Sevgili Celal ÇELİK’in uzun yıllar üzerinde
çalışarak ve büyük bir uğraş vererek yazmış olduğu “İçimdeki Bitmeyen
Özlem” adlı kitabı sizlere taıtmak
istiyorum.
Egemen yayınları tarafından basılan kitap, Mayıs 2017 ‘de
1.baskısıyla okuyucusuyla buluştu.
Kitap, Egemen yayınları kültür serisinin 11.kitabı olarak
yayınlanarak büyük bir hizmete imza atılmıştır.
Kitap, 16 bölümden ve
150 alt başlıktan oluşup, 271 sayfadan ibarettir.
1973 Yılında Konya Ereğli de doğan celal ÇELİK kendi hayat hikayesini
anlatmaktadır.
Engelli bir kişi olarak hayatını sürdürmekte olan Celal
ÇELİK, engelli olmasını Allah’ın kendisine verdiği bir hediye olarak düşünmektedir.
Kitabı okurken göz yaşlarınızı tutamadığınız anlar olacaktır.
Kitap’ta çoğumuz kendi haytından kesitler bulacaktır.
Kitap’ta maddi aşkın ilahi bir aşka dönüştüğüne şahit
olacaksınız. Bir engellinin hayata bakışını, mücadelesini ve sabrını
göreceksiniz.
Kitabı okuduktan sonra hayata bakışınız değişecektir. İçinde
bulunduğunuz nimetleri farkedeceksiniz.İşinizi daha güzel yapmaya
çalışacaksınız.
Kitap’ta her tür özelliğe sahip kişilere ibret olabilecek
anlatımlar bulacaksınız.
Celal ÇELİK, gençliğinde yaşadığı aşkı anlatır. Maddi
aşkının nasıl ilahi bir aşka dönüşdüğünü ve içindeki bitmeyen özlemin ne olduğunu
anlatmaktadır.
Kitap, çok akıcı ve hiç sıkılmadan bir nefeste
okunabilecek güzel bir eser.
Kitap’ta
neler anlatıldığını kısaca yazmak istiyorum.
Celal ÇELİK,hayatında üç önemli noktanın olduğunu söyler.Bu
üç önemli noktayı üç mektup olarak anlatır.
Kitabın 1.bölümünde hayatını etkileyen 3.mektubu
paylaşır. Konya-Ereğlide kaldığı süre içerisinde Cuma namazlarını Ulu Cami’de
kılar. Haftada sadece bir gün dışarı çıkar, o günü bayram gibi algılar. Camiye
gidip gelmesini,camide kurduğu dostlukları
ve yol boyunca yaşadıklarını anlatır.
Hayatının dönüm noktası olan üçüncü mektubu,kendilerini
ziyarete gittiğimde bunu bana açar. Celal, hayatını anlatacağı bir kitap yazmayı
ve bu kitabın basılabileceği haberini benimle paylaşır.
Celal ÇELİK, acizane kendisine vermiş olduğum motivasyon
ile kitabı yazmaya karar verdiğini
belirtir. Ailecek Celal ÇELİK ile birlikte Güzel Ereğli’yi dolaştığımızı ve bu
sayede güzel günler geçirdiğimizi ifade etmektedir.
Celal ÇELİK, Ereğli’den Ankara’ya döner. Hikayesine babasının
dedesi olan Çanakkale Gazisi İsa dededen başlar.İsa dedesinin sayesinde
dünyaya geldiğini söyler. Celal,Faik dedesinden,baba annesinden,genç yaşta
vefat eden ve adını taşıdığı Amcası Celal’den söz eder.
1982 yılında Konya-Ereğli’den Ankara’ya taşınırlar.
Ankara’da bir gece konduda yaşarlar. Celal,okul hayatınını dile getirir.
Komşularından hatıralar anlatır.
Calal,11-12 yaşlarından beri dengesiz yürüdüğünü,dik
yürürken zorlandığını,çevresindekiler kendisine,”dik yürüsene”,”dengesiz” vs.
şeklinde hep alay edildiğini söyler.
Evde erkek kardeşi düz yürüdüğü için onu kıskanırdı. Bu
yüzden bazen kardeşiyle kavga ederdi.
Sınıfta öğretmeni tarafından bir oyun için tahtaya
kaldırıldı. Gözleri bağlanarak, etrafında dengesiz dönmesi ile sınıftakiler
kendisine çok gülmüştü. Bu duruma üzülen Celal,Gözlerini açtığında ölmek ve
unutulmak istiyordu.
Yeni taşındıkları mahallede Gönül adında güzel bir kız
karşısına çıkar ve ona aşık olur. Dünyalar güzeli Gönül gözünün önünden hiç
gitmedi.
Lise son sınıfta iken dedesi Faik vefat etti. Annesinin
rahatsızlığı nedeniyle dedesinin cenazesine gidememişti.
Celal,liseden sonra iki yıllık Meslek Yüksek Okuluna
devam etti. Sevdiği kızın ailesi İstanbul’a taşınmıştı. Onu artık göremiyordu.
Konya’da Üniversitede okurken Celal kendini çok yalnız hisseder. Sevdiği kızı
düşünerek biraz olsun yalnızlığını giderirdi.
Celal aşık olduğu Gönül’ü görmek ister. Onunla telefonla
görüşür ve gönlünün aşığı olan Gönül’ün peşine düşer. Maceralı bir yolculuk
sonrası Celal İstanbul’a gider.
Sabah İstanbul’a iner. Aşık olduğu Gönülle görüşür.
Onunla el sıkışır. Çay bahçesinde çay içerler, birbirleriyle sohbet ederler ve
hasretlik giderirler.
Akşam üzeri İstanbuldan ayrılır,hüzünlü ve buruk bir ruh
haliyle hayallere dalarak sabah Konya’ya varır.
Celal,Üniversite yurdunda çok samimi olduğu Ahmet ,Erkan
ve Metinle güzel ve unutulmaz günler geçirir. Bazen parasız kalırlar,bir hafta
sonu hepsinin parası biter.İki simit alırlar ve dörde bölerek hafta sonunu
geçirirler. Celal,yedikleri o simidin tadının hala damağında hissettiğini
söyler.
Celal öğrenci yurdunda yaşadıkları bir çok anıyı anlatır.
Bir gün cankuş FM adında bir verici yaparlar. Yurt içinde radyo yayını
gerçekleştirirler. Dört arkadaş Üniversitede ve yurtta güzel günler geçirirler.
1992 yılında aşık olduğu Gönül’den gelen ilk mektup
Celal’i yıkmıştı. Gönül mektup’ta ayrılmak istediğini dile getirir. Mektubu
okuduğunda Celal üç arkadaşıyla sabaha kadar Arabesk kasetleri dinlediler.
Celal,Gönül’ün kendisini düzgün yürüyemediği için
bırkmak istediğini düşünmüştü.Celal
herkes gibi dimdik sallanmadan yürümeyi
çok hayal ettiğini söyler.Celal Gönül’ün mektubunda tam olarak ne demek istediğini
anlayamamıştı. Arkadaşlarının onayı ile tekrar İstanbul’a gider,Gönül ile
görüşür.
Gönül,Celal’e
dersleri ve sınavları bahane ederek ayrılmak istediğini söyler.
Birbirlerini sevdiklerini dile getirirler. Celal buruk bir sevgiyle Konya’ya
döner. Celal,o yıl üniversite son
sınıfta iken, hep Gönül’ü düşünür.
Gönül son mektubunda bir kaç bahane sayarak ayrılmak istediğini yazar. Gönül bu son
muktubunda Celal’e sonsuz mutluluklar
dileyerek elveda der.
(Devam edecek)
(Devam edecek)
Efkan VURAL
Bu Yazı Aşağıdaki Web Sitelerinde Yayınlanmıştır:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder