Muhterem Müslümanlar!
Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de, mümini
maddeten ve manen temizleyen abdest, gusül ve teyemmümü emrettikten sonra şöyle buyurmuştur: “Allah
size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez, fakat O sizi tertemiz kılmak ve
üzerinizdeki nimetini tamamlamak ister ki şükredesiniz.”[1]
Okuduğum hadis-i şerifte Peygamberimiz Hazreti Muhammed
Mustafa (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Allah her türlü noksanlıktan, kusurdan
münezzehtir, davranışlarında, sözlerinde nezih olan kullarını sever; temizdir,
temiz kullarını sever.”[2]
Aziz Müminler!
Temizlik; maddi ve manevi anlamda kirden arınmak, pak ve
nezih hale gelmektir. Rabbimizin bizlere emanet olarak verdiği bedeni, iman ile
huzura kavuşmuş kalbi duru tutmaktır. Temizlik hem sağlıklı bir hayatın kaynağı
hem de mümini kötülükten alıkoyan namaz gibi kıymetli bir ibadetin ön şartıdır.
Kıymetli Müslümanlar!
İslam; maddi ve manevi her türlü temizliğe teşvik eden bir
fıtrat ve hayat dinidir. Kâinat daimi bir yenilenme ve arınma içindedir.
Yeryüzündeki bütün canlılar, fıtratları gereği temiz olmaya çalışır. Ancak temizlik
hususunda, eşref-i mahlûkat olan insanoğlunun bütün canlılar içinde ayrı bir
yeri ve sorumluluğu vardır. Nitekim doğayı kirleten de, temiz tutacak olan da odur.
Değerli Müminler!
Temizlik bir yönüyle maddi kirlerden arınmadır. Vücudumuzun
sıhhati, iç âlemimizin huzuru temizlikte saklıdır. İnsan olmanın onuruna
yakışan vücut temizliği, ağız ve diş bakımı maddi temizliğin başında yer alır. Sevgili
Peygamberimiz de ümmetine zor
gelmeyeceğini bilse her namaz vaktinde misvakla ağız temizliğini emredecek[3]
kadar bu konuyu önemsemiştir.
Kıymetli Müslümanlar!
Peygamberimiz (s.a.s), Hira mağarasında geçirdiği inziva döneminden
sonra vahiy alarak risâletle görevlendirildiği zaman “Elbiseni tertemiz tut. Her türlü pislikten uzak dur”[4]
emrini almıştır. Önemli olan elbiselerin eski olması değil kirli olmamasıdır.
Camilere kirli elbise ve çoraplarla gelmek, nahoş kokularla kardeşlerimize
rahatsızlık vermek doğru bir davranış değildir. Mümin, hangi ortamda bulunursa
bulunsun temizliğin, zarafetin ve ferahlığın timsali olmalıdır. Allah Resûlü, üzerinde kirli elbiseler bulunan bir adama
rastlayınca, “Bu adam elbisesini
yıkayacak bir şey bulamamış mı?”[5] diye
buyurmuştur.
Beden ve elbise temizliğinin yanı sıra çevre temizliğine
dikkat etmek, müminlere namazgâh kılınan yeryüzünün tamamını temiz tutmak dini
ve insani bir görevdir. Tabiatta yüzyıllarca kalan ve zehir saçan plastik ve
benzeri atıkları rastgele savurmak yerine geri dönüşüm kutularına atmak, çevre
ahlakına uygun davranmak gelecek nesillerimize karşı sorumluluktur.
Muhterem Müminler!
Temizlik aynı zamanda insanın manevi kirlerden kurtulması
anlamı taşır. Bu yönüyle temizlik, müminin İslâm’la aydınlanan kalbini
karanlıktan, kirden, pastan uzak tutmasıdır. Gönlünü kibir, riya, haset, yalan,
cimrilik gibi hastalıklardan arındırması; tevazu, dürüstlük, cömertlik,
merhamet, edep gibi güzel hasletlerle donatmasıdır. Ruhunun aynası, kalbinin
tercümanı olan dilini kaba ve yüz kızartıcı sözlerden, terbiye dışı
konuşmalardan, yalan ve iftiralardan beri kılmasıdır. Göz, kulak, el, ayak gibi
azalarını kötülüklerden ve haramlardan korumasıdır. Her işinde helal olana
yönelmesidir. Hata ve yanlışlarından tövbe ederek günah yükünden kurtulmasıdır.
Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: “Tövbe edenler, ibadet edenler, hamd edenler, dünyada yolcu gibi
yaşayanlar, rükûa varanlar, secde edenler, iyiliği teşvik edip kötülükten
alıkoyanlar, Allah’ın sınırlarını gözetenler; işte o müminleri müjdele!”[6]
Aziz Müminler!
İmanımızın gereği temiz ve nezih
olmaktır. Dinimizin emri olan maddi ve manevi temizlik kaidelerine dikkat
edelim. Ne vücudumuzu
bakımsız bırakıp dağınık olalım, ne de bakımlı olmak adına aşırılıklara
meyledelim. Dünya ve ahiret saadetini
uman müminler olarak temizliğin ve güzel ahlakın örneği olalım.
Etrafımıza dış görünüşümüzle umut; söz ve davranışlarımızla huzur ve güven
verelim. Temizliğimiz imanımızın delili
olsun. İçimiz dışımız, etrafımız tertemiz olsun.
Kıymetli Müslümanlar!
Diyanet
İşleri Başkanlığımız, aziz milletimizin desteğiyle yurtiçinde ve yurtdışında nice
camiler inşa etmektedir. Âl-i cenap milletimizin dün olduğu gibi bugün de camilerin
yapımına katkı sağlayacağına olan inancımız tamdır. Yüce Rabbimizden niyazımız
tertemiz bir bedenle, dupduru bir gönülle yaşam sürmek, camisiz ve ezansız
kalmamaktır.
[1] Maide, 5/6.
[2] Tirmizî, Edeb, 41.
[3] Buhârî, Cum’a, 8.
[4] Müddessir, 74/4-5.
[5] Ebû Dâvûd, Libâs, 14.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder