DÜNYADAKİ CENNETİMİZ: AİLE
Cumanız Mübarek
Olsun Aziz Kardeşlerim!
Genç bir kız, Peygamberimiz
(s.a.s)’in yanına geldi ve “Yâ Resûlallah! İstemediğim hâlde babam beni
kardeşinin oğlu ile evlendirmeyi düşünüyor.” diyerek serzenişte bulundu. Rahmet
Elçisi, derhal kızın babasını çağırttı. Zira olayı bir kez de babadan dinlemek
ve şayet fikri sorulmadan evlendirilmek isteniyorsa kıza tercih hakkı tanımak
istemişti. Bu durum karşısında kendini güvende hisseden genç kız, “Ey Allah’ın
Resûlü! Nikâh konusunda kadınların da söz hakkının olup olmadığını öğrenmek
istediğim için size müracaat ettim.” dedi.[1]
Kıymetli Kardeşlerim!
Peygamberimiz
(s.a.s), bu davranışıyla hayatının en önemli kararı olan nikâhta da kadının
görüşüne başvurulup rızasının alınmasına işaret etmişti. Nitekim O, “Rızaları
olmadan kızlarınızı evlendirmeyin!”[2]
buyurmuştu. Ve bu olay, onun nezdinde kadının yeri, onuru ve değerini gösteren
örneklerden sadece biriydi.
Aziz Müminler!
Yüce dinimiz İslam,
sağlıklı bir evliliğe ve mutlu bir aile kurmaya büyük önem atfetmiştir. Peygamberimiz
(s.a.s), nikâha derin bir anlam ve yüce bir ruh kazandırmıştır. Zira
inancımızda nikâh, ağır bir misaktır; vebali büyük bir sözleşmedir. Nikâh, Yüce Allah’ın adını şahit tutarak eşlerin bir
ömrü paylaşmak üzere birbirlerine verdikleri sözdür. Nikâh, kadın ve erkeğin,
gönül rızası ve hür iradeleriyle beraberce yüklendikleri ahlâkî ve hukukî bir
sorumluluktur.
Kültür ve
geleneğimizde evlilik, sadece iki insanı aynı çatı altında buluşturmak
değildir. Bilakis evlilik, toplumu ve
nesilleri korumak amacıyla atılan sağlam bir temeldir. Aile olmak, sevgi ve
saygıyla, şefkat ve merhametle, ilgi ve hassasiyetle hayatı paylaşmaktır. Aile
olmak, dünyanın türlü meşakkatlerini beraberce göğüslemektir. Sevinci ve kederi, varlığı ve yokluğu birlikte yaşamaktır.
Aile olmak, iyi günde, kötü günde vefakârlık ve fedakârlıkla bir bütünü
tamamlamaktır.
Değerli Kardeşlerim!
Bizler, ailelerimizin dünyadaki cennetimiz olmasını
arzu ederiz. Yuva kurarken Rabbimizden şöyle niyazda bulunuruz: “Allah’ım! Bu
anlaşmayı bereketli ve mübarek eyle. Bu çifti ülfet, muhabbet ve bağlılık
duygularıyla kaynaştır. Tıpkı Hz. Âdem ile Hz. Havva’yı, Peygamber Efendimiz
ile Hz. Hatice validemizi ve Hz. Ali ile Hz. Fâtıma’yı kaynaştırdığın gibi...”
Bizler, hayatı daha anlamlı ve bereketli kılan evliliğe
anne ve babalarımızın, akraba ve komşularımızın, kardeşlerimiz ve
sevdiklerimizin huzurunda adım atarız. Rabbimizin adını anarak bir ömür devam
etmesi niyetiyle başladığımız birlikteliğimize insanları da şahit tutarız.
Ve bizler, sıcacık yuvalarımızın temelini
atarken evlenecek çiftlerin ehliyetini, karşılıklı rızasını, sevgisini ve sadakatini
esas alırız. Zira evlilik, tek taraflı bir menfaat ilişkisi değildir. Aksine
evlilik, kadın olsun erkek olsun eşlerin istikballerine beraberce karar
vermeleridir. Bir başkasının iradesini esir alma, onun üzerinde mülkiyet
iddiasında bulunma ve geleceğini belirleme hakkı ve yetkisi hiç kimsede yoktur.
Canların yegâne sahibi Allah’tır. Ve Peygamberimizin dilinde eşler birbirine
emanettir.
Aziz Müminler!
Bütün bunlara
rağmen, zaman zaman doğru ile yanlışı, iyi ile kötüyü ayırt edebilme yetisine
sahip olmayan çocuk yaştaki kızlarımız evlendirilebilmektedir. Hatta cehalet ve
sorumsuzluktan kaynaklanan bu yanlış algı ve uygulamalar, kimilerince dine
dayandırılmaya çalışılmaktadır.
Şu bir gerçektir ki;
yüce dinimiz İslam’da evlilik, gelişigüzel ve keyfi uygulamalara kapalı olan
ciddi bir adımdır. Evlilik, bilinç ve sorumluluk gerektirir. Dinimizde ise sorumluluk,
ceza ve mükâfat konusunda irade hürriyeti esastır. İnsanın, onuruna uygun bir şekilde hayatını sürdürme
hakkını gasp etmek ve özellikle çocukları türlü istismarlara maruz bırakmak dinimizde
asla caiz değildir. Kendine, Rabbine ve çevresine karşı henüz sorumluluk
bilincinde olmayan bir çocuğun evliliğe zorlanmasının dinî ve ilmî
hiçbir meşruiyeti, hiçbir temeli yoktur. Yuva kurmanın, eş ve anne olmanın anlamını idrak etme rüştüne erişmemiş
bir kızın evlendirilmeye çalışılması asla kabul edilemez bir durumdur. Gerek
dinimizin ilkeleri, gerekse Peygamberimiz (s.a.s)’in sünneti doğrultusunda
ailede kalıcı huzur ve mutluluğu sağlamak adına evlilikte her iki tarafın da hakları
gözetilmelidir.
Kardeşlerim!
Hutbemizi bir âyet
ve bir hadisle bitirmek istiyorum:
Yüce Rabbimiz, Kur’an-ı Kerim’de şöyle
buyuruyor: “Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması
ve aranızda sevgi ve merhamet var etmesi Allah’ın varlığının ve kudretinin
delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir
toplum için ibretler vardır.”[3]
Peygamberimiz (s.a.s)
de şöyle buyuruyor: “Evleneceğiniz eş konusunda seçici davranın, denginizle evlenin. Kızlarınızı
da emsalleriyle evlendirin.”[4]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder