İNSAN: KÂİNATIN GÖZBEBEĞİ
Muhterem Müslümanlar!
Her doğan gün batacak, her can ölümü tadacaktır.
Yaratılan her şey nihai sonla karşılaşacaktır. Denizler kaynayacak, dağlar
yerinden oynayacak, yıldızlar dökülecektir. Kabirlerde olanlar dışarı
çıkartılacak ve her insan; dünyada neleri yaptığını, neleri de yapmadığını
anlayacaktır.
Kıymetli Müminler!
İnsan vardır; niçin yaratıldığını, nereden
geldiğini ve nereye gittiğini düşünmez. Kendini unutur, Rabbini unutur, ölümü
unutur, hesabı unutur, cennet ve cehennemi unutur. Kötülüğün gölgesinde
dolaşır; kalp kırar, gönül incitir. Kâbil olur cana kıyar. Kârun olur
zenginliğiyle şımarır. Nemrut olur mülküyle övünür. Ebû Cehil olur, hak ve
hakikati göremez. İnsan da vardır; dünyayı ahiretin tarlası bilir, hem dünyası
hem de ahireti için çalışır. Ahmed Yesevî olur, Hacı Bayrâm-ı Velî olur, Hacı
Bektâş-ı Velî olur, Mevlânâ olur, Yunus Emre olur, sözleriyle yürekleri
fetheder.
Ey Aziz İnsan!
Sen, âlemin özüsün, kâinatın gözbebeğisin. Hâlık-ı
zü’l-Celâl’in gözdesisin. Dünyayı ve içindekileri yaratıp senin hizmetine sunan
Allah Teâlâ’dır. Yaratılışını en güzel şekilde yapan O’dur. İyiyi kötüden ayırt
edebilecek izan ve şuuru sana veren O’dur. Huzur ve mutluluğun yollarını sana gösteren
kitaplar gönderen, peygamberleri senin için rehber kılan O’dur. Tüm bunlara
rağmen, “Ey insan! Kerim olan Yüce Rabbine
karşı seni yanıltıp aldatan nedir?”[i]
Seni Allah’a kul olmaktan alıkoyan nedir? Emrettiklerini yapmaya, yasaklarından
kaçınmaya engel olan nedir?
Değerli Müslümanlar!
Bugün maalesef birçok zıtlığı daha fazla bir arada yaşamaktayız. Bir yanda;
kendisi, ailesi, milleti ve tüm insanlık için dünyayı cennet kılmaya uğraşanlar
varken, diğer yanda mazlum ve masumlara zulmederek yeryüzünü cehenneme çevirmek
isteyenler var. Bir yanda karıncayı dahi incitmeyen nezaket ve zarafet sahibi
insanlar varken, öte yanda kibir ve gururla yürüdüğü yolları, geçtiği diyarları
yakıp yıkanlar var. Bir yanda iyilik ve merhametin hayat bulması için çabalayanlar
varken, diğer yanda yaptıkları kötülüklerle insanlığı zifiri karanlığa mahkûm
bırakmak isteyenler var. Peygamber Efendimiz (s.a.s), hadis-i
şeriflerinde bu ikilemi şöyle ifade etmektedir: “Mümin aziz ve cömerttir.
Fâcir ise saygısız ve cimridir.”[ii]
Muhterem Müminler!
Her şey akar, su, tarih,
yıldız, insan ve fikir;
Oluklar çift; birinden
nur akar; birinden kir.
Evet, hem nurun hem de kirin aynı anda aktığı bu dünyada biz müminlere düşen;
bulunduğumuz
her yeri imanımızla güven yurduna, ibadetlerimizle huzur ve mutluluk diyarına,
güzel ahlakımızla ülfet ve muhabbet ortamına dönüştürmektir. Kötülüğe ve
haksızlığa geçit vermemek; sevgiyi ve muhabbeti hayatımızın her alanına hâkim
kılmaktır.
Hutbemizi,
Allah Resûlü (s.a.s)’in şu hadis-i şerifleriyle bitirmek istiyorum: “Öyle insanlar vardır ki âdeta hayrın
anahtarları, şerrin kilitleri gibidir. Öyleleri de vardır ki, şerrin
anahtarları, hayrın kilitleri gibidir. Ne mutlu! Yüce Allah’ın, hayrın
anahtarlarını kendilerine verdiği kimselere…”[iii]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder