HUCURÂT SÛRESİ: ERDEMLİ BİR TOPLUMUN İNŞASI
Muhterem Müslümanlar!
İnsanın; yaratıcısıyla, diğer insanlarla ve çevresiyle
ilişkilerini düzenleyen, bu konuda temel ilkeler getiren sûrelerden biri de
Hucurât sûresidir.
Bir diğer adı da ‘Ahlak sûresi’ olan Hucurât
sûresi; insanların ancak imanla şeref bulacaklarını, İslam’la izzete kavuşacaklarını
haber vermektedir. Müminlerin; iman bağıyla birbirlerine kenetlenmeleri, âdâb-ı
muâşerete riayet etmeleri, birlik ve beraberliklerine zarar verecek her türlü
söz, tutum ve davranıştan kaçınmaları gerektiğini hatırlatmaktadır.
Aziz Müminler!
Yüce Rabbimizin Hucurât sûresindeki ilk mesajı şöyledir:
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا تُقَدِّمُوا بَيْنَ يَدَيِ اللّٰهِ وَرَسُولِهِ
“Ey iman edenler! Allah’ın ve Resûlü’nün önüne geçmeyin…”[i]
Allah ve Resûlü’nün önüne geçmemek; onları
herkesten çok sevmektir. Allah’ın rızasını, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in
muhabbetini her şeyden üstün tutmaktır. Her zaman ve her yerde Kur’an’a ve
sünnete gönülden bağlanmaktır. Allah ve Resûlü’nün koyduğu
hükümleri; karar ve tercihlerimizden, görüş
ve düşüncelerimizden daha önemli ve daha değerli görmektir. Hülasa, Allah ve Resûlü’nün önüne geçmemek,
her mümin için bağlayıcı bir emir, imânî bir zorunluluktur.
Hucurât sûresinde verilen bir diğer mesaj ise,
اِنْ جَٓاءَكُمْ فَاسِقٌ بِنَبَأٍ۬ فَتَبَيَّنُٓوا يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا
“Ey iman edenler! Size bir fâsık haber getirirse onun doğruluğunu araştırın…”[ii] emridir.
Ayet-i kerime, bizleri; yalan haber ve yanıltıcı bilgilere karşı dikkatli olmaya
çağırmaktadır. Zira ister gerçek hayatta isterse dijital mecralarda yalan
haberleri yaymak, doğruluğu teyit edilmeyen bilgileri paylaşmak; insanlar
arasında fitne ve fesadın ortaya çıkmasına, toplumda huzur ve güven ortamının
zedelenmesine sebep olmaktadır. Nice insanların hayattan kopmasına, nice
yuvaların dağılmasına, nice dostlukların bozulmasına yol açmaktadır. Asla
unutmayalım ki, doğruluğundan emin olunmayan bir bilgiyi ve haberi paylaşmak, büyük
bir günah, ağır bir vebaldir.
Kıymetli Müslümanlar!
Hucurât sûresinde verilen bir başka mesaj ise,
لَا يَسْخَرْ قَوْمٌ مِنْ قَوْمٍ يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا
“Ey iman edenler! Bir topluluk diğer bir topluluğu alaya almasın…”,
وَلَا تَلْمِزُٓوا اَنْفُسَكُمْ وَلَا تَنَابَزُوا بِالْاَلْقَابِۜ
“…Birbirinizi karalamayın, birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın…”[iii] buyruğudur.
İslam’a göre insan, hürmete ve saygıya layıktır; şakayla bile olsa el, dil, kaş
veya göz işaretiyle alaya alınamaz. İnsanın onuruna dil uzatılamaz; ona, şeref
ve haysiyetini zedeleyecek lakaplar takılamaz. Bütün bu yanlışların sebebi, Allah’ın
asla sevmediği gurur ve kibirdir; kişinin kendini beğenmesi, karşısındakini
küçük görmesidir.
Hucurât sûresinde verilen diğer bir mesaj ise,
“Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın…”[iv] uyarısıdır.
Mümin; elinden ve dilinden güvende olunan kişidir. Mümin, insanlara
karşı daima hüsn-ü zan besler; başkalarının değil, kendi kusurlarıyla
ilgilenir. Mümin, gıybet etmez, dedikodu yapmaz, laf taşımaz.
Değerli Müminler!
Allah Teâlâ, Hucurât sûresinde bütün insanlara şöyle seslenmektedir:
“Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir kadından yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır…”[v]
Yüce dinimiz İslam; her türlü ırkçılığı yasaklamıştır.
Hal böyleyken bugün; kendini medeni ve seçkin gören, insanlıktan nasibini almamış, vahşetten beslenen zalimler, Filistin’de, Gazze’de ve başka pek çok yerde her türlü zulüm, işkence ve baskıyı Müslümanlara reva görmektedir. Cenâb-ı Hak ise bütün bu kötülüklerin son bulması için ümmet-i Muhammed’in yapması gerekenleri Hucurât sûresinde şöyle açıklamaktadır:
“Müminler
ancak Allah’a ve Resûlü’ne iman eden, ondan sonra asla şüpheye düşmeyen, Allah
yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenlerdir. İşte onlar, doğru kimselerin
ta kendileridir.”[vi]
Yüce Rabbim, Hucurât
sûresinde anlatılan hakikatleri hayatımıza
aktarmayı; zihnimizi, kalbimizi ve dilimizi kirleten, huzur içerisinde birlikte
yaşamamıza zarar veren bütün kötülüklerden uzak durmayı hepimize nasip eylesin.
Hutbemi, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in şu duasıyla
bitiriyorum:
“Allah’ım! Kulağımın şerrinden, gözümün
şerrinden, dilimin şerrinden ve kalbimin şerrinden Sana sığınırım…”[vii]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder