AİLEDE ŞEFKAT VE NEZAKET
DİLİ
Muhterem Müslümanlar!
İslam, cahiliye dönemine ait olan her türlü kötü söz ve
alışkanlığın son bulduğu, imanın ve güzel ahlakın hâkim olduğu bir saadet asrı
inşa etmiştir. İslam’ın ilk muhatapları olan sahabe-i kiram, iyi huylu, güzel
sözlü, halis niyetli insanlardan oluşan seçkin bir topluluktur. Onların
ardından gelen nesillere ve bugün bizlere yakışan da ashâb-ı güzîni örnek
almaktır. Onların Kur’an ile kıvam bulan, sünnet ile yoğrulan hayat tarzını çağımıza
yansıtmak, güzel ahlakın, şefkat ve merhametin öncüleri olmaktır.
Kıymetli Müminler!
Sözün en güzelini, en yakınlarımız hak eder. Nezakete, hoşgörüye,
en özenli sevgi ve saygı davranışlarına layık olan, ailemizdir. Bu yüzden
Peygamber Efendimiz “Sizin en
hayırlınız, ailesine karşı en hayırlı olanınızdır. Ben de aileme karşı en
hayırlı olanınızım”[1]
buyurmuştur.
Resûl-i Ekrem (s.a.s)’in kendi ailesiyle iyilik ve ihsan üzerine
kurduğu ilişkiyi bize model olarak göstermesi son derece değerlidir. Çünkü aile
bir ömür boyu sevgi, huzur ve güvenin yaşanacağı en samimi ortamdır.
Aziz Müminler!
Allah Teâlâ, aile ile bize dede, nine, anne,
baba, eş, çocuk, torun ve kardeş olmayı lütfetmiştir. Aile, anne yüreğinin
güzelliği, baba ocağının bereketidir. Eşler arasındaki sevginin ve sadakatin
derinliğidir. Evladın anne babaya gösterdiği hürmet ve ikramın genişliğidir.
Kur’an-ı Kerim’de Yüce Rabbimiz aile gibi değerli bir hazinenin önemini bizlere
şöyle bildirmektedir: “Kendileri ile
huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması, aranızda sevgi ve
merhamet var etmesi Allah’ın varlığının ve kudretinin delillerindendir.
Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.”[2]
Kıymetli Müslümanlar!
Huzurlu bir aile, sevgi ve fedakârlıkla kurulur. Adalet ve
vicdanla ayakta durur. Ülfet ve merhametle korunur. En sıkıntılı anlarda bile,
gönül alıcı bir çift söz aileyi birbirine kenetler. Büyük-küçük her cana
saygının hâkim olduğu bir ailede, rahmet konuşur, şiddet susar. Kadın-erkek her
ferdin şefkat kuşandığı bir ailede, ima ile de olsa can yakılmaz, gönül
yıkılmaz.
Nitekim Sevgili Peygamberimiz hayatı boyunca kimseyi
incitmemiştir. Eşlerine karşı daima anlayışlı, sabırlı, nazik ve hoşgörülü
olmuştur. “Mümin bir kimse eşine
karşı nefret beslemesin. Onun bir davranışından hoşlanmasa da razı olduğu bir
başka davranışı mutlaka vardır”[3]
buyurarak bizleri olumluyu görmeye, insaflı olmaya davet etmiştir.
Muhterem Müslümanlar!
Hayırlı bir mümin, hayatın çilesini onunla birlikte çeken, derdine
ortak olan, sevincine eşlik eden aile bireylerinin kıymetini bilir. Onların
Allah’ın birer nimeti oldukları kadar, aslında emanet de olduklarının farkına
varır. Mümin olmanın yani “elinden ve
dilinden emin olunan kimse”[4]
vasfını taşımanın önce ailede başladığını idrak eder.
Hayırlı bir eş, nikâhlanırken verdiği söze sadık kalır. Ahdine
vefa gösterir. İyi bir baba, ailesinde adil ve merhametli haliyle sevilir. Aile
bireyleriyle iyilik yolunda her daim gönül birliği içinde, kol kola, omuz omuza
yürür.
Değerli Müslümanlar!
Aile içinde huzur ve mutluluk, sağlıklı bir iletişimle kalıcı hale
gelir. Sevgili Peygamberimiz “Allah’a ve
ahiret gününe inanan ya hayır söylesin ya da sussun”[5]
buyurmuş, müminlere daima hayrı dile getirmeyi ve hayırlı olanın peşinde
koşmayı öğütlemiştir. Bu öğütlerin muhatabı olarak bizlere düşen de güler
yüzümüzü, güzel sözümüzü, takdir ve teşekkürümüzü ailemizden esirgememektir.
Aziz Müminler!
Acısıyla, tatlısıyla ömür yolculuğunu
birlikte geçirdiğimiz ailemizin değerini bir kere daha hissedelim. Eşlerimize
ve evlatlarımıza karşı müşfik ve nazik olalım. Öfkeyle kalkıp zararla
oturmayalım. İncitmeyelim, incinmeyelim. Aksine her hal ve şartta, herkese
karşı merhameti ve fazileti kendimize şiar edinelim. Ailede huzursuzluğun
sebebi değil, mutluluğun ve güvenin teminatı olalım. Rabbimizin Kur’an-ı
Kerim’de bize öğrettiği şu duayı dilimizden düşürmeyelim: “Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi
Allah’a karşı gelmekten sakınanlara önder eyle.”[6]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder