HELAL KAZANÇ VE ALIN TERİ
Muhterem Müslümanlar!
Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor:
“Allah’ın size verdiği helal ve temiz rızıklardan yiyin ve iman etmiş olduğunuz Allah’ın yasaklarından sakının.”[1]
Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor:
“Dürüst ve güvenilir tüccar, peygamberler, sıddîklar ve şehitlerle beraberdir.”[2]
Aziz Müminler!
“Rezzâk” olan Rabbimiz, kullarına sayısız nimetler bahşetmiştir. Helal ve temiz rızık peşinde koşmayı, haramlardan ise sakınmayı emretmiştir. Helalinden kazanmak için emek sarf etmeyi, alın teri dökmeyi öğütlemiştir. Nitekim O, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmuştur:
“Rızkınızı Allah katında arayın, O’na kulluk edin, O’na şükredin; sonunda O’na döndürüleceksiniz.”[3]
Kıymetli Müslümanlar!
Helal kazanç; el emeği ve göz nuruyla elde edilen nimetin “en
hayırlı lokma” olduğunu idrak etmektir. Ölçüyü ve tartıyı
eksiksiz yapmak, söz ve davranışlarda dürüst davranmaktır.
Helal kazanç, işinin hakkını vermek, işçinin hakkını alın teri
kurumadan ödemektir. Kul ve kamu hakkına riayet ederek
kazancı ve ömrü bereketlendirmektir.
Helal kazanç, maddi yönden yükselirken, manevi olarak tükenmemektir. Hırs ve tamahın esiri olmamak, boynunda hiçbir kulun vebalini taşımamaktır. Helal kazanç, yalan, hile ve aldatmadan kaçınmak, haram lokmayı, mideyi yakıp kavuran bir kor gibi görmektir.
Değerli Müminler!
Ne acıdır ki modern zamanlar iş ve ticaret ahlakını da olumsuz
etkiliyor. Dürüst, güvenilir, helal-haram hassasiyeti olan, işinin
ve işçinin hakkını gözetenlerin sayısı elbette çoğunlukta. Ancak
bunun yanında sadece maddiyat odaklı düşünenlerin, daha fazla
kazanmayı hayatın gayesi sananların sayısı da artıyor. Çalışma
ve ticaretin de bir imtihan, işini layıkıyla yapmanın da bir ibadet
olduğu bazen göz ardı ediliyor.
Hâlbuki İslam, boğazımızdan geçen her bir lokmanın helal ve meşru olmasını imanımızın bir gereği olarak görür. İçki ve ticaretinden, içerisinde kumar olan bütün oyunlardan, faizin her çeşidinden, hırsızlık, rüşvet, tefecilik, kamu malını üzerine geçirmek, stokçuluk ve karaborsacılık gibi her türlü haramdan şiddetle kaçınmamızı emreder. Unutmayalım ki kim helalinden kazanıp helal yollarda harcarsa ibadeti kabul, duası makbul olur. Kazancı bereketle, hanesi huzurla dolar. Nihayetinde Allah’ın rızasına ve cennetine nail olur. Kim de yediğine, içtiğine, giydiğine haram bulaştırırsa malının bereketi azalır. Kazandığını zannederken aslında kaybeder. Dünya saadeti yok olur, ahirette ise cehennem azabına duçar olur. Nitekim Allah Resûlü (s.a.s) şöyle buyurmaktadır:
“Haramla beslenen vücudun layık olduğu yer ancak cehennemdir.”[4]
Aziz Müslümanlar!
Hayatımızın her alanında olduğu gibi iş ve ticaret hayatımızı da
doğruluk ve dürüstlük üzerine inşa edelim. Allah’ın koyduğu
helal-haram sınırlarını hakkıyla koruyalım.
Helalinden kazanalım, helalinden üretelim, helalinden yiyelim ve
helalinden harcayalım. Geçici dünya malını, kalıcı ahiret
saadetine tercih etmeyelim.
Hutbemi Resûl-i Ekrem (s.a.s)’in şu uyarısıyla bitiriyorum:
“Kıyamet gününde insanoğlu, malını nereden kazandığından ve nereye harcadığından hesaba çekilmedikçe Rabbinin huzurundan hiçbir yere kımıldayamaz.”[5]
Muhterem Müslümanlar!
Bu hafta başı itibariyle Kur’an kurslarımız eğitim öğretime
başlamıştır. 4-6 yaş grupları ve yoğunlukla hanım
kardeşlerimizin katıldığı ihtiyaç odaklı Kur’an kursu
kayıtlarımız devam etmektedir. Yakınlarınıza duyurmanızı
hatırlatır, başarılı ve verimli bir dönem olmasını Yüce Allah’tan
niyaz ederim.
[1] Mâide, 5/88.
[2] Tirmizî, Büyû’, 4.
[3] Ankebût, 29/17.
[4] Tirmizî, Cum’a, 79.
[5] Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 1.
Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder