PEYGAMBERİMİZ, İMAN VE İSTİKAMET
Muhterem Müslümanlar!
Bir gün sahâbe-i kirâmdan biri, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’e gelerek “Ya Resûlallah! Bana İslam’la ilgili öyle bir şey söyle ki başka hiç kimseye soru sorma ihtiyacı hissetmeyeyim” dedi. Bunun üzerine Allah Resûlü (s.a.s) ona şöyle buyurdu:
قُلْ آمَنْتُ بِاللّٰهِ ثُمَّ اسْتَقِمْ
“Allah’a iman ettim de, sonra da dosdoğru
ol.”[i]
Aziz Müminler!
Yüce dinimiz İslam’ın gönderiliş gayesi, erdemli insanların oluşturduğu ideal
bir toplum inşa etmektir. Tüm yaratılmışların güven ve huzurla yaşayabileceği
bir dünya kurmaktır. Cenâb-ı Hak, akıl ve iradeyi bizlere bunun için
lütfetmiştir. Hidayet rehberi kitapları, hak ve hakikatin temsilcileri olan peygamberleri
bunun için göndermiştir. Bununla birlikte Yüce Rabbimiz, yürüyeceğimiz dosdoğru
yolu da bize göstermiştir. Bu yol, Rabbimize hakkıyla iman etmek ve istikamet
üzere bir ömür sürmektir.
Değerli Müslümanlar!
İman, Rabbimize
samimiyetle kul olmaktır. Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in örnekliğinde bir hayat
yaşamaktır. İman, insanı
özgürleştirir. Onu en doğru yola, sırât-ı müstakîme iletir. İman, insana yaratılış
gayesini ve sorumluluklarını öğretir. Ona kimlik ve kişilik kazandırır.
İmanın
gereği istikamettir, yani kişinin özüyle sözünü bir kılmasıdır. Olduğu gibi
görünmesi, göründüğü gibi olmasıdır. İstikamet, insanın hayatını Kur’an-ı
Kerim’e ve Peygamberimiz (s.a.s)’in sünnetine göre şekillendirmesidir. Allah ve
Resûlünün rızasını herkesten ve her şeyden üstün tutmasıdır.
Kıymetli Müminler!
İstikamet, imanımıza, ibadetlerimize,
ahlakımıza, hâsılı hayatımızın her ânına ve her alanına yansıdığı müddetçe
gerçek anlamına kavuşur.
İmanda istikamet, Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmamaktır. Tevhid ve vahdeti kuşanmaktır.
فَاسْتَقِمْ كَمَٓا اُمِرْتَ
“Emrolunduğun
gibi dosdoğru ol.”[ii] ayetine içtenlikle bağlanmaktır.
İbadette
istikamet, ölüm bize gelinceye kadar kulluk vazifelerimize sadık kalmaktır. İbadetlerimizi
yalnızca Allah’a has kılmak; her türlü riya ve gösterişten arındırmaktır.
Aziz Müslümanlar!
Ahlakta istikamet ise,
إِنَّمَا بُعِثْتُ لِأُتَمِّمَ صَالِحَ الْأَخْلَاقِ
“Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.”[iii]
buyuran Resûl-i
Ekrem (s.a.s)’in örnek ahlakını rehber edinmektir. Ülfet ve muhabbeti,
nezaket ve zarafeti aile hayatımıza hâkim kılmaktır. Yalan ve hileye, zulüm ve haksızlığa asla
tevessül etmemektir. Kul ve kamu hakkını ihlal eden davranışlardan kaçınmaktır.
Elimizden, dilimizden, evimizden, işimizden, hâsılı hayatımızın her alanından
haram ve günah olan her şeyi uzak tutmaktır.
Değerli Müminler!
Bizler, imanda
istikameti, ibadette samimiyeti, ahlakta dürüstlüğü Peygamberimiz Hz. Muhammed
Mustafa (s.a.s)’den öğrendik. Sevgi ve saygıyı, hürmet ve muhabbeti, bir arada
kardeşçe yaşama kültürünü ondan öğrendik. Anne ve babaya itaat etmeyi, eşimize
sadakat göstermeyi, çocuklarımıza merhametle muamele etmeyi, komşumuzun hakkını
gözetmeyi bize o öğretti. Allah katında üstünlüğün yalnızca takvada olduğunu,
insanların tarağın dişleri gibi eşit kabul edildiğini ondan öğrendi tüm insanlık.
Ne mutlu, Rabbimizin
emrettiği, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in yaşayarak öğrettiği istikamet üzere
bir ömür sürenlere. Ne mutlu, sırât-ı müstakîme engel olan kin, nefret,
düşmanlık ve haset gibi kötü duygu ve düşüncelerden arınanlara.
Hutbemi Rabbimizin
istikamet sahibi müminleri müjdelediği şu ayet-i kerime ile bitiriyorum: “Şüphesiz
Rabbimiz Allah’tır deyip sonra da dosdoğru olanlara hiçbir korku yoktur, onlar asla
üzülmeyeceklerdir.”[iv]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder