25 Aralık 2017 Pazartesi

KİTAP: İçimdeki Bitmeyen Özlem-2





Nihayet, 1993 yılında üniversite son sınıfta iken hastalık kendisini gösterdi. Yürüme bozukluğu, denge sorunu ile ortaya çıkan bu hastalık ve Gönül’den ayrılma Celal’in moralini iyice bozmuştu.
Hastalık ilerliyordu. Hastaneye gitti. Hastaneden bir netice alamadı. Babası Celal’i hastaneye götürdü. Tedavi için hastaneye yatırıldı. Celal’e yapılmadık test kalmadı.
Bir gün doktor neticeyi Celal’e bildirir.Celal’in “Friedreich Ataksisi” hastası olduğunu söyledi. Celal daha hastalığın adını telafuz edemiyordu. İlk defa böyle bir hastalık duydu.
Doktor bu hastalığın ne olduğunu biraz açıkladı. Doktor Celal’e,bu hastalık dengesiz yürümeyle başlar, sürekli ilerler ve tekerlekli sandalye ile devam  eder. Sonra yatalak bir duruma gelinir,dedi.
Doktor bu haliyla bir işte çalışamayacağını ve yatalak bir durumda hayata devam edebileceğini söyler. Celal artık yıkılmış ve kendisinden geçmiştir. Battaniyenin altında sabaha kadar ağlamıştı.
Celal günlerce üzülür. Aklına aşık olduğu Gönül gelir ve onun sevgisiyle hayata tutunmak ister. Celal Gönül için şiirler yazarak yaşama umudunu yitirmek istemez.
Askeri hastaneye gider. Çok sevdiği komando askeri olma hevesi kırılır. Oradan aldığı askerlik yapamaz raporu ile tekrar yıkılır.
Bu kitabı yazmasının nedenlerini yazar. Yaşadıklarının en azından yeğenleri için bir hatıra olması için bunları yazarak kayıt altına almak ister.
Celal, kitabının bir gün basılması durumunda, başta engelliler olmak üzere herkes için faydalı olmasını ve hiçbir şekilde menfaat gözetmediğini dile getirir.
Celal,1994 yılında özel bir şirkette tekniker olarak çalışmaya başlar. Burada 16 yıl başarılı bir şekilde çalışarak, 2010 yılında aynı şirketten emekli olur.
Kendi kendine dinle ilgili bazı sorular sorar. Bu sorulara cevap arar. Celal, aklını kullanarak,kainattaki sırlardan hareketleYüce Allah’ın varlığına bir çok delili örnek  verir.
Kur’an’ın Allah’ın sözü olduğunu, 1400 yıl önce gelen Kur’an’ın günümüze ışık tuttuğunu açıklar.
Celal,namaz ibadetini yerine getirmeye başlar. Allah’a olan aşkı ortaya çıkar. Celal,artık “Gönül”’ü değil Allah’ı düşünür. Gönül Onu ilahi aşk denizine ulaştırmıştır. İlahi aşk gemisine binen Celal,manevi yolculuğa başlar.
Kendi durumundan hareketle,görünen şeylerin, görüntüsünün arkasında başka bir gerçek olduğunufark etti. Kendisinin  engelli oluşu onu, Yüce Allah’a olan aşkını engellememiştir. Aksine kalb gözü ile Yüce Allah’a aşık olmuş ve sonsuz mutluluğa ulaşmış olduğunu anlatır.
Celal, hastalığının kendisini uyandırdığını ve Allah’a olan bağlılığını artırdığını söyler. Sağlıklı olsaydı, belki de imana ulaşamayacağını,daha farklı biri olabileceğini söyler.
Celal, kendisinin aşk için yaratıldığını düşünür. 2003 yılındaki hidayetiyle ilahi aşkı başlar.
1992 ile 2003 yılları arası aşksız yaşadığını, bu yıllarda hep arayış içinde olduğunu ve sonunda Leyla’dan  Mevla aşkına ulaştığını söyler.
Celal, içinde bitmeyen bir özlemin olduğunu, yıllarca bir şeylere hasret duyduğunu söyler. Bu hasretin bu özlemin, Allah’ın Cemali olduğunu anlatır.
Celal, yaptığımız iyilikler ve güzel şeyler bize hem bu dünyada ve hemde  ahirette yarar sağladığını, Allah için bir şeyler yapmak gerektiğini, Allah’a bir adım atana Allah’ın koşarak geldiğini dile getirir.
Celal, rahatsızlığı nedeniyle Yüce Allah’a bol bol dua eder, O’ndan şifa diler. Dua yapmanın ne kadar önemli bir şey olduğunu belirtir.
Celal,Allah’ın kendisine bazen ilahi ip uçları verdiğini söyler.
Celal, bilgisayarda çalışırken,elektriklerin kesilmesi,meilleri gönderememesi vs.şeylerde Allah’ın kendisini uyardığını düşünür.
(Devam edecek)
Efkan VURAL
NOT:
Merak edenler olursa kitabı Hepsiburada dan sipariş edebilirsiniz


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder