15 Haziran 2018 Cuma

Diyanet İşleri Başkanlığının 15.06.2018 Tarihli CUMA ve BAYRAM Hutbeleri:KULLUK BİLİNCİYLE BİR ÖMÜR GEÇİRMEK & RAMAZAN BAYRAMI

CUMA HUTBESİ:


KULLUK BİLİNCİYLE BİR ÖMÜR GEÇİRMEK




         Cumanız mübarek olsun Aziz Kardeşlerim!

Bir gün Peygamberimiz (s.a.s.)’e, “Allah katında amellerin en kıymetlisi hangisidir?” diye soruldu. Resûl-i Ekrem Efendimiz şöyle cevap verdi: “Allah’a en sevimli gelen amel, az da olsa devamlı olanıdır.”[1]

Bu cevap, ibadet ve kulluğun, iyilik ve ihsanın bir denge ve düzene muhtaç olduğunu haber veriyordu. Rahmet Peygamberi, bu cevabıyla bizlere imanımızın tezahürü olarak Rabbimize ibadet ederken sadeliğe ve sürekliliğe dikkat etmemizi öğütlüyordu. Kulluk bilincimizi bir ömür canlı tutmak için Cenab-ı Hak ile kurduğumuz gönül bağının ibadetlerimizle düzenli olarak beslenmesi gerekiyordu.

Muhterem Kardeşlerim!

Ramazan-ı Şerifin gelmesiyle tarifsiz bir sevinç yaşamış, onu heyecan ile karşılamıştık. Oruca, iftara, sahura, teravihe, mukabeleye kavuşmanın manevî huzurunu yaşamıştık. Bugün Ramazan mektebinin bizi eğiten, yücelten, nefsin arzularına karşı uyaran ve salih amele teşvik eden iklimine veda ediyoruz. Ruhlarımızı ve sofralarımızı bir ay boyunca zenginliği ve cömertliği ile donatan mağfiret ayını uğurluyoruz. Rabbim, bizleri Ramazan’a hakkıyla şahit olan ve Ramazan’ın da en güzel şekilde şahitliğini kazanan kullarından eylesin. Bizleri daha nice mübarek aylara ve bayramlara kavuştursun. 

Aziz Müminler!

Mübarek Ramazan ayında,



     “Müminler kurtuluşa ermiştir, onlar namazlarını huşu içerisinde kılarlar.”[2] ayet-i kerimesine uyarak gece ve gündüz kıyama durduk. Acizliğimizin farkına vararak secdeye kapandık. Kendimizi hesaba çekerek tevbe ve niyazda bulunduk. Sadece bedenlerimizi değil, gönüllerimizi de rahatlatan teravihlere ayrı bir heyecanla koştuk. Sağlığın, zamanın, gençliğin, bir lokma ekmeğin, bir yudum suyun kıymetini yeniden kavradık. Zekât, fitre ve sadakalarımızla kardeşlerimizi sevindirmenin mutluluğunu yaşadık.
Akrabaya, yetime, mülteciye, yoksula ve kimsesize el uzatmanın büyük sorumluluğunu bir kez daha hatırladık. Bir kurban kesilip etleri pay edildiğinde Peygamber Efendimizin, “Ey Âişe, geriye bıraktığın değil, dağıttığın bizimdir.[3] deyişindeki hikmeti kavradık.

Kardeşlerim!



          “Allah tövbeleri çokça kabul edendir.”[4] müjdesi ile bu bağışlanma ayında Rabbimizden af ve mağfiret diledik. İftar anındaki şükür ve dualarımızla, sahur vaktindeki tövbe ve istiğfarlarımızla günahlarımızdan arınmaya çalıştık.



 “Hep birlikte Allah’ın ipine, Kur’ana sımsıkı sarılın. Bölünüp parçalanmayın.”[5] ilâhi emrine uyarak bu rahmet mevsiminde her türlü fitne ve tefrikadan uzak durduk. Bütün farklılıklarımızı unutarak bir olduk, birliğe koştuk. Beraberce oturduğumuz iftar sofraları, omuz omuza kıldığımız teravih namazları, paylaştıkça bereketlenen yardım faaliyetleriyle kardeşliğimizi pekiştirdik.

Kıymetli Kardeşlerim!

Şimdi, Ramazan’ın kazandırdığı güzelliklere sahip çıkma ve onları bütün bir seneye hatta ömre yayma zamanıdır. Hayatımızı disipline eden, kulluk bilincimizi tazeleyen ve maddi-manevi imkânlarımızı insanlığın iyiliği için seferber etmemize vesile olan Ramazan’ı milat kılma vaktidir. “Sana ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet et.”[6] ayetiyle, son nefesimize kadar sorumluluğumuzun devam ettiğini hatırlatan Kur’an-ı Kerim’e uyma zamanıdır.

Muhterem Müslümanlar!

Ramazan’ın huzur ve şuurunu ömrümüze hâkim kılalım. Yüce kitabımız Kur’an’la bağımızı Ramazan’dan sonra da devam ettirelim. Ramazan’da olduğu gibi ailece camiye devam edelim ve mescitlerimizi mahzun bırakmayalım. Sevgimize, şefkatimize, ilgi ve desteğimize ihtiyaç duyan herkesin yanında olalım. Birlik ve beraberliğimizi zedeleyen, bizi birbirimize düşürerek zayıflatan söz ve davranışlardan ısrarla kaçınalım. Allah hepimize Ramazan’ın mirasına sahip çıkmayı, güzel ahlak ve ibadette daim olmayı nasip eylesin.





[1] Müslim, Salâtü’l-Müsafîrîn, 216.
[2] Müminûn, 23/1-2.
[3] Tirmîzi, Sıfatü’l-Kıyame, 35.
[4] Nasr, 110/3.
[5] Âl-i İmran, 3/103.
[6] Hicr, 15/99.

                                               Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
KAYNAK:




RAMAZAN BAYRAMI HUTBESİ:






RAMAZAN BAYRAMI

Kardeşlerim!

Rahmet ve mağfiretiyle gönüllerimizi kuşatan, kul olmanın şuurunu ve ibadetin huzurunu bizlere bir kez daha yaşatan Ramazan-ı Şerifi geride bırakmanın hüznü içindeyiz. Ama aynı zamanda üç ayları, mübarek geceleri ve on bir ayın sultanını ihya ederek böyle kutlu bir bayram sabahına uyanmanın sevincini yaşıyoruz. Bizleri bayrama ulaştıran Yüce Rabbimize sonsuz hamdü senalar olsun. Bayramımız mübarek olsun.

Aziz Müminler!

Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Hep birlikte Allah’ın ipine, Kur’an’a sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de o, kalplerinizi birleştirmişti. İşte onun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de o sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size ayetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz.”[1]

Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) bizleri şöyle tarif ediyor: “Bir mümin, diğer bir mümin için âdeta birbirini destekleyen bir binanın tuğlaları gibidir.”[2]

Aziz Kardeşlerim!

Bizler bu bayrama oruçlu günlerden, bereketli iftarlardan, uykusuz sahurlardan sonra ulaştık. Ramazan boyunca sadece Rabbimizin rızasını kazanabilmek umuduyla nefsimizle mücadele ettik. İmsakla başladığımız sabır imtihanını iftarın sevinciyle tamamladık. Teravihin birlik ve beraberliğinden, sadaka ve infakın serinliğinden nasibimizi aldık. Kur’an tilavetiyle ruhlarımızı besledik. Mukabelelerle on dört asır öncesine giderken okuduk, düşündük, ibret ve istikamet edindik. Ramazan sayesinde az ile yetinmenin ve paylaşmanın değerini bir daha kavradık. Nihayet ömür yolculuğumuzun en kıymetli duraklarından biri olan bayrama kavuştuk. Bugün Rabbimizin eşsiz ikramına şükretme, huzur ve mutluluğumuzu paylaşma zamanıdır.

Kıymetli Kardeşlerim!

İslam’ın insanlığa rahmet olan değer ve ilkelerini, Müslüman olmanın şeref ve sorumluluğunu bayramlarda bir kere daha derinden hissederiz. İmsakla nefsinin zaaflarına uzak duran müminler için bu bayram iftarla gelen armağandır. Bayram, maddi ve manevi bir arınmanın ardından fıtrata dönüş, öze yöneliştir. Bayram ibadettir, selâmdır, duadır, sıla-i rahimdir, ülfettir, kardeşliktir. Bayram, dünya telaşından kimi zaman ihmal etiğimiz büyüklerimizi, akrabalarımızı, dostlarımızı ve komşularımızı hatırlamaktır. Bayram, yetimlerin başını okşama, kimsesizlerin kapısını çalma, muhtaçların yüzünü güldürme, hastalarla hemhal olma zamanıdır. Bayrama sevinçle ulaşan her mümine, bu sevinci elinden geldiğince yaymak ve yaralı gönüllere merhem olmak yaraşır.

Aziz Kardeşlerim!

Ramazan’ı fırsat, bayramı mükâfat bilelim. Birbirimize soframızı açtığımız gibi gönlümüzü de açalım. Küskünlüklere ve dargınlıklara son vererek güven ve samimiyet köprüleri kuralım. Önce biz adım atalım, gelmeyene gidelim, aramayanı arayalım. Kine, öfkeye, hasede, fesada sırtımızı dönerek birbirimize sarılalım.
Gelin, bu bayram anne babalarımızın duasını alarak cennete açılan kapılardan geçelim. Acısıyla tatlısıyla hayat imtihanını birlikte yüklendiğimiz eşlerimizin gönlünü yapalım. Yavrularımızı sevindirip ailemiz için emek vererek Allah’ın rızasına erişelim.

Kıymetli Kardeşlerim!

Hususi davetiyle genç yaşlı, çocuk büyük, kadın erkek, zengin fakir, evli bekâr bütün müminleri bayram sabahı musallada bir araya getiren Sevgili Peygamberimize salât ve selâm gönderelim. Bayram namazıyla bütünleşmekten, bayram hutbesiyle aydınlanmaktan ve bayram tekbiriyle tazelenmekten ümmetinin hiçbir ferdini mahrum bırakmayan Peygamberimiz gibi, biz de milletimiz ve ümmetimiz için çaba sarf edelim. Silahların gölgesinde bayram sevincini yaşayamayan, zulüm ve baskı altında inlerken imsakla iftarı ayırt edemeyen nice kardeşimizin kurtuluşu için Yüce Rabbimize dua edelim.

Aziz Müslümanlar!

Gelin bu bayram, 

 “Bütün müminler kardeştir.”[3] ilahî tavsiyesine uyarak birlik ve beraberliğimizi pekiştirelim. Kendimiz için istediğimizi kardeşlerimiz için de isteyerek kâmil mümin olma yolunda yürüyelim. Aynı Rabbe, aynı Kitaba, aynı Peygamber’e iman ettiğimizi, aynı kıbleye yöneldiğimizi hatırımızdan çıkarmayalım. Hakiki anlamda bayramın, barışın, esenliğin ve adaletin bizim elimizle yeryüzünde kaim olacağını unutmayalım.

Kardeşlerim!


“Sana ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet et.”[4] buyuran Cenab-ı Hakkın emrine uyarak, Ramazan süresince elde ettiğimiz manevi kazanımları hayatımız boyunca devam ettirelim. Tıpkı oruçluyken olduğu gibi, her daim Allah’ın koyduğu helal haram sınırlarına riayet edeceğimiz, kendimizi Kur’an’ın yoluna, İslam’ın ve insanlığın faydasına adayacağımız nice bayramlara erişelim. Bayramımız birlik, beraberlik ve kardeşliğimize, İslam coğrafyasının huzur ve selametine, insanlığın kurtuluş ve hidayetine vesile olsun. Amin.





[1] Âl-i İmrân, 3/103.
[2] Buhâri, Salât, 88; Müslim, Birr ve Sıla, 65.
[3] Hucurât, 49/10.
[4] Hicr, 15/99.                                        
 Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

KAYNAK:



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder