Nihayet, 1993 yılında üniversite son sınıfta iken hastalık kendisini gösterdi. Yürüme bozukluğu, denge sorunu ile ortaya çıkan bu hastalık ve Gönül’den ayrılma Celal’in moralini iyice bozmuştu.
Hastalık ilerliyordu. Hastaneye gitti. Hastaneden bir
netice alamadı. Babası Celal’i hastaneye götürdü. Tedavi için hastaneye
yatırıldı. Celal’e yapılmadık test kalmadı.
Bir gün doktor neticeyi Celal’e bildirir.Celal’in “Friedreich
Ataksisi” hastası olduğunu söyledi. Celal daha hastalığın adını telafuz
edemiyordu. İlk defa böyle bir hastalık duydu.
Doktor bu hastalığın ne olduğunu biraz açıkladı. Doktor
Celal’e,bu hastalık dengesiz yürümeyle başlar, sürekli ilerler ve tekerlekli
sandalye ile devam eder. Sonra yatalak
bir duruma gelinir,dedi.
Doktor bu haliyla bir işte çalışamayacağını ve yatalak
bir durumda hayata devam edebileceğini söyler. Celal artık yıkılmış ve
kendisinden geçmiştir. Battaniyenin altında sabaha kadar ağlamıştı.
Celal günlerce üzülür. Aklına aşık olduğu Gönül gelir ve
onun sevgisiyle hayata tutunmak ister. Celal Gönül için şiirler yazarak yaşama
umudunu yitirmek istemez.
Askeri hastaneye gider. Çok sevdiği komando askeri olma
hevesi kırılır. Oradan aldığı askerlik yapamaz raporu ile tekrar yıkılır.
Bu kitabı yazmasının nedenlerini yazar. Yaşadıklarının en
azından yeğenleri için bir hatıra olması için bunları yazarak kayıt altına almak
ister.
Celal, kitabının bir gün basılması durumunda, başta
engelliler olmak üzere herkes için faydalı olmasını ve hiçbir şekilde menfaat
gözetmediğini dile getirir.
Celal,1994 yılında özel bir şirkette tekniker olarak
çalışmaya başlar. Burada 16 yıl başarılı bir şekilde çalışarak, 2010 yılında
aynı şirketten emekli olur.
Kendi kendine dinle ilgili bazı sorular sorar. Bu
sorulara cevap arar. Celal, aklını kullanarak,kainattaki sırlardan
hareketleYüce Allah’ın varlığına bir çok delili örnek verir.
Kur’an’ın Allah’ın sözü olduğunu, 1400 yıl önce gelen Kur’an’ın
günümüze ışık tuttuğunu açıklar.
Celal,namaz ibadetini yerine getirmeye başlar. Allah’a
olan aşkı ortaya çıkar. Celal,artık “Gönül”’ü değil Allah’ı düşünür. Gönül Onu
ilahi aşk denizine ulaştırmıştır. İlahi aşk gemisine binen Celal,manevi
yolculuğa başlar.
Kendi durumundan hareketle,görünen şeylerin, görüntüsünün
arkasında başka bir gerçek olduğunufark etti. Kendisinin engelli oluşu onu, Yüce Allah’a olan aşkını
engellememiştir. Aksine kalb gözü ile Yüce Allah’a aşık olmuş ve sonsuz
mutluluğa ulaşmış olduğunu anlatır.
Celal, hastalığının kendisini uyandırdığını ve Allah’a
olan bağlılığını artırdığını söyler. Sağlıklı olsaydı, belki de imana
ulaşamayacağını,daha farklı biri olabileceğini söyler.
Celal, kendisinin aşk için yaratıldığını düşünür. 2003
yılındaki hidayetiyle ilahi aşkı başlar.
1992 ile 2003 yılları arası aşksız yaşadığını, bu
yıllarda hep arayış içinde olduğunu ve sonunda Leyla’dan Mevla aşkına ulaştığını söyler.
Celal, içinde bitmeyen bir özlemin olduğunu, yıllarca bir
şeylere hasret duyduğunu söyler. Bu hasretin bu özlemin, Allah’ın Cemali
olduğunu anlatır.
Celal, yaptığımız iyilikler ve güzel şeyler bize hem bu
dünyada ve hemde ahirette yarar sağladığını,
Allah için bir şeyler yapmak gerektiğini, Allah’a bir adım atana Allah’ın
koşarak geldiğini dile getirir.
Celal, rahatsızlığı nedeniyle Yüce Allah’a bol bol dua eder,
O’ndan şifa diler. Dua yapmanın ne kadar önemli bir şey olduğunu belirtir.
Celal,Allah’ın kendisine bazen ilahi ip uçları verdiğini
söyler.
Celal, bilgisayarda çalışırken,elektriklerin
kesilmesi,meilleri gönderememesi vs.şeylerde Allah’ın kendisini uyardığını
düşünür.
(Devam edecek)
Efkan VURAL
NOT:
Merak edenler olursa kitabı Hepsiburada dan sipariş edebilirsiniz
http://www.hepsiburada.com/icimdeki-bitmeyen-ozlem-pm-HB000006COTF
Bu Yazı Aşağıdaki Web Sitelerinde Yayınlanmıştır:
Milliyet Blog:
Bu Yazı Aşağıdaki Web Sitelerinde Yayınlanmıştır:
Milliyet Blog:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder