VAKIF: Şefkat ve MERHAMET mEDENİYETİ
Muhterem
Müslümanlar!
Peygamber Efendimiz (s.a.s), bir gün ashâbına şöyle
demiştir: “İnsan ölünce şu üçü dışında bütün amellerinin
sevabı kesilir: Sadaka-i câriye yani faydası kalıcı hayır, kendisinden istifade
edilen ilim ve arkasından dua eden hayırlı evlât.”[1]
Bu hadis-i şerifte ifade edilen sadaka-i
cariyenin en güzel örneklerinden biri, İslam medeniyetinin simgesi olan
vakıflardır.
Aziz Müminler!
Vakıflar, İslam’ın bütün varlık âlemine karşı şefkat ve merhametinin müesseseleşmiş halidir. İnsana emanet olarak verilen malın, bütün insanlığın hatta bütün canlıların hizmetine sunulmasıdır. Zayıf ve düşkünlerin elinden tutma, muhtaçların sıkıntısına kalıcı çözüm bulma çabasıdır. Nitekim Hz. Ömer (r.a), bir gün Peygamberimize gelerek,
“Yâ Resûlallah! Benim çok güzel bir hurma bahçem var. Bu bahçeyi bağışlamak istiyorum.” deyince, Allah Resûlü (s.a.s), ona şu tavsiyede bulunmuştur:
“Aslını vakfet. Mahsulünü
de sadaka olarak dağıt.”[2]
Kıymetli Müslümanlar!
Ecdadımız,
vakıfları birer “vefa müessesesi” olarak görmüş ve kazandığı serveti, tekrar
insanlığın hizmetine sunmuştur. Bu anlayışla cami, mescit, mektep, medrese,
kütüphane, hastane, aşevi, çeşme, köprü gibi nice eser inşa etmiştir. Böylece işsize iş, yoksula aş, borçluya destek, evsize yuva,
hastaya şifa götürmüştür. “Kardeşlik sınır tanımaz” şiarıyla iyiliği yeryüzüne
egemen kılmış, mazlumlara yurt, gariplere umut olmuştur. İslam’ın bu engin
şefkat ve merhametinden sadece insanlar değil, sahipsiz hayvanlar, yuvasız
kuşlar hatta yırtıcılar dahi nasibini almıştır.
Aziz Müminler!
Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır:
“Ölümsüz olan iyi işler, Rabbinin nezdinde hem
sevapça daha hayırlı, hem de ümit bağlamaya daha lâyıktır.”[3]
O halde, geçici
dünya nimetlerini amel defterimizi ebedi açık tutacak vesileler olarak görelim.
Vakıfların kurulmasına, korunmasına ve ihya edilmesine katkı sunalım.
Unutmayalım ki vakıf medeniyetinin temeli merhamettir. Merhamet ise Allah
Teâlâ’nın Rahmân ve Rahîm ism-i şeriflerinin tecellisidir.
Kardeşlerim!
Hak ve hukuk tanımayan, insaf ve vicdandan
yoksun zalimler, Filistin’deki kardeşlerimizin
topraklarını işgal etmeye, çocuk, yaşlı, kadın
demeden canice saldırmaya devam ediyor.
Geliniz, duaların kabul edildiği bu icabet
vaktinde ellerimizi açıp Rabbimize yalvaralım:
Ya Rab! Sen kimsesizlerin sahibi, mazlumların
sığınağısın, bizlere rahmetinle muamele eyle.
Sen bizim Mevla’mızsın, zalimlere karşı bize
yardım eyle.
Şu mübarek günler hürmetine, ilk kıblemiz
Mescid-i Aksâ’yı ve Peygamberler şehri
Kudüs’ü zalimlerin işgalinden kurtar Allah’ım!
Ya Rabbi! Miracın basamağı Mescid-i Aksâ’yı
korumayı, bu uğurda mücadele etmeyi
yeryüzündeki bütün Müslümanlara ve bizlere
nasip eyle.
Allah’ım! Evlerinden yurtlarından kovulan, öz
vatanlarında garip kalan mazlum bütün
Müslümanlara kurtuluş nasip eyle.
Mazlumların umudu, gariplerin yurdu cennet
vatanımızı ve aziz milletimizi her türlü
tehlikeden koru Allah’ım!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder