29 Nisan 2022 Cuma

Diyanet İşleri Başkanlığının 29.04.2022 Tarihli Cuma Hutbesi:HAYATI HELAL KILABİLMEK

                        HAYATI HELAL KILABİLMEK




Muhterem Müslümanlar!

Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: Ey iman edenler! Allah’ın size helal kıldığı iyi ve güzel şeyleri haram saymayın, sınırı da aşmayın. Allah sınırı aşanları sevmez.[i]

Okuduğum hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: 

“Helal de bellidir, haram da bellidir. İkisinin arasında birtakım şüpheli hususlar vardır ki insanların çoğu bunları bilmezler. Kim şüpheli şeylerden sakınırsa, dinini ve haysiyetini korumuş olur. Kim de şüpheli şeylere düşerse, harama düşmüş olur…”[ii]

Aziz Müminler!

Helal ve haram, Rabbimizin dünya hayatında bizim için koyduğu sınırlarıdır. Helal ve haram, sadece yeme ve içmeye indirgenemeyecek kadar geniş kavramlardır. Nezih bir hayatın üzerine inşa edildiği bilincin adıdır helal ve haram. Bu bilinç, özden söze, düşünceden eyleme, giyimden kuşama, yemeden içmeye, alışverişten tüketime, aileden komşuluk ilişkilerine kadar hayatın her anını ve alanını kuşatır. 

Kıymetli Müslümanlar!

Rabbimizin bize tertemiz emanet ettiği fıtratımızı koruyan her söz ve davranış helaldir. Bu fıtratı bozan, iffet, onur ve haysiyetimizi zedeleyen her şey ise haramdır. Helal, Allah’ın rızasına uygun güzelliklerdir. Haram ise, O’nun gazabını celbeden çirkinliklerdir. Helal de haram da imtihanın bir parçasıdır. Helal ile yetinmek de ibadettir, haramdan kaçınmak da. Helali haram, haramı helal saymak ise imana zarar veren büyük bir günahtır.

Değerli Müminler!

Dinimiz İslâm’da helal ve haramı belirlemek Allah’a ve O’nun izniyle Peygamber Efendimiz (s.a.s)’e aittir. Rabbimiz, helali ve haramı Yüce Kitabında bize öğretmiştir. Resûlullah Efendimiz de nasıl mümince yaşayacağımızı bize göstermiştir. Onun dilinde mümin, bal arısı gibidir. Hep güzel, temiz, helal şeyler yer ve hep güzel şeyler üretir. Hiçbir şeyi ne israf eder, ne de ifsat eder.[iii] O her daim iyinin, güzelin ve salih amellerin peşindedir.

Aziz Müslümanlar!

Kötülükten yüz çevirip hayatımızı iyilikle süslediğimiz müddetçe huzurlu yaşarız. Haramlardan uzaklaştıkça Rabbimizin rahmetine yaklaşırız. Günahlar ile aramıza mesafe koyduğumuz sürece Allah katında yüceliriz. Gönlümüzü sevgi, şefkat, merhamet, sadakat ve samimiyet gibi güzelliklerle donattığımızda istikametimizi buluruz. Kin, nefret, intikam, yalan, hile ile yol alırsak karanlıklarda kayboluruz. Her işimizde helal ile hareket edersek adım adım cennete yürürüz. Harama bulaşırsak sonunda hüsrana uğrar, pişman oluruz.

Kardeşlerim!

Rahmet ve mağfiret ayı Ramazan’ın bu son Cuma gününde ve bayram arefesinde ebedi hayatımızı bayram kılmak için helal haram çizgisine riayet edelim. Allah’ın koyduğu sınırların dışına çıkmayalım. Efendimiz (s.a.s)’in şu duasına gönülden “amin” diyelim. 

Rabbim! Beni sana çokça şükreden, seni çokça zikreden, senin azabından çekinen, sana hakkıyla itaat eden, sadece senin için eğilen, daima sana yalvarıp yönelen bir kişi eyle![iv]

Kıymetli Müminler!

Hutbemi bitirirken önemli bir hatırlatmada bulunmak istiyorum. Bayrama kavuşmamıza sayılı günler kaldı. Birçoğumuz bugünden itibaren bayramı sevdiklerimizle geçirmek için yola çıkacağız. Gidiş ve dönüş yollarındaki yoğunluk her zamankinden daha fazla dikkatli olmamızı gerektirmektedir. Bu noktada bütün kardeşlerimizi trafik kurallarına uymaya, sabırlı, anlayışlı ve dikkatli davranmaya, birbirimizin hak ve hukukuna saygılı olmaya davet ediyorum.



[i] Mâide, 5/87.

[ii] Buhârî, Îmân, 39; Müslim, Müsâkât, 107.

[iii] Ahmed b. Hanbel, II, 199.

[iv] İbn Mâce, Duâ, 2.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 

25 Nisan 2022 Pazartesi

HAFTANIN AYETİ

Kur'an-ı Kerim'den Mesaj var-51

                               Kur'an-ı Kerim'den Mesaj var:

                              Düşünerek Gerçeği Dile Getirmek

Akıl insana verilmiş en büyük bir nimettir. İnsanı diğer canlılardan ayıran en önemli özelliği akıllı bir varlık oluşudur.

Allah’a inanmak ve iman sahibi olmak için akıl yoluyla Allah’ı kavramalı, neye ve niçin iman ettiğini bilmelidir.

İmanın ne olduğunu aklımızla anlaya biliriz. Aklımız bize Allah’ın bir ve tek olduğunu bildirir. Bu şekilde Allah’a iman eder, gönülden kabul ederiz. Allah’ın varlığını aklımızla kabul etmemiz yetmiyor, kesinlikle ve şüphesiz kabul etmek insanın kalbinde gerçekleşiyor.

İmanı kalbin tasdikine sunma işini akıl gerçekleştiriyor. Akıl olmadan dinin olmayacağı kesindir. Dini sorumluluğun en önemli şartlarından biri akıllı olmaktır. Aklı yetersiz olan ve aklı melekelerini kullanamayan kimselerin dini sorumluluğu yoktur.

İnanan biri göklerin ve yerin yaratılışını düşünür, bunların boş yere yaratılmadığını  anlar ve Rabbına yönelerek O’nu tenzih eder, O’ndan af diler ve O'na dua eder.

Bu konuda Kur'an'da Allah'ın mesajı şöyledir:

  " Onlar, ayakta dururken, yanları üzerine yatarken (her vakit) Allah'ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler (ve şöyle derler:) Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Seni tesbih ederiz. Bizi cehennem azabından koru!" (Âl-i İmrân Sûresi,191. Ayet)

İnanan kimseler, her daim ve her yerde Allah’ı anarlar. Hareketlerinde ve yaptıklarında Allah’ın rızasını düşünürler.

Her daim Allah’ı düşünmeleri ve çevreyi ibretle izlemeleri ile Mü’minler, hiçbir şeyin boşuna yaratılmadığını anlarlar. Ve bundan dolayı da Yüce Allah’ı her daim hatırlar ve ona göre yaptıklarına dikkat ederler.

Kısaca inanan kimseler aklıyla düşünür, aklıyla hareket eder ve Rabbinin yolundan ayrılmazlar.

Gerçeği hiçbir zaman göz ardı etmezler…

Efkan VURAL

23 Nisan 2022 Cumartesi

HAFTANIN HADİSİ

 Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur:  


ثَلاَثُ دَعَوَاتٍ يُسْتَجَابُ لَهُنَّ لاَ شَكَّ فِيهِنَّ:

دَعْوَةُ الْمَظْلُومِ، وَدَعْوَةُ الْمُسَافِرِ ، وَدَعْوَةُ الْوَالِدِ لِوَلَدِهِ


Üç dua vardır ki, bunlar şüphesiz kabul edilir:

Mazlumun duası, yolcunun duası ve babanın evladına duası.

İbn Mâce, Dua, 11.

Diyanet İşleri Başkanlığının 22.04.2022 Tarihli Cuma Hutbesi:LEYLETÜ’L-KADR: İLAHİ LÜTUF VE İKRAM GECESİ

HAFTANIN AYETİ

18 Nisan 2022 Pazartesi

Allah’ın İsimleri (Esmâ-i Hüsnâ=En Güzel İsimler):93-NÛR

 Allah’ın İsimleri (Esmâ-i Hüsnâ=En Güzel İsimler):                           

                                                                  NÛR




Allah'ın en güzel isimleri olan "Esmaü'l-Hüsnâ" dan biri de en- Nûr’dur.

Sözlükte “aydınlık, ışık” anlamına gelen nûr kelimesi Kur’ân-ı Kerîm’de ve hadislerde “insanların önünü aydınlatıp doğru ve gerçek olanı görmelerini, hak ile bâtılı, hayır ile şerri ayırt etmelerini sağlayan mânevî ve ilâhî ışık” mâniasında kullanılmıştır. Bunun karşıtı zulmettir. “Müminlerin velisi olan Allah onları karanlıklardan nura çıkarır” mealindeki ayetlerde (el-Bakara 2/257; el-Mâide 5/16) mecazi anlamda hidayete nur, dalâlete zulmet denilmiştir.

En-Nûr, alemleri nurlandıran.                                                                                             En Nûr; göklerin ve yerin nurudur.                                                                                    En Nûr; insanları karanlıktan nura çıkarandır.

En Nûr; bütün karanlıkları giderecek nurlu bir dini indirendir.

En Nûr; insanlara kitabı indiren ve peygamberi gönderendir.

En Nûr; dünyada nur ile birlikte yaşayanları kıyamet günü asıl nura kavuşturacaktır.

Nûr; nurlandıran, ışık veren, nur kaynağı; âlemleri nurlandıran; istediği simalara, zihinlere ve gönüllere nur yağdıran demektir.

Allah Teâlâ, varlığı apaçık olandır. Nuru yaratan, onunla gökleri ve yeri aydınlatandır. Kulunun kalbini, gönlünü iman nuruyla aydınlatarak hidâyete ermesini ve doğruyu bulmasını sağlayandır.

Allah Teala, varlığı apaçık olandır. Nur yaratan ve onunla beraber yar ile gökleri aydınlatandır. Bu anlamları üzerinden En-Nûr ismi Şerifi yüksek faziletlere sahiptir. Ayrıca Allah Teala, kulun kalbini iman nuru ile aydınlatmak suretiyle onun doğruyu bulmasına ve hidayete ermesine fırsat verendir. Gönlünü temiz bir kalp ve niyet ile beraber, aydınlıkla mükafatlandırandır.




Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde bazı ayetlerde şöyle buyurmaktadır:

Allah, iman edenlerin dostudur. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır…” (Bakara Suresi 257. Ayet)

“Allah, göklerin ve yerin nûrudur…” (Nûr Suresi 35. Ayet)

“Allah kimin gönlünü İslâm'a açmışsa o, Rabbinden bir nûr üzerinde değil midir? Allah'ı anmak hususunda kalpleri katılaşmış olanlara yazıklar olsun! İşte bunlar apaçık bir sapıklık içindedirler.” (Zümer Suresi 22. Ayet)

“Ey insanlar! Size Rabbinizden kesin bir delil (Hz. Muhammed) geldi ve size apaçık bir nur (Kur’an) indirdik.” ( Nisâ Sûresi,174. Ayet)

İsterler ki Allah’ın nurunu ağızlarıyla söndürüversinler; ama inkârcılar hoşlanmasalar da Allah nurunu muhakkak tamamlamayı istiyor.”( Tövbe Suresi 32. Ayet)

“Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için kuluna apaçık âyetler indiren O'dur. Şüphesiz Allah, size karşı çok şefkatli, çok merhametlidir.” (Hadîd Suresi 9. Ayet)

“Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah’a mahsustur…” (En’âm Suresi 1. Ayet)




(Bu yazı, Diyanet İslam Ansiklopedisinden yararlanarak hazırlanmıştır.)

 (Devam edecek)

Efkan VURAL

16 Nisan 2022 Cumartesi

HAFTANIN HADİSİ

  Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur:  


        اَلْمُؤْمِنُ لِلْمُؤْمِنِ كَالْبُنْياَنِ، يَشُدُّ بَعْضُهُ بَعْضاً.


   “Mü’min, mü’min kardeşi için birbirine destek veren bir binanın tuğlaları gibidir”.

                             (Buharî: Salât 88; Müslim: Birr 65)


15 Nisan 2022 Cuma

Diyanet İşleri Başkanlığının 15.04.2022 Tarihli Cuma Hutbesi:ZEKÂT VE İNFAK: İSLAM’IN KARDEŞLİK KÖPRÜSÜ

 

ZEKÂT VE İNFAK:

 İSLAM’IN KARDEŞLİK KÖPRÜSÜ




Muhterem Müslümanlar!


Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor:

“Rahmetim her şeyi kuşatmıştır. Onu, bana karşı gelmekten sakınanlara, zekâtı verenlere ve ayetlerimize inananlara lütfedeceğim”.[i]

Okuduğum hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: 

“Allah, zekâtı ancak mallarınızın kalan kısmını temizlemek için farz kıldı.”[ii]


Aziz Müminler!

Uçsuz bucaksız kâinatı yaratan ve idare eden Yüce Allah’tır. O Mâlikü’l-mülktür, mülkün gerçek sahibidir. İnsanı en güzel biçimde var eden, imtihan için bu dünyaya gönderen ve sayısız nimetleri insanın önüne seren de O’dur. İnsanoğlundan beklenen ise yaratılış gayesine uygun bir hayat sürmektir. Yaratıcısına boyun eğmek ve samimiyetle kulluk etmektir. O’nun emir ve yasaklarına uymak, ihsan ettiği nimetlere şükretmektir.  

Kıymetli Müslümanlar!

Rabbimizin bize lütfettiği her nimetin kendine has bir şükrü vardır. Zenginlik nimetinin şükrü de zekât ve sadaka vermek, infakta bulunmaktır.

Zekât ve infak, Cenâb-ı Hakkın bize emanet ettiği mal ve serveti ihtiyaç sahipleriyle paylaşmaktır. Kimsesizleri, yetim ve öksüzleri koruyup gözetmek, zenginle fakir arasında gönül köprüleri kurmaktır. Malımızı ihtiyaç sahiplerinin haklarından arındırmak ve bereketlendirmektir. Şefkat ve merhameti yüklenmek, kin ve haset ateşini söndürmektir. Cimrilik hastalığından korunmak, cömertlik erdemine kavuşmaktır. Hırs ve tamah girdabından kurtulmak, kanaatkâr ve diğerkâm bir ruha sahip olmaktır. Hâsılı mal ve servetin gerçek sahibini idrak etmek, kulluk bilincini diri tutmaktır.

Değerli Müminler!

Allah’ın kitabını okuyan, Resûlüllah’ın sünnetine uyan müminler, mallarını varlıkta ve darlıkta, gizliden ve açıktan, gece ve gündüz infak ederler.[iii] Mallarını helal yollardan kazanırlar. Zekâtlarını verirken karşılığını yalnız Allah’tan beklerler.

“Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda infak etmedikçe iyiliğe asla erişemezsiniz.”[iv] ayetinin sırrına taliptir onlar.  Bilirler ki, sadakayla mal eksilmez ve dar zamanda ihtiyaç sahiplerine el uzatmak, aslında kendilerinin ahiret azığıdır. Malın kötüsünü değil iyisini verirler. İnanırlar ki asıl servetleri, dünyada tükettikleri değil, ahiret yurdu için tasadduk ettikleridir.

Aziz Müslümanlar!

“Allah yolunda harcayın; kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın.”[v] buyruğuna uyarak yapacağımız hayırlarla dünyevi ve uhrevi tehlikelerden korunalım. Zekât, fitre, sadaka ve infakımızla, bir yetimin yüzünü güldürelim. Bîçare bir yüreğe dokunalım. Bir yaraya merhem olmanın huzurunu yaşayalım. Gönülden vermekle şükür kapısından girildiğinin, bir nimetin bin olacağının bilincinde olalım. Vermenin de bir adabı, infakın da bir ahlakı olduğunu unutmayalım. Bize emanet edilen serveti Allah yolunda harcarken başa kakma ya da gönül incitme gibi bir hataya asla düşmeyelim.

Kıymetli Kardeşlerim!

Ülkemizde pek çok vakfımız infaklarınıza vasıta olmaktadır. Türkiye Diyanet Vakfımız da yarım asırdır emanet ettiğiniz zekât, fitre, sadaka ve bağışlarınızı öncelikle yurt içinde olmak üzere dünyanın dört bir yanındaki ihtiyaç sahipleriyle buluşturmaya devam etmektedir. Bu vesileyle dünden bugüne iyiliğin yeryüzünde egemen olmasına vesile olanları rahmet ve minnetle yâd ediyoruz.



[i] A’râf, 7/156.

[ii] Ebû Dâvûd, Zekât, 32.

[iii] Bakara, 2/274; Âl-i İmrân, 3/134.

[iv] Âl-i İmran, 3/92.

[v] Bakara, 2/195.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 

11 Nisan 2022 Pazartesi

10 Nisan 2022 Pazar

Hadis-i Şerifler aydınlatıyor-16

Amellerin Kabulü Allah’ın Rızasına Bağlıdır

İnsan, Rabbini tanıması ve O’na kulluk etmesi için yaratılmıştır. İnsanın yaratılış amacı Allah’a kulluktur. Allah insanı yaratıp yalnız başına bırakmamıştır. İnsana dünyada neler yapması gerektiğini Peygamberler aracılığıyla bildiren Allah; insanı başı boş bırakmamıştır.

Allah Kur’an’da insanlara şöyle seslenmektedir:” Biz yeri, göğü ve arasındakileri oyun olsun diye yaratmadık.” (Enbiya suresi,16. Ayet)

İnanan insanın en önemli işi Allah’a kulluktur.

Kulluk, Allah’ın emirleri doğrultusunda hayatı sürdürmektedir. Allah kulluğumuzu kabul etmesi için; bizden iman etmemizi ve imanın gereği olarak ta ibadetlerimizi yerine getirmemizi istemektedir. Ancak ibadetlerimizi yaparken tek amacımız Allah’ın rızası olmalıdır.

Yaptığımız amellerimizi ihlas ve samimiyetle yapmalıyız.

İbadetlerimizin Allah tarafından kabul edilmesi konusunda Peygamberimiz bir hadislerinde bizi şöyle aydınlatmaktadır:

Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) şöyle buyurur: ”Allah sadece samimi bir şekilde ve kendi rızası gözetilerek yapılan amelleri kabul eder.”(Nesai,Chad,24)

İyi bir kul yaptığı hayır ve ibadetleri sırf Allah’ın rızası için yapmalıdır.

İbadetlerimizin kabul edilmesi için niyetimiz çok önemlidir. Bir ibadeti veya herhangi bir güzel davranışı yaparken yalnızca Allah’ın rızası gözetilmelidir. O iş ve davranışa gösteriş katılmamalıdır. İhlas ve samimiyetle ibadetlerimizi yerine getirmeliyiz. İbadetlerimizde menfaat gözetmemeliyiz. Yaptıklarımızda tamamen samimi olmalıyız. Eğer yaptıklarımıza gösteriş katarsak veya herhangi bir menfaat gözetirsek, ibadetimiz Allah tarafından kabul olmaz.

Yüce Allah bu konuyu bir benzetme ile şöyle dile getirir:” Ey iman edenler! Allah'a ve ahiret gününe inanmadığı halde malını gösteriş için harcayan kimse gibi, başa kakmak ve incitmek suretiyle, yaptığınız hayırlarınızı boşa çıkarmayın. Böylesinin durumu, üzerinde biraz toprak bulunan düz kayaya benzer ki, sağanak bir yağmur isabet etmiş de onu çıplak pürüzsüz kaya haline getirivermiştir. Bunlar kazandıklarından hiçbir şeye sahip olamazlar. Allah, kâfirleri doğru yola iletmez.” (Bakara Suresi 264. Ayet)

Kulluk görevimizi ve yaptığımız güzel davranışları sadece Allah için yerine getirmeliyiz.

Yaptığımız ve yapacağımız bir davranış için kendimize şu soruları sormalıyız.

 Ben bu davranışı niçin yapıyorum.

 Davranışımda gerçek amacım nedir.

İçimden gelen yönlendirme nedir.

Tüm yaptıklarımızı Allah’ın rızası için mi? Yapıyorum.

Her hususta Allah’ın rızasına göre hareket etmeliyiz ki, yaptıklarımız kabul olsun.

Ne mutlu iyi ve güzel işlerini sırf Allah için yapanlara…

Ne mutlu yaptığı ibadetleri Allah tarafından kabul edilenlere…

Efkan VURAL

8 Nisan 2022 Cuma

HAFTANIN HADİSİ

 Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur:   


نَضَّرَ اللهُ امْرَءًاسَمِعَ مَقاَلَتِي، فَوَعاَهاَ، وَحَفِظَهاَ، وَبَلَّغَهاَ


“Allah, benim sözümü -hadisimi- işiten, bunu iyice kavrayan, ezberleyen ve başkalarına duyuran kişinin yüzünü nurlandırsın”.

             (Tirmizî: İlim 7; Ebu Davud: İlim 10; İbn Mace: Mukaddime 18.)

Diyanet İşleri Başkanlığının 08.04.2022 Tarihli Cuma Hutbesi:RAMAZAN VE DOĞRULUK

             RAMAZAN VE DOĞRULUK




Muhterem Müslümanlar!

Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor:

“Şüphesiz ‘Rabbimiz Allah’tır’ deyip, sonra dosdoğru olanlar var ya, onların üzerine akın akın melekler iner ve derler ki: Korkmayın, üzülmeyin, size dünyada iken vaad edilen cennetle sevinin!”[i]

Okuduğum hadis-i şerifte Allah Resûlü (s.a.s) şöyle buyuruyor:

“Doğruluk insanı iyiliğe, iyilik de cennete götürür. Kişi devamlı doğru söyler ve doğruluktan ayrılmazsa Allah katında sıddîk olarak tescillenir…”[ii]

Aziz Müminler!

Yüce dinimiz İslam, söz ve davranışlarımızda dosdoğru olmamızı emreder. Fıtratımızla bağdaşmayan ve istikametimizi bozan yalanı da yasaklar. Doğruluk, İslam’ın özü, ahlaklı ve erdemli bir toplumun en temel vasfıdır. Nitekim “Ey Allah’ın Resûlü! Bana İslâm hakkında öyle bir söz söyle ki, bu konuda hiç kimseye bir şey sorma ihtiyacı duymayayım” diyen bir sahabiye Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle cevap vermiştir:

قُلْ آمَنْتُ بِاللّٰهِ فَاسْتَقِمْ 

Allah’a inandım de, sonra da dosdoğru ol.[iii]

Kıymetli Müslümanlar!

Doğruluk, Allah’a gönülden inanmak, Resûlüllah’a gönülden bağlanmaktır. Bedenimizi ibadetle, ruhumuzu takvayla yoğurmaktır. Her daim hak ve hakikatin yanında yer almaktır. Sözümüze sadık kalmak, ahde vefa göstermek, emanete riayet etmektir. Yalandan, gıybetten, iftiradan ve kötü sözlerden kaçınmaktır.

Aziz Kardeşlerim!

Mümin, doğruluğu söz ve davranışlarına yansıtır. Özü sözü birdir müminin. İçi dışı aynı, niyeti ile davranışları tutarlıdır. Geliniz, yolumuz doğruluk, özümüz sözümüz bir olsun. Olsun ki, dünyamız ma’mûr, akıbetimiz cennet olsun.

Müminin hayatında doğruluk önce ailede tesis edilir. Doğruluğun hâkim olduğu bir yuvada aile fertleri birbirine sadakatle bağlanır. Çocuklar, dürüstlüğü anne babanın güzel davranışlarından öğrenir. Ailenin güven veren ikliminde hayatın yükü birlikte omuzlanır. Geliniz, yolumuz doğruluk, ahlakımız güzel olsun. Olsun ki gönüllerimiz muhabbetle, hanelerimiz huzurla dolsun.

Mümin, ticaretinde dürüsttür; daha fazla kazanma arzusu ya da zarar etme korkusuyla doğruluktan ayrılmaz. Dünya hırsına kapılıp da harama bulaşmaz. O, bilir ki اَلرِّزْقُ عَلَى اللّٰهِ “rızık Allah’tandır.” Yine bilir ki Allah Resûlü (s.a.s),

مَنْ غَشَّنَا فَلَيْسَ مِنَّا

“Bizi aldatan bizden değildir.”[iv] buyurmuştur.

Mümin, sanal âlemde de istikametini muhafaza eder, doğruluktan ayrılmaz. Yalan ve iftira ile insanların onur ve haysiyetini zedelemez. Kul ve kamu hakkını ihlal eden asılsız paylaşımlarda bulunmaz. Geliniz, yolumuz doğruluk, niyetimiz iyilik olsun. Sevgili Peygamberimizin ifadesiyle Allah’a ve ahiret gününe iman eden, ya hayır söylesin ya da sussun.[v]

Kardeşlerim!

Resûl-i Ekrem (s.a.s) bizleri şöyle uyarmaktadır: “Yalan söylemeyi ve yalanla iş yapmayı terk etmeyen kimsenin, yemesini içmesini bırakmasına Allah’ın ihtiyacı yoktur.”[vi]

O halde, doğruluğu kuşanmak ve hayatımıza hâkim kılmak için Ramazan-ı şerifi bir fırsat bilelim. Unutmayalım ki, doğruluğu kaybetmek bizzat iyiliği kaybetmektir. Dünyalık fayda sağlayacağı düşünülen yalanlar ve haksızlıklar mutlaka kötülüğe götürür. Her işimizde ve her sözümüzde dosdoğru olmak ise iyiliğe, iyilik de cennete götürür.



[i] Fussilet, 41/30.

[ii] Buhârî, Edeb, 69.

[iii] Müslim, İman, 62.

[iv] Müslim, İman, 164.

[v] Buhârî, Edeb, 3.

[vi] Buhari, Savm, 8.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 

4 Nisan 2022 Pazartesi

HAFTANIN AYETİ

Kur’an ayetleri aydınlatıyor-16

 Allah’ın ilmi ve Hikmeti Sonsuzdur

Yüce Allah Kur’an’da kendisini biz kullarına tanıtmak için birçok ayette nice özelliklerinden bahseder. Kur’an’da Allah kendisinden ve sahip olduğu sıfatlardan söz ederken şu hususa önem vermektedir. Allah’ın sıfatları, sahip olduğu tüm özellikleri, yaptığı ve yapacağı her şeyde sınırsız güç, kuvvet ve yeteneğe sahiptir. O’nun için hiçbir sınırlama söz konusu değildir.

Mesela Allah için şöyle bir niteleme yapılabilir.

O her şeyi hiçbir şeye ihtiyaç duymadan görür ve işitir. O istediği bir şeyi anında yapar. O bir şeyin olmasını istediğinde o şeye sadece “ol” der, o da oluverir.

Sonsuz evreni O yönetir. Tüm canlıların rızkını O verir. Her şeyi yaratandır. Onun yaratması hiçbir zaman son bulmaz

O her şeyi bilir. İlmi ve hikmetini yazmakla bitiremeyiz.

Bu konuda Yüce Allah bizi şöyle aydınlatmaktadır:

Allah Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: ”Eğer yeryüzündeki ağaçlar kalem, deniz de mürekkep olsa, arkasından yedi deniz daha ona katılsa, Allah’ın sözleri (yazmakla) yine de tükenmez. Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. (Lokman Sûresi,27. Ayet)

Bu ayette Yüce Allah bize kendi sözlerinin, kelimelerinin yani ilmi ve hikmetinin sınırsız olduğunu bildirir. Allah’ın ilmini ve hikmetini yazmaya kalksak, tüm ağaçlar kalem ve tüm denizler mürekkep olsa yine de O’nun ilmini ve hikmetini yazıp bitiremeyiz.

Allah’ın ilmi ve hikmeti öylesine geniş ve sonsuzdur ki, bu denizlere yedi katı daha eklense bile Allah’ın ilmini yine yazmaktan aciz kalırız.

Elbette bu ayette mecazi anlam vardır. Burada Allah bize şunu açıklamak istiyor. Allah diyor ki; benim sözlerim, benim ilmim ve hikmetim sonsuzdur. Her şeyin bilgisine ve hikmetine sahibim.

İşte bu ve benzeri ayetler ışığında Yüce Allah’a imanımızı oluşturup dine bağlanmalıyız.

Şunu unutmamalıyız, yaşantımız ve hayatımız Allah içindir. Ve O’nun yolundan gitmeliyiz. O’nun ilim ve hikmeti yolunda yürümeliyiz. Yani Kur’an ve sünnet yolunda olmalıyız.

Allah’ın bize bildirdiği kelimeleri (Kur’an ayetlerini) iyi okuyup anlamalıyız.                                                                                    Bugün dünyanın ve insanlığın sorunlarının çözümü Yüce Allah’ın sonsuz kelamında olduğunu bilmeliyiz.

Ne mutlu Allah’ın vahyine kulak verenlere…

Ne mutlu Allah’ın adaletini anlayıp, adaletli olmaya çalışanlara…

Ne mutlu Allah’ın hükmünü hayatına uygulayanlara…

Efkan VURAL