Muhterem Müslümanlar!
En
hafifinden en ağırına kadar hastalık dünya imtihanlarından biridir. Tarih
boyunca pek çok hastalık Allah’ın yardımı ve insanların gayretli araştırmaları
ile tedavi edilmiştir. Bugün dünyanın dört bir köşesine yayılan Koronavirüs’ün
de inşallah şifası bulunacaktır.
Nitekim Resûl-i Ekrem’in buyurduğu gibi “Allah, indirdiği her hastalığın muhakkak
şifasını da vermiştir.”[1] Bizlere düşen ise hastalığa yakalanmamak
için tedbiri elden bırakmamaktır.
Aziz
Müminler!
Bu
salgından korunmak için öncelikle beden, kıyafet, yiyecek ve çevre temizliğine
dikkat edelim. Bulunduğumuz ortamı sık sık havalandıralım. Öksürdüğümüz ya da
hapşırdığımız zaman tek kullanımlık mendillerle veya dirseğimizin iç kısmıyla
ağzımızı kapatalım. Kalabalık ortamlardan uzak durmaya gayret edelim.
Özellikle
lavabo, abdesthane, kapı kolu ve masa üstleri gibi el temasının yoğun olduğu
alanları temiz tutalım. Ellerimizi her zamankinden daha fazla sabunla ve
ovalayarak yıkayalım. Kirli ellerimizle ağzımıza, burnumuza ve gözümüze
dokunmayalım. Camilerimizde ortak tespihleri kullanmak yerine parmaklarımızla
ya da şahsi tespihimizle tesbihatımızı eda edelim.
Şayet
yurt dışı seyahatinden dönmüşsek, on dört gün boyunca evimizden dışarı
çıkmamaya özen gösterelim. Umre ziyaretinden dönenlerin de bu hususa dikkat
etmesini ve ziyaretçi kabul etmemesini sağlayalım.
Kıymetli Müslümanlar!
Bizler samimi ve sıcakkanlı bir milletiz. Dost ve arkadaşlarımızla
musafaha eder, tokalaşır ve kucaklaşırız. Elbette bu davranışlar çok güzel ve
değerlidir. Ancak bulaşıcı hastalıkların yaygın olduğu bu dönemde böyle
uygulamalara ara vermek sorumluluğun ve tedbirin gereğidir. Bilhassa
camilerimizde yaygın olan namaz sonrası musafaha uygulamasına ara verelim. Tokalaşmadan
belli bir mesafeden birbirimize gönül selamı vererek hal hatır soralım.
Belli bir yaşın üzerinde olanlar Koronavirüs’den daha fazla etkilenmekte
ve risk grubunda yer almaktadır. Dolayısıyla bu günlerde yaşlılarımız evlerinde
istirahat etmeli ve kalabalık ortamlardan uzak durmalıdır.
Değerli Müminler!
Sağlık,
Rabbimizin bize emanetidir. Mümine düşen, bu emanete sahip çıkmak, onu korumak
için gayret göstermektir. Bu sayede Allah’ın yardımıyla huzura kavuşuruz.
Dertlerimize deva, hastalıklarımıza şifa buluruz. Nitekim Kur’an-ı
Kerim’de Hz. İbrahim (a.s) Rabbimizi şöyle anlatır: “O, beni
yaratan ve bana doğru yolu gösterendir. O, beni yediren ve içirendir.
Hastalandığımda bana şifa veren O’dur. Beni öldürecek ve sonra diriltecek olan
da yine O’dur.”[2]
Öyleyse yaşadığımız salgın hastalık karşısında hem kendi sağlığımızı
hem de çevremizdekileri korumak için tedbirli davranalım. Aksi halde kendi
sağlığımız yanında başkalarının sağlığını da tehlikeye atacağımızı, bunun da
kul hakkı olacağını unutmayalım.
Elbette Rabbimizin bir takdiri vardır. Mümine
düşen ise tedbir almaktır. Mümin her haliyle mutedil ve dengelidir. Meseleyi
hafife almadan, abartıp paniğe kapılmadan, soğukkanlılıkla, aklımızı ve
bilgimizi kullanarak bu salgınla mücadele etmek hepimizin vazifesidir.
[1] Buhârî, Tıb, 1.
[2] Şuarâ, 26/78-81.
Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
KAYNAK:
Diyanet Hutbeleri1
Diyanet Hutbeleri2
Diyanet Cuma Hutbeleri
Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
KAYNAK:
Diyanet Hutbeleri1
Diyanet Hutbeleri2
Diyanet Cuma Hutbeleri
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder