Diyanet İşleri Başkanlığının 07.11.2025 Tarihli Cuma Hutbesi:
VEFA İMANDANDIR
Muhterem Müslümanlar!
İnsanı Allah’ın rızasına ulaştıran, dünyada mutluluğa kavuşturan hasletlerden
biri de vefadır. Vefa; sevginin, saygının, sadakatin ve
fedakârlığın göstergesidir. Kişinin sözünde durması, iyiliğe iyilikle karşılık
vermesidir. Düştüğünde elinden tutup kaldıranları, sevindiğinde mutlu olanları,
üzüldüğünde gözyaşını silenleri unutmamasıdır. Vefa; menfaatin değil
muhabbetin, nefretin değil affın, zulmün değil adaletin yanında olmak,
kardeşlik ahlakını ve hukukunu kuşanmaktır.
Değerli Müminler!
Vefanın en yücesi; elest bezminde Yüce Rabbimize verdiğimiz sözümüze sadık kalmak, bir ömür boyu O’na kul olmaktır.
“…Kim
Allah ile olan ahdine vefa gösterirse Allah ona büyük bir mükâfat verecektir”[1] müjdesine nail olmak için
Cenâb-ı Hakk’ın emirlerine itaat etmek, nimeti şükürle, imtihanı sabırla karşılamaktır.
İmanla gönlümüzü, ilimle aklımızı, zikirle kalbimizi, tövbe ile ruhumuzu,
Kur’an’la hayatımızı huzura erdirmektir.
Kıymetli
Müslümanlar!
Cenâb-ı Hakk’a gösterilen vefadan sonra en kıymetli vefa, Fahr-i Kâinat Efendimiz (s.a.s)’e gösterilendir.
“Andolsun, size
içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona ağır
gelir. O, size çok düşkündür. Müminlere karşı şefkat ve merhamet doludur”[2]
ayetinde buyrulduğu üzere, biz ümmetine çok düşkün olan Allah Resûlü (s.a.s)’e
iman etmek, onu ve ehl-i beytini çok sevmek vefamızın gereğidir. Onun sünnetine
tabi olmak, hak ve hakikat mücadelesine sahip çıkmak, mübarek ismi anıldığında
salavât-ı şerife getirmek Peygamberimiz (s.a.s)’e olan vefa borcumuzdur.
Aziz Müslümanlar!
Vefa; aynı
zamanda ailemize sadakat, büyüklerimize hürmet, çocuklarımıza şefkat
göstermektir. Vefa bazen; kan vererek, organ bağışlayarak bir kardeşimizin
derdine derman, yakınlarına umut olmaktır. Bazen de bir fidanı toprakla
buluşturmaktır.
Bunun
yanında, İslam’dan neşet eden medeniyetimize ve kültürümüze sımsıkı sarılmak,
milli ve manevi değerlerimize sahip çıkmak bir vefadır. Cennet yurdumuzu bize
vatan kılan aziz
şehitlerimizi, ahirete göç eden kahraman gazilerimizi ve bütün geçmişlerimizi
hayırla yâd etmek ecdadımıza bir vefa borcudur.
Kıymetli Müminler!
Vefa duygusunun azaldığı, kadirbilmezliğin yaygınlaştığı yalan dünyada vefaya sahip çıkmak;
“Ahde güzel bir şekilde vefa göstermek imandandır”[3] hadis-i şerifinde işaret edildiği üzere imanımızın bir gereğidir.
Bugün bir
vefa muhasebesi yapalım. Yüce Rabbimizin bize verdiği sayısız nimetlere karşı
vefa borcumuzu eda edebildik mi? Anne ve babamızın, eş ve çocuklarımızın, akraba ve
komşularımızın gönüllerine dokunan iyi bir insan olabildik mi? İçinde
yaşadığımız topluma bir vefa borcu olarak yetim ve öksüzlerin başını
okşayabildik mi? Bir hastanın, bir çaresizin derdine merhem olabildik mi, bir
muhtacın yardımına koşabildik mi? Bir yaşlının yalnızlığına çare olabildik mi,
engelli bir kardeşimizin hayatını kolaylaştırabildik mi?
Evet, kıymetli kardeşlerim! Bir insan
olarak sorduğumuz bu sorulara müspet cevaplar verebilmek temennisiyle hutbemizi Peygamber Efendimiz
(s.a.s)’in şu mealdeki hadis-i şerifiyle bitirmek istiyorum:
“Emanete riayet edenin imanı
olgunlaşmıştır, ahde vefa gösterenin ise dini kemâle ermiştir.”[4]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder