30 Nisan 2021 Cuma

HAFTANIN HADİSİ

  Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur:


            “Oruçlu kötü söz söylemesin!

Oruçlu,kendisiyle itişmek ve dalaşmak isteyene

 iki kez “ben oruçluyum!”desin!.” 

                                  (Buhari, Savm. 8)

Diyanet İşleri Başkanlığının 30.04.2021 Tarihli Cuma Hutbesi:İNFAK TOPLUMUN ŞİFASIDIR

 

İnfak TOPLUMUN ŞİFASıDIR




Muhterem Müslümanlar!


Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Herhangi birinize ölüm gelip de, ‘Ey Rabbim! Beni yakın bir zamana kadar geciktirsen de sadaka verip iyilerden olsam!’ demeden önce, size rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda infak edin.”[1]

Okuduğum hadis-i kutsîde Resûl-i Ekrem (s.a.s), Cenâb-ı Hakk’ın şöyle buyurduğunu bizlere haber veriyor: “Ey Âdemoğlu! İnfak et ki, ben de sana infak edeyim.”[2]


Aziz Müminler!


İnfak, Allah’ın bize emanet ettiği mal ve servetten, verdiği nimetlerden başkalarına da ikram etmektir. İhtiyaç sahiplerini koruyup gözetmek, onlara kol kanat germektir. Ailemize, akrabamıza, komşumuza, din kardeşimize hâsılı tüm insanlığa faydalı olmak için çaba göstermektir.


Kıymetli Müslümanlar!


İnfak, beden ve ruhlara şifadır. Bizler, infakla 

nefsimizi ve malımızı arındırırız. Üzüntü ve 

kederi paylaşır, Rabbimizin hoşnutluğunu 

kazanırız.

İnfak, toplumlara da şifadır. Kardeşlerimizle 

aramızdaki ahenk, huzur, birlik ve beraberlik 

infakla pekişir. Yardımlaşma ve dayanışma, 

infakla yaygınlaşır. Ve nihayet müminler infakla 

Cenâb-ı Hakk’ın nusretine nail olur. Nitekim 

Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmaktadır: 

“Kul, kardeşinin yardımında olduğu sürece, Allah da onun yardımcısı olur.”[3]


Değerli Müminler!


Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur:

“Allah’a karşı gelmekten sakınanların mallarında, muhtaç ve yoksullar için bir hak vardır.”[4]

O halde, kardeşlerimizin üzerimizdeki haklarını gönül huzuru içinde onlara ulaştıralım. Fakir ve yoksullara, yetim ve kimsesizlere destek olalım. Fitre ve zekâtımızla başta akraba ve komşularımız olmak üzere bütün ihtiyaç sahiplerinin dertlerine derman olmaya çalışalım. Unutmayalım ki, sevdiğimiz şeylerden Allah yolunda infak etmedikçe iyiliğe asla ulaşamayız.[5]


Aziz Müslümanlar!


Türkiye Diyanet Vakfımız, her yıl olduğu gibi bu yıl da “Kardeşlerini Unutma, Beklenen Sensin” şiarıyla hayır ve hasenatımızı, fitre ve zekâtımızı ihtiyaç sahipleriyle buluşturmaya devam ediyor. İl ve ilçe müftülüklerimiz aracılığıyla ya da vakfımızın kurumsal web sayfası üzerinden bu yardım seferberliğimize katkıda bulunabilirsiniz. Ayrıca inşaatı devam eden üniversite camilerimiz için Cuma namazı sonrası yardımlarınıza başvuracağız. Yaptığımız ve yapacağımız bütün yardımların makbul olmasını Cenâb-ı Hak’tan niyaz ediyorum.



[1] Münâfikûn, 63/10.

[2] Müslim, Zekât, 36.

[3] Ebû Dâvûd, Edeb, 60.

[4] Zâriyât, 51/19.

[5] Âli İmrân, 3/92.


Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 

KAYNAK:



26 Nisan 2021 Pazartesi

HAFTANIN AYETİ

             Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:


شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذ۪ٓي اُنْزِلَ ف۪يهِ الْقُرْاٰنُ هُدًى لِلنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِنَ الْهُدٰى

وَالْفُرْقَانِۚ فَمَنْ شَهِدَ مِنْكُمُ الشَّهْرَ فَلْيَصُمْهُۜ وَمَنْ كَانَ مَر۪يضًا اَوْ عَلٰى

سَفَرٍ فَعِدَّةٌ مِنْ اَيَّامٍ اُخَرَۜ يُر۪يدُ اللّٰهُ بِكُمُ الْيُسْرَ وَلَا يُر۪يدُ بِكُمُ الْعُسْرَۘ

وَلِتُكْمِلُوا الْعِدَّةَ وَلِتُكَبِّرُوا اللّٰهَ عَلٰى مَا هَدٰيكُمْ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ


“Ramazan o aydır ki; insanlara kılavuz olan, iyi-kötü ayrımıyla hidayetten kanıtlar getiren Kur'an, onda indirilmiştir. O halde bu aya ulaşanınız onu oruçlu geçirsin. Hasta olan veya yolculuk halinde bulunan, tutamadığı gün sayısınca başka günlerde tutsun. Allah sizin için kolaylık ister; O sizin için zorluk istemez. Tutulmamış olan günleri tamamlamanızı, sizi doğru yola kılavuzladığı için Allah'ı yüceltmenizi ister. Ve sizin şükretmeniz umulmaktadır."

                                                        (Bakara,2/185)

25 Nisan 2021 Pazar

Allah’ın İsimleri (Esmâ-i Hüsnâ=En Güzel İsimler):87-CAMİ'

                       Allah’ın İsimleri (Esmâ-i Hüsnâ=En Güzel İsimler):                           

                                               el-CAMİ'



Allah'ın en güzel isimleri olan "Esmaü'l-Hüsnâ" dan biri de el-Câmi’dir.

El-Câmi; “toplayan, bir araya getiren, buluşturup birleştiren”,kıyamet günü hesaba çekmek için mahlukatı toplaya”,“bütün övgü ve erdemleri zâtında toplayan” anlamlarına gelir.

El-Câmi; bütün mükemmellikleri zat, vasıf, fiil ve isim olarak kendinde toplayandır.

El-Câmi; birbirlerine benzeyen varlıkları bir araya getirendir. İnsanları yeryüzünde toplamıştır.

El-Câmi; birbirine zıt olan varlıkları bir araya getirendir. Soğukla sıcağı, erkekle dişiyi, gece ile gündüzü, yaş ile kuruyu bir araya getirmiştir.

El-Câmi; birbirinden farklı varlıkları bir araya getirendir. Gökleri, ayı, denizi, havayı, bitkileri, hayvanları, madenleri bir araya toplamıştır.

El-Câmi; ruh ve cesedi bir araya getirendir.

 El-Câmî; kalpleri ve dostları birleştirendir.

El-Câmi; cennette iman edenler ile onların zürriyetlerini birleştirendir.

El-Câmi; cennette bütün mü’minlerin kalplerini birleştirendir.

El-Câmi; mü’minleri Allah sevgisi ve Kur’an ile birleştirendir.

Kâinat birbirine benzeyen ve benzemeyen, hatta birbiriyle çelişen birçok unsurun oluşturduğu tabii nesnelerden meydana gelmiştir. Bu kadar farklı malzemeden tam bir âhenk ve nizam arzeden kâinat kompleksinin meydana getirilişi (cem‘), Allah’ın câmi‘ isminin bir tecellisi olarak kabul edilir.

 Câmi‘ isminin dünya hayatıyla ilgili bir tecellisi de Allah’ın gönülleri birleştirmesinde gözlenir. Eşler, ebeveyn-evlât, kardeşler, meslektaşlar, arasında mevcut olan kalbî bağlılık, câmi‘ isminin tecellileriyle gerçekleşen ilâhî lutuftan başka bir şey değildir.

Cem‘ kavramını Allah’a nisbet eden âyetlerin çoğu bu ilâhî fiilin âhiret âleminde gerçekleşeceğini ifade eder. Bu sebeple Kur’ân-ı Kerîm’de âhiretten “toplanma günü” (yevmü’l-cem‘) diye de söz edilmiştir.

Yüce yaratıcı, ölüp yok olan ve maddî varlıkları gözle görülemeyecek halde yok olan insanları âhiret hayatında, bedenlerinin temel unsurlarını bir araya getirmek suretiyle yeniden canlandırır, hesaba çekmek ve aralarındaki anlaşmazlıkları gidermek için toplar ve nihayet iyileri cennette, kötüleri de cehennemde cem‘ eder.

Câmi‘ isminin âhiretle ilgili bu tecellisi, Kur’ân-ı Kerîm’de yine “toplamak” mânasına gelen haşr kelimesiyle de ifade edilmiştir

Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde bazı ayetlerde şöyle buyurmaktadır:

“Mahşer vaktinde sizi toplayacağı gün, işte o zarar günüdür. (Ancak) kim Allah'a inanır ve yararlı iş yaparsa, Allah onun kötülüklerini örter, onu (ve benzerlerini), içinde ebedî kalacakları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokar. İşte büyük kurtuluş budur. “ (Teğâbun Suresi 9. Ayet)

“De ki: “Şüphesiz öncekiler ve sonrakiler, mutlaka belli bir günün belli bir vaktinde toplanacaklardır.”( Vâkıa Suresi 49.-50.Ayetler)

“Her insan topluluğunu önderleri ile birlikte çağıracağımız o günde kimlerin amel defteri sağından verilirse, onlar, en küçük bir haksızlığa uğramamış olarak amel defterlerini okuyacaklar. “(İsrâ Suresi 71. Ayet)

““Rabbimiz! Şüphesiz sen, hakkında şüphe olmayan bir günde insanları toplayacaksın. Şüphesiz Allah sözünden dönmez.” ( Âl-i İmrân Sûresi,9. Ayet)

“…Doğrusu Allah münafıkları ve kafirlerin hepsini cehennemde toplayacaktır.”           ( Nisâ Suresi 140. Ayet)

“Herkesin yöneldiği bir yön vardır. Haydi, hep hayırlara koşun, yarışın! Nerede olsanız Allah hepinizi bir araya getirir. Şüphesiz, Allah’ın gücü her şeye hakkıyla yeter.” (Bakara Suresi 148. Ayet)



(Bu yazı, Diyanet İslam Ansiklopedisinden yararlanarak hazırlanmıştır.)

 (Devam edecek)

Efkan VURAL





23 Nisan 2021 Cuma

HAFTANIN HADİSİ

          Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur:


“Allah’a yemin ederim ki, oruçlunun ağız kokusu (açlık kokusu) Allah yanında misk kokusundan daha temizdir.”

                        (Buhari, Savm. 9,Müslim Sıyam 161,162)

Diyanet İşleri Başkanlığının 23.04.2021 Tarihli Cuma Hutbesi:YETİM: CENÂB-I HAKK’IN İNSANLIĞA EMANETİ

        Yetim: CENÂB-I HAKK’ın insanlığa emaneti



Muhterem Müslümanlar!


Uhud savaşı sona ermiş, Müslümanlar Medine’ye dönmüştü. Küçük bir çocuk Peygamberimize yaklaşarak “Babama ne oldu?” diye sordu. Allah Resûlü’nün ağzından “Baban şehit oldu, Allah ona rahmet etsin” sözleri dökülüverdi. Bunun üzerine çocuk ağlamaya başladı. Rahmet Elçisi (s.a.s) bu duruma dayanamadı, çocuğu bağrına basıp “Ağlama” diye teselli etti. Sonra da “Ben senin baban olayım, Âişe de senin annen olsun istemez misin? buyurdu. Çocuğun yüzünde güller açmıştı. Sevinçle “Evet! Çok isterim” dedi. Allah Resûlü (s.a.s), şehidin emanetini kucaklamış, ona yalnızlığını ve yetim olduğunu unutturmuştu.[1]

Aziz Müminler!

Yüce dinimiz İslam, yetimleri himaye etmeyi, koruyup gözetmeyi emreder. Onlara karşı duyarlı davranmayı, şefkat ve merhametle yaklaşmayı öğütler. Zira yetimler, Cenâb-ı Hakk’ın hepimize emanet ettiği masum kullarıdır. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s), bir hadis-i şeriflerinde bu gerçeğe şöyle işaret eder: 

“Müslümanların evleri arasında en hayırlı ev, içinde kendisine iyi davranılan bir yetimin bulunduğu evdir.”[2]


Kıymetli Müslümanlar!


Yetimleri ihmal etmek, onları yalnız ve ilgisiz bırakmak büyük bir vebaldir. Yetimlerin haklarını çiğnemek, mallarına el uzatmak sorumluluğu ağır bir günahtır. Nitekim Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de bizi şöyle uyarır:

“Öyleyse sakın yetimi ezme! El açıp isteyeni de sakın azarlama. Ve Rabbinin nimetini, minnet ve şükranla an.”[3]


Değerli Müminler!


Resûl-i Ekrem (s.a.s), bir defasında işaret ve orta parmağını bir araya getirerek “Ben ve yetime kol kanat geren kimse, cennette böyle yan yana olacağız”[4] buyurmuştur.

Resûlüllah’a yürekten bağlı olan aziz milletimiz tarih boyunca yetime, kimsesize, mağdura, mazluma kucak açmıştır. Bizler de bugün aynı şuurla yetimlerimize gönüllerimizi açalım. Gözlerindeki ışıltıyı, yüzlerindeki sevinci artırmak için çaba gösterelim. Güzel ahlaklı ve iyi eğitimli bireyler olarak yetişmelerine katkı sunalım. Maddi ve manevi bakımdan yanlarında olup geleceklerine umut taşıyalım. Unutmayalım ki yetime el uzatmak, Rabbimizin rızasını kazanmaktır.



[1] İbn Hacer, İsâbe, I, 302.

[2] İbn Mâce, Edeb, 6.

[3] Duhâ, 93/9-11.

[4] Buhârî, Talâk, 25.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 

KAYNAK:


23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı

 

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Kutlu Olsun!

 


Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışının 101. yıl dönümünü ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını sevinç ve mutluluk içinde idrak ediyoruz.

Türk milletinin bağımsızlığının sarsılmaz ifadesi olarak en önemli unsuru olan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, her yıl yurdumuzda ve yurtdışındaki temsilciliklerimizde, çeşitli etkinliklerle kutlanarak millî birliğimizin kenetlenmiş halidir.

23 Nisan 1920, Türk milletinin iradesini temsil eden Birinci Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı ve Türk halkının egemenliğini ilân ettiği tarihtir.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışı 23 Nisan Cuma günü yapılmıştır.

Açılışın Cuma günü yapılması tesadüfi değildir.

Asırlar önce de Büyük Selçuklu Hükümdarı Alparslan Anadolu kapılarını Türklere açmak için, bir Cuma günü namazdan çıkıp beyaz elbisesiyle atına binerek seferi başlatmıştır.

Tarihimizde bu olay Türk Milleti içim büyük bir başlangıç olup, unutulmaz değerlerimizdendir.

İşte Mustafa Kemal ATATÜRK’te  özellikle Cuma gününü seçmiştir.

Çünkü çok önemli bir kurumun açılışı yapılacaktı.

Orada tüm dünyaya Türk Milletinin Bağımsızlığı ve bütünlüğü ilan edilecekti.



Böylesi önemli bir günde Cuma namazı sonrası dualarla açılan TBMM Milletin kalbi olmuştur.

Türk Milletinin bağımsızlığı ve varlığı her şeyin üstündedir.

Bağımsızlık olmadan yapılan hiçbir şeyin anlamı yoktur.

Tutsak olmak, zincire vurulmak ölmekten beterdir.

Onun için önce bağımsızlık ve hatta tam bağımsızlık.

Bağımsızlık ve özgürlük yoksa bir yerde Cuma namazı kılınmaz diyerek milleti bağımsızlık ve milli mücadeleye davet eden Maraşlı Sütçü İmam’ı da dile getirmek lazım.

Bağımsızlığımıza ulaşmak adına mücadele eden herkese minnettarız.

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün, Büyük Millet Meclisinin açılışı ile beraber Türk çocuklarına armağan ettiği 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, 23 Nisan 1921'de Milli Bayram olarak kutlanmaya başladı.

23 Nisan Ulusal Egemenlik Ve Çocuk Bayramını idrak ettiğimiz bu kutlu günde;

Çocuklar ve gençler yarının büyükleri olarak idealleriniz  ve ideallerimiz kısaca şunlar olmalıdır:

Biz büyük bir milletin çocuklarıyız. Bunu hepimiz çok iyi bilmeliyiz.

Kendimizi hiçbir zaman küçük görmemeliyiz.

 Bizler çok çalışıp, çok okuyup, çok düşünmeliyiz. Bilimsel çalışmalara önem vermeliyiz. Teknolojik olarak çok ilerlemeliyiz.

Kendi teknolojimizi kurmalıyız.

Kendi savaş donanımımızı oluşturmalıyız.

Savunmamızı çok güçlü bir hale getirmeliyiz. En güçlü orduya sahip olmalıyız.

Bunun için ekonomimizin iyi olması lazım. Hep beraber ülke ekonomisine katkı sağlamalıyız.

Hepimiz tasarrufa önem vermeliyiz. Lüks tüketimden uzak durmalıyız.

Devlet malını kullanırken bir toplu iğnenin dahi hesabını Allah’a vereceğimizi unutmamalıyız.

Herkese hoşgörülü olmalıyız.

Elimizden geldiğince herkese yardım etmeliyiz.

Yardım sever olmalıyız.

Hep birlikte daha güzel günlere inşallah....

Efkan VURAL


Bu Yazı Aşağıdaki Web Sitelerinde Yayınlanmıştır:

Milliyet Blog:

20 Nisan 2021 Salı

HAFTANIN AYETİ

      Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:

اِنَّ الْمُسْلِم۪ينَ وَالْمُسْلِمَاتِ وَالْمُؤْمِن۪ينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ وَالْقَانِت۪ينَ وَالْقَانِتَاتِ وَالصَّادِق۪ينَ وَالصَّادِقَاتِ وَالصَّابِر۪ينَ وَالصَّابِرَاتِ وَالْخَاشِع۪ينَ وَالْخَاشِعَاتِ وَالْمُتَصَدِّق۪ينَ وَالْمُتَصَدِّقَاتِ وَالصَّٓائِم۪ينَ وَالصَّٓائِمَاتِ وَالْحَافِظ۪ينَ فُرُوجَهُمْ وَالْحَافِظَاتِ وَالذَّاكِر۪ينَ اللّٰهَ كَث۪يرًا وَالذَّاكِرَاتِ اَعَدَّ اللّٰهُ لَهُمْ مَغْفِرَةً وَاَجْرًا عَظ۪يمًا



Şüphesiz müslüman erkeklerle müslüman kadınlar, mü’min erkeklerle mü’min kadınlar, itaatkâr erkeklerle itaatkâr kadınlar, doğru erkeklerle doğru kadınlar, sabreden erkeklerle sabreden kadınlar, Allah’a derinden saygı duyan erkekler, Allah’a derinden saygı duyan kadınlar, sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkeklerle oruç tutan kadınlar, namuslarını koruyan erkeklerle namuslarını koruyan kadınlar, Allah’ı çokça anan erkeklerle çokça anan kadınlar var ya, işte onlar için Allah bağışlanma ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır.

(Ahzâb Suresi 35. Ayet)


18 Nisan 2021 Pazar

Hadis-i Şerifler aydınlatıyor-7

            Hadis-i Şerifler aydınlatıyor-7


      Ramazanda Cennet kapıları açılır...

Dinimizde üç aylar olarak bilinen Recep, Şaban ve Ramazan aylarının fazileti çok büyüktür. Bu aylardaki dini ve manevi atmosfer inananları bir çok nimete kavuşturur.

Bu aylara mahsus maneviyatı yüksek gece ve anlar vardır.

Bu aylar Müslümanlar için ganimet aylarıdır.

Üç ayların en önemlisi olan Ramazan ayının faziletine ulaşabilmek  için Recep ve Şaban aylarının feyiz ve manevi iklimini iyi değerlendirmemiz lazım.

Bu manevi iklimle Ramazana ulaşarak, Ramazanın feyiz ve rahmet deryasına girmiş oluruz.

Ramazanın fazileti çok büyük olmasının bir takım sebepleri vardır.

Ramazan ayında oruç ibadeti vardır. Orucun fazileti ve insana kazandırdıkları çok önemlidir.

Tüm insanlığın kurtuluşunu sağlayan Kur’an-ı Kerim bu ayda Kadir gecesinde inmeye başlamıştır.

Bu ayda iyilikler yapılarak zekat ve fitrelerin verilmesiyle elde edilen manevi haz ile huzur ve mutluluğun yolu açılmış olur.

Bu ayda manevi atmosfer öylesine yüksek olur ki, Cennet kapıları açılır ,cehennem kapıları kapanır ve aynı zamanda şeytan bağlanır.





Bu konuda sevgili Peygamberimiz bir hadisinde bizi şöyle aydınlatır.

Peygamberimiz Hz.Muhammed (s.a.v.) şöyle buyurur:

 “Ramazan girdiğinde Cennet kapıları açılır, Cehennem kapıları kapanır, bütün şeytanlar da zincire vurulur.”
(Sahih-i Buhari,Muhtasarı Tecrid-i Sarih Terc.,Cilt:6 Sh.252 D.İ.B.Yay.7.Baskı )

Ramazan ayında Allah’ın rahmeti ve merhameti her yeri kaplar. Her isteyen cennete girebilsin diye Allah Ramazanda cennetin kapılarını sonuna kadar açar.

Cennetin kapılarının açılmasından kasıt, bu ayda cennetlik olabilmek ve cennete girebilmek daha kolay olur. Çünkü Ramazanı gereği gibi oruçlu olarak geçirenler kendilerini kötülüklerden korumuş olur ve böylelikle cennet yolu açılmış olur.

Yine bu ayda cehennem kapıları kapanır ve şeytan zincirle bağlanır.

Bundan da kasıt şudur:

Ramazanı samimi bir şekilde oruçlu olarak  geçiren biri her an ibadet halinde olduğu için şeytanın tuzağına düşmez ve bu şekilde cehennemden uzak olur.

Bu ayı iyi değerlendirenler için kurtuluş yolu açılır, kötü ve çirkin yönelişler son bulur. Bu durumda Şeytan etkisiz hale gelir.

Oruçlu olan bir Müslümanın hali şu şekilde olur:

1-Her an ibadet halinde olduğu bilinciyle hareket eder.

2-Yüce Allah’ın kendisini her zaman ve her yerde gördüğünü bilir.

3-Bir gün Allah’a döndürüleceğini ve yaptıklarının hesabını vereceğini aklından hiç çıkarmaz.

4-Yalan,iftira,gıybet, dedi kodu, yolsuzluk, rüşvet, kul hakkı, kamu malına zarar, kamu malını kendi menfaatine kullanma gibi kötü davranışlarda bulunmaz.

5-Düşkünlere,yoksullara kimsesizlere yardım etme gibi güzel davranışlar gösterir.

Oruçlu olan bir kimse nefsinin arzu ve isteklerini kontrol altına alır. Böyle bir durumda oruçlu maneviyatını artırır ve ibadetini çoğaltır. Kur’an okuyarak ve Türkçe anlamını düşünerek cennet yolunu görür. Şeytanın tuzaklarını görür ve cehennem yolundan kendini uzak tutar.

Bu şekilde Allah’ın rahmeti ile kurtuluşa ermiş olur.

 

Efkan VURAL

 Bu Yazı Aşağıdaki Web Sitelerinde Yayınlanmıştır:

Milliyet Blog:

16 Nisan 2021 Cuma

HAFTANIN HADİSİ

    Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur:

                    “Oruç bir kalkandır.”

                                                      (Buhari, Savm. 2)

Diyanet İşleri Başkanlığının 16.04.2021 Tarihli Cuma Hutbesi:ŞİFA AYI RAMAZAN

                                                    

                                                      ŞİFA AYI RAMAZAN




Muhterem Müslümanlar!


Sahurla berekete, oruçla sıhhate, Kur’an’la şifaya, teravihle

 huzura, zekâtla kardeşlerimize, itikâfla özümüze

 eriştiğimiz bir Ramazan ayına daha kavuştuk

 elhamdülillah.


Aziz Müminler!


Ramazan, sabır ve irademizle bizi takvaya eriştiren oruç ayıdır. Oruç, Rabbimizin bize bağışladığı kutlu bir nimet ve emanettir.  Her yıl bize gelen bir medeniyet, bir diriliş mucizesidir. Vücudumuz, duygularımız, beynimiz ve kalbimiz oruçla yenilenir. Bedenimiz oruçla sıhhat bulur. Kişiliğimiz oruçla mayalanır. Nefsimiz oruçla terbiye olur. Ruhumuz oruçla temizlenir. Nitekim Resûl-i Ekrem (s.a.s) bir hadisinde şöyle buyurur: Kim inanarak ve karşılığını yalnızca Allah’tan umarak Ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır.”[1]

Kıymetli Müslümanlar!

Ramazan, varlık âlemine eşsiz bir ufuk sunan Kur’an-ı

 Kerim’in indirildiği ve en çok okunduğu aydır. O Kur’an ki

 hayat ışığımız, gören gözümüz, çalışan kalbimizdir. Kur’an

 insana şifa, toplumlara şifa, medeniyetlere şifadır. O

 halde, Kur’an’la şifa bulalım. Yuvalarımızı ve gönüllerimizi

 Kur’an’la buluşturalım. Rabbimizin kelamını özenle

 okumaya, anlamaya ve yaşamaya çalışalım.

 Mukabelelerimizle Peygamberimizin sünnetini ihya edelim.

 İhya edelim ki Kur’an ruhumuza işlesin, Kur’an’ın aydınlığı

 yüzümüzü kaplasın.

Değerli Müminler!

Ramazan, dinimizin direği olan namazla huzur bulduğumuz

 aydır. Öyleyse zikrimizi, şükrümüzü, tefekkürümüzü, dua

 ve niyazımızı namazla artıralım. Her türlü kötülükten,

 hayâsızlık ve fenalıktan namazla korunalım.  Yorulan

 ruhlarımızı, teravihle sükûnete erdirelim.


Aziz Müslümanlar!


Ramazan, yardımlaşma ve dayanışma ayıdır. Geliniz, infak

 ve sadakamızla, hayır ve hasenatımızla malımızı

 bereketlendirelim. Zekât ve fitremizle kardeşlerimizin

 derdine derman olalım. Hüzünlerini dindirip sevinçlerini

 çoğaltalım. 

Yüce Rabbim hepimize Kur’an’la, oruçla ve namazla dirilmeyi nasip eylesin. Hutbemi Cenâb-ı Hakkın şu emriyle bitiriyorum: “Ey iman edenler, rükû edin, secde edin, Rabbinize kulluk edin ve hayır işleyin ki kurtuluşa eresiniz.”[2]



[1] Buhârî, Îmân, 28.

[2] Hac, 22/77.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 

KAYNAK: