26 Mayıs 2023 Cuma

HAFTANIN HADİSİ

  Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur:

 اَللَّهُمَّ اهْدِنيِ ِلأَحْسَنِ اْلأَخْلاَقِ، لاَ يَهْدِي ِلأَحْسَنِهاَ إِلاَّ أَنْتَ؛ وَاصْرِفْ عَنِّي سَيِّئَهاَ، لاَ يَصْرِفُ عَنِّي سَيِّئَهاَ إِلاَّ أَنْتَ


 “Allahım!.. Beni en güzel ahlâka ulaştır, En güzel ahlâka ulaştıracak olan ancak sensin. Beni kötü ahlâktan uzaklaştır. Kötü ahlâktan uzaklaştıracak olan ancak sensin”.

                                              (Müslim: Salâtü’l-Müsafirîn 201)

Diyanet İşleri Başkanlığının26.05.2023 Tarihli Cuma Hutbesi:BİRLİK VE BERABERLİK RUHU

                                BİRLİK VE BERABERLİK RUHU




Allah’ın lütuf ve inayetiyle kardeş olan, aynı safta omuz omuza Cenâb-ı Hakk’ın divanına duran, aynı iman ve şuurla bir arada bulunan Aziz Müminler! Cumamız mübarek olsun! Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerimize olsun!

Muhterem Müslümanlar!

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.s) bir defasında ashabına şöyle buyurmuştu: 

Allah’ın peygamber ya da şehit olmayan öyle kulları vardır ki kıyamet gününde Allah’a olan yakınlıkları sebebiyle, peygamberler ve şehitler onlara gıpta ederler.” Bu büyük müjdeyi işiten sahâbe-i kirâm, “Ya Resûlallah! Bunlar kimlerdir?” diye sordu. Bunun üzerine Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) şu cevabı verdi: “Bunlar, aralarında akrabalık bağı ya da herhangi bir menfaat bulunmayan, sırf Allah için birbirlerini sevenlerdir.[i]

Kıymetli Müminler!

Yüce dinimiz İslam, tevhid ve vahdet dinidir. Birlik ve beraberlik dinidir. Yardımlaşma ve dayanışma dinidir. Dinimiz, toplumun bütün fertleriyle iyilik ve adalet esasına dayalı ilişkiler kurmamızı, sevgi ve saygı içinde kardeşçe yaşamamızı, şefkat ve merhametle birbirimize muamele etmemizi emretmiştir. Birbirimize sırt dönmeyi, ilgi ve alakayı kesmeyi, kardeşlik bağlarını koparmayı, her türlü olumsuz söz ve davranışta bulunmayı da yasaklamıştır. Nitekim Yüce Rabbimiz,

وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللّٰهِ جَم۪يعًا وَلَا تَفَرَّقُواۖ 

Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin.”[ii] buyurmaktadır. 

İstiklal Marşı şairi Mehmet Akif Ersoy,

“Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez;

Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez.” diyerek bu ayet-i kerimeyi muhteşem bir şekilde anlatmaya çalışmıştır. Rahmet Peygamberi Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s) Efendimiz de bir hadis-i şerifinde bizleri şöyle uyarmaktadır: “Birbirinizle ilgi ve alakayı kesmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin, birbirinize kin beslemeyin, birbirinize haset etmeyin. Ey Allah’ın kulları! Kardeşler olun.”[iii]

Değerli Müslümanlar!

Bizler, aynı dine inanan, aynı Allah’a kulluk eden, aynı kıbleye yönelen, aynı kitabı rehber edinen, aynı peygambere gönül veren müminleriz. Dünyaya barış ve adaletin en güzel örneklerini sunan, din, vatan, bayrak ve mukaddesat uğruna fedâ-yı cân eyleyen şanlı bir ecdadın torunlarıyız. Başa kakmadan, karşılık beklemeden, kökenine, inancına, mezhebine ve düşüncesine bakmadan, insan onurunu rencide etmeden ihtiyaç sahiplerine yardım etmeyi kendine şiar edinen bir medeniyetin temsilcileriyiz. Böylesine köklü bir medeniyetin mensubu olan bizlere düşen, kardeşlik ahlakını kuşanmak, gönül alıcı söz ve davranışlarla birbirimizin hukukunu gözetmektir.

Aziz Müminler!

Hürriyetimizin nişanesi, hepimizin ortak yurdu olan cennet vatanımız, ecdadımızın bizlere bir emanetidir. Şanlı bayrağımız bağımsızlığımızın sembolüdür; gölgesinde kardeşçe yaşayabilmek için hepimize yer vardır. Şehadetleri dinin temeli olan ezan-ı Muhammedî, bizleri birliğe ve kardeşliğe çağırmaktadır. Öyleyse farklılıklarımızı bir zenginlik kabul edelim. Bizi kardeş kılan, bizi millet yapan değerlerimize sımsıkı sarılalım. Allah Resûlü Hz. Muhammed (s.a.s)’in şu hadisini asla unutmayalım:

“Müminler, birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamet ve şefkat göstermede, tıpkı bir organı rahatsızlandığında diğer organları da uykusuzluk ve yüksek ateşle bu acıyı paylaşan bir beden gibidir.”[iv]

Kıymetli Müslümanlar!

İçinde bulunduğumuz mayıs ayı Anadolu’nun İslam’a açılan ilk kapısı Diyarbakır yöresinin sahâbe-i kirâm tarafından fethedildiği aydır. Önümüzdeki Pazartesi günü ise İstanbul’un fethinin 570. yıl dönümüdür. Allah Resûlü (s.a.s) İstanbul’un fethini şöyle müjdelemiştir: 

Konstantiniyye mutlaka fetholunacaktır. Onu fetheden komutan ne güzel komutandır! Ve o asker, ne güzel askerdir!”[v]

Aziz Kardeşlerim!

Şanlı ecdadımızın gönlüne İstanbul’u fethetme sevdasını düşüren, asrın en ileri bilgi ve teknolojisinden istifade ederek aşılmaz denilen surları yerle yeksan ettiren, inanç ve azimle gemileri karadan yürüten, Ayasofya’yı fethin sembolüne, İslam’ın mabedine dönüştüren işte bu Peygamber müjdesine nail olma isteğidir.

Bu vesileyle şanlı ecdadımızı, aziz şehitlerimizi ve kahraman gazilerimizi rahmetle yâd ediyorum. Hutbemi şu ayet-i kerime meali ile bitiriyorum: 
Allah’a ve Resûne itaat edin, birbirinize düşmeyin, sonra gevşersiniz ve gücünüz elden gider. Sabırlı olun. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.[vi]


[i] Ebû Dâvûd, Büyû’, (İcâre), 76.

[ii] Âl-i İmrân, 3/103.

[iii] Tirmizî, Birr ve Sıla, 24.

[iv] Müslim, Birr, 66.

[v] Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 335.

[vi] Enfâl, 8/46.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 

22 Mayıs 2023 Pazartesi

HAFTANIN AYETİ

 Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:


وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللّٰهِ جَم۪يعًا وَلَا تَفَرَّقُواۖ وَاذْكُرُوا نِعْمَتَ اللّٰهِ عَلَيْكُمْ

"Hep birlikte Allah'ın ipine (İslâm'a) sımsıkı yapışın; parçalanmayın. Allah'ın size olan nimetini hatırlayın: Hani siz birbirinize düşman kişiler idiniz de O, gönüllerinizi birleştirmişti ve O'nun nimeti sayesinde kardeş kimseler olmuştunuz. Yine siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi O kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle açıklar ki doğru yolu bulasınız."

                        (Âl-i İmrân Suresi 103. Ayet)

19 Mayıs 2023 Cuma

19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı

 

19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor                                  Bayramı




104.yıl dönümü



HAFTANIN HADİSİ

 Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur:


إِتَّقِ اللهَ حَيْثُمَا كُنْتَ، وَأَتْبِعِ السَّيِّئَةَ الْحَسَنَةَ تَمْحُهاَ، وَخاَلِقِ الناَّسَ

بِخُلُقٍ حَسَنٍ


 “Nerede olursan ol, Allah’tan kork. Her kötü davranışın ardından iyi bir amel işle ki, o günahı silsin. İnsanlara güzel ahlâk ile davran”.

                               (Tirmizî: Birr 55..)


 

Diyanet İşleri Başkanlığının19.05.2023 Tarihli Cuma Hutbesi:GENÇLERİMİZ, MİLLİ VE MANEVİ DEĞERLERİMİZİN EMANETÇİSİDİR

   GENÇLERİMİZ, MİLLİ VE MANEVİ DEĞERLERİMİZİN

                                EMANETÇİSİDİR




Muhterem Müslümanlar!


Yüce Rabbimizin bizlere verdiği en büyük nimetlerden birisi gençliktir. Gençlik, fiziksel, ruhsal ve duygusal değişim yaşadığımız, karakter ve kişiliğimizin geliştiği bir çağdır. İnsan, geleceğini büyük oranda gençlik döneminde şekillendirir. Edep ve ahlak, sevgi ve saygı, sabır ve yardımlaşma gibi erdemler bu dönemde belirginleşir.


Saygıdeğer Genç Kardeşim!


Sen, İslam’ın kıymetli bir neferisin. Devletimizin ve milletimizin umudusun. Milli ve manevi değerlerimizin emanetçisi sensin. Tarihin akışını değiştiren ecdadımızın emaneti senin omuzlarındadır. Kur’an ve sünnetin rehberliğinde istikametin bellidir senin. Sen, hakikat arayışı ve tevhit mücadelesinde Hz. İbrâhim gibi olmaya namzetsin. Nefsani istek ve arzular karşısında 

“Ben Allah’a sığınırım”[i] diyen Hz. Yûsuf gibi olmak yakışır sana. İffet ve onur abidesi Hz. Meryem gibi olma azmi sendedir.

“Şüphesiz onlar Rablerine inanmış birkaç genç yiğitti. Biz de onların hidayetlerini artırmıştık.”[ii] 

Ayetinde övülen Ashâb-ı Kehf gibi sarsılmayan bir duruş vardır senin özünde. Gençliğin yegâne rehberi, güzel ahlakın timsali, âlemlere rahmet Peygamberimiz (s.a.s)’in izindesin sen. Sana, O’nun kutlu mektebinde yetişen gençler gibi ilim ve irfanın, hikmet ve adaletin peşinde olmak yaraşır.


Kıymetli Anne Babalar!


Gençlerimiz bizlerden fikirlerini içtenlikle dinlememizi istiyor. Kendilerine güvenmemizi, saygı duymamızı ve hedeflerine ulaşma noktasında desteğimizi bekliyor. Öyleyse gençlerimize zaman ayıralım. Onları samimiyetle dinleyelim. Sevgi ve muhabbetimizi onlardan esirgemeyelim. Onlar için güvenli bir sığınak olalım. Hz. Ali Efendimizin de ifade ettiği gibi, onları içinde bulunacakları çağın şartlarına göre yetiştirelim. Onların heyecan ve enerjilerini İslam’ın şefkat ve rahmet yüklü mesajlarıyla buluşturalım.


Değerli Anne Babalar!


Rabbimizin kabul ettiği dualardan birisi de anne babanın çocukları için yaptığı duadır. Hz. İbrâhim,

رَبِّ اجْعَلْن۪ي مُق۪يمَ الصَّلٰوةِ وَمِنْ ذُرِّيَّت۪يۗ 

“Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namazı devamlı kılanlardan eyle.”[iii] 

Yakarışıyla Rabbinden tertemiz bir nesil istemiştir. Bizler de Hz. İbrâhim gibi gençlerimizin alnı secdeli, dili dualı, güzel ahlaklı olmaları için Cenâb-ı Hakk’a niyazda bulunalım.


Aziz Müminler!


Gençlerimizin dünyayı anlama, insanın varoluş gayesini idrak etme, millet olarak bizi bir arada tutan değerlerimizi benimseme noktasında rehberliğimize ihtiyacı vardır. Geleceğimizin teminatı, yarınlara dair umudumuz olan gençlerimize dinimizi, tarihimizi, medeniyetimizi, hâsılı bizi biz yapan değerlerimizi öğretmek ortak sorumluluğumuzdur. Allah’a imanı, aileye sadakati, milletimize hizmeti, insanlığa faydalı olmayı kendine düstur edinen bir gençlik yetiştirmek ortak vazifemizdir. Unutmayalım ki, yeryüzünün imarı, güvenli bir geleceğin inşası, ilmin değerini bilen, okuyan, araştıran, tefekkür eden gençlerimiz eliyle olacaktır. Hak ve adaletten ayrılmayan, zulme rıza göstermeyen, mazlum ve mağdurun hakkını koruyan gençlerimiz dünyayı barış yurdu kılacaktır.

Bu vesileyle, geçmişten günümüze milli ve manevi değerlerimizi gençliğimize aktarmada önderlik yapmış şanlı ecdadımızı, dinimiz, devletimiz, milletimiz ve mukaddesatımız uğruna canını feda eden aziz şehitlerimizi ve kahraman gazilerimizi şükran, rahmet ve minnetle yâd ediyorum.

Hutbemi Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in şu müjdesiyle bitiriyorum:

“Hiçbir gölgenin bulunmadığı kıyamet gününde Yüce Allah’ın arşın gölgesinde gölgelendireceği yedi sınıf insandan birisi de neşeyi ve huzuru Rabbine itaat ve ibadette bulan gençtir.”[iv]



[i] Yûsuf, 12/23.

[ii] Kehf, 18/13.

[iii] İbrâhîm, 14/40.

[iv] Buhârî, Ezân, 36.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 

16 Mayıs 2023 Salı

HAFTANIN AYETİ

  Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:

 اِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ اِخْوَةٌ فَاَصْلِحُوا بَيْنَ اَخَوَيْكُمْ وَاتَّقُوا اللّٰهَ لَعَلَّكُمْتُرْحَمُونَ۟

Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki esirgenesiniz.

  Hucurât Suresi 10. Ayet

BİR AYET BİR YORUM

12 Mayıs 2023 Cuma

HAFTANIN HADİSİ

 Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur:

 حُجِبَتِ الناَّرُ بِالشَّهَواَتِ، وَحُجِبَتِ الْجَنَّـةُ بِالْمَكاَرِهِ.

 “Cehennem, nefsî arzularla perdelenmiştir. Cennet ise, zorluklarla perdelenmiştir”. (Cehennem’e giden yol nefsî arzular, şehvetler ve zevklerle doludur. Cennet’e giden yol ise fedakârlıklar, zorluklar ve imtihanlarla doludur.)

                                           (Buharî: Rikak 28)

Diyanet İşleri Başkanlığının12.05.2023 Tarihli Cuma Hutbesi:KADIN VE ERKEK: HÜRMETE LAYIK, SAYGIN VARLIK

         KADIN VE ERKEK: HÜRMETE LAYIK, SAYGIN VARLIK



Muhterem Müslümanlar!


Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor:

“Ey insanlar! Şüphesiz sizi bir erkek ile bir kadından yarattık…”[i]

Okuduğum hadis-i şerifte ise Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor:

Sizin en hayırlınız ailesine en güzel şekilde davranandır…[ii]

Aziz Müminler!

15 Mayıs Pazartesi günü Uluslararası Aile Günü’dür. Aile, kadın ve erkeğin şeref ve haysiyetini koruyacak, helal dairesinde yaşamasını sağlayacak en önemli kurumdur. Aile, Rabbimizin kullarına bahşettiği, kişinin ruhuna huzur, gönlüne sürur veren en büyük nimetlerden biridir. Aile, insan neslinin devamını ve korunmasını sağlayan muhkem bir kale, güvenli bir sığınaktır.  

Aile, kadın ve erkek arasında şahitlerin huzurunda gerçekleştirilen meşru bir nikâh akdiyle kurulur. Kadın, aile yuvası kurunca anne olur; anne olunca da cennet onun ayaklarının altına serilir. Anne, merhametin, şefkatin ve fedakârlığın adıdır. Sevgi ve muhabbetin kaynağıdır. Erkek, aile ocağı kurunca baba olur. Baba, adalet, huzur ve güven demektir. Ailenin direği, sarsılmaz dayanağıdır. Anne ve baba insanın varlık sebebidir.

Kıymetli Müslümanlar!

İslam’a göre evlilik dışı nikâhsız birliktelikler zinadır. Zina, dinimizin haram kıldığı büyük günahlardan biridir. Ne yazık ki, nice insanlar zina sebebiyle heder olmaktadır. Nice yuvalar zina nedeniyle yıkılmaktadır. Nice umutlar ve hayaller zina yüzünden sönmektedir. Nitekim Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır:  

                 وَلَا تَقْرَبُوا الزِّنٰٓى اِنَّهُ كَانَ فَاحِشَةًۜ وَسَٓاءَ سَب۪يلاً

Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, son derece çirkin bir iştir ve çok kötü bir yoldur.”[iii]

Değerli Müminler!

Ne hazindir ki toplumun temel taşını oluşturan aile yapısı her geçen gün fıtrata aykırı yıkıcı etkilere daha fazla maruz kalmaktadır. Nikâhsız birliktelikler özendirilmektedir. Sosyal medyadaki uygun olmayan içerikler ile bazı televizyon dizi ve programları, aile yapısını tehdit etmektedir. Böyle bir zamanda bizlere düşen, aile içi huzur ve güveni tesis etmek için daha fazla sorumluluk almaktır.

Aziz Müslümanlar!

Yüce dinimiz İslam’ın gönderiliş gayelerinden birisi de sevgi ve saygıya, sadakat ve güvene dayalı güçlü bir aile yapısı inşa etmektir. Bu kapsamda İslam, aile üyelerinin her birisine ayrı ayrı sorumluluklar yüklemektedir.   

Eşlerin birbirine karşı sorumluluğu, evliliği bir rekabet haline dönüştürmemek, birbirlerini Allah’ın emaneti olarak görmektir. Varlıkta ve darlıkta, sevinçte ve tasada birbirine destek olmaktır. Anne babanın sorumluluğu, çocuklarına milli ve manevi değerlerimizi öğretmektir. Onlara zaman ayırmak, sevgilerini göstermek, güvenli ve huzurlu bir aile ortamı sunmak, iyi bir gelecek hazırlamaktır. Çocukların sorumluluğu ise, anne babanın hakkını gözetmektir. Onlara güzel söz söylemek, merhametle muamele etmektir. Onlara “öf!” bile dememek, onların hayır dualarını almaktır.

Değerli Müminler!

Yüce Rabbimiz, kadını kadın, erkeği erkek olarak yaratmıştır. Kadın, kadın olarak; erkek de erkek olarak her türlü hürmete layık, saygın birer varlıktır. İnsanın temiz fıtratını bozmayı amaçlayan sapkın anlayışların tamamı, ilahi iradeyi yok sayarak insanın yaratılışına müdahale etmektedir. Fıtratı bozmaya yönelik davranışlar, özgürlük söylemlerinin arkasına sığınılarak asla meşru hale getirilemez. Dinimizin kadın ve erkeğe bakışıyla uyuşmayan yanlış anlayış ve tercihler, aile yapısını bozmakta, insan neslini ifsat etmekte, toplumu felakete sürüklemektedir.

Muhterem Müslümanlar!

Aile yapımız sarsıldığında millet varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değildir. Dün olduğu gibi bugün de bizleri güçlü kılacak ve her türlü zararlı akımlardan koruyacak yegâne sığınak ailedir. Öyleyse, dünyadaki cennetimiz olan ailemizin kıymetini bilelim. Aile yapımızı tehdit eden her türlü zararlı akım karşısında uyanık olalım. Her alanda olduğu gibi aile hayatında da dinimizin emrettiği ilkelere içtenlikle bağlı kalalım. Ailemizde nezaket ve zarafeti, şefkat ve muhabbeti, hayâ ve iffeti hâkim kılmak için daha çok gayret edelim.

Hutbemi Kur’an-ı Kerim’de yer alan şu duayla bitiriyorum: “Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah’a karşı gelmekten sakınanlara önder eyle.”[iv]



[i] Hucurât, 49/13.

[ii] Tirmizî, Menâkıb, 63.

[iii] İsrâ, 17/32.

[iv] Furkân, 25/74.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 

HAFTANIN AYETİ

5 Mayıs 2023 Cuma

Diyanet İşleri Başkanlığının 05.05.2023 Tarihli Cuma Hutbesi:İSRAF: TÜKETİRKEN TÜKENMEK

 

İSRAF: TÜKETİRKEN TÜKENMEK




Muhterem Müslümanlar!

Yüce Rabbimiz, bizleri yaratılmışların en üstünü kılmıştır. Yeryüzünün imarı için bütün nimetlerini bizlere emanet etmiştir. Bize düşen, emanete sahip çıkmak, Rabbimizin bahşettiği her bir nimetin kıymetini bilmektir. Bütün söz, iş ve davranışlarımızda dengeli olmaktır. Maddi ve manevi imkânlarımızın tamamını iktisatlı kullanmak, onları asla israf etmemektir.

Aziz Müminler!

Bugün, kâinatın dengesini bozan, insanlar arasındaki huzur ve barışa zarar veren olumsuzluklardan birisi de bilinçsiz tüketim ve israftır.

İsraf, Cenâb-ı Hakk’ın istifademize sunduğu nimetleri yersiz ve ölçüsüz kullanmaktır. Yeryüzündeki kaynakları sorumsuzca tüketmektir.

Kıymetli Müslümanlar!

Günümüzde israf, yemeden içmeye, sözden davranışa, sağlıktan zamana, bilgiden çevreye, emekten enerjiye kadar pek çok alana yayılmıştır. Ne hazindir ki, dünyanın farklı bölgelerinde bir lokma ekmeğe muhtaç insanlar varken başka bölgelerde tonlarca ekmek ve gıda sorumsuzca çöpe atılıyor. Kimi yerlerde içecek bir damla su bulunamazken başka yerlerde hayat kaynağımız sular hesapsızca israf ediliyor. Oysa ayet-i kerime gayet açıktır:

“Onlar, harcama yaptıklarında ne israf ederler, ne de cimri davranırlar. Bu ikisi arasında bir yol tutarlar.[i]

Peygamber Efendimiz (s.a.s) ise şöyle buyurmaktadır

: “Kibre kapılmadan ve israfa kaçmadan yiyin, sadaka verin ve giyinin!”[ii]

Değerli Müminler!

En yaygın israf çeşitlerinden birisi de sağlık ve zaman israfıdır. Dünyamıza ve ahiretimize hiçbir katkısı olmayan zararlı alışkanlıklarla bedenimizi ve ruhumuzu tehlikeye atmak, sağlığın israfıdır.        Ömür sermayemizi Rabbimizin razı olmadığı söz ve davranışlarla heba etmek, vaktin israfıdır. Sağlığın ve zamanın önemine Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) şöyle dikkat çekmektedir:

İki nimet vardır ki insanların çoğu onları değerlendirme hususunda aldanmıştır. Bu iki nimet, sağlık ve boş vakittir.[iii]

Aziz Müslümanlar!

İsrafın öyle bir çeşidi vardır ki bütün israfların temeli ve en büyüğüdür. O da kâinatın kendisine emanet edildiği insanın israfıdır. Bilinmelidir ki, yaratılış gayesinden uzak bir hayat süren her insan, kendini israf etmiştir. Allah ve Resûlünü tanımadan geçirilen bir ömür, israf edilmiş bir ömürdür.  İman, ibadet ve güzel ahlaktan yoksun yaşanan bir hayat, israf edilmiş bir hayattır.  

Kıymetli Müminler!

Bugün, hemen her birimizin şikâyetçi olduğu israf türlerinden birisi de çevrenin ve doğal kaynakların israf edilmesidir. İnsanoğlunun doymak bilmeyen istekleri, aşırı tüketim ve israf alışkanlığı hayatımızı zorlaştıran, dünyamızı kirleten nice çevre sorunlarına sebep olmaktadır. Sınırlı kaynaklarımızın sınırsızca israf edilmesi bir ahlak sorunudur ve tedavi edilmesi gereken manevi bir hastalıktır. Bu hastalıktan kurtulabilmenin yolu ise, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in tüketim ahlakını ve tasarruf anlayışını hayatımıza hâkim kılmaktır.

Öyleyse Aziz Müslümanlar!

Hayatımızın her alanında israfın yerine tasarrufu hâkim kılalım; tüketirken tükenmeyelim. İsrafı önlemeye kendimizden ve ailemizden başlayalım. Bir lokma ekmeğimiz çöpe gitmesin. Bir damla suyumuz boşa akmasın. Enerjimiz boşa harcanmasın. Vaktimiz heder olmasın. İlmimiz, emeğimiz ve birikimlerimiz, hâsılı insanımız israf olmasın. Unutmayalım ki, israf sebebiyle sadece paramız, malımız ve mülkümüz yok olmuyor. Umutlarımız ve yarınlarımız da yok olup gidiyor.

Hutbemi Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in şu uyarısıyla bitiriyorum: 

“İnsanoğlu kıyamet günü ömrünü nerede tükettiğinden, gençliğini nerede geçirdiğinden, malını nereden kazandığından ve nereye harcadığından, öğrendikleriyle amel edip etmediğinden hesaba çekilmedikçe yerinden asla kımıldayamayacaktır.”[iv]



[i] Furkân, 25/67.

[ii] Nesâî, Zekât, 66.

[iii] Buhârî, Rikâk, 1.

[iv] Tirmizî, Sıfâtü’l-kıyâme, 1.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü