SAĞLIK: DÜNYALARA DEĞER NİMET
Muhterem Müslümanlar!
Okuduğum âyet-i
kerimede Hz. İbrahim, Yüce Rabbimizi şöyle tanıtmaktadır: “O, beni yaratan
ve bana doğru yolu gösterendir. O, beni yediren ve içirendir. Hastalandığımda
bana şifa veren O’dur. Beni öldürecek ve sonra diriltecek olan da O’dur.”[1]
Okuduğum hadis-i
şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Sizden kim huzuru yerinde, bedeni sağlıklı ve günlük yiyeceği de
yanında olarak güne başlarsa, sanki dünyalar ona bağışlanmış gibidir.”[2]
Aziz Müminler!
Rahmet kaynağı olan dinimiz,
bizleri bir taraftan Allah’ın koyduğu sınırlara riayet etmeye davet ederken, diğer
taraftan da sağlıklı bireyler olmamız ve huzurlu bir toplum oluşturmamız için evrensel
ilkeler belirler. Müminler için vazgeçilmez olan bu ilkelerin başında, canın
muhafazası gelir. Zira Allah Teâlâ’nın insana emaneti olan can, imtihan
dünyasına açılan kapımızdır. Hayır da şer de ancak can bedende iken elde
edilir. İnanmak ve yaratılış gayemize uygun salih ameller işlemek ancak ruh ve
beden sağlığımızla mümkündür.
Kıymetli
Müminler!
Yaşamak,
insan olmanın şerefini ve sorumluluğunu tatmak, dünyayı imar edecek akla ve
iradeye sahip olmak eşsiz bir nimettir. İyi işler yaparak ardında güzel eserler
bırakmak ise sağlıklı olmayı gerektirir. Ancak ne hazindir ki, Allah’ın
lütfettiği canın ve sağlığın kıymetini çoğu kez bilemeyiz. Zararlı
alışkanlıklarla, ihmal ve israfla bu hazineyi heba ederiz. Sağlıklı bir
nefesin, sıhhatli bir bedenin, huzurlu bir kalbin değerini iş işten geçtikten
sonra anlarız. Bu sebepledir ki, Allah Resûlü (s.a.s) bizi şöyle uyarır:
“İki nimet vardır ki, insanların çoğu onları değerlendirme hususunda
aldanmıştır: Sağlık ve boş vakit.”[3]
Değerli Müslümanlar!
Sağlığının kıymetini
bilen insan, kendini maddi ve manevi her türlü zarardan koruduğu gibi, hastalanınca
tedavi olmaya da özen gösterir. Yüce Allah’ın “Şâfi” ismine sığınarak tedavi
yolları aramak ve can emanetinin hakkını vermek hepimizin mesuliyetidir.
Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.s), “Tedavi
olunuz. Çünkü Allah yarattığı her hastalığın mutlaka şifasını da yaratmıştır”[4]
buyurarak şifadan ümit kesmemeyi tavsiye etmiştir.
Muhterem Müminler!
Erdemli ve insaflı bir
mümine yakışan, kendi sağlığı kadar çevresinin sağlığını da korumak, şifa bekleyen
kardeşleriyle ilgilenmek, tedavileri için elinden gelen gayreti göstermektir. Hasta
ziyaretine, hasta için dua ve manevi desteğe büyük önem veren Allah Resûlü
(s.a.s) “Kim bir Müslüman’ın sıkıntısını
giderirse, Allah da onun kıyamet sıkıntılarından birini giderir”[5]
buyurur. Günümüzde farklı sebeplerle sağlığını kaybeden, tedavi yolları tükenen
pek çok hasta ve yakını, hasretle ve ümitle organ nakli beklemektedir. Allah’ın
takdir ettiği an gelip fâni dünyadan göç ederken, hiçbir maddi karşılığı olmaksızın
organlarını şifa bekleyen bir kardeşine emanet etmek, insanî ve ahlâkî bir davranıştır.
Zira dinimizde esas olan, insanı yaşatmak, hayatı korumak ve umuda destek
olmaktır.
Muhterem Müslümanlar!
O halde, sağlıklı geçen her dakikanın
paha biçilmez bir nimet olduğunu unutmayalım. Genç, dinç ve sağlıklı olduğumuz günleri
iyi değerlendirelim. Helâl ve temiz gıda ile beslenmeye dikkat edelim.
Sağlığımızı tehdit eden ve dinimizce de yasaklanan zararlı maddelerden uzak
duralım. Peygamberimizin şu tavsiyesini can kulağıyla dinleyelim:
“Beş şey gelmeden önce beş şeyin değerini bil. İhtiyarlığından
önce gençliğinin, hastalığından önce sağlığının, fakirliğinden önce
zenginliğinin, meşguliyetinden önce boş vaktinin ve ölümünden önce hayatının.”[6]
[1] Şuarâ, 26/79-81.
[2] Tirmizî, Zühd, 34.
[3] Buhârî, Rikâk, 1.
[4] İbn Mâce, Tıb, 1.
[5] Ebû Dâvûd, Edeb, 60; Tirmizî,
Birr, 19.
[6] Hâkim, Müstedrek, IV, 341.
Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
KAYNAK:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder