Celal ÇELİK’in yazdığı ”İçimdeki Bitmeyen Özlem” adlı kitabı tanıtmak üzere kaleme aldığım bu yazı
dizisini tamamlamak istiyorum.
Kitabından bir arı misali aşağıdaki yazıları süzerek
sizlerin dikkatine sunmayı uygun buluyorum.
Kitabın genelinden hareketle Sevgili Celal ÇELİK’in
düşünce,yorum ve anlayışını kendi dili ile şu şekilde özetlemek istiyorum:
Engelli olmak bana Allah’ın hediyesidir.
Büyüdükçe anladım ki, insanı değerli yapan şey köylü
olması veya oturduğu ev değil, ahlakının güzelliği olmasıdır.
İstanbul dünyanın en güzel şehriydi. Çünkü içinde O (sevgili) vardı.
Yürürken balkonlardaki insanların bakışlarından çok
utanırdım ama, daha bunun bir hastalık bile olduğunu bilmiyordum.
Babamdan, işe kendim arabayla gitmeyi rica ettim. Bir kaç
hafta işe arabayla gidip gelmeme izin vermişti. Güya arkadaşlarıma bakın bende
araba kullanıyorum. Bana özürlü demeyin mesajı veriyordum.
Dünyadaki imtihanımız nefislerimizle mücadele ederek
ibadet etmektir.
Dinle ey nefsim! Allah insanlara akıl denen cıhazı
kendisini bulmamız için vermiştir.
Allah bizi seviyor ki, portakalı da elma gibi
yaratmamış,dilim dilim ambalajlamış ki, kabuğunu soyunca üstümüzü
batırmayalım...
Özlem duymayan aşık olamaz. Aşık olmayansa Allah’a aşık
olamaz. Yaşadığım aşk Allah’ın hidayet vermesiyle ilahi aşka yükseldi.
Siz yeter ki, bir adım atın. Göreceksiniz ki, Allah size
yolları açmış.
Çok mutlu olduğumda şımarmadım ve mutsuz olduğumda
ümitsizliğe düşmedim.
Rabbım bana bu hastalığı vermiş ki, her namazımda şifa
için dua ediyorum. Çünkü acizliğimizi,fakirliğimizi,güçsüzlüğümüzü itiraf
ederek Yüce dergaha el açıyoruz.
Allah beni seviyor ki, dua ettiriyor.
Annelere şefkati veren
kuluna hastalık verdiğinde, kulu güzelce sabreder ve şükrederse rahmeti
coşar ve dualarını geri çevirmez.
Ben bebeği engelli olacak diye kürtaş yaptıranlara çok
üzülüyorum.O bebeğin nasıl bir insan olacağını asla bilemeyiz. Allah’ın
takdirine rıza göstermeliyiz.
Şüphesiz her insan son nefese kadar farklı bir şekilde
denenmektedir. Bu imtihanın en zor sorularından birisi de engelli olmaktır,
çocuğunun engelli olmasıdır, engelli kişinin yakını,komşusu olmaktır. Evet bu
sabır işidir.
Engelliler diğer insanlara şükretmeyi hatırlatır.
Engellilerin duası makbuldur.
Bu canım “Friedreich Ataksisi” (FA) hastalığım, hem
nimetim hem de şifamdır.
Hastalıklar sihhatın kıymetini anlamamızı sağlar.
Siz ayaklarınızı kullanıp yürüyorsunuz, ben tekerlekli
sandalyemi kullanarak. Ama sonuçta aynı yere gidebiliyoruz. Bizlerin sağlıklı
insanlardan tek farkı, bazı şeyleri yavaş yapmamızdır.
Bizim insanlardan tek bir beklentimiz var:Normal biri
gibi davranılmak...
Kanuni Sultan Süleyman son zamanlarında çok hastaymış.
Zor nefes alır verirmiş. “Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya
devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.” Demiş. Bunun üzerine söz olamaz.
Fakat imtihan bitmedi. Zaten dünya hayatındaki
imtihanımızın paydos zili ölümdür.
Normalde kıl dönmesi oluştuğunda hastalar çok sancılar
çekiyorlarmış, ama çok şükür ağrılar beni bunaltmamıştı. Bakalım bu hayatta
başıma daha neler gelecek. Kimseye etmem şikayet, ağlarım halime...
Kitap okumak,zikir,dua,namaz,sohbet dinlemek, güzel müzik
dinlemek vs. manevi gıdalardır.
Bu kitap ta, inşallah okuyanların ruhuna gıda, olması için yazılmıştır.
ATM para çekme makinesidir. Engelli ise sevap çekme
makinesidir.
Her namazımdan sonra, Allahım bu kitabın basılmasını, çok
okunmasını nasip et, ve hayırlara vesile eyle, diye sürekli dua ettim.
Evet engelli insanlar kötülük yapmaz, yapamaz. Kalbinde
sevgi,şefkat,merhamet vardır,saftır,temizdir. İnşallah cennete yakındır. Yani
kalbi sakat değildir.
Çevremdeki insanlar, görüneni görürken, ben görünenin
aslında bir oyundan ibaret olduğunu , esas gerçeğin görünenin ardında saklı olduğunu anlamıştım. Bunu
insanlara anlatmak istiyordum.
Ben annemin ilk çocuğuyum.1993’te ilk rahatsızlandığım
zamanlar annem çok üzüldü, çok ağladı.
Annem ve babam sakat bir evlada sadece sabırla değil, aşk
ve sevgiyle kenetlendiler...
Babacığım hayatı boyunca hep sabretti ve hastalığımın
teşhisi koyulup asla tedavisi yok, yatalak durumuna kadar ilerleyecek
denildiğinde 1993’te bir söz verdi. Allah’a verdiği sözü tuttu;engelli evladına
sonuna kadar bakma sözünü tuttu.
Benim bu kitabı yazarken duam şuydu:
Ey gökleri ve yeri yaratan Yüceler yücesi, güzeller
güzeli Rabbim! Güzel ve fadalı bir kitap yazmam için bana yardım eyle. Canımı
seve seve vereceğim vatanımın gençlerinin imanlı gençler olarak yetişmesini nasip et.
Allah’ım sen biliyorsun ki benim bu kitaptan hiç bir
maddi beklentim yok. Senin yardımınla senin rızanı kazanmak için yazıyorum.
Bu kitap’ta hayatımın kısa dönüm noktalarından bahsettim.
Bir çok ayrıntı ve olayı anlatarak sizi sıkmak istemedim.
Blog sayfamızı internetten kolayca bulup
inceleyebilirsiniz. Google’a “celalin penceresinden” yazdığınızda çıkan ilk
sayfadır.
2003’te Allah’ın izniyle nefse darbe yaptım. Kalbimin
iktidarını ele geçirdim. Fakat nefis şeytan beni gaflete düşürtüp tekrar bir
darbe yapıp kalbimi ele geçirmek için namaza devam ediyorum ve
sürekli Peygamberimiz Hz. Muhammed
(s.a.v.)’in duasını tekrarlıyorum.
“Allah’ım göz açıp kapayıncaya kadar bile olsa nefis ve
şeytanla beni başbaşa bırakma!”
Bugüne kadar pek çok arkadaşımın, komşumun ve akrabamın
benim üzerimde çok hakları var.
Allah sizlerden razı olsun ve Allah bana yaptığınız her
bir iyilik ve yardımları, binlerce katı
ile sevap olarak defterinize yazsın İnşallah...
Benim hakkım herkese helal olsun...
Sizlerde haklarınızı helal ediniz...
Evet, Celal ÇELİK’in yazdığı ”İçimdeki Bitmeyen Özlem”
adlı kitabı için özün özü olacak şu tespitlerle
yazıyı sonlandırmak istiyorum.
Bu kitap, hayatın anlamı, Celalin hayatı,engellilerin
hayatı ve hepimizin hayatı.
Bu kitap, gözümüzü ve gönlümüzü açıp,karanlık hayatımızı
aydınlatmaktadır.
Bu kitap, görünen şeylerin arkasında başka gerçeklerin
var olduğunu göstermiştir.
Bu kitap bize,her şeye rağmen yaşamanın çok güzel
olduğunu anlatmaktadır.
Bu kitap,bizleri kurtaracak imanı kazanmak ve bunu
kaybetmemek için yolumuzu aydınlatmaktadır.
Bu kitap maddi aşkın manevi aşka dönüş serüvenini
anlatmaktadır.
Bu kitap, gerçek aşkın İlahi aşk olduğunu yani Allah aşkı
olduğunu anlatır.
Bu kitap’ta aşk var,sevgi var,dostluk var, güven
var,hayata bağlanma var, tevakkül var,çok çalışma var, işini en güzel biçimde
yapmak var, ümit var, hayata bakış var, barış var, huzur var...
Var, var, var... Çok güzel şeyler var!
Kitap elinizde yoksa....acele ediniz....
Efkan VURAL
NOT:
Merak edenler olursa kitabı Hepsiburada dan sipariş edebilirsiniz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder