30 Haziran 2023 Cuma

Diyanet İşleri Başkanlığının 30.06..2023 Tarihli Cuma Hutbesi:ÇOCUKLARIMIZIN ÜZERİMİZDE HAKKI VAR

                   ÇOCUKLARIMIZIN ÜZERİMİZDE HAKKI VAR




Muhterem Müslümanlar!

Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor:

 “Biliniz ki mallarınız ve çocuklarınız sizin için birer imtihan vesilesidir. Büyük mükâfat Allah’ın katındadır.”[i]

Okuduğum hadis-i şerifte ise Allah Resûlü (s.a.s) şöyle buyuruyor:

 “Hiçbir anne baba, çocuğuna güzel terbiyeden daha kıymetli bir bağışta bulunmamıştır.”[ii]

Aziz Müminler!

Çocuklarımız, Cenâb-ı Hakk’ın bizlere bahşettiği en güzel

 nimetlerinden, en değerli hediyelerinden biridir. Onlar, bize

 Rabbimizin emanetidir. Hanelerimizin süsü, ailemizin neşesidir.

 Göz aydınlığımız, geleceğe bırakacağımız en değerli

 mirasımızdır.

Değerli Müslümanlar!

Çocuklarımız tertemiz bir fıtratla dünyaya gözlerini açarlar. Onların özünde doğruluk, ruhunda iyilik vardır. Çocuklar, anne babalarını takip ederler. Bu yüzden, yavrularımızın saf ve temiz fıtratlarını korumaları için bize düşen sorumluluklar vardır. Milli ve manevi değerlerimizin ışığında yetişmeleri için hepimize düşen görevler vardır.

Kıymetli Anne-Babalar!

Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir hadislerinde 

وَإِنَّ لِوَلَدِكَ عَلَيْكَ حَقًّا

“Çocuğunun senin üzerinde hakkı var.”[iii] buyurmaktadır.

 Çocuklarımıza helal lokma yedirmek, güzel ve temiz elbiseler giydirmek, iyi bir eğitim almalarını sağlamak öncelikli görevimizdir. Evlatlarımızı Allah’a iyi bir kul, milletine ve insanlığa faydalı bir kişi olarak yetiştirmek önemli vazifelerimizdendir. Şahsiyet ve karakterlerini İslam ahlakıyla şekillendirmek, örf ve adetlerimizi öğrenmelerine rehberlik etmek onların üzerimizdeki hakkıdır.

Kıymetli Kardeşlerim!

Çocuklarımız bu yılki eğitim-öğretim dönemlerini tamamladı. Yaz tatiline girdik. Önümüzdeki Pazartesi günü Yaz Kur’an kurslarımız başlıyor. Yaz Kur’an kursları, çocuklarımızın yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’i ve temel dini bilgileri öğrenmeleri, Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s)’i tanımaları için iyi bir fırsattır. Caminin manevi havasını teneffüs etmeleri, yeni arkadaşlar edinmeleri, ibadetlerin huzurunu keşfetmeleri için güzel bir imkândır.

Aziz Müslümanlar!

Yaz tatili çocuklarımızın, zamanını telefon ve bilgisayarla ya da faydasız meşguliyetlerle heba ettikleri günler olmasın. Bu yaz, sevgili yavrularımızın ellerinde Elif-ba cüzleri ve Kur’an-ı Kerimlerle camilere koştukları güzel bir mevsim olsun. Bu yaz, biricik evlatlarımızın minik kalplerinin Kur’an’ı öğrenme heyecanı ile çarptığı müstesna bir zaman dilimi olsun. Bu yaz, çocuklarımızın saf yüreklerine iman mayası çaldığımız, ruhlarını Kur’an ahlakı ve Peygamber sevgisi ile bezediğimiz bereketli günler olsun. Bu yaz, göz aydınlığı çocuklarımızın pırıl pırıl kalplerine İslam’ın güzelliklerinin nakış nakış işlendiği güzide bir dönem olsun.

“Çocuklar Koşun Haydi, Şimdi Yaz Kur’an Kursu Vakti” çağrısıyla yavrularımızı şehirlerin kalbi, hayatın merkezi, birlik ve beraberliğimizin sembolü camilerimize, ilim, hikmet ve irfan yuvası Kur’an kurslarımıza davet ediyorum.

Hutbemi Peygamber Efendimizin bir hadisiyle bitiriyorum:

خَيْرُكُمْ مَنْ تَعَلَّمَ الْقُرْآنَ وَعَلَّمَهُ 

“Sizin en hayırlınız, Kur’an’ı öğrenen ve öğretendir.”[iv]



[i] Enfâl 8/28.

[ii] Tirmizî, Birr, 33.

[iii] Müslim, Sıyâm, 183.

[iv] Tirmizî, Fedâilü’l-Kur’ân, 15.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 

HAFTANIN AYETİ

29 Haziran 2023 Perşembe

Diyanet İşleri Başkanlığının 28.06..2023 Tarihli Kurban Bayramı Hutbesi:Kurban Bayramı: Kardeşlik ve Yardımlaşma Günleri

KURBAN BAYRAMI: KARDEŞLİK VE YARDIMLAŞMA

 GÜNLERİ




Muhterem Müslümanlar!

Bugün, bir kez daha bayram sabahına ulaşmanın huzur, mutluluk ve heyecanını yaşıyoruz. Bizleri Kurban Bayramına ulaştıran Yüce Rabbimize sonsuz hamd ve sena olsun. Bayramların hikmet ve önemini bizlere öğreten Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa’ya salat ve selam olsun. Kurban Bayramımız mübarek olsun.

Aziz Müminler!

Hutbeme başlarken okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:

De ki: Benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi Allah içindir.[i]

Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyurmaktadır:

“Bugün ilk işimiz, bayram namazı kılmak, sonra dönüp kurban kesmektir. Kim böyle yaparsa sünnetimize uymuş olur.”[ii]

Kıymetli Müslümanlar!

Az önce bayram namazımızı eda ettik elhamdülillah. Birazdan besmeleler, tekbirler ve dualarla kurbanlarımızı kesecek, Rabbimizin nimetlerine bir kez daha şükredeceğiz inşallah. Unutmayalım ki, kurbanlarımızın ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşacaktır. Rabbimize ulaşacak olan, ancak takvamız ve samimiyetimizdir.

Değerli Müminler!

Bugün, kurbanlarımızı Allah’a yakınlaşmaya ve O’nun rızasına ulaşmaya vesile kılma günüdür. Hz. Hâcer’in samimiyetini, Hz. İbrâhîm’in sadakatini, Hz. İsmâil’in teslimiyetini kuşanma günüdür.

Bugün, dünyanın dört bir yanından gelerek Kâbe’de buluşan kardeşlerimizin “Lebbeyk Allâhümme lebbeyk! Buyur Allah’ım buyur! Emrine uydum, Sana geldim.” nidalarının arş-ı âlâya yükseldiği gündür. 

Bugün, iman kardeşliğinin ruhlarımızı bir bahar rüzgârı gibi sardığı, gönlümüzdeki keder ve sıkıntı bulutlarının dağıldığı neşe ve mutluluk günüdür.

Bugün, kardeşlerimize kurban eti ikram ederek gönül köprüleri inşa etme günüdür. Bugün, sevinme ve sevindirme; hatırlama ve hatırlanma günüdür. Geçmişlerimizi hayırla yâd etme, anne babamızı, kardeşlerimizi, akraba ve komşularımızı ziyaret edip gönüllerini hoşnut etme günüdür. Yetimlere ve öksüzlere, yaşlılara ve hastalara bayram sevincini ulaştırma günüdür.

Bugün, affetme ve kucaklaşma günüdür. Kırılan kalpleri, mahzun gönülleri, bayramın bereketi ve güzellikleriyle mamur etme günüdür. Kardeşliğimize gölge düşüren her türlü çekişmeye, dargınlığa ve küskünlüğe son verip barış ve huzur iklimiyle yenilenme günüdür.

Aziz Kardeşlerim!

Rabbimizin yakınlığına vesile olan kurbanlarımızı eziyet etmeden keselim. Kesim işlemini ehil kişiler eliyle gerçekleştirelim. Temizliği imanın yarısı[iii] gören bir dinin mensupları olarak çevre temizliğine gerekli hassasiyeti gösterelim. Bayramı sadece bir tatil değil, sıla-i rahim için bir fırsat bilelim. Anne babamız başta olmak üzere, sevdiklerimizi ziyaret edelim. Hastaların hayır dualarını, yaşlıların gönüllerini alalım. Ebedi âleme göç eden yakınlarımızın kabirlerini ziyaret edip onlara dualar edelim. Cennet kokulu çocuklarımızı hediyelerle sevindirelim. Farz namazlarımızdan sonra “teşrik tekbirleri” getirmeyi unutmayalım.

Kurbanlarımızı kabul etmesini, günahlarımızı bağışlamasını, bayramımızı sevinç ve huzurumuza, birlik ve beraberliğimize vesile kılmasını Yüce Rabbimden niyaz ediyorum.

 



[i] En’âm, 6/162.

[ii] Buhârî, Îdeyn, 3.

[iii] Müslim, Tahâret, 1.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 

23 Haziran 2023 Cuma

HAFTANIN HADİSİ

 Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur:

Diyanet İşleri Başkanlığının 23.06..2023 Tarihli Cuma Hutbesi:BABA: CENNETE AÇILAN KAPI

              BABA: CENNETE AÇILAN KAPI


Aziz Müminler!

Yüce Rabbimizin bizlere lütfettiği en kıymetli nimetlerden birisi de ailedir. Aile, yeri asla doldurulamayacak olan en önemli kurumdur. Fedakârlığın, karşılıksız sevmenin, şefkat ve merhametin ocağıdır. Hiçbir karşılık beklemeden bize en büyük desteği ailemiz verir. Aile, bize hayatı öğretir. Gönüllerimize güzel ahlakı nakşeder. Bizi geleceğe hazırlar. 

Muhterem Müslümanlar!

Ailenin iki temel direğinden biri anne, diğeri ise babadır. Cenâb-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır:

Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi ve anne babanıza iyi davranmanızı emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa onlara ‘öf’ bile deme! Onları azarlama! İkisine de gönül alıcı sözler söyle.”[1]

Bugünkü hutbemizde Rabbimizin itaat etmemizi ve iyilikte bulunmamızı emrettiği babanın aile içindeki önemini, sorumluluklarını ve ona karşı vazifelerimizi hatırlayalım.

Değerli Müminler!

Baba, ailenin kalkanıdır. Kendisine dayandığımız yıkılmaz bir dağdır. Bizler, hayatımızın her alanında onun varlığıyla güven içinde oluruz. Baba, doğruyu ve hakikati gösteren bir rehberdir. İyiyi kötüden, doğruyu yanlıştan ayırmamıza vesile olan bir öğretmendir. Her düştüğümüzde bizi ayağa kaldıran müşfik bir eldir.

Kıymetli Müslümanlar!

Baba olmak, sadece ailenin maddi ihtiyaçlarını karşılamak değildir. Baba olmak, çocuklarımızı iyi bir insan olarak yetiştirmektir. Göz aydınlığı yavrularımızın ebedi kurtuluşu için Hz. Nûh gibi çırpınmaktır. O, 

“Haydi yavrum! Sen de bizimle birlikte bin!”[2]

diyerek inkâr eden oğlunu kurtuluş gemisine davet etmişti.

Baba olmak, Hz. İbrâhîm gibi çocuklarımızı iyi bir mümin olarak yetiştirmek ve onlar için her daim hayır dilemektir. O,

رَبِّ اجْعَلْن۪ي مُق۪يمَ الصَّلٰوةِ وَمِنْ ذُرِّيَّت۪يۗ 

“Rabbim! Beni ve soyumdan gelecek olanları namaza devam edenlerden eyle!”[3] diyerek Allah’tan neslinin iyiliğini niyaz etmişti.

Baba olmak, Lokmân (a.s) gibi şefkat dolu ifadelerle çocuklarımızı iyiliğe yönlendirip kötülükten alıkoymak için çabalamaktır. O, 

“Yavrucuğum! Namazını dosdoğru kıl, iyiliği emret, kötülükten vazgeçirmeye çalış.”[4] sözleriyle evladına hikmet yüklü nasihatlerde bulunmuştu.

Baba olmak, Peygamber Efendimiz (s.a.s) gibi çocuklarımıza hayatın her alanında örnek ve rehber olmaktır. Allah Resûlü (s.a.s), ailesine karşı son derece şefkatliydi. Onun hanesinde sevgi ve saygı hâkimdi. O, merhamet ve adaletten, nezaket ve zarafetten asla ayrılmazdı.

Aziz Müminler!

Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir hadisinde,

“Anne baba, kişinin cennete girmesine vesile olacak ana kapılardan birisidir…”[5] buyurmaktadır. Öyleyse annemiz gibi cennet vesilemiz olan babamıza karşı da hürmette kusur etmeyelim. Tatlı dil, güler yüz ve güzel davranışlarımızla anne babamızın gönlünü hoş edelim. Rabbimizin rızasının anne babamızın rızasını kazanmaktan geçtiğini unutmayalım.

Kıymetli Müslümanlar!

Hutbemi bitirirken bir hususu sizlerle paylaşmak istiyorum. Kurban bayramı vesilesiyle birçok kardeşimiz yola çıkacak. Sizleri kurallara uymaya, trafikte sabırlı ve dikkatli davranmaya, birbirimizin hak ve hukukuna saygılı olmaya davet ediyorum. Trafik kazaları sebebiyle sevdiklerimiz aramızdan ayrılmasın. Umutlar sönmesin. Bayram sevincimiz hüzne dönüşmesin.

Yüce Rabbim, sağlık, sıhhat ve afiyetle Kurban Bayramına ulaşmayı hepimize nasip eylesin.

 


[1] İsrâ, 17/23.

[2] Hûd, 11/42.

[3] İbrâhîm, 14/40.

[4] Lokmân, 31/17.

[5] Tirmizî, Birr, 3.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 

HAFTAIN AYETİ

16 Haziran 2023 Cuma

HAFTANIN HADİSİ

 Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur:

Diyanet İşleri Başkanlığının 16.06..2023 Tarihli Cuma Hutbesi:İSLAM’IN İKİ ŞİÂRI: EZAN VE KURBAN

                         İSLAM’IN İKİ ŞİÂRI: EZAN VE KURBAN




Muhterem Müslümanlar!

Milletler sembolleriyle ayakta durur ve varlıklarını devam ettirirler. İslam ümmetinin de kendine özgü sembolleri vardır ki biz bunlara “şiâr” diyoruz. Bunlar, Müslüman kimliğini inşa eden, bize tevhidi ve Rabbimize layık bir kul olmamız gerektiğini hatırlatan nişanelerdir. Cenâb-ı Hakk’ın saygı duyulmasını, korunmasını ve yaşatılmasını emrettiği değerlerdir. Nitekim okuduğum ayet-i kerimede Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:

“…Kim Allah’a ait nişânelere saygılı davranırsa, şüphesiz ki bu, kalplerin takvalı olmasındandır.”[i]

Geliniz! Bugünkü hutbemizde İslam’ın şiârlarından olan ezan ve kurbanın önemini yeniden hatırlayalım.

Aziz Müminler!

Ezan, insanlığı Allah’a kul olmaya çağıran nebevi bir nidadır. Tevhidin gür sedasıdır. Müezzin, Allah’tan başka ilah olmadığını, Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s)’in son peygamber olduğunu günde beş defa insanlara ezanla hatırlatır. Rabbimizin rahmetine ve affına ezanla davet eder. Huzura ve kurtuluşa, güvene ve barışa ezanla çağırır. Ezan, vahdetin, yani ümmetin birliğinin ilanıdır. Özgürlüğümüzün beyanıdır; bağımsızlığımızın sembolüdür. İstiklâl Marşımızda bu husus ne de güzel ifade edilmiştir:

Rûhumun senden İlâhî şudur ancak emeli:

Değmesin ma’bedimin göğsüne nâ-mahrem eli;

Bu ezanlar -ki şehâdetleri dînin temeli-

Ebedî, yurdumun üstünde benim inlemeli.

Kıymetli Müslümanlar!

Ezanın aslı, Kur’an-ı Kerim gibi Arapçadır. Sözleri, Müslümanların ortak dilidir. Ümmet-i Muhammed’in evrensel parolası ve ortak değeridir. Onu bugün okunan şekliyle bize bizzat Peygamber Efendimiz (s.a.s) öğretmiştir. Dolayısıyla aslı gibi okunmadıkça ezan ibadeti yerine getirilmiş olmaz. Rabbimiz kıyamete kadar minarelerimizden şehâdetleri dinin temeli olan ezandan bizleri mahrum bırakmasın.

Değerli Müminler!

“Kim gönülden inanarak okunan ezanı tekrar ederse cennete girer.”[ii] hadisinde ifade edildiği gibi ezan, bize cennet muştusudur. Minarelerden gönüllerimize yansıyan, hayatımızın her alanını kuşatan eşsiz bir değerdir. Dilimiz, rengimiz, mezhep ve meşrebimiz ne olursa olsun, Müslümanlar olarak hepimiz, ezanı işitince aynı heyecanı hissederiz. Çocuklarımızın dünyaya gözlerini ilk açtığı anda sağ kulağına ezan, sol kulağına kamet okuruz ve onlara İslami bir kimlik kazandırırız.

Aziz Müslümanlar!

İslam’ın sembollerinden bir diğeri ise kurbandır. Kurban, kurbiyyettir; Rabbimize yakınlaşma gayreti, takvaya ulaşma arzusu, ilahi rahmete nail olma çabasıdır. Kurban, teslimiyettir; Allah’a ve O’nun emirlerine boyun eğmektir. Kurban, sadakattir; Cenâb-ı Hakk’ın rızasını her şeyden üstün görmektir. Kurban, tezekkürdür; nimetin gerçek sahibini hatırda tutmaktır. Kurban, paylaşmaktır; ihtiyaç sahibinin evine, gönlüne, sofrasına sevinç ve muhabbet taşımaktır. Kurban, kardeşliktir; gönüller arasında yardımlaşma ve dayanışma bağları kurmaktır.

Değerli Kardeşlerim!

Bizi biz yapan, bizi ayakta tutan, birlik ve beraberliğimizi pekiştiren İslam’ın yüce değerleri etrafında kenetlenelim. Unutmayalım ki dünya ve ahiret mutluluğumuz, bu değerlere sahip çıkmakla, bunları yaşayıp yaşatmakla mümkündür.

Kıymetli Müminler!

Hutbemi bitirirken bir hususu sizlerle paylaşmak istiyorum. Kurban ibadetinde esas olan kişinin kurbanını bulunduğu yerde kesmesi veya kestirmesidir. Yaşadığı yerde kurban kesme imkânı olmayan veya kestiği kurban haricinde ihtiyaç sahiplerine kurban eti ikram etmek isteyenler ise vekâlet yoluyla kurbanlarını kestirebilirler. Diğer hayır kurumları gibi Türkiye Diyanet Vakfımız da kurbanını vekâlet yoluyla kestirmek isteyen kardeşlerimizin hizmetindedir. Her yıl olduğu gibi bu yıl da “Kurbanını paylaş, kardeşinle yakınlaş” çağrısıyla, başta depremzede kardeşlerimiz olmak üzere dünyanın dört bir köşesindeki ihtiyaç sahiplerine kurban emanetlerinizi güvenle ulaştıracağız. Kardeşlik bilincimizi güçlendirecek, buruk gönüllere bayramın neşe ve sevincini taşıyacağız inşallah. Bu vesileyle siz değerli kardeşlerimizin din görevlilerimiz, il ve ilçe müftülüklerimiz, Türkiye Diyanet Vakfımızın internet sitesi aracılığıyla bu hayır kervanına katılabileceğinizi ifade etmek istiyorum. Rabbimizden niyazımız, kurbanla kurbiyyet kazanan ve teslimiyet imtihanını başaran kullarından olabilmektir.



[i] Hac, 22/32.

[ii] İbn Hanbel, II, 352.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 

12 Haziran 2023 Pazartesi

HAFTANIN AYETİ

HER DAİM İSRAFTAN UZAK DURMAK ve TASARRUFA YÖNELMEK ŞART

Hemen Şimdi Kamuda Büyük bir tasarruf  planı ortaya konulmalı. Ciddi bir operasyon düzenlenmeli  

 Kamu yanında Herkes Tasarrufa Yönelmelidir.

Devlet her konuda vatandaşa örnek olmalıdır....

9 Haziran 2023 Cuma

HAFTANIN HADİSİ

 Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur:

 اَللَّهُمَّ!. إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْعَجْزِ، وَالْكَسَلِ، وَالْجُبْنِ، وَالْبُخْلِ

 “Allahım!.. Acizlikten, tembellikten, korkaklıktan ve cimrilikten sana sığınırım”.

                                                                  Müslim: Zikir 73


Diyanet İşleri Başkanlığının 09.06..2023 Tarihli Cuma Hutbesi:RABBİMİZ ÇEVRE İLE BİZLERE NE ÖĞRETİR?

     RABBİMİZ ÇEVRE İLE BİZLERE NE ÖĞRETİR?




Muhterem Müslümanlar!

Sahabenin önde gelenlerinden Ebu’d-Derdâ (r.a) bir gün fidan dikiyordu. Onu gören biri, bu işin dünya malına düşkünlük anlamına geldiğini zannederek, “Allah Resûlü’nün arkadaşı olduğun halde sen de mi böyle yapıyorsun?” dedi. Bunun üzerine Ebu’d-Derdâ (r.a), Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in şu hadis-i şerifini ona hatırlattı:

“Her kim bir ağaç diker de ondan bir insan yahut Allah’ın yarattığı herhangi bir canlı yerse bu, o kimse için bir sadaka olur.”[1]

Aziz Müminler!

Kâinat, Allah’ın yoktan var ettiği ve bizlere bahşettiği bir nimettir. Allah’ın mülkünde ve hâkimiyetinde olan, imar ve ihya sorumluluğunu üzerimize yüklediği bir emanettir. Allah’ın varlığını ve birliğini gösteren bir hakikat kitabıdır. Nitekim Rabbimiz bu gerçeği Kur’an-ı Kerim’de şöyle haber vermektedir:

“Gökleri, yeri ve bu ikisi içinde yaydığı canlıları yaratması, Allah’ın varlığının delillerindendir.”[2] 

Cenâb-ı Hak, hassas bir denge ve düzen ile yarattığı kâinatın kendisinin eseri olduğunu bizlere öğretmektedir. Hayat bulduğumuz bu âlemi ve içindekilerini yaratanın, yaşatanın ve yönetenin kendisi olduğunu hatırlatmaktadır.

Kıymetli Müslümanlar!

Çevresine ibret nazarıyla bakan insan, göklerin direksiz durmasında, yeryüzünün yaşamaya elverişli kılınmasında, kâinatın kusursuz işleyişinde nice hikmetler görecektir. Gökten inen yağmurla hayat bulan topraktan türlü türlü bitkiler yetişmesinde, can dostlarımız hayvanların birbirinden güzel görüntülerinde ve bizlere sundukları sayısız faydalarda nice ibretler bulacaktır.

Değerli Müminler!

İnsan, kâinatı keşfettikçe kendini keşfeder. Dünyayı tanıdıkça yaratılış gayesini daha iyi kavrar. Çevresini anladıkça nereden geldiğini ve nereye gideceğini idrak eder. İnsan, suyu hayatın kaynağı olarak bildiği kadar, kendisinin de bir damla sudan yaratıldığını düşündüğünde tevazu sahibi olur, kibirden arınır. Evini güneşin ışığına ve ısısına açtığı gibi gönül hanesini de İslam’ın çağlar aşan aydınlığına açtığında iyiliği dünyaya hâkim kılar. Yemyeşil vadilerin, masmavi denizlerin, yıldızlarla bezenmiş göklerin kâinatın süsü olduğunu idrak ettiği gibi hayâ ve iffetin de ruhun süsü olduğunu fark ettiğinde güzel ahlakı kuşanır, huzura erer, gerçek mutluluğu elde eder.  

Aziz Müslümanlar!

Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor: 

ظَهَرَ الْفَسَادُ فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ بِمَا كَسَبَتْ اَيْدِي النَّاسِ 

“İnsanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu.”[3] 

Bu ayet-i kerimede belirtilen hakikati bugün hepimiz açıkça görüyoruz. Günümüzde yaşanan çevre felaketleri, sorumluluklarımızı ihmal etmemizden kaynaklanıyor. Her gün, bir canlının daha neslinin tükendiğine dair haberler duyuyoruz. Tabiattaki doğal yaşam alanları sadece fotoğraflara konu olacak kadar azalmış durumda. İhmal ve kusurlarımızdan dolayı ormanlar kaybolmaya, topraklar çölleşmeye, su kaynakları yok olmaya başladı. Oysaki çevremizde yer alan her varlık Allah katında değerlidir ve kendi lisan-ı haliyle Allah’ı zikretmektedir. Yüce Rabbimiz bu hususu bize şöyle haber vermektedir:

تُسَبِّحُ لَهُ السَّمٰوَاتُ السَّبْعُ وَالْاَرْضُ وَمَنْ ف۪يهِنَّۜ  

 Yedi gök, yer ve bunların içinde bulunanlar Allah’ı tesbih ederler.”[4]


Öyleyse Kıymetli Müminler!


Yaratılan her varlığa Yaratandan ötürü değer verelim. Kâinat kitabını, hikmet, tefekkür ve ibretle okuyalım. Kaynaklarımızı ölçülü kullanalım, israf etmeyelim. Yüce Allah’ın âleme koyduğu hassas dengeyi gözetelim ve koruyalım. Çevremize karşı sorumluluğumuzu ibadet şuuruyla yerine getirelim. Kâinatın yegâne sahibinin Rabbimiz olduğunu, bizim ise emanetçi olduğumuzu aklımızdan çıkarmayalım. Unutmayalım ki, çevremiz atalarımızdan bize bir miras, bizim de çocuklarımıza bırakacağımız eşsiz bir emanettir.

 



[1] İbn Hanbel, VI, 443.

[2] Şûrâ, 42/29.

[3] Rûm, 30/41.

[4] İsrâ, 17/44.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 

5 Haziran 2023 Pazartesi

HAFTANIN AYETİ

 Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:

ذٰلِكُمُ اللّٰهُ رَبُّكُمْۚ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ خَالِقُ كُلِّ شَيْءٍ فَاعْبُدُوهُۚ وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ وَك۪يلٌ

İşte sizin Rabbiniz Allah. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O, her şeyin yaratıcısıdır. Öyle ise O’na kulluk edin. O, her şeye vekil (her şeyi yöneten, görüp gözeten)dir.

                         En’âm Suresi 102. Ayet

2 Haziran 2023 Cuma

HAFTANIN HADİSİ

 Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur:

قاَلَ اللهُ تَعاَلَى:وَجَبَتْ مَحَبَّتِي لِلْمُتَحَابِّينَ فِيَّ،وَالْمُتَجاَلِسِينَ فِيَّ، وَالْمُتَزَاوِرِينَ فِيَّ، وَالْمُتَباَذِلِينَ فِيَّ


 “Cenab-ı Hak bir hadis-i kudsîde şöyle buyuruyor: “Şu kimseleri sevmek bana vacip oldu. (Şu kimseleri mutlaka severim): -Benim rızam için birbirlerini sevenler…
-Benim rızam için bir araya gelenler…
-Benim rızam için birbirlerini ziyaret edenler…
-Benim rızam için birbirlerine ikramda bulunanlar…”

                                  Malik, Muvatta: Şiir 16.

Diyanet İşleri Başkanlığının 02.06..2023 Tarihli Cuma Hutbesi:KALPLER ALLAH’I ZİKRETMEKLE HUZURA KAVUŞUR

  KALPLER ALLAH’I ZİKRETMEKLE HUZURA KAVUŞUR




Muhterem Müslümanlar!


Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz idrak sahibi müminleri şöyle tanıtıyor:

“Onlar ayakta dururken, otururken, yatarken Allah’ı zikrederler. Göklerin ve yerin yaratılışını tefekkür eder, düşünürler[1]

Okuduğum hadis-i şerifte ise Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor:

“Rabbini zikreden ile zikretmeyenin durumu, diri ile ölünün durumu gibidir.”[2]

Aziz Müminler!

Zikir, Rabbimize kulluğumuzun ve sadakatimizin ifadesidir. Manevî berekete açılan kapıdır. Gönüllerin huzur kaynağıdır. Kalbimizin gıdası, derdimizin devasıdır. Zikir, Rabbimizin her zaman ve her yerde bizi gördüğünü, işittiğini ve koruduğunu unutmamaktır. Bizler, Rabbimizin rahmet ve inayetine zikirle kavuşuruz. O’nun muhabbetine zikirle mazhar oluruz. Gafletten zikirle uyanır, vesveselerden zikirle kurtuluruz. Dünya ve ahiret selametine zikirle ulaşırız.

Kıymetli Müslümanlar!

Mümin, kalbini zikirle Rabbine açar.  

     فَاذْكُرُون۪ٓي اَذْكُرْكُمْ 

“Siz beni anın ki ben de sizi anayım.”[3] ayetine bütün benliğiyle icabet eder. Zikirle Allah’ın varlığını, birliğini ve kudretini tefekkür eder. Rabbinin gözetiminde olduğu bilinciyle bir ömür sürer. Her daim iyiliklere ulaşmanın kötülüklerden uzaklaşmanın gayretinde olur.

Müminin gönlü zikirle ferahlar.                  

      اَلَا بِذِكْرِ اللّٰهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُۜ 

Bilesiniz ki kalpler ancak Allah’ı zikretmekle huzura kavuşur.[4] ayeti gereğince müminin ruhu zikirle sekinete erer. Yuvası zikirle huzura kavuşur.

Değerli Müminler!

Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır: 

“Ey iman edenler! Allah’ı çokça zikredin. Ve O’nu sabah akşam tesbih edin.”[5] Bu ayeti kendine düstur edinen Peygamber Efendimiz (s.a.s), her işine Allah’ın adıyla başlardı. Elbisesini giyerken, evine girerken, evinden çıkarken, bineğine binerken Allah’ı anardı. Yemeğe başlarken besmele çeker, sonunda da elhamdülillah derdi. Uyumadan önce de uyandıktan sonra da Allah’ı zikrederdi.

Aziz Müslümanlar!

Zikir, Allah’ı zihinde tutmak, dil ile belirli kelimeleri tekrar etmekle birlikte, söz, tutum ve davranışlarımızla Allah’ın rızasını kazanma çabasıdır. Nefsimizi ıslah etme, iyilik ve hayır yolunda olma, huzur ve mutluluğa ulaşma gayretidir. Zikrin gerçek anlamını idrak eden bir mümin, Kur’an ve sünnete uygun bir hayat sürer. Kardeşlik hukukunu korur. Toplumda birlik ve beraberliği pekiştirmek için çaba gösterir. Zikri kendine şiar edinen bir mümin, yaratılış gayesini unutmaz. Hak duyarlılığını kaybetmez.

Değerli Müslümanlar!

Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de bizleri şöyle uyarmaktadır:

“Ey iman edenler! Mallarınız ve evlatlarınız sizi, Allah’ı zikretmekten alıkoymasın.”[6]

Bu ayet-i kerime rızkımızı kazanırken, işimizi yaparken, sorumluluklarımızı yerine getirirken her an Allah’ı hatırlamamız gerektiğini bizlere emrediyor. Varlıkta ve yoklukta, rahatlıkta ve zorlukta Rabbimize kulluk etmeye,  O’nu anmaya ve O’ndan yardım istemeye bizleri çağırıyor.

Öyleyse Aziz Müminler!

Yüce Rabbimizin rızasını, yardımını ve affını umarak her daim O’nu zikredelim. Esmâ-i Hüsnâ’sından güzel isimlerinden olan ya Allah, ya Rahmân, ya Rahîm, ya Selâm isimlerini dilimize tesbih ederek zikrimizi eda edelim. Zikrin en büyüğü olan namazlarımızı ihmal etmeyelim. Bir ismi de “Zikir” olan Kur’an-ı Kerim’i okuyalım, anlayalım ve yaşayalım.

Hutbemi Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in bize öğrettiği şu dua ile bitiriyorum:    

                        اَللَّهُمَّ أَعِنَّا عَلَى شُكْرِكَ وَذِكْرِكَ وَحُسْنِ عِبَادَتِكَ 

“Allah’ım! Sana şükretmek, seni zikretmek ve sana güzelce ibadet etmekte bize yardım et.”[7]

 



[1] Âl-i İmrân, 3/191.

[2] Buhârî, Deavât, 66.

[3] Bakara, 2/152.

[4] Ra’d, 13/28.

[5] Ahzâb, 33/41,42.

[6] Münâfikûn, 63/9.

[7] İbn Hanbel, II, 299.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü