YÜCE ALLAH, MÜMİNLERİN YARDIMCISIDIR
Muhterem Müslümanlar!
Hicretin beşinci yılıydı. Uhud’da isteklerine ulaşamayan
müşrikler, son kez Medine’ye büyük bir saldırı kararı almışlardı.
Durumdan haberdar olan Peygamberimiz (s.a.s), her zaman
olduğu gibi ashabıyla istişare etti. Savunma savaşı yapılmasına
ve Medine çevresine hendek kazılmasına karar verildi.
Müminler el birliğiyle hendeği kazarken büyük bir kaya
parçasına denk geldiler. Bu devasa kaya ne yerinden oynuyor ne
de parçalanabiliyordu. Ashabın ümidi tükenirken Resûl-i Ekrem
(s.a.s) çıkageldi. O, bir yandan arkadaşlarının kırmakta
zorlandığı kayayı parçalıyor diğer yandan da o günün şartlarında
düşünülmesi bile zor olan, Kisrâ’nın, Kayser’in şehirlerinin
fethedileceğini müjdeliyordu.[1]
Aziz Müminler!
Ashab-ı kiram, Allah Resûlü (s.a.s)’in bu
müjdesine nail olmak için İslam’ın evrensel mesajlarını diyardan diyara
taşıyordu. Anadolu’muzda ilk defa İyâz b. Ganem ve Halid b. Velid’in de içinde
bulunduğu sahabe ordusu Diyarbakır’a İslam’ın kutlu sancağını dikiyor, bu şehri
Anadolu’nun İslam’a açılan ilk kapısı haline
getiriyordu. Sahabe şehri Diyarbakır o günden beri Müslümanların kalbi,
İslam’ın kalesi olmaya devam ediyor elhamdülillah.
Kıymetli Müslümanlar!
İslam ile müşerref olan ve devraldığı
İslam sancağını bir daha bırakmayan aziz milletimizin î’lây-i kelimetullah
aşkı, Allah’ın adını yüceltme gayreti hiç eksik olmamıştır. Bu uğurda yılmadan,
yıkılmadan, seferden sefere, zaferden zafere koşan şanlı ecdadımız, Malazgirt
Zaferi ile Anadolu’yu bize vatan kılmıştır. İstanbul’u fethederek Peygamber
Efendimiz (s.a.s)’in, şu kutlu müjdesine nail olmuştur: “Konstantiniyye mutlaka fetholunacaktır. Onu fetheden komutan ne güzel
komutandır! Ve o asker, ne güzel askerdir!”[2]
Değerli Müminler!
İstanbul’un fethi sadece bir şehre hâkim
olmaktan ibaret değildir. Bu fetih, Peygamberimizin müjdesi, ashab-ı kiramın
arzusu, Ebû Eyyûb el-Ensârî’nin hayali
ve ecdadımızın
sevdasıdır. Bu fetih, çağ kapatıp çağ açan yeni bir altın dönemin
başlangıcıdır. Bu fetih, Mekke, Medine ve Kudüs ile İstanbul’u kardeş kılan bir
zaferdir.
Muhterem Müslümanlar!
Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle
buyurur: “Müminlere yardım etmek, üzerimizde bir gerekliliktir.”[3]
Hamd olsun ki, Rabbimizin yardımı daima, hak ve hakikatten
ayrılmayan, mazlum ve mağdurların yanında yer alan aziz milletimizle beraber
olmuştur. Asırlardır milletimizin her cephede kazandığı zaferler bunun en büyük
şahididir.
Aziz Kardeşlerim!
Bugün bize düşen, ecdadımızın aziz
hatırasını ve şanlı mirasını gelecek nesillere aktarmaktır. Din ü devlet, mülk
ü millet yolunda var gücümüzle gayret göstermektir. Birlik ve beraberliğimizden
asla ödün vermemektir. Unutmayalım ki girmeden tefrika bir millete düşman
giremez. Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez. Yedi düvel de üzerimize
gelse, vatanımızı bölemeyecek, bayrağımızı indiremeyecek, ezan-ı Muhammedi’yi
dindiremeyecektir. نَصْرٌ مِنَ
اللّٰهِ وَفَتْحٌ قَر۪يبٌۜ “Yardım
Allah’tandır ve Allah’ın yardımı ile fetih yakınlaşır.”[4]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder