DÜNYAYI BARIŞ VE İTİDALE ÇAĞIRIYORUZ
Muhterem Müslümanlar!
Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:
“Ey iman edenler! Hepiniz
topluca barış dini İslam’a girin. Şeytanın peşinden gitmeyin. Çünkü o, size
apaçık bir düşmandır.”[1]
Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) namazlarının ardından Cenâb-ı Hakk’a şöyle niyazda bulunmuştur:
“Allah’ım! Sen, Selâm’sın; selam, barış ve esenlik Sendendir.
Yücelik ve ikram sahibi olan Allah’ım! Sen ne mübareksin.”[2]
Aziz
Müminler!
Yüce dinimiz İslam
barış ve esenlik dinidir. Allah’ın güzel isimlerinden birisi de “es-Selâm”dır.
Rabbimiz, barış ve esenliğin kaynağıdır. Kullarına İslam ile barışın yolunu
gösteren O’dur. Cenâb-ı Hak, Hz. Âdem’den itibaren gönderdiği tüm rahmet
elçileri aracılığıyla insanlığı barışa davet etmiştir. Zira barışın olmadığı
yerde savaş vardır. Savaşın olduğu yerde ise kan, gözyaşı ve sönen ocaklar
vardır. Yetim ve öksüz kalan çocuklar, dağılan aileler, yıkılan medeniyetler,
kaybolan umutlar vardır.
Kıymetli
Müslümanlar!
İslam’ı kabul edenlere,
barışın teminatı anlamında Müslüman denilmiştir. Müslüman, Rabbimizin “Selâm”
isminin dünyadaki temsilcisidir. Müslüman, barıştan yana tavır alan, etrafına
güven veren, huzur ve kardeşlik ortamına katkı sunan insandır. Bununla birlikte
Müslüman, zulme rıza gösteremez. Zalime asla destek olamaz. Çekilen
sıkıntılara, yaşanan acılara duyarsız kalamaz. Tek bir kuruşuyla dahi
masumlara sıkılan kurşunların, mazlumlara atılan bombaların destekçisi olanlara
katkı sunamaz. İstiklâl Şairimiz, Müslüman’ın bu tavrını şöyle ifade
etmektedir:
Kanayan bir yara gördüm mü yanar tâ ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim.
Adam aldırma da geç git, diyemem, aldırırım:
Çiğnerim, çiğnenirim,
hakkı tutar kaldırırım!
Değerli
Müminler!
Dünyamızı yangın
yerine çevirmek isteyen siyonist zalimler
tarafından, önce Gazze’de şimdi de göçe zorladığı Refah’ta Filistinli masumların,
bebeklerin ve kadınların üzerine bombalar yağdırılmaktadır. Anlamı “ferahlık ve
esenlik” olan Refah kentinde insan hakları, zulmün ateşinde
yakılmaktadır. Annelerinin kokusuna doyamamış yavrular, yavrularının kokusuna
doyamamış anneler şehit edilmektedir. Yalnızca bir şehir, bir toprak parçası
değil, dünyanın gözü önünde Gazze ve Refah’ta insanlığın izzeti çiğnenmektedir.
Can, mal ve namus dokunulmazlığı ayaklar altına alınmaktadır. Mazlumlara
gönderilen insani yardımlara dahi engel olunmaktadır. Bununla birlikte zulüm,
sadece Gazze ve Refah’ta değil maalesef Doğu Türkistan başta olmak üzere
dünyanın pek çok yerinde devam etmektedir.
Aziz
Müminler!
“Dünyaya barış ve demokrasi getireceğiz” söylemiyle İslam beldelerine
ölüm kusan caniler ve onların destekçileri, bu güçlerini ümmet-i Muhammed’in
suskunluğundan almaktadır. Ne acıdır ki, ümmetin dağınıklığı zalimlerin
pervasızlığını günden güne artırmaktadır. Dünyamız,
her zamankinden daha fazla barış ve itidale muhtaçtır. Bunun yolu ise Müslümanların
dayanışmalarından ve aralarındaki kardeşlik bağlarını güçlendirmelerinden geçmektedir.
Öyleyse
Değerli Müslümanlar!
Bu zorlu ve sıkıntılı süreçte görev ve sorumluluklarımızı yerine getirmeye devam edelim. Rabbimizin,
وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللّٰهِ جَم۪يعاً وَلَا تَفَرَّقُواۖ
“Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın; bölünüp parçalanmayın.”[3] emrine kulak verelim.
Zulmün karşısında tek yürek ve tek ses olalım. Gözü
dönmüş cinayet şebekelerine karşı muhabbet ve kardeşliğimizi diri tutalım. Maddi
ve manevi desteğimizi kardeşlerimize sunmaya devam edelim. Unutmayalım ki, Allah
nurunu tamamlayacak; barış, yeryüzüne yeniden hâkim olacaktır.
Kıymetli
Müslümanlar!
Erzincan’da göçük altında kalan kardeşlerimizin bir an önce
salimen kurtulmasını Yüce Rabbimden niyaz ediyorum. Cenâb-ı Hak, vefat eden
kardeşlerimize rahmet eylesin. Ailelerine ve milletimize sabırlar versin. Ülkemizi, milletimizi ve âlem-i İslam’ı her türlü kaza,
bela ve musibetten muhafaza buyursun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder