İSRAF: TÜKETİRKEN TÜKENMEK
Muhterem
Müslümanlar!
Yüce Rabbimiz, bizleri yaratılmışların
en üstünü kılmıştır. Yeryüzünün imarı için bütün nimetlerini bizlere emanet
etmiştir. Bize düşen, emanete sahip çıkmak, Rabbimizin bahşettiği her bir nimetin
kıymetini bilmektir. Bütün söz, iş ve davranışlarımızda dengeli olmaktır. Maddi ve manevi
imkânlarımızın tamamını iktisatlı kullanmak, onları asla israf etmemektir.
Aziz Müminler!
Bugün,
kâinatın dengesini bozan, insanlar arasındaki huzur ve barışa zarar veren olumsuzluklardan
birisi de bilinçsiz tüketim ve israftır.
İsraf,
Cenâb-ı Hakk’ın istifademize sunduğu nimetleri yersiz ve ölçüsüz kullanmaktır. Yeryüzündeki
kaynakları sorumsuzca tüketmektir.
Kıymetli Müslümanlar!
Günümüzde israf, yemeden içmeye, sözden davranışa, sağlıktan zamana, bilgiden çevreye, emekten enerjiye kadar pek çok alana yayılmıştır. Ne hazindir ki, dünyanın farklı bölgelerinde bir lokma ekmeğe muhtaç insanlar varken başka bölgelerde tonlarca ekmek ve gıda sorumsuzca çöpe atılıyor. Kimi yerlerde içecek bir damla su bulunamazken başka yerlerde hayat kaynağımız sular hesapsızca israf ediliyor. Oysa ayet-i kerime gayet açıktır:
“Onlar, harcama yaptıklarında ne israf ederler, ne de cimri davranırlar. Bu ikisi arasında bir yol tutarlar.”[i]
Peygamber Efendimiz (s.a.s) ise şöyle buyurmaktadır
: “Kibre kapılmadan ve israfa kaçmadan yiyin, sadaka
verin ve giyinin!”[ii]
Değerli
Müminler!
En yaygın israf çeşitlerinden birisi de sağlık ve zaman israfıdır. Dünyamıza ve ahiretimize hiçbir katkısı olmayan zararlı alışkanlıklarla bedenimizi ve ruhumuzu tehlikeye atmak, sağlığın israfıdır. Ömür sermayemizi Rabbimizin razı olmadığı söz ve davranışlarla heba etmek, vaktin israfıdır. Sağlığın ve zamanın önemine Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) şöyle dikkat çekmektedir:
“İki nimet vardır ki insanların çoğu onları
değerlendirme hususunda aldanmıştır. Bu iki nimet, sağlık ve boş vakittir.”[iii]
Aziz Müslümanlar!
İsrafın
öyle bir çeşidi vardır ki bütün israfların temeli ve en büyüğüdür. O da
kâinatın kendisine emanet edildiği insanın israfıdır. Bilinmelidir ki,
yaratılış gayesinden uzak bir hayat süren her insan, kendini israf etmiştir. Allah
ve Resûlünü tanımadan geçirilen bir ömür, israf edilmiş bir ömürdür. İman, ibadet ve güzel ahlaktan yoksun yaşanan
bir hayat, israf edilmiş bir hayattır.
Kıymetli Müminler!
Bugün, hemen her birimizin
şikâyetçi olduğu israf türlerinden birisi de çevrenin ve doğal kaynakların israf
edilmesidir. İnsanoğlunun doymak bilmeyen istekleri, aşırı tüketim ve israf alışkanlığı
hayatımızı zorlaştıran, dünyamızı kirleten nice çevre sorunlarına sebep
olmaktadır. Sınırlı kaynaklarımızın sınırsızca israf edilmesi bir ahlak
sorunudur ve tedavi edilmesi gereken manevi bir hastalıktır. Bu hastalıktan
kurtulabilmenin yolu ise, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in tüketim ahlakını ve
tasarruf anlayışını hayatımıza hâkim kılmaktır.
Öyleyse Aziz Müslümanlar!
Hayatımızın her alanında
israfın yerine tasarrufu hâkim kılalım; tüketirken tükenmeyelim. İsrafı
önlemeye kendimizden ve ailemizden başlayalım. Bir lokma ekmeğimiz çöpe
gitmesin. Bir damla suyumuz boşa akmasın. Enerjimiz boşa harcanmasın. Vaktimiz
heder olmasın. İlmimiz, emeğimiz ve birikimlerimiz, hâsılı insanımız israf
olmasın. Unutmayalım ki, israf sebebiyle sadece paramız, malımız ve mülkümüz
yok olmuyor. Umutlarımız ve yarınlarımız da yok olup gidiyor.
Hutbemi Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in şu uyarısıyla bitiriyorum:
“İnsanoğlu kıyamet günü ömrünü
nerede tükettiğinden, gençliğini nerede geçirdiğinden, malını nereden
kazandığından ve nereye harcadığından, öğrendikleriyle amel edip etmediğinden
hesaba çekilmedikçe yerinden asla kımıldayamayacaktır.”[iv]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder