3 Mayıs 2017 Çarşamba

Hz.Peygamber ve Güven Toplumu




Ülkemizde her yıl Peygamberimizin  doğduğu 20 Nisan gününün  içinde bulunduğu hafta “Kutlu Doğum Haftası” olarak kutlanmaktadır.

Bu yıl  Diyanet işleri başkanlığı,  kutlu doğum haftasının ana temasını “Hz. Peygamber ve Güven toplumu” olarak belirlemiştir.

Hz.Muhammed henüz peygamber olmadan önce Mekke’liler ona “el-Emin” adını vermişlerdi. O “Muhammed’ül-Emin”’idi.
 Yani Mekkeliler ona  “Güvenilir Muhammed” diyorlardı.

Hz.Muhammed’in sözüne ve yaptığı işe güven duyan Kureyşliler Onun Kâbe hakemliğini memnuniyetle karşılamışlardır. Büyük bir sorun haline gelen Hacer’ul-Esved’in yerine konmasında hakemlik ederek ; güvenirliği sayesinde Hz. Muhammed,Kabilelerin birbirine girmesini önlemiştir.

Hz.Muhammed (s.a.v.)  peygamberlikle görevlendirildiğinde tek sermayesi “Güvenilir Oluşu”idi.Herkes onun dürüst ve güvenilir olduğunu biliyordu.

Allah Hz.Muhammed’e kavmini uyarmasını istedi. Peygamberimiz de akrabalarını Kâbenin yanına topladı.Onlara önemli bir haber vereceğini  söyledi.

Onlara şöyle seslendi:Şu tepenin arkasında düşman ordusu Mekke’ye saldırmak üzere hazır bekliyor,desem ne dersiniz?

Onlar hep bir ağızdan: Hiçbir zaman yalan dediğini duymadık. Sen doğru söylersin,dediler.
Onlar Muhammed’e tereddütsüz güveniyorlardı. Peygamberimiz onlara Allah’tan başka varlıklara tapmamalarını,kendisini peygamber olarak kabul etmelerini söyledi. Onlar  yetim birine inanmayı gurur edindiler,mevkilerinin yok olacağı endişesiyle peygamberimize inanmak istemediler. Ama Muhammed’in doğru söylediğini çok iyi biliyorlardı. Çünkü Hz.Muhammed hiçbir zaman yalan bir şey söylememişti.

Peygamberimize ashabı çok güveniyordu. Onun her zaman doğru ve dürüst olduğunu görüyorlardı.

Peygamberimiz miraç gecesinde,Kâbe’den alınıp, Kudüs’e ve oradan da Sema’ya çıkarılarak , orada Yüce Allah ile görüştüğünü anlattığı zaman Müşrikler, O anda Mekke’dışında olan Hz.Ebubekir’e bu olayı haber veriyorlar. Ve O’na şimdi de Muhammed’e inanacak mısın? Diyorlar. Hz.Ebu Bekir de bunu kim söyledi,dedi. Onlar da bunu Muhammed söyledi. Bunun üzerine Hz.Ebu Bekir, bunu Muhammed söylediyse doğrudur. Çünkü Muhammed hiçbir şekilde yalan konuşmamıştır.Ona inanırım.

Mekkeliler,kıymetli eşyalarını çok güvendikleri Muhammed’e emanet ediyorlardı.Peygamberimiz de kendisine teslim edilen  emanetleri çok iyi koruyordu.
Mekkeli Müşrikler İslâmın yayılmasını kökten önlemek için peygamberimizi öldürmeye karar verdiler. Bir grup genç peygamberi öldürmek için evinin önüne geliyorlar. Peygamberimiz kendisine emanet bırakılan kıymetli eşyaları sahiplerine vermek üzere hepsini birer birer Hz.Ali’ye  gösteriyor.

 Peygamberimiz öldürüleceği zaman bile kendisini, öldürmeye gelenlerin emanetlerini düşünüyor ve onları sahiplerine vermek üzere Hz. Aliyi görevlendiriyor.
Kendisini öldürmeye gelen Müşriklerin,emanetlerine önem veren Hz. Muhammed böylelikle herkesin güvenini kazanıyor.

İşte güvenli insan bu, işte örneğimiz bu,güvenilir olmak her şeyin üstünde olmalıdır. Her yerde ve her zaman güvenilir olmaya çalışmalıyız.
Peygamberimiz yaptığı anlaşmalara uyar,verdiği sözleri yerine getirirdi.
Her zaman olduğu gibi bugün de  güvenilir insanlara ve güvenli bir topluma ihtiyaç vardır. Bizler Türk toplumu  olarak daha güvenilir, daha sağlam inançlı ve karakterli olmalıyız.  Böyle Yüce bir dine , peygambere  ve köklü bir tarihe sahip olmamız bizim için bir şanstır.
Bunun için bizler peygamberimiz gibi dürüst ve güvenilir olmalıyız. Söylediklerimizde ve hareketlerimizde  doğru olmalıyız. Sırat-ı müstakım üzerinde olmalıyız.





Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır:

 “Öyle ise emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Beraberindeki tövbe edenler de dosdoğru olsunlar. Hak ve adalet ölçülerini aşmayın. Şüphesiz O, yaptıklarınızı hakkıyla görür ” (Hud suresi,112.ayet)

Emanetleri, önemli görev ve sorumlulukları liyakat sahibi ehil olanlara vermek gerekir. Böylelikle güven oluşumu gerçekleşir.

Yüce Allah şöyle buyurur: “Allah, size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor…” (Nisa suresi,58.ayet)





Güven toplumunu oluşturmamız için aşağıdaki hadis-i şeriflere uygun hareket etmeliyiz:
Bir gün sahabeden biri  Peygamberimize: "Ey Allah'ın Resulü, bana İslam hakkında öyle bir bilgi ver ki, bana yetsin ve sizden başka kimseye İslam'dan sormaya hacet bırakmasın" dedim. Şu cevabı verdi: "Allah'a inandım de, sonra da dosdoğru ol" buyurdu.” (Müslim,İman,62)

“Müslüman, insanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir.” (Nesâi,İman.8)
“Sizden biriniz, kendisi için arzu edip istediği şeyi, din kardeşi için de arzu edip istemedikçe, gerçek anlamda iman etmiş olmaz.” (Buhari,iman.7)

"Mü'minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir organı hasta olduğu zaman, diğer organlar da  bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar. (Buharî, Edeb 27)

Peygamberimizin tavsiyelerine uymalıyız. Özellikle peygamberimizin doğruluk ve dürüstlüğünü şiar edinmeliyiz.

Herkesin güvene bileceği kişilerden olmaya çalışmalıyız. İşimizde gücümüzde dürüst ve adaletli olmalıyız. Görev ve sorumluluklarımızı , kanunun ve kurallara uygun bir biçimde en güzel şekilde yerine getirmeliyiz.

Yaptığımız her şeyde , Allah’ın bizi gördüğünü ve yaptıklarımızın hesabını bize soracağını bilmeliyiz. Ve ona göre hareket etmeliyiz.





Güvenli bir kişi olmak  ve güven toplumunu oluşturmak için adım atalım.
Güvenli adımlarla huzura kavuşalım ve güvenli toplum olalım….

Ne mutlu güvenilir olan kişilere ve güvenilir olan toplumlara…


Efkan VURAL

Bu yazı aşağıdaki sitelerde yayınlanmıştır:







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder