ÖZÜ SÖZÜ DOĞRU OLMAK
Muhterem
Müslümanlar!
Okuduğum
ayet-i kerimelerde Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Allah’a
karşı gelmekten sakının ve doğru söz söyleyin ki Allah sizin işlerinizi
düzeltsin ve günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah’a ve Resûlüne itaat ederse,
büyük bir kurtuluşa ermiş olur.”[1]
Okuduğum hadis-i şerifte ise Sevgili
Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Bir kişinin kalbinde aynı anda iman ile küfür,
doğruluk ile yalancılık, hainlik ile güvenilirlik bir arada bulunmaz.”[2]
Aziz Müminler!
İslam dini hakikate, doğruluğa
ve hakkı söylemeye büyük önem vermiştir. O kadar ki doğruluk ve dürüstlük
anlamına gelen sıdk, peygamber sıfatlarının ilkidir. Müslüman denilince akla
gelen ahlaki erdemlerin en başında yine doğruluk gelir. Çünkü doğruluk;
kurtuluşun nuru, hidayetin cevheri, yüksek ahlakın bir gereğidir. Doğru söz,
imanın sesi; hakkı söylemek müminin şiarıdır. Nitekim Sevgili Peygamberimiz
(s.a.s), bir hadis-i şeriflerinde “Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse ya hayır
söylesin ya da sussun”[3] buyurmuşlardır.
Kıymetli
Müslümanlar!
Doğruluk
iyiliktir; yalan kötülüktür. Doğruluk rahmettir; yalan felakettir. Hak,
doğrulukla yerini bulur; yalanla zayi olur. Doğrulukla kazanılan mal ve mülk
bereketlenir. Yalanla elde edilen hiçbir şeyde hayır yoktur. Onur ve haysiyet,
doğrulukla kalıcı hale gelir. Allah’ın rızasına doğrulukla varılır. Yalanla
varılacak yer ise ancak cehennem azabıdır. Allah katında sözün değeri, hakkı ve
hakikati ne derece yansıttığı ile ölçülür. Çünkü söz, kalbin ve gönlün
tercümanı, özün ve ruhun aynasıdır. Peygamber Efendimiz (s.a.s) bu konuda
ümmetini şöyle uyarmaktadır: “Doğruluktan
ayrılmayın. Çünkü doğruluk insanı iyiliğe, iyilik de cennete iletir. Kişi
devamlı doğru söyler ve doğruluktan ayrılmazsa Allah katında ‘doğru’ olarak
yazılır. Yalandan sakının! Çünkü yalan insanı kötülüğe, kötülük de cehenneme
iletir. Kişi devamlı yalan söyler, yalan peşinde koşarsa Allah katında
‘yalancı’ olarak yazılır.”[4]
Değerli Müminler!
Bir
toplumda fitne ateşinin yakılmasına, fesadın yayılmasına, dostlukların sona
ermesine, masumların zarar görmesine ve hakların zayi olmasına çoğu zaman yalan
bir söz sebep olur. Ailede güvenin zedelenmesinde, sevgi ve saygının
azalmasında, nihayetinde yuvaların yıkılıp ocakların sönmesinde en büyük sebep yine
söze yalan karıştırmaktır. İş hayatında ve ticarette güven ancak doğrulukla
kazanılır. Dürüst bir müessese nihayetinde dünyevî ve uhrevi kâr elde eder.
Toplumu aldatan, hilesini süslü sözlerle örtmeye çalışan ve bu uğurda yalan
yere yemin etmekten kaçınmayan ise her iki cihanda iflas etmeye mahkûmdur. Söz
ve davranışlarıyla ümmeti için en güzel örnek olan Allah Resûlü (s.a.s), yalan
konusunda o kadar hassas davranmıştır ki çocuklara yalan söylemeyi hatta yalan
söyleyerek şaka yapmayı dahi yasaklamıştır. Nitekim bir defasında, bir kadının
çocuğunu çağırıp, “Gel sana bir şey vereceğim” dediğini işitince ona, “Ne vereceksin?” diye sormuş, “Kuru hurma”
cevabını alınca “Dikkatli ol, ona
bir şey vermemiş olsaydın, bu senin için bir yalan olarak yazılacaktı”[5] buyurmuştur.
Aziz Müminler!
Yalan
söylemek ne kadar vebal gerektiren bir davranış ise, duyulan her haberi
araştırmadan doğru kabul etmek, bilerek ya da farkında olmadan yalanın
yayılmasına sebebiyet vermek de dini ve ahlaki bakımdan aynı derecede
sorumluluk gerektiren bir davranıştır. Nitekim Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de
bizi şöyle uyarmaktadır: “Hakkında kesin
bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların
hepsi ondan sorumludur”[6]
Kıymetli Müminler!
Dini, ırkı, mezhep ve
meşrebi ne olursa olsun kimsenin izzet ve şerefine dil uzatmayalım. Hak ve hakikatin peşinden
gidelim. Doğruluğu, saygı ve nezaketi kendimize şiar edinelim. Kıyamet günü her
bir sözün hesabının sorulacağını unutmayalım. Gönlümüzü
karartan, kalplerimizi kirleten, çoğu zaman da hayatımızı alt üst eden yalandan
sakınalım. Özümüz ve sözümüz doğru olsun.
[1] Ahzâb,
33/70-71.
[2] İbn
Hanbel, II, 349.
[3] Ebû
Dâvûd, Edeb, 122-123.
[4] Müslim,
Birr, 105.
[5] Ebû
Dâvûd, Edeb, 80.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder