ŞAHSİYETİMİZİ İMAR EDEN KUTLU MEKÂN: CAMİ
Muhterem Müslümanlar!
Huzur ve güvenin, rahmet ve bereketin kaynağı olan
camiler ve mescitler; Yüce Rabbimize kulluğumuzu arz ettiğimiz, hayat
rehberimiz Kur’an-ı Kerim’i öğrendiğimiz, rahmet peygamberi Hz. Muhammed
Mustafa (s.a.s)’in güzel ahlakıyla tanıştığımız mabetlerdir. Cami ve mescitler,
aynı safta omuz omuza durduğumuz, birlik ve beraberliğimizi perçinlediğimiz maneviyat
ocaklarıdır. İnsanlığı tevhide, kurtuluşa, hayra ve iyiliğe çağıran hakikat
merkezleridir. Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in buyurduğu üzere, “Şehirlerde
Allah’ın en çok sevdiği yerler, camilerdir.”[i]
Aziz Müminler!
Camiler, sadece ibadetlerimizi eda etmek için
bir araya geldiğimiz yerler değildir. Camiler; kadın, erkek, genç, yaşlı,
herkesin ilim ve irfanla buluştuğu, bilgi
ve hikmetle yoğrulduğu, adalet ve merhametle şahsiyetini inşa ettiği
eğitim yuvalarıdır. Ecdadımız,
camilerin bu eşsiz ruhundan ilham alarak muhteşem bir medeniyet inşa etmiştir.
Cami merkezli bu medeniyetin özünde Kur’an ve sünnete bağlılık vardır. Vefakâr bir eş, hayırlı bir evlat, şefkatli bir
anne-baba, güvenilir bir komşu olmak; akrabayı, yetimi, öksüzü ve kimsesizi
gözetmek vardır. Helalinden kazanmak, harama el uzatmamak, yanlış ölçmemek,
eksik tartmamak, kimseyi aldatmamak vardır. İş ve çalışma hayatında doğruluğu
şiar edinmek, kul ve kamu hakkını gözetmek vardır. Ahîlik geleneğinde yer
aldığı üzere, geçmişten günümüze esnaf ve zanaatkâr arasında dayanışma,
dürüstlük, adalet, ahlak ve çalışkanlık gibi değerleri özendirmek vardır.
Kıymetli Müslümanlar!
Medeniyetimizin temeli, şehirlerimizin kalbi olan cami ve mescitleri inşa etmek, tamirat ve tadilatlarını yapmak Müslüman olmamızın gereğidir. Onları tahrip etmek, onların içinde ibadet yapılmasına engel olmak, maddi ve manevi anlamda onları işlevsiz kılmak ise büyük bir zulümdür.
Bu hususta Yüce Rabbimizin uyarısı gayet açıktır:
“Allah’ın
mescitlerinde O’nun adının anılmasına engel olan ve onların harap olmasına
çalışandan daha zalim kim vardır!”[ii]
Nitekim bugün Gazze’de olduğu gibi şehirleri işgal eden zalimlerin
hedeflerinden biri de camiler olmuştur. Bunun karşısında Müslümanlara düşen,
camileri inşa ve ihya etmektir. Camileri ihya etmek ise onların ilim ve irfan
merkezi olma hüviyetlerini devam ettirmektir. Camilerde öğrendiğimiz bilgilerle
hayatımızı mamur kılmak, onlardan aldığımız feyiz ve bereketle İslam’ı en güzel
şekilde yaşayıp temsil etmektir.
Öyleyse Değerli Müminler!
Binbir emekle inşa ettiğimiz camilerimizi cemaatsiz
bırakmayalım. Onları yalnızlığa terk etmeyelim. Cuma ve bayram namazlarında
buluştuğumuz gibi beş vakit namazlarımızı da eda etmek üzere camilerde
buluşalım, ailece camide olalım. Göz aydınlığı çocuklarımızı ve geleceğimizin
teminatı gençlerimizi camilerimizin manevi ikliminden mahrum etmeyelim. Samimi
bir niyetle camiye giderken attığımız her adımın, geçirdiğimiz her saniyenin
günahlarımızın affına, yuvamızın huzuruna, kazancımızın bereketine vesile olacağını
bilelim. Unutmayalım ki, tarihin her döneminde olduğu gibi bugün de, yarın da Müslümanlığımızı
muhafaza etmenin merkezleri camiler olacaktır.
Aziz
Müslümanlar!
Her yıl 1-7
Ekim tarihleri arası Camiler ve Din Görevlileri Haftası olarak kutlanmaktadır. Din
görevlileri; cami ve mescitlerde, Kur’an kursu ve farklı alanlarda görev yapan,
toplumu din konusunda sahih ve doğru bilgi ile aydınlatan, şahsiyetimizin
inşasında, karakterimizin imarında ve kimliğimizin korunmasında yerleri
doldurulamayacak müstesna insanlardır. Onlar,
ömürlerini din hizmetine vakfetmiş, her yaştan ve her kesimden insanın manevi
imarını gerçekleştiren gönül erleridir.
Bu vesileyle geçmişten günümüze camilerimizin maddi ve manevi imarı
için gayret gösteren, ömrünü din hizmetine adamış hocalarımızdan, camilerimizin
inşa ve ihyasında imkânlarını esirgemeyen hayır sahiplerinden ve bütün
cemaatimizden ahirete irtihal edenlere rahmet, hayatta olanlara sağlıklı ve
huzurlu bir ömür diliyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder