Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur:
قُلْ آمَنْتُ بِاللّٰهِ ثُمَّ اسْتَقِمْ
“Allah’a iman ettim de, sonra da dosdoğru ol.”
İbn Hanbel, III, 413.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur:
قُلْ آمَنْتُ بِاللّٰهِ ثُمَّ اسْتَقِمْ
“Allah’a iman ettim de, sonra da dosdoğru ol.”
İbn Hanbel, III, 413.
PEYGAMBERİMİZ, İMAN VE İSTİKAMET
Muhterem Müslümanlar!
Bir gün sahâbe-i kirâmdan biri, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’e gelerek “Ya Resûlallah! Bana İslam’la ilgili öyle bir şey söyle ki başka hiç kimseye soru sorma ihtiyacı hissetmeyeyim” dedi. Bunun üzerine Allah Resûlü (s.a.s) ona şöyle buyurdu:
قُلْ آمَنْتُ بِاللّٰهِ ثُمَّ اسْتَقِمْ
“Allah’a iman ettim de, sonra da dosdoğru
ol.”[i]
Aziz Müminler!
Yüce dinimiz İslam’ın gönderiliş gayesi, erdemli insanların oluşturduğu ideal
bir toplum inşa etmektir. Tüm yaratılmışların güven ve huzurla yaşayabileceği
bir dünya kurmaktır. Cenâb-ı Hak, akıl ve iradeyi bizlere bunun için
lütfetmiştir. Hidayet rehberi kitapları, hak ve hakikatin temsilcileri olan peygamberleri
bunun için göndermiştir. Bununla birlikte Yüce Rabbimiz, yürüyeceğimiz dosdoğru
yolu da bize göstermiştir. Bu yol, Rabbimize hakkıyla iman etmek ve istikamet
üzere bir ömür sürmektir.
Değerli Müslümanlar!
İman, Rabbimize
samimiyetle kul olmaktır. Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in örnekliğinde bir hayat
yaşamaktır. İman, insanı
özgürleştirir. Onu en doğru yola, sırât-ı müstakîme iletir. İman, insana yaratılış
gayesini ve sorumluluklarını öğretir. Ona kimlik ve kişilik kazandırır.
İmanın
gereği istikamettir, yani kişinin özüyle sözünü bir kılmasıdır. Olduğu gibi
görünmesi, göründüğü gibi olmasıdır. İstikamet, insanın hayatını Kur’an-ı
Kerim’e ve Peygamberimiz (s.a.s)’in sünnetine göre şekillendirmesidir. Allah ve
Resûlünün rızasını herkesten ve her şeyden üstün tutmasıdır.
Kıymetli Müminler!
İstikamet, imanımıza, ibadetlerimize,
ahlakımıza, hâsılı hayatımızın her ânına ve her alanına yansıdığı müddetçe
gerçek anlamına kavuşur.
İmanda istikamet, Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmamaktır. Tevhid ve vahdeti kuşanmaktır.
فَاسْتَقِمْ كَمَٓا اُمِرْتَ
“Emrolunduğun
gibi dosdoğru ol.”[ii] ayetine içtenlikle bağlanmaktır.
İbadette
istikamet, ölüm bize gelinceye kadar kulluk vazifelerimize sadık kalmaktır. İbadetlerimizi
yalnızca Allah’a has kılmak; her türlü riya ve gösterişten arındırmaktır.
Aziz Müslümanlar!
Ahlakta istikamet ise,
إِنَّمَا بُعِثْتُ لِأُتَمِّمَ صَالِحَ الْأَخْلَاقِ
“Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.”[iii]
buyuran Resûl-i
Ekrem (s.a.s)’in örnek ahlakını rehber edinmektir. Ülfet ve muhabbeti,
nezaket ve zarafeti aile hayatımıza hâkim kılmaktır. Yalan ve hileye, zulüm ve haksızlığa asla
tevessül etmemektir. Kul ve kamu hakkını ihlal eden davranışlardan kaçınmaktır.
Elimizden, dilimizden, evimizden, işimizden, hâsılı hayatımızın her alanından
haram ve günah olan her şeyi uzak tutmaktır.
Değerli Müminler!
Bizler, imanda
istikameti, ibadette samimiyeti, ahlakta dürüstlüğü Peygamberimiz Hz. Muhammed
Mustafa (s.a.s)’den öğrendik. Sevgi ve saygıyı, hürmet ve muhabbeti, bir arada
kardeşçe yaşama kültürünü ondan öğrendik. Anne ve babaya itaat etmeyi, eşimize
sadakat göstermeyi, çocuklarımıza merhametle muamele etmeyi, komşumuzun hakkını
gözetmeyi bize o öğretti. Allah katında üstünlüğün yalnızca takvada olduğunu,
insanların tarağın dişleri gibi eşit kabul edildiğini ondan öğrendi tüm insanlık.
Ne mutlu, Rabbimizin
emrettiği, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in yaşayarak öğrettiği istikamet üzere
bir ömür sürenlere. Ne mutlu, sırât-ı müstakîme engel olan kin, nefret,
düşmanlık ve haset gibi kötü duygu ve düşüncelerden arınanlara.
Hutbemi Rabbimizin
istikamet sahibi müminleri müjdelediği şu ayet-i kerime ile bitiriyorum: “Şüphesiz
Rabbimiz Allah’tır deyip sonra da dosdoğru olanlara hiçbir korku yoktur, onlar asla
üzülmeyeceklerdir.”[iv]
Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:
اُو۬لٰٓئِكَ الَّذ۪ينَ لَيْسَ لَهُمْ فِي الْاٰخِرَةِ اِلَّا النَّارُۘ وَحَبِطَ مَا صَنَعُوا ف۪يهَا
وَبَاطِلٌ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
Onlar, âhirette paylarına ateşten başka bir şey düşmeyen kimselerdir. Dünyada ürettikleri boşa gitmiştir; yapıp ettikleri de geçersizdir.
Hûd Suresi 16. Ayet
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur:
لَيْسَ الْمُؤْمِنُ بِطَعَّانٍ، وََ لَعّانٍ، وََ فَاحِشٍ، وََ بَذِيءٍ
"Mü"min ne ta'n edici, ne lanet edici, ne kaba ve çirkin sözlü, ne de hayasızdır."
[Tirmizî, Birr 48, (1978).]
MEVLİD-İ NEBİ
Muhterem Müslümanlar!
Önümüzdeki Salı’yı Çarşamba’ya bağlayan gece, Rebîü’l-evvel ayının on
ikinci gecesidir. Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz Hz.
Muhammed Mustafa (s.a.s)’in dünyayı teşriflerinin yıl dönümüdür. Bizleri bir
kez daha Mevlid Gecesi’ne ulaştıran Yüce Rabbimize sonsuz hamd ve sena olsun.
Ümmeti olma bahtiyarlığına erdiğimiz Sevgili Peygamberimize, âline ve ashabına
salât ve selam olsun. Mevlid Gecemiz şimdiden mübarek
olsun.
Aziz Müminler!
Hutbeme başlarken okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:
“Ey Peygamber! Biz seni bir şahit, bir müjdeci, bir uyarıcı; Allah’ın
izniyle kendi yoluna çağıran bir davetçi ve aydınlatan bir kandil olarak
gönderdik.”[1]
Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyurmaktadır:
“Allah’ı Rab, İslam’ı din ve Hz. Muhammed’i de peygamber olarak
kabul eden kişi imanın tadını alır.”[2]
Değerli Müminler!
Allah Resûlü (s.a.s), kalplerden şefkatin,
vicdanlardan merhametin çekildiği bir dönemde dünyayı teşrif etti. Çoraklaşan
yürekler, onun gelişiyle yeşerdi. O, cahiliye girdabında boğulan insanlığa
rehber, ümidini kaybeden gönüllere umut oldu. İnsanları, zulmün karanlığından İslam’ın
aydınlığına çıkardı.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s), insanlığı bir ve tek
olan Allah’a kul olmaya, adalete, iyiliğe, kardeşliğe ve güzel ahlaka çağırdı. Şirkin karşısında iman ve
istikameti, zulmün karşısında hak ve adaleti, cehaletin karşısında ilim ve
hikmeti, şiddetin karşısında şefkat ve merhameti kuşanmayı insanlığa o öğretti.
Kıymetli Müslümanlar!
Peygamber Efendimiz (s.a.s), Kur’an-ı Kerim’i bize tebliğ
eden, her haliyle yaşayıp öğretendir. Peygamberimizin sünneti, Kur’an-ı
Kerim’in ete kemiğe bürünmüş halidir. Kur’an ve sünnet bir bütündür,
birbirinden asla ayrılamaz. Allah Resûlü (s.a.s) olmadan İslam anlaşılamaz,
yaşanamaz.
Allah’a itaat etmenin yolu Peygamberimize tabi olmaktan geçer. Rabbimizin sevgisine mazhar olmak ise Peygamberimize itaat etmekle mümkündür.
Nitekim bu hususta ayet-i kerime gayet açıktır:
قُلْ اِنْ كُنْتُمْ تُحِبُّونَ اللّٰهَ فَاتَّبِعُون۪ي يُحْبِبْكُمُ اللّٰهُ
“Ey Habibim! De ki: Allah’ı
seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin.”[3]
Aziz Müslümanlar!
Mevlid-i Nebi’yi büyük bir fırsat
bilerek, hayatımızı yeniden gözden geçirelim. Peygamberimiz (s.a.s)’in
insanlığa hayat veren ilkelerini, yuvalarımızda, işyerlerimizde, çevremizde ve insani
ilişkilerimizde hâkim kılmanın gayretinde olalım. Olalım ki, dünyamız huzurla
dolsun, ahiretimiz cennet olsun.
Kıymetli Müminler!
Her yıl olduğu gibi bu yıl da Mevlid Gecesini içine
alan haftayı Mevlid-i Nebi Haftası olarak kutlayacağız. Başkanlığımız bu yıl,
Mevlid-i Nebi Haftası temasını “Peygamberimiz, İman ve İstikamet” olarak
belirlemiştir. Mevlid-i Nebi Haftası boyunca gerçekleştireceğimiz programlarla başta
çocuklarımız ve gençlerimiz olmak üzere toplumumuzun her kesimine Peygamberimiz
(s.a.s)’in örnek hayatını anlatmaya çalışacağız. Bu vesileyle Mevlid-i Nebi Haftamızın aziz milletimize, İslam âlemine ve tüm
insanlığa hayırlar getirmesini Yüce Rabbimden niyaz ediyorum.
Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:
قُل لَّا يَعْلَمُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ الْغَيْبَ إِلَّا اللَّهُ وَمَا يَشْعُرُونَ أَيَّانَ يُبْعَثُونَ
De ki: Göklerde ve yerde, Allah'tan başka kimse gaybı bilmez. Ve onlar ne zaman diriltileceklerini de bilmezler.
Neml Suresi 65. Ayet
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur:
غَشَّنَا فَلَيْسَ مِنَّا
“Bizi aldatan bizden değildir.”
Müslim, Îmân, 164.
AHÎLİK: DÜRÜSTLÜK ve merhameti TİCARETE HÂKİM KILMAK
Muhterem Müslümanlar!
Huzurlu ve hakkaniyetli bir hayatın yol haritasını çizen yüce dinimiz İslam, iş ve ticaret hayatımızda temel ilke ve esaslar belirlemiştir. İslam, her işimizde olduğu gibi ticarette de helal haram duyarlılığıyla hareket etmeyi, doğruluğu, dürüstlüğü ve merhameti şiar edinmeyi emretmiştir. Hırs ve tamahı, yalan ve hileyi, aldatma ve haksızlığı, gayrimeşru ve gayriahlaki her türlü muameleyi ise yasaklamıştır. Hutbeme başlarken okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:
“Ey iman edenler! Karşılıklı rızaya dayanan
ticaret dışında, mallarınızı aranızda haksız ve haram yollarla yemeyin ve
kendinizi helak etmeyin. Şüphesiz Allah size karşı çok merhametlidir.”[i]
Aziz Müminler!
Mümin,
ticarette sadece dünya kazancını değil, ahiret hesabını da gözetir. Haksız
kazançtan, karaborsacılıktan, fırsatçılıktan, kul ve kamu hakkını ihlal
etmekten uzak durur. Mümin bilir ki, inancımız ve geleneğimizde kazanç elde
etmek için her yol mübah değildir. Daha çok kazanma hırsıyla insan onuru
çiğnenemez. İnsanların zor durumda olmaları istismar edilemez. Bilgisizliği
suistimal edilerek kişi zarara uğratılamaz, aldatılamaz.
Kıymetli Müslümanlar!
Mümin, servet ve malın esiri olamaz. Rızkına kimsenin hakkını bulaştıramaz. Kendisinin ve ailesinin boğazından haram lokma geçiremez. Mümin, daha fazla kazanç elde etmek için temel ihtiyaç maddelerini stoklayamaz. Arz talep dengesini bozarak bir malı değerinden fazlaya satamaz. İnsanların zorunlu ihtiyacı olan ev ve işyerini boş bırakıp fiyatları yükseltemez. Merhametli bir ev sahibi, kiracısının da bir aile geçindirdiğini unutmaz. İnsaflı bir kiracı da kasıtlı olarak ev sahibini mağdur edemez. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in
لاَ ضَرَرَ وَلاَ ضِرَارَ
hadis-i şerifine göre kimseye kasten zarar verilemez; zarara,
zararla karşılık da verilemez.[ii]
İslam’a göre bir kişinin canına, malına ve haysiyetine zarar vermek haramdır ve
büyük günahlardandır.
Değerli Müminler!
Peygamber Efendimiz (s.a.s) başka bir hadisinde ise
مَنْ غَشَّنَا فَلَيْسَ مِنَّا
“Bizi
aldatan bizden değildir.”[iii] buyurmaktadır.
Bu nebevi uyarıdan hareketle ecdadımız, sevgi ve saygıyı, kardeşlik ve
merhameti, doğruluk ve dürüstlüğü, yardımlaşma ve dayanışmayı ticarete hâkim
kılmak için Ahîlik teşkilatını kurmuştur. Bu teşkilatın temel ilkesi; eline,
diline, beline sahip olmaktır. Eşine, işine ve aşına özen göstermektir. Harama
bakmamak, haram yiyip içmemek ve harama el uzatmamaktır. Yanlış ölçmemek, eksik
tartmamaktır. Güçlü iken affetmesini, öfkeli iken yumuşak davranmasını
bilmektir.
Aziz
Müslümanlar!
Alışverişte helal haram hassasiyeti her geçen gün azalıyor. Doğruluk ve dürüstlük gibi erdemler giderek zayıflıyor. Daha çok kazanma hırsıyla ahlaki değerler ve hukuki ilkeler göz ardı ediliyor. Aşırı tüketim, lüks ve israf günden güne artıyor. Bu durumda bize düşen, Ahîlik ilkelerini benimsemek, iş ve ticaret hayatımıza bu ilkeleri yeniden hâkim kılmak için çaba göstermektir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in
“Dürüst ve
güvenilir tüccar, ahirette peygamberler, sıddıklar ve şehitlerle beraber
olacaktır.”[iv] müjdesine erişebilmenin gayretinde olmaktır. Kıyamet
gününde, kazancımızın ve harcamalarımızın hesabını vereceğimizi unutmamaktır.
Kıymetli Müminler!
Hutbeme son verirken bir hususu sizlerle
paylaşmak istiyorum. 2024 yılı Hac ön kayıtları başlamıştır. İlk defa
başvuracak kardeşlerimiz, 11 Ekim tarihine kadar e-devlet üzerinden işlemlerini
gerçekleştirebilecektir. Kaydı olup, durumlarında değişiklik yapmak
istemeyenlerin kaydı otomatik olarak yenilenecektir. Durumlarını değiştirmek
isteyenler ise e-devlet üzerinden veya il ve ilçe müftülüklerimizden güncelleme
yapabilecektir.
Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:
فَاِنَّمَا يَسَّرْنَاهُ بِلِسَانِكَ لِتُبَشِّرَ بِهِ الْمُتَّق۪ينَ وَتُنْذِرَ بِه۪ قَوْمًا لُدًّا
(Resûlüm!) Biz Kur'an'ı, sadece, onunla Allah'tan sakınanları müjdeleyesin ve şiddetle karşı çıkan bir topluluğu uyarasın diye senin dilinle (indirilip okutarak) kolaylaştırdık.
Meryem Suresi 97. Ayet
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur:
إِنَّمَا بُعِثْتُ لِأُتَمِّمَ صَالِحَ الْأَخْلَاقِ( İbn Hanbel, II, 381
İLİM
YOLU, CENNET YOLUDUR
Muhterem Müslümanlar!
Hutbemin başında okuduğum Alak suresinin ilk beş ayeti, Kur’an-ı Kerim’in insanlıkla buluşan ilk ayetleridir. Bu ayetlerde Cenâb-ı Hak şöyle buyurmuştur:
“Yaratan
Rabbinin adıyla oku! O, insanı alaktan yaratmıştır. Oku! Rabbin sonsuz kerem
sahibidir. Kalemle yazmayı öğreten O’dur. İnsana bilmediğini öğreten O’dur.”[i]
Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyurmuştur:
“Ben,
bir öğretmen olarak gönderildim.”[ii]
Değerli Müminler!
Yüce dinimiz İslam’a göre ilim öğrenmek, kadın erkek her Müslüman’a farzdır. İlim, öncelikle kişinin kendini, Rabbini ve çevresini tanımasıdır. Yaratılış gayesinin farkında olmasıdır. Varlığı ve bütün kâinatı doğru okumasıdır.
Aziz Müslümanlar!
Bilgiyi kıymetli kılan; insanlığın
faydasına olmasıdır. Sahibini Allah’ın rızasına ulaştırmasıdır. Toplumu
adalete, doğruya ve iyiliğe götürmesidir. Haksızlıktan, zulümden ve her türlü kötülükten
uzaklaştırmasıdır. Zihinlerin bulanmasına, nesillerin ifsadına,
toplumların helâkine, dünyamızın tahribine sebep olan bilgi ise değersizdir,
zararlıdır.
Kıymetli Müminler!
Cehalet, İslam’ın en büyük düşmanıdır. Bütün kötülüklerin kaynağıdır. Cehalet, kişiyi Allah katında da insanlar katında da değersiz kılar. Okumak, faydalı bilgilerle donanmak, ilmi insanlığın hayrına kullanmak ise kişiyi yüceltir. Yüce Rabbimiz,
قُلْ هَلْ يَسْتَوِي الَّذ۪ينَ يَعْلَمُونَ وَالَّذ۪ينَ لَا يَعْلَمُونَۜ
“De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?”[iii] buyurmaktadır.
Bir başka ayette ise hakiki ilim sahipleri şöyle övülmektedir:
“Kulları içinde Allah’a en çok saygı
duyanlar, âlimlerdir.”[iv]
Değerli Müslümanlar!
İlim yolu, cennet yoludur. Peygamber Efendimiz (s.a.s),
“İlim öğrenmek için yola koyulan kişiye, Allah cennete giden yolu kolaylaştırır.”[v] buyurmuştur.
Bizler, geçmişte
olduğu gibi günümüzde de bu bilinçle ilme sarılırsak, bilim ve teknolojinin
imkânlarını doğru kullanırsak insanlığa yeniden yön verebiliriz. Kalem ve
kelamın gücünü hayatımıza yansıtırsak, tüm dünyaya yeniden adalet ve iyiliği hakim
kılabiliriz. İlim ve irfanı mihmandarımız kılarsak, ilahi ve insani değerlerin
örselendiği ve ötelendiği günümüz dünyasına yeniden umut olabiliriz. Ancak, ilim
ve irfandan uzaklaşırsak, bilgi ve teknolojiyi amacı dışında kullanırsak felakete
sürükleniriz. İnsanlık, bugün içine düştüğü zulmün ve haksızlığın karanlığından,
şiddet ve huzursuzluk girdabından kurtulamaz.
Kıymetli Müminler!
Önümüzdeki Pazartesi günü yeni bir eğitim öğretim yılı başlıyor. Milyonlarca çocuğumuz ilim ve irfan yuvası okullarımızla buluşacak. Yavrularımızın milli ve manevi değerlere bağlı, milletine ve insanlığa faydalı nesiller olarak yetişmesi, hepimizin ortak görevidir. Öyleyse İslam’ın emrettiği ilim ufkuyla göz aydınlığı yavrularımızı, aklı, duygusu ve ameli birbiriyle dengeli olan bir mümin olarak yetiştirelim. Çocuklarımızı eğitirken başlıca yöntemimiz,
اُدْعُ اِلٰى سَب۪يلِ رَبِّكَ بِالْحِكْمَةِ وَالْمَوْعِظَةِ الْحَسَنَةِ
“Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle davet et.”[vi] ayet-i kerimesi olsun. En temel gayemiz ise,
إِنَّمَا بُعِثْتُ لِأُتَمِّمَ صَالِحَ الْأَخْلَاقِ
“Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.”[vii]
buyuran Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in güzel ahlakıyla çocuklarımızı ahlaklandırmak olsun. Bu vesileyle yeni eğitim öğretim yılının öğrencilerimize, öğretmenlerimize, ailelerimize ve milletimize hayırlar getirmesini Yüce Rabbimden niyaz ediyorum.
Muhterem Müslümanlar!
Hutbemi
sonlandırırken bir hususu daha sizlerle paylaşmak istiyorum. Diyanet İşleri
Başkanlığımıza bağlı 4-6 yaş grubu Kur’an kurslarımız önümüzdeki Pazartesi günü
başlıyor. 18 Eylül’de ise bütün Kur’an kurslarımız açılacak olup kayıtlarımız devam
etmektedir. Ayrıca kurslarımıza gelemeyecek kardeşlerimiz için çevrimiçi
eğitimler düzenlenecektir. Çocuklarımızı, gençlerimizi, kadın erkek her yaştan
insanımızı sahih dini bilginin öğretildiği Kur’an kurslarımıza bekliyoruz.
Hutbemi Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in bir hadis-i şerifiyle bitiriyorum:
“Ya öğreten ol, ya öğrenen ol, ya dinleyen ol,
ya da ilmi destekleyen ol. Beşincisi olma, helâk olursun!”[viii]