MÜMİN GÜVENEN VE GÜVENİLEN KİŞİDİR
Muhterem Müslümanlar!
Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor:
“İmanlarına iman
katsınlar diye müminlerin kalplerine huzur ve güven aşılayan O’dur.”[1]
Okuduğum hadis-i şerifte ise Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor:
“Sizin en hayırlınız,
kendisinden hayır umulan ve asla kötülük beklenmeyendir.”[2]
Aziz Müminler!
Hepimiz
dünyaya gözlerimizi açtığımız andan itibaren kendimizi emniyette hissetmeyi
arzularız. Kötülüklerden uzak olmak, endişe ve korkularımızdan sıyrılmak
isteriz. Her birimiz güvenli bir ortamda, huzur içerisinde yaşamaya gayret
gösteririz. Zira Cenâb-ı Hakkın imandan sonra bize lütfettiği en büyük
nimetlerden birisidir güven duygusu.
Kıymetli Müslümanlar!
Güvenin
yegâne kaynağı Cenâb-ı Hak’tır. Yüce Rabbimizin güzel isimlerinden birisi de
“el-Mümin”dir. O Allah ki huzur ve esenlik verendir. Kullarını güven ve emniyet
içinde yaşatandır. Kendisine güvenilmeyi en çok hak edendir. O’na
sığınanları korku ve endişeden emin kılandır.
Muhterem Müminler!
Allah’a
iman eden her mümin, O’nun himayesi ve koruması altındadır. Bu gerçek Kur’an-ı
Kerim’de şöyle ifade edilmektedir:
وَتَوَكَّلْ عَلَى اللّٰهِۜ وَكَفٰى بِاللّٰهِ وَك۪يلًا
“Allah’a güvenip dayan. Vekil olarak Allah yeter.”[3]
Bu ayet-i kerimeye gönülden inanan müminler
olarak biliriz ki; Yüce Mevlâmız bizleri asla kimsesiz ve çaresiz bırakmaz.
Nitekim tevhid uğruna atıldığı ateşi Hz. İbrahim’e serin ve zararsız kılan
O’dur. Kardeşleri tarafından kuyuya atılan Hz. Yusuf’u oradan çıkarıp Mısır’a
sultan eden O’dur. Hz. Yûnus’u balığın karnından kurtuluş sahiline ulaştıran,
Hz. Musa’ya denizi yol, kudret ve merhametini yoldaş eyleyen O’dur. Rahmet
Elçisi Hz. Muhammed Mustafa’yı müşriklerin tuzağından kurtarıp emniyet içinde Medine’ye
kavuşturan da O’dur.
Aziz Müslümanlar!
Mümin, söz ve davranışıyla bir güven insanıdır. Kardeşlerine emniyette olduklarını hissettiren bir iman kalesidir adeta. Gücünün yettiği oranda her şeyden ve herkesten sorumlu olduğunun bilincindedir. Bizler inanırız ki, iman güvendir. Mümin, güvenen ve güvenilendir. Kâinat insana, insan da birbirine emanettir. Nitekim Allah Resûlü (s.a.s) şöyle buyurmuştur:
“Müslüman, diğer Müslümanların
elinden ve dilinden güvende olduğu kimsedir. Mümin de insanların canları ve
mallarını kendisine karşı emniyette bildikleri kişidir.”[4] Onun içindir ki güven zedeleyici davranışlarda bulunmak, bir başkasının canına kastetmek,
malına el uzatmak; ağır bir vebal, büyük bir günahtır.
Kardeşlerim!
Yaşadığımız
depremlerin yaralarını sarmaya çalıştığımız şu günlerde güven ve huzur kaynağı
olmaya devam edelim. Zorluk ve meşakkatler karşısında birbirimiz için sağlam ve
güvenli bir liman olalım. Dertli gönüllere derman, mahzun yüreklere sevinç
taşıyalım. Aramızdaki şefkat, merhamet ve muhabbetle, zihinlerimiz ve
gönüllerimiz inşirah bulsun. Unutmayalım ki Allah’a dayanır ve güvenirsek,
kardeşlerimize karşı güven ve emanet bilincini kuşanırsak, Rabbimizin inayet ve
nusreti bizimle beraber olacaktır.
Hutbemi hicret yolculuğunun en sıkıntılı anında Resûl-i Ekrem (s.a.s)’in Allah’a olan güvenini ifade eden şu ayet-i kerimeyle bitiriyorum:
“Hani
onlar mağaradaydılar; arkadaşına ‘Mahzun olma! Allah bizimle beraberdir’
diyordu. Derken Allah ona kendi katından bir güven duygusu indirdi...”[5]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder