VEHEN: BİRLİK VE
BERABERLİĞİMİZİN ÖNÜNDEKİ BÜYÜK ENGEL
Muhterem
Müslümanlar!
Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir
keresinde Sahâbe-i Kirâm’a
“Açgözlü kimselerin yemeğe üşüşmeleri gibi,
düşmanlarınızın üzerinize saldırmaları yakındır.” buyurdu.
Orada bulunan
bir sahâbî, “Sayıca az olduğumuz için mi düşmanlarımız üzerimize üşüşecekler?”
diye sordu.
Allah Resûlü (s.a.s),
بَلْ أَنْتُمْ يَوْمَئِذٍ كَثِيرٌ، وَلَكِنَّكُمْ
غُثَاءٌ كَغُثَاءِ السَّيْلِ
“Hayır, siz sayıca çok olacaksınız.
Fakat selin önündeki çer çöp gibi savrulacaksınız.” dedi
ve sözlerine şöyle devam etti:
“Allah, düşmanlarınızın kalbinden heybet ve
azametinizi çıkartacak; sizin kalplerinize de vehni yerleştirecektir.”
Sahâbî,
“Ya Resûlallah!
Vehen nedir?” diye sorunca
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s), حُبُّ الدُّنْيَا وَكَرَاهِيَةُ الْمَوْتِ
“Dünyayı aşırı sevmek ve ölümü kötü görmektir!”[i] buyurdu.
Aziz Müminler!
Peygamber Efendimiz (s.a.s), bu
hadisleriyle bizlere şunları hatırlatmaktadır: Müslümanlar birlik ve
beraberliği kuşandıkları zaman varlıklarını muhafaza ederler. Ümmet bilinciyle
hareket ettiklerinde asil
ve vakur duruşlarını devam ettirirler. Yürekleri toplu vurdukça izzetlerini korurlar. Fitne, fesat ve tefrikaya
geçit vermediklerinde kardeşlik bağlarını güçlendirirler. Ancak; Müslümanlar,
yaratılış gayelerini, ölümü, hesabı, cennet ve cehennemi unutup dünyaya aşırı
meylederlerse, güçlerini kaybeder zillete düşerler. Kalplerine Allah ve
Resûlü’nün sevgisinden ziyade mal ve mülk, makam ve mevki, şan ve şöhret
sevgisini yerleştirirlerse rüzgârın önündeki yapraklar gibi savrulurlar. Şahsi
menfaatlerini, lüks ve konforlarını i’lây-ı kelimetullahtan üstün tutarlarsa bölünüp
parçalanma tehlikesiyle karşı karşıya kalırlar.
Kıymetli
Müslümanlar!
Bizler,
zaman zaman dünya meşgalelerine dalıp İslam’ın hayat veren ilkelerini göz ardı
edebiliyoruz. Rabbimize, çevremize ve insanlara karşı sorumluluklarımızı ihmal
edip tamamıyla dünyaya yönelebiliyoruz. Kulluğumuzu unutup insani ve ahlaki
değerleri hayatımızdan uzaklaştırabiliyoruz. Hâlbuki Cenâb-ı Hak,
“Siz
geçici dünya menfaatini istiyorsunuz, Allah ise ahireti kazanmanızı istiyor.”[ii] ayetiyle bizleri
uyarmakta, ebedi yurdumuzu ihmal etmeden yaşamamızı bizlere tavsiye etmektedir.
Yüce dinimiz İslam’a göre dünya, ahiretle kıyaslandığı zaman geçici, boş ve
eğlenceden ibarettir. Yoksa dünya ve nimetleri kötü, değersiz ve önemsiz
değildir. Kötü olan, insanı Allah’tan ve onun rızasından uzaklaştıran
dünyevileşmedir. Unutmayalım ki, dünya ahiretin tarlasıdır. Cennetin
kazanılacağı yerdir. Kulluk imtihanımızı gerçekleştirdiğimiz, hangimizin daha
güzel işler yapacağının tespit edildiği mekândır. Dinimizin bizlerden istediği
ne dünya için ahireti ne de ahiret için dünyayı terk etmektir. Allah’ın rızası
doğrultusunda her ikisi için de çalışmaktır.
Bu hususta Cenâb-ı Hak şöyle
buyurmaktadır:
“Allah’ın sana verdiğinden ahiret yurdunu kazanmaya bak.
Dünyadan da nasibini unutma!”[iii]
Değerli Müminler!
Bugün; kin, öfke, kötülük ve zulüm yeryüzünü
kuşatmış, insan hakları ve ahlaki değerler ayaklar altına alınmışsa bunun
sebebi sadece zalimlerin güçlü olması değildir. Asıl sebep, Müslümanların çalışmayı tembelliğe kurban etmeleridir. İnançlarının
gereği olan sorumluluklarını yerine getirmemeleridir. Vatanlarını ve
değerlerini koruyabilmek için düşmanlarına karşı her alanda gerekli
hazırlıkları yapmamalarıdır. İman, salih amel ve güzel ahlakla dünyalarını imar
etmemeleridir.
Oysaki Yüce Rabbimizin bu
husustaki vaadi gayet açıktır:
“Allah, içinizden iman
edip dünya ve ahiret için yararlı işler yapan kimselere; kendilerinden
öncekilere verdiği gibi onlara da yeryüzünde hâkimiyet vereceğini, onlar için beğenip
seçtiği İslam dinini yerleştirip yayılmasını sağlayacağını, hâlihazırdaki korkularını
güvenliğe çevireceğini vaat etmiştir…”[iv]
Gün, aşırı dünyevileşme,
bireysellik ve bencillikten kurtulma, sınırsız arzu ve isteklerimizi dizginleme
günüdür. Vakit, farklılıklarımızı zenginlik kabul edip; birliğe ve huzura giden
yolda birlikte yürüme vaktidir. Zaman, müminlere karşı şefkat ve merhameti,
kâfirlere ve zalimlere karşı vakar ve izzeti kuşanma zamanıdır.
Aziz Müslümanlar!
Hutbemin sonunda bir hususu
sizlerle paylaşmak istiyorum. 2025 yılı hac ön kayıt ve kayıt yenileme
işlemleri başlamış olup 16 Eylül 2024 tarihine kadar devam edecektir. Hacca
gitmek isteyen vatandaşlarımızın e-Devlet sistemi üzerinden ön kayıtlarını bizzat
yapmaları gerekmektedir. Bu yıl Başkanlığımızca kayıt yenileme işlemi
yapılmayacağından geçen yıllardan kaydı bulunan vatandaşlarımızın da yine e-Devlet
sistemi üzerinden kayıtlarını güncellemeleri gerekmektedir. Konuyla ilgili il
ve ilçe müftülüklerimizden bilgi alabilirsiniz.
[i] Ebû Dâvûd, Melâhim, 5; İbn Hanbel, V,
278.
[iv] Nûr, 24/55.
Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü