SAHİH DİNİ BİLGİNİN ÖNEMİ
Muhterem
Müslümanlar!
Önümüzdeki Salı günü, milletimizin birliğinin, vatanımızın bölünmez bütünlüğünün FETÖ tarafından hedef alındığı hain darbe girişiminin yıldönümü. Allah’ın inayeti, devletimizin dirayeti ve aziz milletimizin cesaretiyle hainlerin tuzaklarını bertaraf ettiğimiz şanlı direnişimizin üzerinden tam dokuz yıl geçti. O gece; istiklâl ve istikbalimize kast eden dâhili ve hârici şer odaklarına karşı kadınıyla erkeğiyle, genciyle yaşlısıyla el ele, omuz omuza verdik. Minarelerden yükselen salâlar eşliğinde; birlik, beraberlik ve dayanışma ruhuyla vatanımıza göz dikenlerin kirli emellerini boşa çıkardık.
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اِنْ تَنْصُرُوا اللّٰهَ يَنْصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ اَقْدَامَكُمْ
“Ey iman edenler! Eğer Allah’ın dinine
yardım ederseniz, O da size yardım eder ve ayaklarınızı sabit kılar.”[1] ayetinin tecelli ettiği o gece şanlı bir destanla düşmanlara
ve bölücülere asla geçit vermedik elhamdülillah.
Aziz Müminler!
Yüce dinimiz İslam, insana; izzet ve şeref
kazandıran, güven ve istikamet veren barış ve selamet dinidir. Hal böyleyken;
tarih boyunca bazı kişi ve gruplar, İslam’ı ve onun mukaddes değerlerini kendi
çıkarlarına alet etmekten geri durmamışlardır. Hain planlarını gerçekleştirmek
için insanların en saf ve temiz duygusu olan dini inançlarını istismar etmekten
çekinmemişlerdir. Allah’ın adını, Kur’an-ı Kerim’i, Sevgili Peygamberimiz
(s.a.s)’i ve ibadetleri bile amaçlarına ulaşmak için bir araç olarak kullanmışlardır.
Ancak bilinmelidir ki; Allah ve Resûlünün muhabbetiyle dolu gönüller, sahih ve sağlam din bilgisiyle aydınlanmış zihinler var oldukça hiçbir istismarcı, karanlık emeline ulaşamamıştır, ulaşamayacaktır. Vatanına, milletine, dinine ve devletine bağlı nesiller yetiştikçe; aklını, kalbini ve ruhunu şeytana teslim eden hiçbir hain, milletimize diz çöktürememiştir, Allah’ın izniyle çöktüremeyecektir. Zira hutbeme başlarken okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz, iman eden kullarını asla yalnız ve sahipsiz bırakmayacağını bizlere şöyle müjdelemektedir.
“Allah, iman edenlerin dostudur. Onları
karanlıklardan aydınlığa çıkarır. İnkâr edenlere gelince, onların dostları da kendilerini
aydınlıktan alıp karanlığa götüren tâğuttur, şeytandır, zalimdir. Onlar cehennem
ehlidir. Orada ebedî kalacaklardır.”[2]
Kıymetli
Müslümanlar!
15 Temmuz ihaneti bize göstermiştir ki, temelini Kur’an ve sünnetin oluşturduğu sahih dini bilgi vazgeçilmezdir. Hutbeme başlarken okuduğum hadis-i şerifte
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) bizleri şöyle uyarmaktadır:
“Size iki şey bıraktım. Onlara
sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar: Allah’ın
Kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.”[3]
Sahih dini bilgi; inancımızın yaşanmasında,
korunmasında ve geleceğe aktarılmasında en
güvenilir sığınak ve en sağlam kalkandır. Sahih dini bilginin hâkim olduğu
toplumda; bidat ve hurafeler vücut bulamaz, istismara ve istismarcılara
kapı aralanamaz, fitne ve fesat ateşi tutuşturulamaz. Din, vatan ve millet
aidiyeti yok sayılamaz. Allah ve Resûlünün önüne hiçbir kişi ya da ideoloji
geçirilemez.
Değerli
Müminler!
Bugün de milletimizin birliğini ve kardeşliğini hedef alan, ümmet-i Muhammed’in geleceğini tehdit eden istismarcı kişi ya da yapılar sinsi emellerinden vazgeçmiş değillerdir.
Bize düşen; Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in,
لَا يُلْدَغُ الْمُؤْمِنُ مِنْ جُحْرٍ وَاحِدٍ مَرَّتَيْنِ
“Mümin, bir delikten iki kere
ısırılmaz.”[4] uyarısını dikkate alarak, tedbiri elden
bırakmamaktır. Aile yapımızı, ibadetlerimizi, mukaddes değerlerimizi istismar
etmek isteyenlere karşı bilinçli, sağduyulu ve ferasetli olmaktır. Allah’ın
bizlere emaneti olan çocuklarımızla ve
gençlerimizle bizzat ilgilenmek, onları istismarcıların ve sapkın ideolojilerin
insafına terk etmemektir. Onların sahih dini bilgiyi, doğru yöntem ve metotlarla,
sağlam kaynaklardan, ehil ve liyakatli kişilerden almalarına özen göstermektir.
Bu vesileyle geçmişten
günümüze din, vatan ve mukaddesat uğruna canlarını feda eden aziz şehitlerimizi,
ayrıca bu hafta Pençe-Kilit Harekât bölgesinde şehadet şerbetini içen vatan
evlatlarını rahmetle anıyor, kahraman gazilerimizi minnet ve şükranla yâd
ediyorum.
Hutbemi Allah Resûlü
(s.a.s)’in şu hadisiyle bitiriyorum:
“Dini dünya işlerine alet eden insan ne
kötüdür! Arzu ve isteklerinin kendisini saptırdığı insan ne kötüdür!”[5]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder