yiyip için ve
eğer yalnız Allah’a kulluk ediyorsanız O’nun nimetine de şükredin.”[6] Rabbimizin bu emrine uyarak, temiz ve
helal rızkın peşinden koşalım. Unutmayalım ki temiz olmayan gıda sağlığımızı;
helal olmayan gıda ise manevi hayatımızı bozar.
Aziz Kardeşlerim!
Berat
Gecesi, Rabbimizin kullarına afiyet ihsan ettiği bir gecedir. Nerede ve hangi
halde olursak olalım, dertlerimize deva, sıkıntılarımıza çare, hastalıklarımıza
şifa verecek olan Allah’tır. Zira her şey ancak O’nun takdir etmesiyle meydana
gelir. Öyleyse, başta aziz milletimiz ve ümmet-i Muhammed olmak üzere bütün
insanlığın afiyete kavuşması için Berat Gecesini fırsat bilerek Rabbimize dua
ve niyazda bulunalım.
Kardeşlerim!
Rabbimiz
şöyle buyurur: “Kullarım, beni senden sorarlarsa, bilsinler ki, gerçekten ben onlara çok
yakınım. Bana dua edince, dua edenin duasına cevap veririm. O halde, doğru yolu
bulmaları için benim davetime uysunlar, bana iman etsinler.”[7]
Bu
ayet-i kerimeye gönülden bağlanan her mümin, fiilî duasını yaptıktan yani üzerine
düşen sorumlulukları yerine getirdikten sonra Rabbine niyazda bulunur. O’na içten
ve samimi bir şekilde dua eder. Zira dua, her durumda imanımızı ve
tevekkülümüzü artıran, hayatımıza umut ve direnme gücü katan eşsiz bir
nimettir. “el-Mücîb” yani “dualara icabet eden” Rabbimiz, bütün dualarımızı
işiten ve dualarımıza karşılık verendir.
Aziz Müslümanlar!
Bugün
Cuma günüdür. Müminlerin bayramıdır. Rabbimizin dualarımıza icabet ettiği bir
andayız. Berat gecesinin ve Ramazan-ı Şerif’in eşiğindeyiz. Bu mübarek
vakitlerin kıymetini bilerek ellerimizi semaya, gönüllerimizi Rabbimize açalım.
Allah’ım! Peygamberin Eyyûb
(a.s) gibi sana yalvarıyoruz:
اَنّ۪ي
مَسَّنِيَ الضُّرُّ وَاَنْتَ اَرْحَمُ الرَّاحِم۪ينَۚ
“Başıma bu dert geldi. Ama sen merhametlilerin en merhametlisisin”[8]
Ya Rabbi! Eyyûb (a.s)’ın
duasını kabul ettiğin gibi bizim de dualarımızı kabul eyle! O’na verdiğin şifa
gibi hastalarımıza da şifa ver! Onun sıkıntılarını giderdiğin gibi bizim de
sıkıntılarımızı gider. Ona verdiğin rahmetini bizim de üzerimizden eksik eyleme
Allah’ım!
[1] Zümer,
39/53.
[2] İbn Mâce, İkâmet, 191.
[3] Şûrâ,
42/30.
[4] Zâriyât,
51/56.
[5] Nûh, 71/10-12.
[6] Nahl, 16/114.
[7] Bakara, 2/186.
[8] Enbiyâ, 21/83.
Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
KAYNAK:
Diyanet Hutbeleri1
Diyanet Hutbeleri2
Diyanet Cuma Hutbeleri
Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
KAYNAK:
Diyanet Hutbeleri1
Diyanet Hutbeleri2
Diyanet Cuma Hutbeleri
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder